“Leyla, bir ismin değil… Yarım kalmış bir ninninin, tutulmamış bir sözün, doğarken yitip giden bir annenin adıdır.” Hayat Demirhan, annesi Leyla’nın son nefesiyle hayata merhaba dedi. O gün bir kadın öldü, bir kız doğdu ve bir adam —Alp Demirhan— hem baba hem yarım kalmış bir sevda taşıyıcısı oldu. Hayat, babasının güçlü sevgisinde büyüse de, kalbinde hep adı konulamayan bir boşlukla yürüdü; annesinin sesini duymadan büyüyen her çocuğun bildiği sessizliği taşıdı yüreğinde. Yanında bir tek Alaz vardı. Çocukluktan kalan gülüşlerin içinde filizlenen bir bağlılık... Zamanla şekil değiştiren, önce sırta yaslanan bir omuz, sonra kalbi çarpıtan bir fırtına... Ama kader, sadece kalp çarpıntılarıyla yazılmazdı. Onların yolu, göğsünde ölüm taşıyan sırlar, karanlıkla kesişen anlar ve sınavlarla doluydu. Hayat, yalnızca bir isim değil, bir savaştı bazen; bazen bir veda, bazen de bir yeniden doğuştu. Bu kitap, bir kaybın içinde büyüyen bir genç kızın, ölümle burun buruna gelen bir dostluğun ve aşkın en çırılçıplak haliyle karşısına dikildiği bir kalbin hikâyesi. Hayat`ın... ve asla unutulmayan bir annenin: Leyla`nın.

-Ölüm benim Peri Kızı sende benim çiçeğimsin. Adının ya kendisisin. Sen ölümün çiçeğiysin.

Okulumdan atıldım ve yeni bir okula nakil aldırdım en fazla ne olabilir ki... Bıcaklanmış bir kız... Yeni bir zorba... Travmalar... Tetikleyici unsurlar içerir lütfen dikkatlice okuyunuz!

Hafızasını kaybettiğinde sadece geçmişini değil, kalbini de kaybetti… İklim, yıllar önce yaşadığı kazayla anılarını geride bırakmış, hayatına sıfırdan tutunmaya çalışıyordu. Ta ki, bir bakışıyla zihnini titreten o adamla, Berkin’le, yeniden karşılaşana kadar. O, unuttuğu çocukluk aşkıydı. Ama bazı şeyler sadece hafızaya değil, kalbe yazılırdı. İklim geçmişiyle yüzleştikçe, içindeki kırık parçalar bir bir su yüzüne çıkıyor. Ama bazı yaralar kabuk bağlamaz… Bazı vedalar ömür boyu sürer. Belki bir gün her şey yeniden olur, belki bir gün hatırlanırız, belki bir gün sevmeye cesaret ederiz… …ya da sadece geç kalırız.

Merida? Nasıl ya nasıl olabilir bu? İlk kitabım okursanız çok mutlu olurummm🩷

Hızlı koşuyordu Naz taki dev cüssesi olan birine çarpasara kadar Kusura bakmayın beyefendi Üniversite sınavına yetişmem gerek çok pardon Adam daha cevap veremeden Naz geri döndü PARDON DA BEN NİYE ÖZÜR DİLİYORUM VAHŞİ YIRTICI AYI GİBİ DİKİLMİŞSİN ORDA Naz sınava gireseye kadar söylensede onun başı artık beladaydı

Irmak, ailesini kaybetmenin acısıyla İzmir`e anneannesinin yanına taşınır. Okulda yaşadığı zorbalıklar ve içindeki öfkeyle mücadele ederken, beden eğitimi öğretmeni Cem`in sert ama şefkatli rehberliğiyle tanışır. Cem, Irmak`ın potansiyelini fark edip onu spora yönlendirirken, aralarındaki ilişki zamanla beklenmedik bir çekime dönüşür. Ancak Cem`in bu sahiplenici tavrı, geçmişinden gelen **karanlık ve kontrolcü bir yüze** bürünür ve Irmak`a istemsizce fiziksel zarar verir. Bu olayın ardından Irmak, Cem`den uzaklaşmaya karar verir ve okulu bırakır. Bu süreçte, yeni taşınan komşuları **Kerim** ile tanışır ve hayatına yeni bir umut ışığı doğar. Okula geri döndüğünde, Kerim`in de aynı sınıfta olması, Cem`in kıskançlığını tetikler. Cem`in Kerim`e karşı gösterdiği bariz düşmanlık ve Irmak üzerindeki artan kontrolü, hikayeyi tehlikeli bir noktaya taşır. Irmak, bir yandan Cem`den korkarken, bir yandan da ona karşı karmaşık ve adını koyamadığı hisler beslemeye başlar.

