Ormanda tek başına gezen kız ve başındaki belalar.

6 arkadaş beraber tatile gitmek için hazırlanır yolda kaza sonucu herkes gözünü farklı ormanda açar ve macera başlar karşıdan gelen korna sesinden sonra arabalar çarpıştı ama çok sert çarpışmadı korkmayın, bizim grup üyeleri yaşıyordu,ama hepsi baygın durumdaydı arabalarına birileri geldi hepsini teker teker aldılar, ege ile almira, Emir ile almina, Gökçe ile Ahmet hepsi çarpışmanın etkisiyle kısa uykudaydılar hepsi farklı ormandaydı

"Karanlık Orman" hikayesi, Endrick, Tom ve Fred adlı üç arkadaşın gizemli bir ormanda yaşadıkları korkunç olayları konu alır. Ormanda karşılaştıkları mavi canavar, Fred’in ortadan kaybolmasına ve garip davranışlar sergilemesine neden olur. Endrick ve Tom, Fred’i kurtarmak ve canavarın sırrını çözmek için tehlikeli bir maceraya atılır. Eski efsaneler, Hititlerin deneyleri ve zihin kontrolü gibi gizemli unsurlarla dolu bu hikaye, dostluk, cesaret ve bilinmeyenle mücadele temalarını işler. Ancak ormandaki tehlikeler henüz bitmemiştir ve her şey bir başlangıç olabilir…

Hilal okulda yaşadığı sorunlardan dolayi okulunu degistirmek zorunda kalır. Dersleri cok iyi olmasina ragmen hiç arkadaşı yoktur babaannesiyle taşındığı evin karşısında hayallerin erkeği olduğunu bilmez

herşey bir arkadaş grubunu o ormana gitmesiyle başladı

Simay kardeşine moral olsun diye süpriz tatil planı yaparlar . Ama bişeyler istediği gibi gitmez evde sevgi sanılan şeyler sahte çıkar, doğru denilen şeyler yalan çıkar. Simay ve Helin napıcaklar pekii

Yaz ayları sıkılan 5 Arkadaş grubu Ayaz-Emirhan(BEN)-Kerim-Furkan-ahnet tatilde gezerler O sırada küçükken ki karavanda gezi fikri gelmiştir Karavanı alıp gezerler ve bir Ormana kamp yapmaya giderler ve gizemli bi şekilde Ekibin Başına gelmeyen olay çıkmaz...

Tehlikeli sularda yüzen bir Orman,Ormanın içinde gezinen bir mafia

YILAN VE BAYKUŞ adlı, "Fabl" türündeki bu yeni yazım, ormandaki boş kalan evleri sahiplenen bir yılanın ve kiracısı baykuşun başından geçenler hakkında.

Farklı bir diyarda yaşayan asosyal bir oduncunun hayatıdır aslında bu kitap. Cebi genelde boştur, üşengeç ve sıkıcı bir adamdır. Ancak sıkıcı hayatını tamamiyle değiştiren bir 30. Yaş günü hediyesi alır, bir cadı. Peki ya... gelecekten mektuplar getiren baykuşlar, sır gibi saklanan dehlizler, hazineler, her çeşit ağaç ve bitkinin olduğu bir orman, saraylar, balolar, gizli görevler ve daha fazlasına ne dersiniz? En fazla ne olabilir ki, değil mi? ... :)

Deniz, ailesinin yıllardır sakladığı bir defterin peşine düşer ve kendini ormanın derinliklerinde bir maceranın içinde bulur. Birlikte çalıştığı Bora ile bu gizemli yolculukta ailelerinin geçmişine dair önemli sırları keşfederler. Ancak, bu sırların peşindeki tehlikeli insanlar yüzünden Deniz ve Bora`nın cesareti ve sevgisi test edilir. Emir`in yardımıyla, mağaranın derinliklerindeki sırları ortaya çıkarmak için mücadele ederler. Bu heyecan dolu macera, aşkın ve cesaretin sınırlarını zorlayarak, Deniz ve Bora`yı birbirine daha da yakınlaştırır. Geçmişin sırları çözülürken, Deniz ve Bora, birlikte daha parlak bir geleceğe adım atar.

Çocuktum: Hayalleri gerçekle karıştıran saf ve masum bir çocuktum. Büyüdüm: Kalbimi söküp yerine farklı bir kalp taksam bile, bu paramparça ruhum iyileşmezdi. Öldüm: Sadece kötü olmanın iyi olmaktan daha kolay olduğunu öğrendim.

Sınav stresi sonrasında, biraz dolaşmak için çıktığı gece... Nerden bilebilirdi ki başka bir evrene geçiş yapacağını...

