4 arkadaş yolda buldukları notun peşine düşüyor bu gizemli yolculukta neler oluyor neler yaşanıyor

Lina adlı bir kızın girilmesi yasak olan bir bahçeye girmesi *Çocuklara uygun yaş farketmez* Macera/Aksiyon/Klasik/Çocuk

10 kişinin ölmesiyle bir ulus sarsılıyor, Bir adam beyinlerle oynuyor. Dört kişi gerçeğin peşinde ama gerçek sandıklarından daha karanlık Hakları şahsıma aittir bu kurguda geçen olay, kişi, kurum, kuruluş gibi özellikler tamamen hayal ürünüdür gerçeklikle bir ilgisi yoktur.

Kızımız Esma eski okulunda kavga çıkartıp okuldan atıldığı için annesi onu ceza olarak Doğanay Lisesi`ne gönderir Burası yatılı bir okuldur normal bir okul değil binevi cezaevidir Burada sürekli farklı tipler vardır normal bir okul değildir zaten ceza için gönderilmiştir çoğu Herkes o şekilde gönderilir ve herkesin kendi grubu vardır Esma`nın da bir grubu vardır ama bir kız kaybolur 2-3 gün sonra öldü tespit edilir zaten okuldan çıkmak yasak olduğu için kimse çıkamaz ama okulda bir katil vardır ve Esma grubu ile birlikte bu katili aramaya başlar ve katilden kaçar...

28.09.2025`de yazıldı. Bazı insanlar birbirini bulmak için değil, zamanı sınamak için karşılaşır. İkra, 2016 yılında İstanbul’un eski bir semtinde, taşındığı dairenin tavan arasında eski bir defter bulur. Defterdeki yazılar, 1952 yılında yaşamış bir gazeteci olan Aras Demiral’a aittir. Sayfalarındaki cümleler öylesine derindir ki, İkra kendini yazıların sahibiyle tuhaf bir bağ içinde bulur sanki her satır, yıllar öncesinden ona yazılmış gibidir. Aras, zamanında doğru şeyleri yazmak için geç kaldığına inanmış bir yazardır. İkra ise, geçmişi bırakmakta zorlanan bir tarihçidir. İkisi de kendi dönemlerinde yalnızdır; ama kelimeler, aralarındaki yetmiş yıllık boşluğu aşmayı başarır. Bir defter, bir cümle ve bir rastlantı... Bazen kaderin en sessiz anında, zaman yanılır. Ve yanlış zamanda gelen biri, insanın hayatındaki en doğru kişiye dönüşür.

Bir basketbolcu,bir sunucu ve iki futbolcunun hikâyesi.

Ben küçükken annemin bana "Kaybolduğunda ve kimseyi bulamadığında benim ismimi bağır." dediğini hatırlıyorum. O zamanlar bu bana çok saçma gelmişti ama "Tamam." demiştim. Peki annemin ismini bile hatırlamadığımda ne yapacaktım? *Tehlikeli bir girdabın içine habersizce düşen birinin hikayesi...* ###### Kısaca 13 yaşlarında iki kızın hafızalarını kaybedip bilmedikleri bu garip yerden kaçıp hafızalarını kurtarmaya çalışması.

“O gece göğün tepesinde yalnızca Demirkazık yanıyordu; ve kimse bilmezdi ki, onun ışığı bir çocuğun kaderine düşüyordu. Ayka istenmeyen bir bebekti belki, ama gökler onu çoktan seçmişti. Bazı çocuklar sevgiyle değil, terk edilişin ateşiyle büyür; ve en büyük güç, işte o külden doğar.”

BU HİKAYEMİZDE FUTBOLCU OLMAK İÇİN ÇABALAYAN VE KUZENİ İLE BİRLİKTE İLK ADIMINI ATAN EMRE`NİN RAKİPLERİNİ VE MACERANIN İLERLEYİŞİNİ GÖRECEĞİZ.

Önce Rüzgar kitabımı okuyun

Karakterler,yerler olaylar vb. GERÇEK değildir!

Eski okulunda sorun çıkaran bir kızın yeni okulundaki maceraları...

Bir efsaneye göre, her Ay tutulmasından yüz yıl sonra farklı verenlerden iki insan aynı evrende doğarmış.... İşte bu efsanenin oyunu .

Denizkızı diyarı nın varlığını sağlayan Neptün incileri bir anda bozulur. kral Neptün incilerini yaşam enerjisiyle ayakta tutuyordu ancak bu onu bitkin düşürüyordu. Babasının ölüm korkusuyla karşı karşıya kalan prenses merlinda arkadaşları sasha ve muhafız melissa ile portalın ardındaki tehlikeli deniz canavarlarının bulunduğu o korkunç yere gitmek ve Neptün incilerini bulup Denizkızı diyarını kurtarmak için yola çıkarlar.

Bir genç ormanda eski bir pusula bulur. Bu pusula onu gizli bir yeraltı şehrine ve sonra geçmişe götürür. Geçmişte dünyayı yok edecek bir zaman yarığı olduğunu öğrenir. Bu yarığı kapatması gereken kişi de odur. Maceralı bir yolculuktan sonra yarığı kapatır, kendi zamanına döner ama hiçbir şey eskisi gibi değildir.

