Bu kitap size hem polisiyeyi hemde aşkı yaşatacak hazırsanız başlayalım.

Yazar Notu - Miraysu Gök`ten > Bu hikâye, sadece bir ilk bakışın, bir sessiz yolculuğun ve söylenememiş cümlelerin izini taşıyor. Ne hayal ettim, ne kurguladım... Sadece yaşadım ve yazdım. Her genç kalbin içine bir gün ansızın düşen o ilk kıpırtıyı, anlatmaya çalıştım. Belki onunla hiç konuşmadım. Ama hissettiklerim, kalemimle dile geldi. Bu, bir otobüs mesafesi kadar yakın... ama bir ömür kadar uzak bir hikâye. Bu satırları yazarken ne kurgu düşündüm, ne edebiyat. Sadece yaşadım. Belki birkaç durak süren bir yolculuk, ama benim için ilk defa kalbimin farklı attığı bir anıydı Herkesin bir "otobüs mesafesi" vardır. Ulaşılamayan, söylenemeyen, ama içte büyüyen... Bu da benimkisi.

yıllar önce aynı üniversitede okumuş ve birbirine aşkı olan Oğuz Tuğra ve Duru`nun belirli nedenlerden dolayı ayrılır. yıllar sonra aynı davanın savcısı ve avukatı olarak bir araya gelirler.⚖️

Instagram: zamaninsilgisi Wattpad uygulamasında yayımlanma Tarihi 19 Aralık 2021 ⚖ (Kişi, kurum ve kuruluşlarla alakası yoktur. Her şey bir kurmacadır.) ⚖ Yirmi yıl sonra ülkesine yalnızca bir düğün için döndüğünü sanıyordu. Ama Rana’nın geçmişi, aralanmayı bekleyen kapı onu ailesinin terkedilmiş evine sürükledi. Orada bekleyen sırlar, sadece çocukluğunu değil, bugünkü hayatını da alt üst edecekti. Yanında kim olduğunu bilmeden götürdüğü yabancı, aslında hiç de yabancı değildi. O adam bir savcıydı ve geçmişin tozlu raflarındaki sırlar artık yalnızca Rana’nın değil, onun da meselesiydi. Bazen bir dönüş, her şeyin başlangıcıdır…

Kitap anonim olarak yazılmıştır yazım hataları olabilir şimdiden kusurumuz afolla . Seri katil cinayet gizem arıyorsanız bu kitapta bulabileceğinize eminim

Geçmişin izleri silinmez… Hele ki o izler bir yetimhanenin soğuk duvarlarına kazınmışsa. Bir dedektif, hem adaleti hem de kendi çocukluğunu ararken, acı gerçeklerle yüzleşir.

Hiç bir zaman unutmayacağız!

Melek sevdiği adamın ondan birşeyler sakladığından habersizdi

Sevda, çocukluğunun enkazının altından çıkmaya çalışıyordu. Her adımı, geçmişin kırık dökük hatıralarında yankılanıyor… Yanık kokusu hâlâ teninde, annesinin suskunluğu kulaklarında. Ve her gece… O adamın nefesi, boğazında düğüm. Bir çocukluk susarak büyürse, içindeki yangın dilsiz kalır. Ama bir gün… Sirenler çaldı. Silahlar konuştu. Söz bitti, gökyüzü bile ağlamayı bıraktı. Ömer, Sevda’nın kalbinde kapanmayan yaralara dokunduğunda kendisi de acının en koyusuna battı. Kimi zaman sevmek, iyileştirmek değil; parçalanmak demekti. Ve hayat, ikisine de fısıldadı: “Ya karanlıkta kaybol, ya birbirini bul.” Ama bazı gerçekler… kurşun kadar ağırdı. Ve bazı seçimler… bir hayatı değil, onlarcasını yakardı.

Yıllardır yakalanamayan, her cinayetinde bir siyah gül, bir tarih ve bir sayı bırakan gizemli bir seri katil, "Kayıp Gölge" adıyla tüm ülkenin kabusu hâline gelir. Soruşturmanın başına getirilen Başkomiser Murat, katilin peşine düşerken bir yandan da kendi geçmişine dair karanlık sırlarla yüzleşmeye başlar. Bu zorlu davada ona, yeni tanıştığı ve işine fazlasıyla bağlı olan Amir Hazan eşlik eder. Aralarındaki görüş farkları ve gerginlik, iş birliğini zorlaştırırken; katilin zekice kurduğu psikolojik oyunlar ikisini de bir kumar masasına sürükler. Her ipucu bir seçimdir. Her seçim bir bedel. Kayıp Gölge, birbirine yabancı iki polisin, cinayetlerin ardındaki karanlık sırları çözmeye çalışırken hem birbirleriyle hem kendi geçmişleriyle verdiği mücadeleyi anlatan çarpıcı bir psikolojik olarak ilerlerler.