Kopuk  hayatlar vardır kopuk parçalar  kopuk hikayeler.... Bir tepeye çıkarsın  evlerin ışıkları vardır  o  manzara da Her ışık bir çok farklı hayata Her hayat bir ana şahitlik eder peki bu kızın hayatına kaç ışık şahitlik edicek....

Liseli genç bir kızın anlatıkları

Afra okulun partisinde gördüğü bir çocuğu beğenir. İşte her şey o andan sonra başlar; başına o kadar bela açılırki artık tek çaresi o kişiyi bulmaktır. Bu sırada adamın ona platonik olduğundan bir haberdir. Yolları tekrar nasıl kesişecek?

Kadehin sonuna kadar içmeye devam .

Bir yanda on beş yaşında ailesi tarafından zorla evlendirilip yıllarca bir odada hapsedilen kız ve doğduğu toprakları sevse de törelerini sevmeyen bir adam... Evlendiği adam tarafından tam sekiz sene evin içindeki bir odaya hapsedilen kız, bir gün kocasının ölmesiyle özgür kalır ve tekrar onu zorlayan ailesine dönmemek için hiç tanımadığı bir adamdan yardım ister... Diğer yanda görücü usulüyle olsa da sevip sevildiğini düşünen bir kadın, kocasının kuma getirmesi üzerine onu boşar ve hayatta kalmak uğruna Ağaların Ağası olarak görülen bir adama sığınıp kendine yeni bir hayat kurmak isterse neler olur sizce? Hadi gelin, birlikte Sedef ve Asmin`in hikâyesine bakalım. Birbirini hiç tanımayan bu insanlar neler yapacak?

17 yaşında annesini kaybeden Arin kimsesiz kalması ile köylü ile evlendirilmesine karar verir. Ancak Diyarbakır`ın Ağalarından olan Hozan ağa kızın yaşlı birisi ile evlenmesini istemeyerek kızı oğluna ister.

Lisenin en güzel zamanlarını düşünün. Sınav kaygısı yok, gelecek kaygısı yok…Sadece gençlik, eğlence ve aşk var! İşte tam o yıllarda iki kişi giriyor kızımızın hayatına. Biri hiç tanımadığı sadece aynı okulda olduğu bir anonim, diğeri ise dünya yakışıklısı üst komşusu. Bu kızımız kimi seçer, ne olur bilmem ama aşkın kazanacağından eminim.

2 kız 3 erkeğin zorba olduğu okula kayıt yaparlar ve bu aşka dönüşür

Kitab içeriği Öğretmen-öğrenci ilişkisi içeriri

Zeynep, küçük yaşlardan itibaren hayatın zorlu yüzüyle tanışmış, ailesine destek olabilmek için gençliğini işlerle geçirmişti. Üniversite hayali ertelense de asla vazgeçmemiş, sonunda kazanmayı başarmıştı. Tam her şey yoluna girmeye başlamışken, üçüncü sınıfın sonunda annesini kaybeder. Zeynep’in tek dayanağı olan annesi artık yoktur. Babasının onu, kendi yaşında bir adamla evlendirme isteği ise bardağı taşıran son damla olur. Kaçmaktan başka çaresi kalmayan Zeynep, bir gün kendisini ölümün eşiğinden kurtaran Aras’la yollarının yeniden kesişeceğinden habersizdir. Belki de bu karşılaşma, hayatının en büyük sınavı olacaktır… "Kimi zaman bir kaçış, aslında yeniden başlamaktır..." Kitabımın tüm hakları saklıdır izinsiz olarak kopyalanması ve paylaşılması durumunda gerekli işlemler başlatılacaktır bilginize.

Yaşanmışlıklar belkide insanı olgunlastiran tek şeydir. Ama bazen öyle yaşanmışlıklar vardır ki, zaman döngüsünü bile değiştirir. Tıpkı Hicranin gerçekleri öğrenmek için hiç bilmediği amansız bir yolculuğa çıkması gibi...

