Hayat…aşk…adalet

"Ne oldu?" diye sordum korkuyla. Son dakika birşey çıkmıştı işte... Al başına belayı... "İstemediler mi Fatma`yı?" diye sordum. Esma abla kapıyı kapattıp yatağa doğru yürüdü yanıma oturduğunda, "İstemesine istediler de Fatma`yı değil seni istediler!" dedi karşısında ki kapıya boş boş bakarak. "Ne..." dedim boş bulunup ama gerisi gelmedi. Ne demek beni istediler? Adam yüzümü bile görmedi nasıl beni isterler. "Şaka? " dedim olmadığını bile bile... Kapıdan içeri bir hışım giren yengem ile şaka olmadığına emin oldum. "Kalk bakalım gelin hanım!" dedi sinirinden alaya vuruyordu "Koskoca Karacahanlar`a gelin gidiyorsun şu haline bak!" dedi üstümü başımı düzeltmeye çalışarak.

Zor olan hayat Feyza ya daha ne kadar zor olabilirki

" dans benim kaçışım" dediğimde kederli bir şekilde " bu topraklar da benim kaçışım" dedi. Hayat onları tesedüfen karşı karşıya getirir iken, bir birlerinden habersiz aşka tutulduklarını bilmeden yaşadılar... " benim karım dans etmek isteyecek ise edecek, kimsenin ağzından bu konuda tek bir laf bile duymayacağım, sizin laf ettiğiniz kadın benim karımdır, kadınımdır" diye bağırdıktan sonra elimi sıkı sıkıya tuttu ve bir süre gözlerimin içine baktıktan sonra bakışlarını benden çektikti ve tekrar dan " Ben atasoyların aşiret ağasıyım, bu elini tuttuğum kadın ise atasoyların hanımı, benim karımın hakkında tek bir kötü söz daha duyar isem söyleyen kişinin dilini keser köpeklere yem ederim" Tuttkusu dans olan bir kızın ile babası öldükten sonra yıllar sonra Topraklarına ağa Olarak dönen bir adamın hikayesi...

Bu kitapta elçin ve boranın kalplere damga vuran aşkını yazdım. İyi okumalar.🤍

‘ Seni, sizi….’ Bir hıçkırık koptu ağzımdan devamını getiremedim. Derin bir nefes alıp devam ettim. ‘ Hiçbirinizi affetmeyeceğim. Beni bir ömür tutsak bıraktınız. Bütün hayallerimi bütün geleceğimi çaldınız. Bir ömür affetmeyeceğim sizi.’

Hivda Akkor, hiç tanımadığı bir adama içini açmıştı. Tüm dertlerini ona anlatmıştı. İçinde kopan fırtınaları tek bilen oydu. Kuma gittiği adamdan kaçarken de tek gideceği yol ona aitti. Arhan Yıldıray`a. ________ Hivda, Arhan`ı ilk kuzeninin yanında görmüştü. İlk gördüğü an içinde onunla ilgili hayaller kurmuştu. Daha sonra kuzeninin telefonundan onun numarasını almış, bir nebzede olsa onunla gizlice medajlaşarak kalp ağrısına çare bulmaya çalışmıştı. Fakat unuttuğu bir şey vardı. Planlar asla bizim istediğimiz gibi gitmezdi. Yaş farkı vardır. Töre hikayesi değildir.

Sadece Mardinde yaşayan 19 yaşında genç bir kızdım,neşeli,eğlenceli.... Ama bir gün geldi ki herseyimi alıp gitti..⛓

Aile & Asker kurgusu 🪷 Kitaptan küçük bir alıntı⤵️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” kafamı aşağı yukarı salladım. “Abim!” dedim gür bir sesle. “Abimsin sen benim!” Afalladı. Ona, sen uzaylısın desem bu kadar şaşırmazdı hani. “Ne?” dedi. “Nil ben. Kardeşinim!” 🪷 21.08.2024🍭

BARAN MİRXAN & BERİTAN REKAN Kan bedeli aşkı (Ç)alıntı durumunda gerekli yerlere başvuracağım!

