Bakalım yolun sonunda bizi ne bekliyor....

--- "Ailesini kaybettiği gün, Yusuf sadece bir insan olarak değil… bir çocuk olarak da öldü." Vampirler bir gecede her şeyini aldı. 225 yaşında olan Yusuf, 201 yıl önce ailesinin gözleri önünde katledilişine tanık oldu. O günden sonra artık ne tamamen bir insan, ne de tamamen bir vampirdi. Kanını kirleten lanet, onu bir canavara dönüştürmek istedi. Ama o, içindeki yaratığı susturmayı başardı ve karanlığa karşı kendi savaşını başlattı. 201 yıl boyunca… avlandı. Ama o, avcıydı. Her bir vampir, Yusuf’un ellerinde birer birer yok oldu. Ancak bu savaş yalnız değildi… Feride, sıradan bir gazeteciydi. Ta ki vampir dünyasının gerçek yüzünü görene dek. Kalemini bırakıp, Yusuf’un yanında savaşmayı seçti. Elif, Feride’nin en yakın arkadaşı, cesareti ve sadakatiyle bu karanlık dünyada hayatta kalmayı öğrendi. Tony Lincoln, efsanevi Abraham Lincoln’un torunu. Dededen kalan bir miras: vampir düşmanlığı. Servetini, zamanını ve hayatını bu amansız savaşa adadı. Viktor ve Viktorya, karanlıkta doğmuş, kanla büyümüş iki ölümcül kardeş. Sadece kan için değil, kaos için yaşıyorlar. Ve onların arkasında Corvenillus var. Eski vampir lordlarından biri ve babaları. Sessiz, sabırlı ve acımasız. Ama Yusuf yalnız değil… Ned, Yusuf’un ustası. 500 yılı aşkın tecrübesiyle bir efsane. O, Yusuf’a sadece dövüşmeyi değil, insan kalmayı da öğretti. Bu bir vampir hikayesi değil sadece. Bu, acının, kaybın, dostluğun ve aşkın iç içe geçtiği, karanlığın ortasında bile ışığı arayanların hikayesi. Kan akacak… Gölgeler yutacak… Ama umut, bazen en derin gecede doğar. Hazırsan, “Kan ve Göl” seni çağırıyor. Gölgelerin ardında bir dünya var. Ve Yusuf’un hikayesi daha yeni başlıyor... ---

"Ölüm bizi ayıramadı... Ama aşkımız dünyayı yıkacak." Meyruhn Kasabası`na adım attığımda, geçmişimin sadece bir kabustan ibaret olduğunu sanmıştım. Yanılmışım. Ben İdil. Bir doktorum. Bir yabancıyım. Ve ölümle dans eden bir ruhun - Seleneia`nın - yeniden doğmuş yankısıyım. Kieran, gözlerime her baktığında kaybettiği aşkını görüyor. Ama ya ben? Gerçekten onun sevdiği kadın mıyım? Yoksa sadece bir lanetin devamı, intikam için seçilmiş bir silah mıyım? Geceleri kan kokusuyla uyanıyorum. Rüyalarımda, bir bıçağın soğukluğu tenime işliyor. Ve Kieran`ın fısıltısı, zihnimin derinliklerine kazınıyor: "Bedenin onlara ait olabilir... ama ruhun bana ait." Bu kasabada sırlar uyuyor. Gölgeyle mühürlenmiş yeminler, zamanı bekliyor. Aşkın, ölümle; inancın, lanetle sınandığı bu hikâyede herkesin bir bedeli var. Hiçlik geri dönüyor. Ve hiçbir ruh, kaderinden kaçamayacak.

ÇOK YAKINDA KİTAP OLUYOR! Bir gazeteci. Dünya üzerinde büyük bir gizem olan, bir köyün tepesinde yer alan bir şato. İçerisinde, yıllardır dışarı çıkmayan ve yaklaşmaya korktuğu "Kont" adlı vampir... Gazeteci Johnathan, araştırma yapmak için şatonun kapısını çalar. Kont ile aynı şatoda birkaç gün geçirirler. Fakat John, Kont`un yıllardır insan kanına hasret olduğunun farkında değildir.

