Hande o günü her zamanki gibi zannediyordu ama öyle değildi. Sevgilisinin yarıştığı motor yarışına,en iyi arkadaşı Pelin`le gider ve bütün gerçekleri öğrenmeye başlar. Hayatı raydan çıkmış tren gibi son süretle gider.Ve kimin dost kimin düşman olduğunu anlamaya başlar... "Herkes göründüğü gibi değildir..."

İstanbul`un neon ışıkları altında "Kan Bağı",geçmişin gölgelerinden günümüze uzanan ,ihanet ,sadakat ve intikamla örülü soluk kesici bir mafya destanı.Hikaye ,şehrin yer altı dünyasına hükmeden Soykan Ailesi`nin tahtına oturmaya hazırlanan genç ve hırslı Demir Soykan`ın etrafında dönüyor . Ancak Demir`in yükselişi ,ailesinin yıllar önce karıştığı karanlık bir sırrın gün yüzüne çıkması ile sekteye uğrar .Adalet ve intikam arasında sıkışıp kalan Demir ,hem ailesinin mirasını korumak hem de kendi doğrularını bulmak zorunda kalır .Karşısında ise sadece dış düşmanlar değil ,aynı zamanda ailesinin içindeki gizli düşmanlıklar ve geçmişin laneti durmaktadır .Aşkın ,kaybın ve güç savaşlarının iç içe geçtiği bu dünyada,Demir`in tek bir amacı vardır :İstanbul`un yer altı dünyasının yeni efendisi olmak ve "Kan Bağı"nı sonsuza dek kırmak .Ama bu yolda ödeyeceği bedel ne olacaktır?

Bu hikaye karanlık ve rahatsız edici detayları olabilir ve bu hikayemiz bir ablanın kardeşi için haşhaşi yani süyükasçi oluşu ve bir apartmandan kaçmasını içerir ve ben yeni bir yazarım

Hazal yeni okuluna geldikten 1 gün sonra gizemli birisinden mesaj alır. Birden dış kapı büyük bir şiddetle kapanır. Ne olduğunu anlamayan Hazal, mesajı okuduktan sonra neler olduğunu kavramaya başlar. Yeni bir oyunun içindeydi ve bu eşi benzeri bir iş değildi

Yalnız bi erkenden bahsediyoruz!!

Rahmi önceden bir mahalle serserisi idi sonra arkadaşlarıyla beraber kavga ettiler kavga ettikleri kişinin babası ise onun babasını öldürdü ve ambulansta ise kaza sonucu annesini kaybetti sonra sokaklarda kaldı baya zaman gectikten sonra günlerden birinde bir mafya babasının kız kardeşini kurtardı ve sonra mafya babası onu yanına aldı, Rahmi`de bu sayede büyük bir yer edindi.

Ölmüş yasalar, ülkenin adaletini yerine yerleştiren tek yasalardı. Fakat, artık ölüydü bu yasalar. Ülkede suç oranları artış gösterirken en önemlileri çocuk köle ticareti, mafya örgütleri ve kasıtsız adam öldürmeydi. Peki, bu adaleti sağlamaya çalışacak `Bir Numara` lakaplı bir kadın olamaz mıydı? Kitabın tüm hakları bana aittir. Kopyalanması durumunda hakimin suratıyla karşılaştırmaktan hiç çekinmem!!!!

6 çocugun dinozr adasında terk edilip 1 yıl boyunca yaşam mücadelesi vermesi

Kitabın kurgusu lise kurgusu ve bir kızın yeni bir liseye başlamasıyla onun için yeni bir hayat başlıyor

Bazı insanların en büyük şansı ailesiydi. Benim ailem ise hem en büyük şanssızlığım,hemde en büyük şansımdı.Ben Beste Karaca. Ailem sayesinde onunla karşılaştım.

Bir efsaneye göre… Tanrı biz doğmadan önce bizimle konuşmuş ve kalbimizdeki kini, öfkeyi söküp çıkartmıştı. Fakat insanoğlu o kadar kötüydü ki. Kalbinden söküleni geri kalbine dikmişti. Ve Tanrı bütün insanlığı merhameti ile cezalandırmıştı ve bunun sonucunda ise vicdan ortaya çıkmıştı. Tanrı insanlığa cezasını böyle vermişti, kendi vicdanı ile baş başa bırakarak.

