Zora Starr ablasının maddi durumunu daha fazla zorlamamak için is aramaya başlar .O zamanlar da Mialand Krallığı 9 tane genç kızı iyi bir gelecek vadiyle bir yarışmaya davet eder . Krallık tarafından belirlenen bir binada 9 ay kadar yaşayıp ödüle kavusacaklardir Ancak hiç kimsenin beklemediği bir şey olur."İsimsiz" takma adlı bir ruh onlarla oyunlar oynamaya,notlar bırakmaya başlar...

Sâye arkadaşı sandığı lakin fantastik bir yerden geldiğini ve onu o yere götürmeye çalışınca aslında arkadaşı değil düşmanı olduğunu anlar. Dört krallık vardır ve bunlar içinden çıkılmaz bir savaştalardı devamlı olarak lakin bu savaşı sadece iki varis durdurabilir. Umarım seversiniz en kısa sürede yayında olucak. YAKINDA YAYINDA

•|Fantastik Okurlar İçin Harikulade Bir Seri|• Kitap her ne kadar burada yayınlanansa da asıl Wattpad’de yayınlanıyordu ve okuyucu bulamayınca buraya ışınlandım. (⁠≧⁠▽⁠≦⁠) NOT: Kitabın ismi “İDIN’IN KIZLARI” diye okunuyor, direk yazıldığı gibi okuyanı görürsem katliam çıkarırım. (⁠눈⁠‸⁠눈⁠) İKİNCİ BİR NOT: Seri dört kitaptan oluşuyor ve dört kitabıda burada yayınlanacak.

Tanrıların sesi sustuğunda, bir kadının gözyaşı göğe yükselir ve ışık olur. Bu ışık masum bir kalbe saklandığında ya dünyayı kurtarır ya da onu üzerindekiler ile birlikte yok eder. “Bütün şehir karanlıktı, ama onun kalbinden bir ışık sızıyordu. Herkes onun ışığına koştu, ben gölgesinde kaldım…”

Karanak Körfezi’nin en korkulan ve saygı duyulan korsanlarından biri olan Diana, sadık mürettebatıyla birlikte ganimet peşinde çıktığı bir deniz seferinde azgın bir fırtınaya yakalanır. Gemileri hasar alır ve rotadan saparak daha önce haritalarda görülmemiş, sisle örtülü gizemli bir adaya sığınmak zorunda kalırlar. Avlanmak için ormanın derinliklerine ilerleyen Diana, bir anda kendini terkedilmiş gibi görünen ama büyülü bir sarayın bahçesinde bulur. Burada karşısına çıkan kişi ise genç ve gizemli Prens Arthur’dur. Saray ve ada, zamanın ve kaderin unuttuğu eski bir lanetin esiridir. Arthur’un sırrı ve adanın geçmişi, Diana’nın yalnızca denize değil, kalbine de yön çizecektir. Diana`nın hedefi sadece mürettebatına geri dönmek değil, aynı zamanda sarayın ve adanın üzerindeki sırrı çözerek bu büyülü diyardan sağ çıkmaktır. Ancak bazen bir fırtına, insanı kendi içindeki savaşa sürükler...

Bir bahar aksami

zamanın ötesinde

Bir krallıkta büyüyen kızın baska bir evrenden gelen yeni en iyi dostuyla tanısıp dünyayı kurtarmaları

fantastik romanımı yazmadan mini sahneler yazıyorum

Rüyaları anlamlandıranlara... Roya yine aynı rüya ile uyanmıştı. Belki bir kabustu bu, ya da lanet. Sürekli aynı rüya, her gece. Attığı her adım aynıydı, başlangıcı, olayları ve sonu. Gördüğü kişiler bile aynıydı. Roya gördüklerine anlam yüklemek istedi ama aklına bağlantı kurabileceği hiç bir şey gelmiyordu. Bir gün rüyasında yapmaması gereken bir şey oldu. Onun yüzünden ve bu bütün dengeyi bozdu. Roya rüyasındaki akışı bozdu. Uyandığında her şeyin bittiğini sanmıştı. Ama yalnızca sandığıyla kalmıştı. Aynı rüyadan kurtulmuştu. Onun yerine çözmesi gereken rüyalar ve aşması gereken engeller vardı. Peki havasını bile bilmediği bir yerde Roya rüyalarının anlamını bulup içindeki boşluğu doldurabilecek mi? Tekrar eden rüyasındaki adamın kim olduğunu öğrenebilecek mi?