Küçük yaşta annesini ve babasını vampirler tarafından öldürlüklerini gören iris onlardan intikam almaya söz verir. o günden beri vampirleri araştırmış hakında çok bilgi sahibi olmuştur. fakat gün geçtikçe gizemli mektuplar. bulmaya başlamıştı. hepsi bi vampir tarafından yazılmıştı.

KIYAMET YAKLAŞIYOR! İNSANLIK ÖLÜYOR! Kıyamet yaklaştıkça yer yüzüne dönen vampirler, insanlığın liderliğini almış, Dünya`yı istedikleri gibi yönetiyorlardı. Fakat bir kraliçe vampirin, bir insana bir sebepten dolayı aşık olana kadar...

Annesi öldükten sonra ona kötü davranmaya başlayan babası bir gün genç kızı ormana bırakır ve orada hayatının yeni bir sayfası ile karşılaştı.

Mira 17 yaşında,sıradan bir lise öğrencisiydi...ta ki bir gün sınıfa yeni gelen Yağız`la karşılaşana kadar.Onunla birlikte hayatı sonsuza kadar değişti. Karanlık ormanlar, eski vampir klanları,kayıp bir muska... Ve asırlardır beklenen kehanet: "Kanı iki soyu taşıyan,kaderi iki dünya yazacak..." Mira artık sadece bir öğrenci değil.O, hem insan hem vampir olan melezlerin sonuncusu.İçinde ki güç uyanırken kim dost,kim düşman belli değilen yakın arkadaşı ihanet içinde, kalbi hızla çarptığı çocuk ise sırlarla dolu. Gözlerinin rengi değişiyor,geceleri sesler duyuyor ve karanlık her geçen gün biraz daha yaklaşıyor. Kehanet başlatıldı.Ve Mira, seçim yapmalı: Karanlık mı? Yoksa ışık mı?

Montrose ailesi soylu ve asıl bir aileydi ama bu ailenin için doğmak istemeyen kızları Lyra asi ve ailenin kurallarına uymak istemiyordu. Zorla evlendiği gün onun için dönüm noktası oldu. Londra`da 1876 yılında geçen bu roman sizi büyüleyecek

Anıtın içindeki mühür zayıflıyor. Astria`nın yıllar önce mühürlerinizi kalp atmayı bırakıyor. Yedi kişi günahına kurban gidecek. Vampir kanı uyanıyor. Geçmişten gelen ruhlar dört bir yanı sarıyor. Tek ihtiyaç biraz kan. Kalbi kendi elleriyle söküp mühürlemesi gerekiyor. Vampirler her yerde. Astria bunları göze alabilecek mi? Kanlı ay yaklaşıyor. Zaman doluyor...

JİSUNG bir liseli öğrencidir ve onla aynı lisede okuyan bir çocuk (Minho)aslında çocuk deil vampirdir JİSUNG bu çocuğun vampir olduğunu ortaya çıkarmak için herşeyi yapar ama aşık olur...