Yanlıs numara (abımın arkdası)

Aleda Karael ve Ivan Mikhail Ramonov`un karşılaşması, kaderin elleriyle şekillenen bir oyunun ilk hamlesiydi. Aleda, her adımında ölümle burun buruna gelmiş, geçmişin acılarıyla yoğrulmuş bir Boksördür. Ivan Mikhail Romanov ise, Rusya`nın derin karanlıklarında adı duyulmamış bir gücün sahibi, bir mafya lideridir. İkisi de birbirinden farklı, ama bir o kadar birbirine çekilen. Bir anlaşma, sırlarla dolu bir müttefiklik, onları yavaşça birbirine yaklaştırırken, aralarındaki gerilim her geçen saniye daha da büyüyordu. Ve ne zaman iki karanlık ruh bir araya gelirse, aralarındaki ateş, her şeyi yakıp kül ederdi. Kaderin ince ipiyle bağlı, yasaklı bir aşkın ve karanlığın derinliklerine doğru yapılan bir yolculuk. Her karar, her adım, her dokunuş... Hepsi birbirini takip eden, yıkıcı bir sırrın peşinden sürükleyecek. Beni okumaya devam et, çünkü bu hikaye... Yeni başlıyor.

Birbirinden nefret eden, iki farklı takımların başkanı olan iki ajan. Ve durmadan ettikleri kavgalar. Birbirinden nefret ederken, birgün birlikte çalışmaları gerektiğini öğrenirler. Karşı çıksalar da birlik olmak zorundaylardı. Bu birliktelik onlara ne gibi birşeyler yapacaktı? Neler olacaktı? Hep birlikte görelim. İyi okumalar.

ACEMİCE YAZILMIŞTIR! Mafyatik kurgu.

𝙰𝚍ı𝚗ı 𝚜ö𝚢𝚕𝚎𝚍𝚒ğ𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚍𝚒𝚕𝚒 𝚔𝚞𝚛𝚞𝚍𝚞, 𝚜𝚞𝚜𝚝𝚞.Çü𝚗𝚔ü 𝚘𝚗𝚞𝚗 𝚊𝚍ı 𝚊𝚕ış𝚝ığı 𝚔𝚊𝚍ı𝚗𝚕𝚊𝚛𝚊 𝚋𝚎𝚗𝚣𝚎𝚖𝚎𝚣𝚍𝚒; 𝙴𝚣𝚋𝚎𝚛 𝚋𝚘𝚣𝚊𝚛𝚍ı 𝙽𝚎 𝚜𝚊𝚑𝚒𝚙 𝚘𝚕𝚞𝚗𝚞𝚛𝚍𝚞 𝚘𝚗𝚊, 𝚗𝚎 𝚍𝚎 𝚜𝚊𝚝ı𝚗 𝚊𝚕ı𝚗ı𝚛𝚍ı. 𝚅𝚎 𝙺𝚊𝚖𝚞𝚛𝚊𝚗 𝚒𝚕𝚔 𝚔𝚎𝚣, 𝚋𝚒𝚛 𝚔𝚊𝚍ı𝚗ı 𝚊𝚕𝚖𝚊𝚔 𝚒𝚜𝚝𝚎𝚖𝚎𝚍𝚒 𝚘𝚗𝚞 𝚊𝚗𝚕𝚊𝚖𝚊𝚔, çö𝚣𝚖𝚎𝚔, çö𝚣ü𝚕𝚖𝚎𝚔 𝚒𝚜𝚝𝚎𝚍𝚒. 𝙰𝚖𝚊 𝚗𝚎 𝚔𝚊𝚍𝚊𝚛 𝚢𝚊𝚔𝚕𝚊ş𝚜𝚊, 𝚘 𝚔𝚊𝚍ı𝚗 𝚘 𝚔𝚊𝚍𝚊𝚛 𝚞𝚣𝚊𝚔𝚕𝚊şı𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞. 𝙱𝚞 𝚊ş𝚔 𝚍𝚎ğ𝚒𝚕𝚍𝚒 𝚜𝚊𝚍𝚎𝚌𝚎. 𝙱𝚞, 𝚋𝚒𝚛 𝚊𝚍𝚊𝚖ı𝚗 𝚔𝚊𝚛𝚊𝚗𝚕ığı𝚗𝚍𝚊𝚗 𝚜ı𝚢𝚛ı𝚕𝚖𝚊𝚔 𝚒ç𝚒𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚔𝚊𝚍ı𝚗𝚊 𝚝𝚞𝚝𝚞𝚗𝚖𝚊 ç𝚊𝚋𝚊𝚜ı𝚢𝚍ı. 𝚅𝚎 𝚋𝚒𝚛 𝚔𝚊𝚍ı𝚗ı𝚗, 𝚊ş𝚔ı𝚗 𝚋𝚒𝚕𝚎 𝚍𝚒𝚣 çö𝚔𝚝ü𝚛𝚎𝚖𝚎𝚢𝚎𝚌𝚎ğ𝚒 𝚔𝚊𝚍𝚊𝚛 𝚐üç𝚕ü 𝚔𝚊𝚕ışı𝚢𝚍ı. 𝙰𝚝𝚎ş𝚕𝚎 𝚋𝚊𝚛𝚞𝚝𝚞𝚗 𝚋𝚒𝚛𝚕𝚎ş𝚝𝚒ğ𝚒 𝚢𝚎𝚛𝚍𝚎 𝚗𝚎 𝚊ş𝚔 𝚔𝚊𝚕ı𝚛, 𝚗𝚎 𝚊𝚔ı𝚕. 𝚂𝚊𝚍𝚎𝚌𝚎 𝚢𝚊𝚗𝚊𝚗 𝚋𝚒𝚛 ş𝚎𝚑𝚒𝚛.. 𝚅𝚎 𝚒𝚔𝚒𝚜𝚒𝚗𝚒𝚗 𝚐ö𝚕𝚐𝚎𝚜𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚍𝚞𝚛𝚊𝚗 𝚔ü𝚕𝚕𝚎𝚛.

