KAN VE GÖLGELER – Karanlık Sahillerde Bir Savaş Başlıyor Sakin bir sahil kasabası... Gündüzleri huzur, geceleri ise fısıltılarla dolaşan karanlık sırlar. Limanı kontrol eden mafya ailesinin genç lideri Aras Yılmaz, denizin ötesinden gelen bir tehditle yüzleşmek üzere: Vampirler geri döndü. Yüzyıllardır gölgelerde yaşayan Elara, kendi klanını kurtarmak için bu sahile ayak basar. Ancak kader, onu Aras’la karşı karşıya getirir. İkisi de tehlikeli, ikisi de yalnız. Ve ikisi de birbirlerine güvenmemek zorundalar. Aras, kız kardeşinin kayboluşuyla sarsılırken, Elara’nın geçmişi onu geri çağırır. Kanla yazılan eski anlaşmalar bozulur. Artık geceler, sadece dalga sesleriyle değil, silah sesleri ve vampir fısıltılarıyla yankılanacak. Aşkın, ihanetin ve ölümsüzlüğün iç içe geçtiği bu karanlık yolculukta, sahil artık bir kaçış yeri değil; bir savaş alanı.

Gülce okumak isterken babasının zoruyla bir ağaya kuma olarak satılır. Olaylar bundan sonra başlar Aşk, ihanet, entrika, drama Gülce`nin hızla değişen hayatını konu alıyor. Benim de kitabıma şanş verin

İki kızın küçük yaşta kaybolması ve ileride karşılaşması olaylar düzeyinde kardeş çıkmaları peki ya anneleri Eğer sende merak ediyorsan hemen OKU!!!!!

13 yaşında zorla evlendirilen, çocukluğunu yaşayamadan kadınlığa itilmiş bir kız çocuğunun; yıllar boyunca susturulmuş bir kadının, kendi sesini bulma ve hayata tutunma mücadelesini anlatır. Hayatı boyunca erkek egemen gelenekler, şiddet, yalnızlık ve yoksullukla başa çıkmaya çalışan Ünzile, büyük şehre kaçtıktan sonra bir pavyonda çalışmak zorunda kalır. Ancak burada da kadın bedeni üzerinden kurulan başka bir şiddetle karşılaşır.

"Bir çekim var,kadın. Adını koyamadığım..."

Bir gün Linanın telefonu bilinmeyen bir numara tarafından aranır...

Aden & Batuhan Uçurumun dibindeyim ya uçacağım ya uçacağım Zorbalıklar karşısında yıkılmayan her zorbalanışta güç kazanan Aden ve koruyucu meleği Batuhan`ın hikayesi

📕 Kırmızı Günah Bazı lekeler suyla çıkmaz… Kanla yazılan kaderler, sessizlikle aklanmaz. “Bir zamanlar ben kurtarıldım. Şimdi sıra bende.” On yaşındaydı. Sarhoş bir grubun kirli niyeti, küçük bir bedeni ve sessiz bir çığlığı vardı. Tam her şey bitecekken, bir adam çıktı karşılarına. Onu kurtardı. Ve sonra... evlat edindi. O günden sonra, artık yalnız değildi. Yıllar geçti. O kız büyüdü, doktor oldu, hayatı iyileştirmeye adadı. Ama bir gün babası öldü… Ve onunla birlikte gömülmeyen bir sır açığa çıktı. Babasının ardında bıraktığı karanlık işlerin tam ortasında, artık bir seçim yapmalıydı. Adı Ödün. Artık bir doktor değil. Karanlığın tam kalbinde, elini kirletmeden kimseyi temizleyemeyeceğini biliyor. Çünkü bazen birini kurtarmak için önce kendi içindeki kötülükle yüzleşmen gerekir. Ve Ödün şimdi, bir zamanlar kendi kurtulduğu karanlıktan çocukları ve kadınları çekip çıkarmaya kararlı. Bu, onun kendi günahıyla baş etme, adaletini kendi elleriyle yazma hikâyesi. Geçmişin suskunluğunda yankılanan bir çığlık… Adaletle yoğrulmuş, kırmızıya boyanmış bir hayat… Bu roman, yalnızca karanlığı anlatmıyor — onun içinden doğan gücü de hatırlatıyor.

🌙Evet baştan alalım . Bu sefer farklı ilerliyoruz karışan bir kız değil kaçırılan bir kız olsaydı nasıl olurdu? İşler bu sefer karma karışık. Daha bebeğini yeni kaybetmiş bir aile gördükleri küçük kızı kaçırıp kızlarıymışçasına büyütürse ne olur ? Bide böyle okuyalım .🌙

Bir savcının bilmeden bir mafya ya rastlaması ama o mafyanın onun için ne kadar özel olduğundan habersizdir. (16+)

Ökkeş Dalcı bir isimden fazlasıydı-bir gölge, bir tehdit, bir kurtuluş. Onu bulmaya çalışanlar ya cevaplarıyla ya da korkularıyla yüzleşti. Ama kimse tam olarak onun ne olduğunu söyleyemedi.