Bir okul, bir eğitim kampı, bir aşk. Bir güç, bir bedel, bir çığlık. Bir kız, bir geçmiş, bir hikaye. Bir ses, bir Seda, bin sessizlik. °°° Vampirler ve insanların savaşı, yapılan hileler sonucu sona erdiğinde dünyada yalnızca üç tür kalmıştır. Vampirler, cadılar ve insanlar. Cadılar, sayı bakımından oldukça az oldukları için kimsenin gözüne batmadan yaşarken vampirler her yere dağılmış olsalar bile kendilerini insanlardan gizlemektedirler. İnsanlar ise, çoğu zaman hiçbir şeyden habersiz bir şekilde dünyayı kullanmaya devam ederler. Bir şeyleri öğrenenler, vampir olmak zorunda kalır, çünkü insanlar güvenilmezdirler. Seda`nın hikayesi de böyle başlar, bir şeylere şahit olmakla. Bir şeylerin ortasında kalmakla. Seda, hayatının başrolünü yıllar önce yapmış, hikayesinin sonunda ölmemiş ama hayatı yerle bir olmuş 17 yaşında bir kızdır. Yeni açılan bir yatılı okulda, yalnızca kendisi gibi olanların yanında kalmaya başladığında geçmişi peşini bırakmaz. Seda`nın, bir yandan geçmişini korumaya çalışırken bir yandan da yavaş yavaş hayatına dahil olan şeyleri sindirmesi gerekmektedir. Geçmişi, onun zaafıdır ve zaaflar oynadığında ortaya çıkacak zararlar herkesin suçu ancak tek bir kişinin yüküdür. Bu işin sonunda, sağ çıkabilen çok az kişi vardır. Ve sağ çıkmak, bedenin yaşaması ve ya kalbin atması değildir çoğu zaman. Her şeye rağmen iplerini elinde tutabilmektir. O ipleri ateşe vermemektir. Benliğini gizlemek zorunda kalan ve bazen, sırf onun için gizlediği benliğini, yine onun yüzünden kaybeden herkese...

𝚒𝚗𝚜𝚊𝚗 𝚘𝚕𝚊𝚗 𝚖𝚎𝚛𝚒𝚢𝚊 𝚣𝚘𝚛𝚕𝚊 𝚜𝚊𝚝𝚒𝚕𝚖𝚊𝚜𝚒 𝚒𝚢𝚒 𝚘𝚔𝚞𝚖𝚊𝚕𝚊𝚛 ❤️

Kadın kanı seviyordu adam ise bolca kana bulanmıştı ❤️🩸

Gösterişli bir balo salonunda çalışan Vincent`ın kendine dair sırları ve son derece kurnaz bir kafası vardır. Ama etrafını sarmış kan emicilerle başa çıkabilecek midir? (komedi, kısmen)

Arkadaşımın rüyasından esinlenen bir vampir-melez hikayesi

Bütün krallık, üzerinde bir gölge gibi dolaşan korkunun farkındaydı. Nehirlerin kenarındaki köyler, dağların tepe noktalarında kuytularda yaşamaya çalışan yoksullar, hepsi saraydan gelen tek bir haberin yankısını duymuştu: Vampirler geri döndü. Ama saray, hiç de göründüğü gibi değildi. İçeride, saray duvarlarının kalın gölgesinde, prenses Ysadora bir sırra daha yakın hissediyordu. Kütüphanenin tozlu raflarında geçen her saniye, zamana karşı bir savaştı. O kadar eskiydi ki bu odalar, her bir taş ve her bir kitap, gözden kaçan bir geçmişin yankısıydı. Bir zamanlar bu kütüphanede annesi gezinmişti; şimdi ise bu sessiz odada yalnızca Ysadora vardı. Ama o yalnızlık, bir sığınak değil, tüyler ürpertici bir esaret gibiydi. Ysadora, elleriyle kitabın sayfalarını çevirirken bir başka dünyaya adım attı. Sayfalar kanla yazılmıştı. Bazen bu kitaplar ona kaybolan bir çağın ve tükenmiş bir gücün izlerini gösterse de, bazen içinde başka bir şey hissediyordu. Bir şeyin farkına vardı. Kitap, bir zamanlar kaybolan bir gücün, zamanın çok ötesine gidebilen bir lanetin izlerini taşıyordu. Hava ağırlaştı. Duvarda, bir gölge bir an için parladı. Eski bir söz vardı, "Bir hanenin kalbinde bir kan izi kalır, zaman içinde büyür." O an, prenses bunun ne anlama geldiğini tam olarak hissetti. Bir anda, dışarıda ormanın derinliklerinden bir ses yükseldi. Yüksek, uğuldayan bir çığlık. Korku, yavaşça saray duvarlarına sızdı. İçeri girmesi gereken bir korku vardı, bir tehdit vardı, bir şey yaklaşıyordu. Ve dışarıda, sarayın muhafızları, ellerinde bir vampirle geri dönerken, sarayın içindeki tüm sessizlik bozuldu. Ysadora kitabı kapadı. Gözleri, başka bir dünyaya bakan bir bakışla uzaklara odaklandı. İçindeki fırtına, tüm bu olanların çok daha büyük bir kısım olduğunu anlamasına neden olmuştu. Fakat bu sır, her geçen dakikada daha da büyüyordu. Karanlık, çok yakındı.

