KİTAP TANITIYORUM ŞARTLAR 1. BÖLÜMDE

Melisa de la cruz un ilk descendants kitabı kayıp ada ile ilk film arasında geçen olaylardan bir kesit anlatıyor (kurgu)

Kitap tanıtmaktayım 💖

Güçlü kadın karakterler, farah… asi,güçlü ve sınır taşımayan kız, birden bire mafya adamla karşılaşma hikayesi İstanbul’un gri sokaklarında kendi kurallarıyla yaşayan bir kız var: Farah. Orta halli bir ailede büyümüş, içi fırtınalarla dolu bir genç kadın… ama kimse onun sınırlarını test etmeye cesaret edemez. Bir gün, istemeden tanık olduğu bir kavga, onu şehrin yeraltı dünyasının en tehlikeli ismi olan mafya örgüt lideri ile karşı karşıya getirir. Güçlü, acımasız ve korkusuz bu lider… Farah’ın hayatına adım attığında artık hiçbir sokak güvenli değildir. Aile bağları, öfke, ihanet ve tehlike… hepsi bir araya gelerek Farah’ı değişime zorlar. Peki, bu karanlık dünyada ayakta kalabilecek midir, yoksa gölgelerin içinde kaybolacak mıdır? Farah: Gölgenin Kızı, güçlü bir kadının kendi hayatını, ailesini ve karşısına çıkan tehlikeleri nasıl göğüslediğinin hikâyesi.

20 yaşında köyünü bırakıp avukat olmak için İstanbul`a giden Alara koçari babası o tam 17 yaşındayken ölmüştü buna dayanamayıp İstanbul`a gitmişti ikisi fadime`yi çok özlüyordu abisini onları çok özlüyordu 25 yaşında köyüne geri dönemeye kara verir

Bir gün italyan mafya annesi yüzünden 13 yasında zoraki bir evlilik yapar zamanla evlilikleri gerçek aşka dönüşür ve italyan mafyanın eşi 4 erkek evlat dünyaya getir biraz zaman sonra ikizler dünyaya gelir Aren ve Arel Kendy ailesinin dehaları olurlar…

Rizeli kadın bir komutanın göreve gittiğinde hayatının aşkını bulması timdeki 1 kişinin kuzeni olması ve bu kuzenin ruslar tarafından kaçırılmış annesi rus babası Türk olan ve aslında Türk askeri olan bir sevgili yapması üzerine kurulmuştur bu kitap timdeki herkesin kendine özgü hikâyesi vardır.

Elimi nereye atsam canım yanıyor; çünkü bu enkazın her parçası bir zamanlar bütündü. ​

Coğrafya öğretmeni olan Ada, bir gün asılsız bir suçla tutuklanır. Soruşturma esnasında yüzünü görmedikleri biri tarafından uyutulur, uyandığındaysa gözlerini bambaşka bir yerde açar. Anlar ki, artık bir kâbusun içinde değil, kâbusun ta kendisidir.

Ateş ateşi yakar mı? İhanet her yerden uzanırken yolun sonu ya ölüm ya da öldürmek! Ateşin rengi Mora döndüğünde açılacak sırlar be kadar ölüm saçar?

Bazı insanlar hayatına girer, hiç dokunmaz… ama bir ömür eksik bırakır. Sibel ve Serkan, aynı anın içinde duran iki suskunluktur. Söylenmeyen cümleler, seçilemeyen hayatlar ve başkalarıyla yaşanmaya zorlanan yıllar… Her biri, aralarında yalnızca bir nefes mesafesi varken kaybolur. Nefes Mesafesi, doğru insanı yanlış zamanda tanıyanların, susarak kaybedenlerin ve hayatı başka ihtimallerle tamamlamaya çalışanların hikâyesi.

Kitap tanıtımı yapicam

Her sayfasına anlamlı ve güzel duracağını düşündüğüm sözler dizesinin bulunacağı bir kitap. Her sayfam özeldi.. Sen sayfalarımı çevirdin çevirdin oradan işine gelen ne varsa sadece onları seçip öylece gittin. ⚡🔥

Kitabımı kendim okuduğum üniversitede yaşadığım varoluş sancılarını Dostoyevskiden nasıl etkilendiğimi ve nasıl bir süreç yaşadığımı anlatacağım.

Ailesinin yaptığı hata yüzünden hastanede karışan motor yarışlarına bayılan boks seven birde mafyalii yapan kızın hikayesi bu .......

Artık bu evliliğin geri dönüşü yoktu çünkü kader iki yaralı kalbi çok önceden birbirlerine mühürlemişti. (Kitap kapağı yamuk oldu)

"SEN ASLA BANA NAZLIYI UNUTTURAMASSIN SENNONUN YANINDA NESİN Kİ" soğukça güldü

Acı çekiyorsun değil mi Bay Şövalye? Ne bekliyordun ki? O bir leydi, sen ise yanlızca onun korumasısın. O narin elleriyle çiçek tutarken senin ellerin kan ve çelikle sertleşti. O şöminenin sıcaklığında kitap okurken, sen soğuk yağmurlar altında bekçilik yaptın. O düşlerinin peşinden giderken, sen kılıcını kuşanıp gölgesinde yürüdün. Şimdi o beyazlar içinde parıldıyor bir başkasının yanında.. ve sen yanlızca orada, sessizce durabilirsin. Bu senin kaderin. Çünkü koruyucular sahip olmaz, sadece izler.. sadece bekler ve sonunda herşeyi kaybeder… "Seni koruyacak bir Kılıcım vardı,ama sana sahip olabilecek bir tacım yoktu..."

Bir akreple bi yılanın hikayesi

24 yaşında hayata dair bir umudu olmayan yani kendisi öyle düşünen müzik öğretmeni İlay Karayel ve ona hayatın da insanlara umutları olduğunu öğreten ama onun da hayata karşı umudu olmayan Atlas Yılmaz. Birbirlerine yaşamayı ve umutları öğreten iki insan, iki aşık. Terketmeler, ölümler, mutluluklar, hüzünler... "Ben senden önce yaşamak nedir bilmezdim. Sonra sen girdin hayatıma bütün dertlerim bir anda yok oldu. Yaşamak nedir onu öğrendim ben İlay. Şimdi yaşamayı öğrettiğin adamı bırakıp gidiyor musun gerçekten?" "Asıl sen Atlas? Sen bunu yaptığında neler çektim ben haberin var mı? Hm. Var mıydı haberin? Ölmek istediğimden haberin var mıydı Atlas? Hiç bir şeyden haberin yok. Şimdi aynı şeyleri yaşa. Yaşa ki benim neler çektiğimi de anla."

Selam, Kitaplarınız okunmuyor mu?

Lara eskiden ailesinden şiddet görmüs bir kızdır.Fakat Lara abisi ile kendi hayatını kurmuş ve hatta düzene koymuştur.Ani bir karar ile okulu değişen Lara 12. sınıfın ilk günü yeni okulunda yeni bir hayat yaşayacağını düşünür ama herşey istediği gibi gitmez.Okulun popüler çocuğu Artun`un hayatına girmesi ile herşey değişir

Onu öldüren şey babası değil sevdiği kişinin İHANETİ oldu, Tek başına Acı çekmiş biri kendinden başkasına sarılmaz....

Herşey konuşuruz(dedikodu)

Aylin doğduğu gün hemşirenin hatası yüzünden karıştırılır ve bu hata 17 yıl sonra ortaya çıkar. Bakalım Aylin yıllar sonra bulduğu abileri , ablası , üçüzü , kardeşi , babası , annesi yani gerçek ailesiyle anlaşabilecek mi?