Aeloria, kadim bir soydan gelen ve soyunun son temsilcisi olan son denizcadısı olduğunu bilmeden büyümüştür. Her gece ruhunu sarsan gizemli rüyalar geçmişinin derinliklerine saklı kalan sırları uyandırır. Bu esrarengiz çağrı, onu kaderini sorgulayacağı karanlık bir yolculuğa sürükler. Kaptan Regulus Black`in önderliğinde lanetli toprak Nimoratha doğru yelken açan Aeloria sadece geçmişiyle değil, evrenin kadim sırları ve kendi içindeki karanlıklada yüzleşmek zorundadır. Zeki,çevik ve savaşçı ruhuyla büyüsünü keşfederken, kaybolmuş bir soyun son umudu olarak hem kendi varlığını hem`de dünyanın dengesini sorgular. "Unutulmuş güçler uyanıyor, son denizcadısı geri dönüyor!"

Shonen türü güzel bir kitap

Bu dünyada herkes hata yapabilir. Önemli olan hatanı anlayıp kısa sürede o hatanı düzeltmek. Bende öyle yaptım. Aşık olmak bu krallıklarda yapılan en büyük hataydı.

Karanlıkla sarılmış, haritalarda bile adı geçmeyen gizemli bir yer: Kızıl Kasaba. Efsanelerde, buraya girenlerin bir daha çıkamadığı söylenir. Ve şimdi, şehirde peş peşe kaybolan gençlerin izleri bu kasabaya kadar uzanıyor… On sekiz yaşındaki Ewira, kaybolan kız kardeşini ararken esrarengiz bir mektup alır. Mektupta yalnızca şu cümle yazılıdır: "Onu geri istiyorsan, Kızıl Kasaba’ya gel." Ewira, tehlikeleri göze alarak kasabanın yolunu tutar. Fakat burası sıradan bir yer değildir. İnsanlar buraya Cehennem Çukuru derm. Zaman burada farklı akar, duvarlar fısıldaşır ve her köşede gözle görülmeyen bir varlık izler gibi bekler. Kasabada Ewira’ya, kendisi gibi buraya birilerini aramak için gelmiş dört genç daha katılır. Fakat grup, hem kasabanın lanetiyle hem de birbirlerine olan güvensizlikle baş etmek zorundadır. Kasabanın gerçek yüzü ortaya çıktıkça, herkesin geçmişiyle yüzleşmesi gerekir. Kızıl Kasaba, yalnızca kayıpların değil, gizlenen sırların da mezarı olabilir. Kaybolmuşlar serisinin birinci kitabı olan Kızıl Kasaba, Ewira`nın kaybolan kardeşini araması ve bulmak için kardeşinin kaybolduğu yere, Kızıl Kasaba`ya gitmesini ve ok atma, kılıç kullanma gibi eğitimler alarak hayatta kalmak için verdiği çeşitli mücadeleleri anlatmaktadır.

Sıradan bir gerçek ilem kurgusu.

Dolunay Krallığı yaşamın en eski Krallığı olarak bilinir. Bu Krallık dışında dört ana krallık bulunuyor. Lotus Krallığı mavi rengi yani özgürlüğü temsil ediyor. Selda Krallığı kırmızı rengi yani savaşçı ruhu temsil ediyor. Ametis Krallığı mor rengi yani zekayı temsil ediyor. Zaying Krallığı yeşil rengi yani yaşamı temsil ediyor. Bu ana Krallıkların savaştığı bir de Perya Krallığı var. Perya Krallığı siyah rengi yani ölümü temsil ediyor. Dolunay Krallığı ise bir sır. Beş asırdır ortada gözükmeyen Dolunay Krallığı bir efsane olarak anılıyor. Ta ki Zeta gelene kadar. Her şey Zeta ve onun iki yoldaşı olan Perla ve Miles ile Dolunay Krallığından ayrılarak Belgas Okuluna gelmesiyle başlayacak.