İstanbul’un yeraltı dünyasında Aras Demir, acımasız ama adil bir mafya patronudur. Kurallarına sadık, duygularına hükmeden bir adam. Ta ki Lina adında geçmişi karanlık bir kadın hayatına girene kadar… Lina, Aras’ın yıllar önce ortadan kaldırdığı bir düşman ailesinin kızıdır — ama Aras bunu çok geç öğrenir. Artık kalbiyle tahtı arasında sıkışmıştır. Her gece bir savaş, her sabah yeni bir ihanet başlar. > “Güce sahip olmak kolaydı… Ama seni sevmek, beni yıkacaktı.”

"Bu dünya üç amfi türü için çalışır. Tabii hiç biri olmayan insanlar da var: Benim gibi." Mabel ailesini kaybetmiş ve sürekli koruyucu aile değiştirmiş bir kızdı. On altı yaşına geldiğinde yeni koruyucu ailesi onu evlat edinmişti. Mabel yeni evine ve yeni arkadaşlarına alışmaya çalışırken kendini bir sırrı aydınlatmak üzere bir maceranın ortasında bulur.

İlerde yazacağım büyük hikayelerden önce buraya yine o dünyalarda geçen minik kesitler yazdım okursanız sevinirim 🤩

Eğer sizinde motor tutkunuz varsa sizide kitabımı okumaya davet ediyorum...

Zamanın anlamını arayan Dr. Selim Can`ın başından geçen sıra dışı olaylar...

Bu kitapta Ömer Efe geçer.

Merhaba Ben Devran ünlü bir yazar olmak istiyorum 😍 Bu yolda bana destek olursanız sevinirim🦋

İki küçük çocuk, Sevtap ve Burak ıssız sokak da tanışırlar. Ancak bir gün : biri dünyanın bir ucuna, diğeri dünyanın bir ucuna görürülür. Yıllar boyunca birbirlerini ararlar... Sizce Sevtap ve Burak`ı neler bekliyor?

Kitap Şarkısı; Sana Neler Edeceğim mp3 Kim Ne Derse Desin mp3 WATTPAD DE İLK 10 BÖLÜMÜ YAYINLANMIŞ BİR ŞEKİLDE 30K OKUNMASI VARKEN ŞİMDİ KİTAPPAD`DA. ‼️(Ç)alınması durumunda gerekli işlemler başlatılacaktır.

Güç bedende değildir. Akılda, ruhta ve kalptedir. Bir kişinin dış görünüşüne bakarak güçlü diyemezsiniz. Bir kişinin gücünün kapasitesini öğrenmek için ya aklına, kalbine girmeli ve vazgeçilmezi olmalısınız yada ruhunu görmelisiniz. Bedeni yaşayan bir ruh görünmez değildir. Bir göz temasıyla, bir damla gözyaşıyla, bir acı tebessümle ruhu apaçık bir şekilde görebilirsiniz. Cesaretse yüreğin saklısındadır. Kalbini birine kaptırdığın zaman o cesaret, esaretinden kurtulur ve hürlüğe kavuşur. Cesaret iyidir derler ya aslında öyle değildir. Her cesaret beraberinde gözyaşlarını da getirir. Gözyaşları zayıflıktır ama gözyaşlarını gün yüzüne çıkarmamakta cesaretsizlik. Yoksa gözyaşları mıydı bizi acıtan, kalbimiz miydi sonsuz acı salgılayan? Hangisi bize ihanet etti? Acısıyla kanayan kalbimiz mi, ardı ardına akarak kor gibi yakan gözyaşları mı? En büyük çığlık, çaresiz hıçkırıklardır. En büyük ateş gözlerden akan yaşlardır. En büyük kalp sızısı, kalbe düşman olan aşktır. Aşk ölümdür. Aşk acıyı göze almaktır. Aşk içten içe kanayıp dudaklara en içten tebessümü yerleştirmektir. Ve aşk yalan sevgi oyunlarıdır. Kalbe girdiğinde tüm güzellikleri yok eder ve geçici mutluluk eşliğinde eceli getirip avuçlarının ortasına yerleştirirdi. Adeta ‘bak’ derdi. ‘Bak gör bu aldandığın mutluluğun sonuçlarını. Şimdi ağla, haykır, kır dök, öl ve çek zayıflığının acısını ben artık yokum.’ Her mutluluğa aldanmamak gerekir. Çünkü her mutluluğun arkasında acı bir haykırış saklıdır. Her güzelliğin bir sonucu vardır. Tıpkı güzel bir bedeni acı geçmişin kirletmesi ve tüm güzelliği gölgede bırakması gibi. Güzel bir bedeni herkes severdi, önemli olan bir kadının ruhunu ve geçmişini sevebilmekti. Her anlamda karanlığa kuşanmış bir kadına gönlünü kaptıran bir erkek, o kadının karanlığını silmek zorundaydı. Karanlık, karanlığı silebilir miydi? İşte bunu zaman gösterecekti.