"Bazı Nefretler istemediği Halde Aşkı`da Beraberinde Getirir" Bu hikaye, Mardin’in mistik atmosferinde geçen bir aşk, intikam ve fedakarlık öyküsüdür. Devran Şanverdi ve Alaca Karaer`in tutkulu aşkı, geleneklerin ve sorumlulukların gölgesinde büyürken, geçmişin derin acıları ve düşmanlıkları bu aşkı tehdit eder. Devran, vatanına ve görevine olan bağlılığıyla bir asker olarak halkını korumayı hayatının merkezine koymuştur. Ancak sevdiği kadın Alaca’ya duyduğu aşk, ona en büyük huzuru ve amacı verir. Alaca ise yaklaşan düğünleriyle mutluluk hayalleri kurarken, Devran’ın tehlikeli görevleri nedeniyle sürekli bir korku içinde yaşar. Hikaye, iki ailenin dostluğu ve birleşme hazırlıklarıyla düğün atmosferinde şekillenir. Ancak geçmişte yaşanan bir trajedi, Serhat isimli bir adamın intikam planlarıyla iki aileyi tehdit eder. Serhat, kardeşi Melek’in ölümünden sorumlu tuttuğu Ecmel Ağa ve Karaer ailesine zarar vermek için acımasız bir plan yapar. Bu sırada, Devran bir operasyon için göreve çağrılır. Alaca’nın endişelerine rağmen, Devran, vatan görevinin kutsallığını her şeyin üstünde görerek tehlikeye atılır. Operasyon sırasında hain bir pusuya düşen Devran, şehit olur. Ölmeden önceki son düşüncesi ve sözleri Alaca`ya olan sevgisi ve tutamadığı düğün sözü üzerine yoğunlaşır. İyi Okumalar 🥀

Wattpad`da 80K okunduğu için beğeneceğinizi düşündüm. Kitap benimdir, bir başkasının değil. Tüm hakları saklıdır.

Şanlıurfa yakacak bir aşktı onların ki... Sevda bir kere onun demiş, kalbine mührünü vermişti, İdris Çakıroğlu. Aşkı, sevdayı, aşkı için sabırla bekleyen Meryem, sevdiği adama sımsıkı tutunmuş bir taze gelindi. İkiside birbirine sevdalı ikiside birbirine deli gibi aşıktı. Bir sevdaya yakın, bir sevdanın ateşi kadar derin olan yakıcı bir ateşi. Sevmek onlara kılınmış bir ateşti. Ateştin içinde yanmakti aşk...

Al Yazmalı Ahsen BOZKURT & Mardin`in kudretli ağası Maran ASLANOĞLU

-"Benim gönlümde aşka dair hiçbir şey yok Delal, ben bilmem aşk nedir?"- Dedesinin vefatından sonra Mardin`e gelen Delal merakla sordu "Töre ne ki, baba?" Bilmediği bir oyunun içine düşmüştü bu zavallı kız.

Daha 18 yaşındaki hiç birşeyden haberi olmayan bir kızın bir anda hayatının alt üst olması

İnsan oğlunun hayalleriyle yaşamak istediği hayata saygı göstermeden yaşadığı toprakların kuralları ve taş kalpli insanlarının kararlarıyla kurulmuş bir hayata mahkum edilmek de zordur , bazı şehirlerin taşı toprağı gibi kalbide sert olan insanları vardır ama elbet bir gün o sert kalpler bir çift göze yenik düşerek yumuşayacaktır... -"Ama ben nereden bilebilirdimki midyat`ın en sert kalbinin gözlerimle yumuşayacağını" MEHİR DEMİRHAN