Emir basitti. Yaşamak için yaşatmak için öldürmeliydi. O da öldürmüştü. Ömrünün neredeyse tamamını insanları yok eden Timo denen varlıkları yok etmek için harcamıştı. Peki ya hiçbir şey göründüğü gibi değilse? Kendi ismi dahi ona unutturulmuş bir kadının eline sonsuz denebilecek bir güç geçerse ne olur? Hadi hep beraber öğrenelim.

Altı tanrıça, altı mühür. Her biri bir elementin kalbinde saklı. Her biri bir ejderhanın nefesinde uyanmayı bekliyor. Zamanın unuttuğu kadim bir ormanda, yıldızların altında mühürlenmiş bir kehanet yatıyor. Dolunay yükseldiğinde, gölgeler dile gelir. Ve Ay Kurdu uyanır. Her mühür, bir varisin kanında yankılanır. Gölge, Su, Ateş, Toprak, Rüzgâr ve Ay. Onlar, dünyayı yeniden şekillendireceklerin işaretidir. Ama güç yalnızca bir lütuf değildir… Bazı mühürler, taşıyıcısını tüketir. Sonay, içindeki sesi ilk kez Dolunay Ormanı’nda duydu. Ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hayvanlar uyanıyor. Mühürler kırılıyor. Ve gölgeler, ay ışığını kıskanıyor.

Ablaları kızlara sihir öğretir

Ablaları kızlara sihir öğretir

Zaman da bir çığ gibiydi.

LEE GUMIHO GÜNLÜKLERİ: NEONUN KRALİÇESİ Yazan: Lee Gumiho (Gerçek Efsaneler Kendi Hikâyesini Yazar) --- Neon ışıklarıyla yıkanmış bir şehir. Sihirle titreşen sokaklar. Ve bir kraliçe: dokuz kuyruğu kadar sırrı olan bir ruh... Lee Gumiho, bir zamanlar sıradan bir kızdı. Ta ki kendi kaderini yazmaya karar verene kadar. Şimdi o, geceyle konuşan, yıldızlarla dans eden, kalpleri söküp tekrar yerine takan bir güç. Ama bu güç kolay kazanılmadı. Düşmanlar gizli. Aşklar yakıcı. İhanetler parlak gülümsemelerin ardına gizlenmiş. Ve bu evrende sadece bir kural geçerli: Kendi efsaneni yazmazsan, başkası senin sonunu yazar. “Lee Gumiho Günlükleri”, cyberpunk parıltısı ve mistik doğa enerjisiyle örülü bir dünyada geçen, kalp atışlarını hızlandıracak bir yolculuk. --- > 💬 "Korkmuyorum karanlıktan. Ben karanlığı yönetenim." – Lee Gumiho

Aile evinde çatı katında yayıncılık yapan bir kız, markete giderken karşılaştığı teyzeye yardım etmek ister. Fakat başına geleceklerden habersiz bir şekilde.

Karen Davis aslında annesi Charlet Davis ve babası Noah Davis ile yaşayan on beş yaşında normal bir kızdır. Ama bir gün ona Hogwarts Cadılık ve Büyücülük okulundan bir mektup gelir. Karen ne olduğunu ilk başta anlayamaz fakat o gece ailesinin ondan on beş yıldır sakladığı bir sırrı öğrenir. Bu gerçeği öğrendikten sonra okula gitme kararı alır. Bakalım Karen bir muggle olarak neler yaşayacak. Uyarı:Küfür ve alkol kullanımı gibi olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar mevcuttur.

Sadece restoranta yemek yemeye giden AYÇA K.`nin başına gelenlerden sonra Ayça K. Nasıl kurtulacak?