Lisa son sınıf olan selinin 1 arkadaşı vardı.Taki ilk okul arkadaşı gelene kadar.Üniver sitede bir ev tutan Selin ve Zehra yı neler bekliyor olacak. Yeni bölümler gecike bilir ama atacağım Umarım beğenirsiniz. Bu kitap bitince yeni bir kitap yazmayı düşünüyorum oda bu kitabın devamı olacak

Kimdim ben? Deniz mi yoksa Zifir mi?

kazan dairesinde büyük bir patlama sonucunda ailesini kaybeden afra yıllar sonra taşındığı evin kazan dairesinde hiç ummadığı bir görüntüyle karşılaştığında başlamıştı asıl hayatı. babasını gemi kazasında boğularak vefatından sonra annesini de suya atarak boğan işçilere karşı beslediği intikam tutkusuyla kafasını bozan olcay uraz atlı dünya bok sürdür kaza sonucunda doğan kendisini istemeyen babası ve gizlice bebeğini doğuran bu kavgalı ailenin çocuğu afra, daha 8 yaşındayken babasıyla annesinin kazan dairesinde kavgaları sonucunda büyük patlamaya sebep olup ailesini kaybettikten yıllar sonra yeni taşındığı evin kazan dairesinde urazla karşılaşır ve işte tutku ve gerilim o zaman başlar

Almanya da yeni bir sayfa açıp yeni bir hayat kuran Gece SAYGINLAR arkasında bıraktığı enkaza kısa bir sürecine tekrardan dönmek zorunda kalır fakat artık şartlar eskisi gibi değildir ve enkazdan geri çıkamaz ve böylece Mardin hayatı tekrardan başlar.

Mecbur yaşarsın... Ama ya sevmek..!

Unutulan şairin kitabı

Herkesin bir sırrı vardır. Lina`nınki ise sekiz yıldır sustuğu bir isimde gizliydi. Annesi tarafından terk edilmiş, babasını kaybetmiş, sonbaharın sararan yaprakları gibi sessizce dökülen bir kız... Ve hiçbir zaman ona bakmayacak bir çocuk. Aynı okulda, ayrı dünyalarda. Bir ek ders, kesişen bakışlar, tutulmuş sözler... Bazı aşklar hiç söylenmez. Çünkü bazı kalpler sadece imkânsızın gölgesinde atar.

Konusu bana aittir. Sadece soyadları ve dizi adı aynıdır.

Hayal, geçmişinden kaçmak için başka bir şehirde bir barda çalışmaya başlar. Gece hayatının içindeki tehlikelerle baş etmeye çalışırken, bir gece bara Özgür adında gizemli ve karanlık bir adam gelir. Özgür’ün aslında gizli bir görevde olan eski bir özel harekâtçı olduğunu öğrenir. Bar aslında büyük bir suç örgütünün paravanıdır. Hayal bu dünyanın içine istemeden çekilirken, Özgür’le beraber savaşmak zorunda kalır. Aşk, kurşunların gölgesinde filizlenir.

Bu hikaye böyleydi

Bazen bir cümle yeter. Bir çocuğun ağzından dökülen, sanki sıradanmış gibi söylenen bir cümle… “Analitik zekânı geliştir Elif, aşk önceligin olmasın." Elif’in hayatı o cümleyle değişti. Bir yıl boyunca sessizce sevdiği Mert’in, sevgisi değil; küçümseyen bakışı, onun Ankara’ya uzanan yolculuğunu başlattı. Ama Elif’in Ankara’ya gelişi yalnızca bir kalbin peşinden değildi. O, kendi cümlesini kurmak için çıktı yola. 1980’li yılların siyasi karmaşasında, üniversite sıralarında başlayan bu hikâye; bir kadının hem âşık olmasını, hem devrimci olmasını, hem yıkılmasını, hem de ayakta kalmayı öğrenmesini anlatıyor. Mert artık başkasına âşık, Emir ise henüz Elif’in varlığını fark etmemiş. Ama sokaklarda afişler yırtılırken, duvarlara gözaltı listeleri yapıştırılırken, kampüslerde barikatlar kurulurken Elif, kendi iç savaşını büyütüyor. Ve bu sadece onun değil, bir kuşağın hikâyesiydi. “Yürürken Büyüyenler” Sadece sokaklarda değil, Sınıflarda, yurt odalarında, kapalı toplantılarda ve en çok da gecenin sessizliğinde büyüyenlerin hikâyesi.

Hayat herkese adil davranmaz. Kimisi villada kalırken kimisi gecekondu da kalır kimisi tatile nereye gidelim diye düşünürken kimisi acaba tatilde ne kadar kazanırım diye düşünür. Ve hayat bize hiç adil davranmadı. Korktuğum,kaçtığım ne varsa başıma geldi. Mesela şimdi. Elim kolum bağlı ve karşımda zarar görmesinden korktuğum kişiye işkence yapıyorlar. Ve ben sadece izliyorum. Kalbimin feryat eden atışlarıyla,gözümden düşmemek için direnen tek damla yaşla ve kırılırcasına sıktığım dişlerimle...

Bazı insanlar o kişiye hediyedir.Benim insanlarım yoktu ama X’im vardı.Verilen hediye geri alınmaz değil mi? O aldı…Benim en büyük en sevdiğim hediyemi elimden aldı.Hediye kendisiydi, oydu.2. kez terk ediliyordum.İlk kez terk edildiğinizde kalbiniz daha çok kırılır ,daha fazla üzülürsünüz.2.’ye o kadar üzülmezsiniz çünkü yaşadığınız bir durumdur.Ama Lavin için öyle değildi.Onu tanımadan önce kalbini bir mezarlığa gömmüştü.O ise mezarlığa çiçekler ekti.Solanları ise yeniden canlandırmaya çalıştı.Ancak o canlandırdığı kalbi kendi elleriyle öldürmüştü.Kalbi canlandıran da öldüren de aynı kişiydi. “Seni aylarca yıllarca bekledim”dedi Lavin. “Neden gelmedin?Beni neden bıraktın çiçekçi?”

Mardin`in korkulan ağası, düğün için Şanlıurfa` dan gelen kızla berdel yüzünden evlenmek zorunda kalır. Aşiret ve berdel konulu bir kitaptır!