"Benim ismim Alisa. 27 yaşındayım. Hayatta kalabilecek miyim bilmiyorum. Eğer bu videoyu izliyorsanız... Çoktan ölmüşüm demektir! 2027 yılındayız. Bu video kaydını izlediğiniz sırada kaç yılındasınız bilmiyorum. Ekipler arama kurtarma yapacaklarını söylediler fakat beni bulamadılar! Daha doğrusu BENİ GÖRMEZDEN GELDİLER! Çatıya çıktım! 120 KATLI APARTIN ÇATISINA ÇIKTIM! NE HİKMETSE BENİ GÖREMEDİLER! Size yaşadıklarımı anlatacağım. 2020 Yılında çıkan covid-19 salgınını hatırlıyorsunuzdur. Hah komik cidden. Bundan tam 30 gün önce evimde öylece oturuyordum. Haberlerde eski bir kazıdan buldukları bir mikroptan bahsediyordu ve bu mikroba "Zombi Virüsü" dediler. Bilim insanları bu virüsü laboratuvarda incelemeye başladı. Virüs cidden bulaştığı herkesi zombiye çeviriyordu. Bilim insanları bu virüsün panzehrini bulmaya çalıştılar. Bu süre yaklaşık bir beş gün sürdü. Beş günün sonunda deney farelerinden biri bir şekilde kaçtı. O virüsün bütün dünyayı sarması 5 gün sürdü. Toplam on gün içinde dünyanın sonuna geldik. Herkesin hayalleri vardı. Kurtulanlar büyük bir travma yaşadı fakat burada ölenler... Bu salgın benim hayatımı aldı elimden, Bu salgın arkadaşlarımı aldı, Bu salgın sevdiğim adamı aldı ellerimden, Bu salgın ailemi aldı, Bu salgın hayatımı aldı ellerimden...

Hastanede hemşire olarak çalısan Asya DEMİR bir gün akşam nöbetinde beklerken acil kapısı bir gümbürtüyle acilır ve yarali bir hasta gelir ama bu hasta Asya` ya normal bir hasta gibi gelmemişti Hasta baygın değildi ama acı çektiği belliydi ama bir inleme sesi bile çıkmadı hastadan Asya o an hastanın gözundeki karanlık bakısı biraz garip geliyordu. Eğer bu hasta kim diyorsanız da Ünlü mafya lideri Baran Aslan` dı...

esin Kayaya anonim olarak yazmaya başlar ve puff..... spoi yemek istemiyosanız AŞŞAĞIYI OKUMAYINN!!! "imkansızlıklarıma imkan oldun sandım. Cennete giden yolda cehenneme düştüğümde anladım bazı aşklar yarım kalmalı" ~imkansız aşkımıza~ Eğer yine o anı yaşasaydım yine seni seçerdim bencil biriyim. Affet "benim için ölme benim için yaşa sevgilim" Kayboldum. kendi karanlığımda. Yapayalnız kalakaldım orda.Veda bile edememişken sana, yaşamayı seninle tatmışken, ellerimden kayıp gitmen hayatın en acı gerçeğiydi. Acımıycaktım acıyamazdım.Kalbim bu kadar acırken daha fazla kimseye acıyamazdım. Hani sen demiştin ya kafanı çevirip baktığında gökyüzü, yanında ben olduğum sürece bize inan. Göremiyorum artık gökyüzünü çünkü güneşimi soldurdular. Sen beni bana rağmen severken nası hem beşiğim hem tabutum olabildin? Bencilsin. Kendine iyi bak sevgilim. -sensizlikten ruhsuzlaşan sevgilin- gelmeyeceğini biliyorum ama inanamıyorum. Belki de kabullenemiyorum. Beni sensizliğe alıştırmayı sen seçtin gerçekten bencilsin... (dayanamayıp okudun demii!"

Her şey tehlikeli bir hal almıştı. Beni ona bakarken yakalamıştı. Bana olan ilgisinden nefret ediyordum. Benim kim olduğumu biliyor muydu? Ya da ben onun kim olduğunu biliyor muydum? Benim onun peşinde olduğum gibi, O da benim mi peşimdeydi? ∞ Teyzesinin tahini çıkmasıyla tüm hayatını geride bırakıp sessiz bir kasabaya yerleşen Bengi`yi yeni bir başlangıç bekliyordu. Yolda kaza yaptıkları gizemli çocuğa yardım etmesiyle tüm hayatı alt üst olmuş, hiç bilmediği dünyaya adım atmak zorunda kalmıştı. Ailesini öldüren katilin peşindeyken, kendi içindeki karanlıkla da yüzleşmek zorunda kalan Bengi, artık sadece hayatta kalmak için değil, kim olduğunu öğrenmek içinde savaşacaktır. Çünkü o gizemli çocuk, gündüzleri normal insanken, geceleri kendini bilmeyen karanlığın ikiziydi. -------------------------------------------- Gerilim, kimlik, karanlık bağlar ve psikolojik çözülmenin sınırlarında dolaşan bir ilk roman, karanlığın İkizi.. Bu kitap sizi kendinizden bile şüphe ettirecek.

Birbirlerini sevdiler, yıllarca… Ama kader, düşman yazdı onları. Z.Ş`den, yüreğe dokunan bir roman…

Belki de bazen en büyük değişim, en sıradan günlerin içinde saklıdır.

Karşımdaki hayatımın hatasına bakıyordum gözlerimiz tekrar buluştuğunda belimi kavrayarak gözlerimin içine bakmıştı. “Senden nefret ediyorum” “Benden senden nefret ediyorum güzelim” Demesiyle dudaklarımız birbirine değmişti.