Benim kocam öz oğlumuzu öldürdü Benim kocam sevdiğim adamı öldürdü Benim kocam sırf ablam onu istemediği için bütün nefret bana kustu Ben şilan ablam yüzünden kuzenime kurban giden şilan

Tek bir hata yüzünden kaç kişimi hayatı kaya bilirki. Genç kızın hayatı kaymıştı. Abisinin hatası yüzünden hayatı son mu bulacak yok sa yeni mi başlayacak. “Ben asla evlenmem dizin hatalarınızın bedelini ben ödemem asla.” “Karar verilmiştir” “Beni affet” “Seni seviyorum”

Zorla Miran Bekiroğlu ile evlendirilen Helin aslantop`un hikayesidir.

Askeri kurgu ve töre kurgusudur. Konu: Ailesi tarafından zorla kendinden yaşça büyük bir adamla evlenmek zorunda kalan Lavin ve Şırnak`ta görev yapan Komutan Öncü, Lavin`e yardım eder.

Mardin`in Midyat ilçesinde geçen bu etkileyici hikaye, törelerin gölgesinde şekillenen aşk ve nefret dolu bir yolculuğu anlatıyor. Alabey ailesinin genç üyesi Murat`ın ani ölümü, iki büyük aile arasındaki gerilimi doruk noktasına taşır. Murat`ın kaybı, Alabey Ailesi`ni derinden sarsar. Öte yandan, Karaca ailesi bu trajedinin başlıca sorumlusu olarak hedef gösterilir ve Yaman Karaca`nın babası, istemese de katil damgası yer. Hanzade ve Yaman arasında filizlenen aşk, intikamın gölgesinde yavaş yavaş nefrete dönüşür. Bu hikaye, aşkın karmaşıklığını, törelerin yıkıcı etkisini ve affetmenin zorluğunu gözler önüne seriyor. Aile bağlarının ve geleneklerin duygular üzerindeki etkisini sorguluyor ... Nefret İçinde Adalet Ararken Aşka Tutsak Olanların Hikayesi 🥀

Kadın konağın en üst katına çıktı adam manzarayı izlerken kadının papatya kokusunu hiseti "Giyormusun" dedi adam "gidiyorum dedi kadın. Bidaha ne zaman gelicek sin taşın dile geldiği bu şehre." "Taşın dile geldiği bu şehre turna geldiği zaman gelicem" dedi kadın.

Bir cennetti düşünü kurduğum, Bir cehenneme verildiğimde. Düğün gecesi vurulan kocamın yerine kardeşine verildiğimde başladı benim kıyametim. Boran Safir, cennetime cehennem gibi sarıldı.

Yüzyılın kışı diyorlardı o seneki kışa... Yabani, bir kısrak gibi kişneyerek şahlanmış da şahlanmış alabildiğine hoyratça esiyordu poyrazı karayeli... Buzdan geceler hüküm sürerken, biri vardı yatağında ter döken. Onun adı anaydı... Yüreğine matem çökmüştü oğlu, her anacığım dediğinde. Ayağı taşa takılsa oğulların ve kızların, ne zaman anacığım deseler; her bir kelimenin hecesi kanatlanıp yol bulur ve anaların yüreğine konardı... Uyku tutmamış sabaha kadar, yasa bürünmüştü Emine kadın. Oğlu, ateşler içinde "anacığım" diye inledikçe, anasının yüreğine kızıl oklar saplanmıştı. Biri daha vardı rüyasında kabuslar gören. Ahmet`i can evi, mahremi, sürekli kendisinden kaçıyordu... Sabah olup uyandığında bedeninde bir ağırlık vardı, elinde olsa yataktan hiç çıkmazdı. Emektar elleriyle gözlerini yokladı, gözleri hala ıslaktı. Bu yaşlarda neyin nesiydi? Sabaha kadar rüya görmüş ve rüyasında ağlamıştı ama gözlerindeki ıslaklık sanki gerçek gibiydi...