Onu Birce diye tanıdınız. Ama Birce, kendini bile tanımazdı. Saatler hep beşti onun için… Beşten sonrası, ya karanlık ya da yalanlarla örülmüş bir sahneydi. Ve o, bunun hastalık olduğunu sandı. Oysa bu, sadece ona oynanan oyunun ilk perdesiydi. Ailesi sandığı yüzler, dost bildiği gölgeler, Onu kendi kalıplarına sığdırmak için Onun aklını, kalbini, hatta hafızasını yeniden şekillendirdi. Ta ki… O davet gecesi gelene kadar. Birce, hiç tanımadığı bir adamla yola çıktı. Ve bu yol, yalnızca şehir dışına değil… Geçmişine, geleceğine, hatta unutturulmuş benliğine açılıyordu. Şimdi size soruyorum: Kimdir Birce? Kurban mı, yoksa tüm bu oyunun en başından beri yazarı mı? Ve bu adam… onu kurtarmaya mı geldi, yoksa en derin çukuruna mı çekmeye? Cevaplar, sadece satırların arasında değil… Zamanın bile sakladığı yerlerde.

İntikam almak amacıyla çıktığı bu yolculukta Sıla Çevik hem hayatının aşkını bulur hem de hayatını karartan adamla yüzleşir.

Rüzgar bir kez daha esti ay çıkmak için hazırlandı güneş dünyaya son ışğını yaydı. bir çok kişinin ruhunu geri vermek yerine çalan hastanenin karşısındaki bankta bir kadın oturuyodu diğeri ise bir ayağını banka koyarak onun üstüne eyilmişti iki kadının ise dudaklarında şeytani bir gülüm seme vardı. Bu bahçedeki herkes ne olucanı biliyodu. Onları ismlerini yan yana bile getirmeye korkan dudaklar sesizliye boyanmıştı taraflarını secmişlerdi. Ayakta olan gecenin siyahını kıskandırıcak kadar siyah saçları sahip olan kız bir soluk daha alarak meşur repliyi fısıldadı "özledinmi beni deli" eyer karşısındaki kadın bunun cevabını verirse çoğu kişi burda neler olucanı bilirdi ama bunu umursamadan oda yüzündeki gülümsemeyi büyüterek fısıldadı "özledim deli" bir felaketin imza atımıştı karşısındaki sipsiyah saçlı kız hiç teredüt etmeden yumrunu onun yüzüne geçirdi ve artık bir çok kişinin mezarı olan hastane bir savaşı daha göz yumdu etraf mahşer yerine döndü bu gece onların deyiminde akıl hastanesi kana gömüldü...

“Sadece beş kişi kalmayacağız. Büyüyeceğiz, büyüteceğiz ve şu adaletsiz dünyada, çoğu yerde, çoğu zamanda sesimizi duyuracağız. Ve ben daima sizinle birlikte olacağım. Karşımda kim olursa olsun... Bunun ucunda ölüm bile dâhil olsa.”

Hafızasını kaybeden

YARIŞ PİSTİNDE BAŞLAYAN AŞK

Bir liseye gelip hiç beklemedeği anda bir kıza aşık olan Mirza Aslan Ve ondan nefret eden Evin Arya Mirza ilk günden aşık olmuştu ve Evinin onun olması için herşeyi yapıcaktı

Ankara’nın Gölgesi Mahallede büyüyen iki eski dostun yolları yıllar sonra kesişir. Hilal, kendi hayatını kurmak için şehirden uzaklaşırken Ozan, karanlık ve tehlikeli bir dünyanın içine çekilmiştir. Aksiyonun, aşkın ve ihanetin gölgesinde, geçmişin yükleri ve geleceğin belirsizliği arasında mücadele edecekler. Her adımda hem birbirlerine hem de kendi içlerindeki karanlıkla yüzleşecekler. “Ankara’nın Gölgesi”, sevgi ve gururun, umut ve korkunun iç içe geçtiği bir hikaye.

Ejderhaların saldırısı

"Hayalini Yaşarken Kaçmak" Yeni modern, tükenmişlik ve hayal dünyasını anlat konuları hız kesmeden devam eden Başrolde Can ve Efsun İsimli karakterlerimizin olduğu yaşantısıdır "Hayalini Yaşarken Kaçmak" Adlı kitabımı çok düşündüm ve biraz gerçeklikle hayal arasında kaldığımız döneme hitaben yazılmıştır. Bazı dönemler ise kaçmak isteriz aslında hayat zordur ama kitaplarla tecrübe ediniriz.

Herşey düzelecekken dahada beter hale gelebilir mi Aşk`mı intikam`mı hangisi kuvvetli?