Bir şehir. Bir cinayet. Ve ardında kalan derin bir sessizlik. Başkomiser Okan’ın peşinde olduğu sırlar, suskunluk içinde örülen bir ağ gibi. Susmak bazen zorunludur, ama susturulan sesler mutlaka duyulur. Ve bazen en yakın dostun bile gölgesinde, gerçekler en soğuk yüzünü gösterir. Bu hikâye, kaybolanların ve unutturulanların öyküsü. Sayfalar ilerledikçe, gerçekler bulanıklaşır, şüpheler artar, karanlık büyür. Gerçeği arayanlar için bu yol kolay değil. Çünkü her cevap, yeni bir soru getirir. ⸻ Gazeteci Devrim İplikçi’nin ölümü, sadece bir cinayet değil; şehrin en karanlık sırlarını ortaya çıkaran bir kapı aralıyor. Başkomiser Okan, doğudaki güçlü bir çetenin gölgesinde, sessizliğin ve korkunun içinde gerçekleri açığa çıkarmaya çalışıyor. Şehrin üstü örtülmüş sırları, dostlukların ardındaki ihanet ve susturulmuş sesler, gerçeğin peşindekiler için tehlikeli bir yolculuğun başlangıcı. Devrim’in hayatı ve ölümü, bu yolun hem anahtarı hem de uyarısıdır.

Azra bir dedektifti, yaşı diğer meslektaşları içinde alay konusuydu. Bir gün eve geldiğinde büyük bir dehşet içinde kaldı Ailesi öldürülmüştü, hemde kalplerinin üstünde kalp şeklinde ısıtılmış bir demirle yapılmış yanık izleriyle…

Mükemmel bir aile hayatı,yada sadece görünümü böyle olan bir ailemi demeliyim? Sorunsuz bir hayat,Sadece ozamana kadar. Aybars Güngör mutlu bir aile tablosunun dışlanmış çocuğu herkes gibi normal bir hayat yaşayabilirdi lâkin. O olaydan sonra Aybars, artık büyük bir labirente girmişti. Kurtuluşu olmayan yada öyle sanılan.

"Kimi yasanın yanında durur, kimi kalbinin... Ama biz hem birbirimize hem görevimize sadığız." Birbirine sırtını dayamış dört polis. Kimi çocukluk arkadaşı, kimi aile, kimi sadece bir bakışta kader ortağı olmuş. Hepsi geçmişten bir parça taşıyor, hepsi içinden çıkılmaz duygularla savaşıyor.

Korku onların, Zafer bizimdi.

Demir ve İnci Kâinat biri polis biri avukat olan çift yumurta ikizleridir. Organlarından olan çocuklar bulunmaya başlamıştır. Onlara bunları yapanları aramaya koyulurlar. Anne ve babasını elim bir kazada kaybeden ikizler kendilerini bu dava peşinde değil bir anda kendi geçmişlerinin peşinde bulurlar. Bakalım onları geçmişte neler bekliyordur.

Ben Hilal. Hikâyeleri takip ederek hayatımı kazanan bir gazeteciyim. Ama bu kez hikâye beni takip ediyor. Terk edilmiş bir apartmanın rutubetli odasında bulduğum o not defteri… İçindeki cümle yarım: “Bana yardım et”. O günden sonra hiçbir şey sıradan olmadı. Defterdeki karakterler tek tek ölmeye başladığında, kurgu ile gerçek arasındaki çizgi silindi. Bu karmaşada karşıma cinayet bürosundan atılmış, fazlasıyla ukala ama zekasıyla beni etkileyen bir eski polis çıktı. Onunla çalışmak zorundayım. Pek iyi anlaşamıyoruz ama belki de bu bizi birbirimize yaklaştıran şeydir. Kim bilir? Her bölümde seninle paylaştığım eksik defter parçaları bu hikâyeyi birlikte tamamlamamız için. Gerçeği bulmak kolay olmayacak… Ama belki, boşlukları birlikte doldurabiliriz.

Nur gizli bir teşkilata bağlı akıllı ,güzel bir o kadar da sırlarla dolu bir geçmişe sahip birisi. Azad ve Nur’un karşılaşması bu karşılaşmanın iş anlaşmasına dönmesi Azad için güzel gibi gözüksede Nur için tam bir ateşten çember haline gelmişti. Azad bir aşiretin ağası aynı zamanda bir mafya lideri. Zehirli sarmaşık operasyonu nasıl devam edicek?