~Hassiktir lan hamileyim "NEEE" "KNK SEN NAPTIN" ~aa ..... "ANNELİK BUMU LAN 6 AYLIK ÇOCUĞU O SOĞUKTA KAPIMA BIRAKMAKMI LAN SENİN AMACIN NEYDİ " ~ZORUNDAYDIM "YAPMA ELAY KİMSE ZORUNDA DEĞİLDİ SEN BANA SÖYLESEYDİN BEN SANA ÇOK İYİ BAKARDIM"

Bazı evlerde gürültü olur. Kapılar çarpar, tabaklar kırılır, nefesler bastırılır. Ama en çok çocuklar susar. Çünkü çocuklar korkunun kokusunu herkesten önce alır. Atacan o evlerin birinde büyümedi. O evlerin altında kaldı. Bir çocuğun hiç çocuk olamadığı yerde büyüdü. Kelimeleriyle değil, darbelerle eğitildi. Ağlaması yasaktı. Çünkü gözyaşı zayıflıktı. Zayıflık ise cezayı hak edendi. Bir gün susmayı öğrendi. Ses çıkarmamayı. Kendi içindeki çığlıkları boğmayı. Her tokattan sonra derin bir nefes alıp sadece bakmayı. Zamanla kimse ona "Nasılsın?" demedi. Çünkü kimse cevabını merak etmedi. Ve sonra dünya, onun için bir mezarlık gibi oldu. Üstünde dolaştığı ama içinde hiç yaşamadığı bir yer. Atacan, bir erkek gibi değil, bir travmanın yürüyen hâli gibi yaşadı. > "Ben çocukken çok sustum. Ama en çok içimden bağırdım. Bir gün biri beni duyarsa diye değil - duymaya cesaret edemezler diye sustum." Sonra bir kadın geldi. Gökçe. Sorular sormadı. Cevaplar beklemedi. O sadece yanında durdu. Ve ilk kez biri, Atacan`ın gözlerinin içine bakıp kaçmadı. Orada ne kadar karanlık olduğunu bile bile... > "Onunla konuşurken kelime kurmak gerekmiyordu. Çünkü bazı acılar, dilden önce yüze yazılır." - Gökçe Bu hikâye bir aşk hikâyesi değil. Bu, ruhu parçalanmış bir adamla, onun parçalarına dokunmaya cesaret eden bir kadının hikâyesi. Birbirini iyileştiren değil, birlikte kanamayı seçen iki yalnızın hikâyesi. Ve belki, bazen bu da yeterlidir. Burada kahraman yok. Ama hayatta kalmaya çalışan insanlar var. Bir daha kimseye güvenememiş, kimseye içini açamamış, ama bir gün "belki" diyebilen kırık kalpler var. Ve sen, bu satırları okurken, belki kendi sessizliğini de hatırlarsın. > Çünkü bazı kitaplar anlatmaz. Sadece senin içinden geçenleri yankılar. Bu kitap... Senin de sustuğun bir yerin aynası olabilir.

Gizem ve aksiyondolu bir macera sizleri bekliyor

Açıklama yok...🥬

Bu hikaye Ölü Kültüydü. Kül bir ihanetin ardından intikam almak için geri döner ve hiçbir şey düşündüğü gibi olmaz. Tüm güçsüzlüğün ortasında yeniden alevlenen bir kadın ve gücün kelime anlamı olan bir adam. Nefretten doğan bir aşk. Acıdan doğan bir nefret.

ailesiyle amerikaya taşınan ela burda garip şeylerin olduğunu anlar ve scaton çizdiği çizgi romanıyla mike ve lucy le maceraya atılır bakalım ela nın başına neler gelecek

İkiz kardeşlerden biri kaybolur ve yıllar sonra ortaya geri çıkar.

Ben Asena bozkurt. Sadece terk edilmiş bir liseye gidip 1 gece kalacağım. En fazla ne olabilir ki?

sen de mi gideceksin? -senin ailen seni bırakıp gitti bir beni mi önemsiyorsun? -onlar gibi sende gitme -önceden çok düşündüm seni niye bıraktılar diye ama şimdi daha net anladım sen belasın kime gidersen onun hayatını mahvediyorsun...