Korku tuneline girmeye hazir misiniz. Bu hikayede sizleri hem sasirtacak hem de meraklandiracagiz. Yazdigim bu kitap 6 ogrencinin bir tuzaga dusup kendilerini korku dolu bir tunelde bulmasidir

Beğendiysen oy verd💕

Babasının zoruyla kafes dövüşüne başlayan yağmur yer altına yerleştiren BORA kaya rüzgar isini kullanarak yer altına sızazar ama hiç düşündü gibi gelişmeler olmaz

Bu kitap jujutsu kaisen animesinden uyarlanmıştır Ek karakterler: Zeynep Sahra Elidemir Yiğit Bora Elidemir

İnci Zorlu, patronunun verdiği gizli numarayı ararken küçük bir hata yaptı: Son iki haneyi yanlış çevirdi. O hata, sadece bir telefon numarası değil, hayatını kökten değiştiren bir kapı açtı. Bir hacker olarak kodların içinde kaybolan İnci, şimdi gerçek dünyanın en karanlık kodlarını çözmek zorunda. Ve o ses… Onu sadece tanımıyor değil, aynı zamanda peşine düşmüş.

Hava kararmış, sokak lambaları yeni yanmıştı. Yorgun argın kendimi balkona attım, soğuk havayı içime çekip zihnimi boşaltmak istiyorum. Gözlerim istemsizce, karşıdaki sokağın köşesindeki elektrik tellerine takıldı. Üzerlerindeki o eski püskü, rengarenk ayakkabılar, rüzgarda hafifçe sallanıp duruyordu. Onların bu dağınık ama bir o kadar da sokağa bambaşka bir hava katan, güzel görüntüsünü seviyordum. Tam o sırada, aşağıdaki sokaktan gelen seslerle kulak kesildim. Koşan ayak sesleri, ardından boğuk sesler ve nefes nefese kalmış bir fısıltı... Hızla balkon duvarının arkasına sindim, görünmemeye çalışarak aşağıyı dinledim. Bir grup adam, birini köşeye sıkıştırmıştı. Yere düşen adamın sesi titrek ve çaresizdi. "Abi...Abi... Ne olur...Özür dilerim...Yemin ederim ben yanlışlıkla girdim bu sokağa, inan ki hiçbir şey yapmadım!" Diğer adamların sesleri yükseldi, öfkeyle bağırıyorlardı. "Yanlışlıkla mı, o zaman niye bizi görünce at gibi koşturmaya başladın?! Kime yutturuyorsun lan sen bunu! Ne halt ediyorsun bizim bölgemizde?!......Cevap ver lan ****!" Ardından boğuk bir çarpma sesi, küfürler ve yumruk sesleri yükseldi. Adamlardan biri, diğerini duvara doğru itti. Yere düşen bedenin sesi yankılandı. Darbeler ardı ardına gelmeye başladı. Karanlıkta, gölgelerin içinde ne olduğunu tam seçemesem de, birinin fena halde dövüldüğünü anlamıştım. Yalvarışlar, inlemelere dönüştü. Bedenim buz kesti. Nefesim boğazıma düğümlendi. İçime yayılan soğuk ürpertiyle titredim. Ne oluyor? Bu insanlar kim? Neden birbirlerine saldırıyorlar? Kafamda milyonlarca soru dönüyordu ama hiçbirine cevap bulamıyordum. Sadece saf bir korku vardı içimde. Korkudan dizlerimin titrediğini farkettim. Hızla içeri girmek için balkondan döndüğümde, ayağım bir şeye takıldı. Küçük, toprak bir saksı... Saksının yere devrilirken çıkardığı korkunç gürültü, gecenin sessizliğini yırtıp geçti. Aşağıdaki sesler anında kesildi. Nefesimi tuttum.

Kaoslu ama bir o kadar da romantik bir ortammm.

GEMİNİN ZORLUKLARI Geri döndü!!

Okyanus, ve Gemi yada, aksiyon tarzı, şeyler seviyorsanız size, uygun bir, kitap.

Burada iki soy vardı ve bu soyların arasında geçen tatismazliklardam dolayı soylar birbirine kavgalı durumdaydı fakar orada iki özel insan vardı ve bu insanların ailelerine karşı yazılabilecek en büyük ihaneti yaptı •AŞK•

Suç lideri ile yapılan bir düello

Sessiz ama çok sessiz bir takip.

Bir krallık, maskelerle ayakta duramaz. Doğurgan erkeklerin lekelerle damgalandığı, halkın özgürlük hayallerinin zincire vurulduğu karanlık bir hükümet... Velir Togan, gücünü korkudan ve susturulmuşluktan alıyor. Yasaklarla örülü sistemin içinde doğan gençler, kimliklerini saklayarak hayatta kalmaya çalışıyor. Ama artık sessizlik çürüyor. KAOSA adlı gizli örgüt, adaletin küllerinden yeni bir gelecek kurmak için harekete geçiyor. Bu bir başkaldırı hikâyesi. Bu, sert rejime rağmen onurla yürümeyi seçenlerin hikâyesi.

İşe ihtiyacım olduğu için kimsenin asistanlık yapmak istemediği Meriç kçKan adlı kişinin şirketinde onun kişisel asistanı oldum. Bu kitapta ki hiç bir kurum, kuruluş ve kişilerin gerçeklikle alakası yoktur.