Demir kasabasında yaşanan cinayetlerin ardından psikopat bir seri katilin peşine düşer ve arkadaşı Semih bu yolda ona eşlik eder

Mafyanın tek aşkı

Bir Mafya kızı olmak...Gelin bir de bu kızım hikayesini dinleyin. Yeni bölümler hergün saat 8.00`da gelir. Şimdiden okuyan herkese teşekkür ederim.

Cansu Eker Daha doğmadan önce Annesi bir uyuşturucu işine girer ve o şekilde hayatına devam eder sonra Cansu olacağı zaman annesi bu çocuğu istemez Tabii kocasının zoruyla bu çocuğu doğurur çocuğa hamile kaldığı zaman kendi hazırladığı bir plan sayesinde düğünde bir saldırı çıkar ve akrabaları dahi herkes ölür ve sadece kendi ailesi kurtulur sonra kızım 7 yaşına geldiğinde annesi babasını öldürür ve 7 ve 8 yaşına kadar annesinden işkenceler görüp kaburgasının kırılması ve Delilik raporu aldırır kız 8 yaşına geldiğinde annesi yurt dışına gideceğiz bahanesiyle dışarıya çıkartır ve o şekilde havalimanına giderler ve annesi orada kızını bırakıp kendisi yurt dışına kaçar ve kızlarını ve oğlunu sokakta bırakır 9 yaşına kadar Bunlar dışarıda kalır 9 yaşından sonra abisi terör örgütleri tarafından kaçırılır 10 yaşında da kız kardeşi soğuk ve donarak hayatını kaybeder 12 yaşında bir anne bunu evlatlık edinir ve bir süre sonra bu Annenin yanında kalır kız Cumhuriyet Başsavcısı olur ve sonra olduktan iki hafta sonra üvey annesi vefat eder ve ondan sonra hayatında bir tane adam girer ve bir süre sonra da onunla devam ettikten sonra bir kızları dünyaya gelir ve sonra onu büyütür ardından 2 kızlar dünyaya gelir ve bir 1 yaşındaki kızını annesi öldürür ve kaynanası bir iki görümcesi ile beraber sonra kocası boğazından asılarak elektroşokla öldürülür bir süre sonra hayatına devam eder Ve bundan sonra bu sefer en büyük kızı kaçırılır kitapta Bundan sonrası başlıyor kızının bulunması

Daha önce birçok kayıp vakası çıkmıştır karşınıza.Fakat bir de uluslararası bir vakanın olduğunun düşünüj.Dü ya`nın beş ülkesinde,aynı anda onlarca kadın kayboluyor.Onları bulma görevi de her ülkeden birer temsilci kadın olan Sneakyangles grubunun... (Kapak düzenlenecek!)

Ölmeyi hak eden birini öldürmek cidden cinayet sayılabilir miydi? Dünyayı bir pislikten, bir çöpten daha kurtarmak, kahramanlık sayılamaz mıydı? Hayatın adaletsizliği tüm dünyayı vurmuştu. Bu adaletsizlik en çokta masum çocukları bulmuş ve eziyet çektirmişti. Kendi adaletlerini yaratmaya uğraşan bir grup katil masum olamaz mıydı? Sadece kötülerin ecelleri. Bir yandan geceleri adaletlerini sağlayan gündüzleri ise normal insanlar olan katiller. Bir haber spikeri. Polis. Öğrenci. Doktor. Aşçı. Yazılımcı. Kendi adaletlerini yaratırken ortaya çıkan zorlu süreç ve bir aşk. Peşlerine düşen bir komiser. Aşk ve ölüm. Sevgi ve nefret hiç bu kadar uyum içinde olmamıştı. “Gerçekten, kimsin sen?” diye sordu. Memnuniyetle gülümsedim ve tanıttım kendimi. “Ben Eylem Doğan, bir katilim…”

“13 yaşındaydım. Ailem kaçırıldı.” Onları sadece haftada bir, bir telefon ekranında görebiliyordum. Sesi bile bazen gelmiyordu, ama hayattaydılar — bu yeterdi. Bunun karşılığında, bana ne emredildiyse yaptım. Soru sormadım. Direnmedim. Hissetmedim. Sonra bir gün... o telefonlar da sustu. Yer yarılmıştı sanki, ve ailem onun içine düşmüştü. O gün, hayatımdaki ilk gerçek ortaya çıktı. Ve ben... ikinci maskemi taktım. Artık sadece bir çocuk değildim. Artık Komiser Defneydim. “Yalnız olmanın bana iyi geldiğini söylerdim hep... Ama bu sözlerim, senin için geçerli değilmiş. Şimdi sen yoksun... ve ben kendimi berbat hissediyorum.”