Vampirlerin nesli tehlikede çünkü avcılar artık varlıklarından haberdarlar ve onları avlayacaklar. Vampirleri kurtaracak kişi vampir kalbinin taşıyıcısı ancak taşıyıcı nerede ve onları koruyabilecek kadar güçlü mü?

Yıllar önce ailesini trajedik bir trafik kazasında kaybeden Louisa Karen Wilde annesinin en yakın arkadaşı ile Vrancea’da yaşamaktadır Lise son sınıf öğrencisi olan Karen sıradan gibi gözüken bir partide vampirler tarafından efsanevi bir lanete kurban gideceğinden ise bihaberdir… Bu gece bir imparatorluk yıkılacak ve kimse duymayacak…

gölge hayatı karışık olanın evanın doğa üstü dünyası ile karşıp aşık olması ve kendisi ile ilgili sırları öğrenmesi ile başlar

"Utanma, bir insan aşık olduğunda utanmaması, duygularını rahatça ifade etmesi gerekir bebeğim. Eğer bunu kimseye söyleyene çekse ve pişmanlık duyuyorsa neden aşık olur ki?" Vampirler ve insanların beraber gittiği okulda en fazla ne olabilir ki? Luna Agnes`in yaşamı değişmişti, bambaşkaydı..

Arkadaş grubundaki gizli vampir...

Bu benim ilk kitabım. Yapay zekadan destek aldım ama kendi emeğim daha çok. Umarım beğenirsiniz. Nana ve Loir adında iki vampir karakterin maceraları ile dolu bir aksiyon kitabı, drama da dahil...

Ormanın kalbinde, sonbaharın sarı yapraklarıyla örtülü bir ağacın altında, genç bir peri olan Isabella içindeki benzersiz gücü keşfeder: sesiyle hayvanlarla konuşabilmektedir. Bu yetenek, peri halkı arasında nesillerde bir ortaya çıkan kutsal bir armağandır. Her yıl yapılan geleneksel "Yetenek Yarışması"nda Güz Krallığı`nın dikkatini çeken Isabella, sesinin büyüsüyle kalpleri fetheder. Her krallığın bir mevsimi temsil ettiği bu büyülü diyarda, Güz Kralı onu özel bir görevle onurlandırır: dört krallığın tahtına hazırlanan genç ve gizemli Prens Athelstan`ın tercümanı olmak. Çünkü prens, hayvanlarla ve doğanın sesleriyle bağ kurmakta zorlanmaktadır. Ancak Isabella bu görevde yalnızca bir çevirmen değil, aynı zamanda kaderin yön verdiği bir ruh ortağı ve sırların anahtarı olacaktır. Dört mevsimin dengesi, kadim gelenekler ve geçmişin sessizce fısıldadığı sırlar arasında, Isabella`nın sesi yalnızca hayvanları değil, tüm kaderi değiştirebilir. Ama herkes kendi rolünü oynamıyor olabilir. Ve bazı sırlar, en sessiz olanların içinden fısıldar...

Yüzyıllar boyunca nice savaş gören, içinde birçok ırkı barındıran Wereluna`nın lanetli topraklarına hapsedilmişti kadimler. Kinle ve hırsla tekrar hakimiyeti ele geçirmek için beklemiş, planlarını ince ince işlemişlerdi. 1050 yıl sonra ise ayın en tepede olduğu bir zamanda sınırları aşan dört kadim gencin yaptığı hata sonucunda krallıklara dağıtılması amaçlarına daha da yaklaştırmıştı onları. Bir hata en fazla neye sebep olabilirdi? Peki bilinmeyenler nelere yol açabilirdi? "Hazır ol, Wereluna! Kadim Orman sakinleri topraklarını son kez kana bulamaya geliyor."