Gökyüzündeki savaş ormanın en içinden hissediliyordu. Yaprakların titremesi ağaçların korkusunu gizleyememesinin işaretiydi. Havada kan kokusu vardı bundan emindim. Yavaşça saklandığım dalları araladım, Kar uzaklaşmam için yalvaranla gözlerle beni izliyordu. Beni çeken bu koku birşeylerin ters gittiğini anlatıyordu. Ateşe yaklaşan pervaneler misali beyaz tablo içindeki kızıllığa hapsolurcasına çekiliyordum. Yerde yatıyordu. Beyaz teni.. saçları.. ve kanatları.. O bir melekti. Masallardaki gibi ilahi güzellikteki bu melek şimdi yerde üzerinde tanrının fırçası değmişçesine bir kızıllık içinde yatıyordu. Ölü müydü? Nefes alıyor muydu? Gerçek miydi? Şaşkınlık ve korku içinde uzattım ellerimi.. Teni fırtına kadar sert kış kadar soğuktu. Ölü dedim fısıltıyla gözyaşlarım yarasına düşmeden önce... Fısıltıyla ses verdi soğuk beden; "Yardım et...."

Yıllardır süre gelen Ay Taşını koruma geleneği son dönemde koruyucusunu kaybettiği için devam etmiyordu. Koruyucunun ortalıkta olmaması tüm kabile halkını tedirgin ederken orman kurtulacak mıydı? Peki saraydan kaçıp kabileye sığınan Alice kabile de kendisine yer bulacak mıydı? Aramıza katılırsan neden olmasın? Yazım Yılı:2018 Yayın Tarihi: 25.09.2024

Arkadaşlarıyla kafa dağıtmak için kamp yapmaya giden Ada Güzel ormanda hiç beklemediği şeyler ile karşılaşır; katil çetesi. Katil çetesinin lideri Kayra Soylu ile geçmişi ortaya dökülür. Bu yolda ikiside paramparça olacaktır.

Aslında doğru diye bildiklerimiz yanlış olabiliyor, çok çabuk kaldırılabiliyormuşuz. Peki ya buna sebebiyet veren ne? Anılarımız mı yoksa anılarımız olarak bildiklerimiz mi? Kendimiz mi; olmak istediğimiz, bürünemediğimiz, kaçtığımız... o kişilik mi? Olmak istediğimiz kişi miyiz gerçekten yoksa olmak istediğimiz kişi gibi hissettiğimiz bir yalandan mı ibaretiz?

"Gece olunca saçlarından severek uyutacağım seni az daha dayan" O gece bu sözleri sarf etmişti bana Ekin Arel. Hayatımda ki en güzel andı. Bir enkaz`ın içinde kalmış, onun beni kurtarmasını bekliyordum. Hayatın hiçte adil olmayan yönleriyle savrulsam da ben bir çift ela göze tutunmuştum. "Benim güneşim senin ela gözlerinde saklı" diyerek sarılmıştım o gece ona. Ekin Arel benim kalbim de kocaman bir yaraydı. Asla kapanmayacak olan. Bunu o gece anlamıştım.

Orman Ruhları ile Gökyüzü Krallığı arasında yüzyıllardır süregelen bir anlaşma vardı. Gökyüzü Krallığının Süvarileri Orman Ruhlarının yumurtalarını korurdu ve Orman Ruhları da onları gökyüzünde tutardı... Peki, daha bebekken ormana için bırakılan Zera bu hikayenin neresindeydi? Şüphesiz ki ölmesini isteyenler, Ormanın Ruhunun ona aile olacağını düşünememişlerdi. Bu isimle yazılmış ilk ve tek kurgudur, tüm hakları saklıdır.

Güvenmeyeceksin kimseye o kişi ailen olsa bile...Gün gelir devran döner o kabusun kaderin olur sen fark etmeden..

Bu saklambaç çocukken oynadıklarımızdan çok farklıydı, bir ebe vardı 99 oyuncu, oyuncuların arasındaki korkak, bencil hainler vardı ve koca bir orman. Oyunun tek kuralı aslında ölümdü, ya ölürsün ya da öldürür. ... "Buraya neden geldin?" "Saklanmak istiyorum" dedim, "Saklanıp yolun sonunda kendimi bulacağım" cevabımla tatmin olmuş gibi mırıldandı, dili kırmızı dudaklarında gezindi. "Yarışmaya neden alalım seni?" "Bir hedefim yok" dedim olabildiğince açık olarak "Yolumu bulmak istiyorum, o yolun sonunda kaybolan benliğimi bulacağımın inancındayım" "Yönünü seçmezsen yolunu nasıl bulacaksın?" Siyahi kadına döndü gözlerim, geldiğimden beri ilk defa konuşmuştu. Gülümsedim "Seçtim, bu yüzden buradayım" yönüm belliydi yarışmayı kazanmak, yolumsa sonunda belirlenecekti.

Haberlerde ormanın gizemini gören 4 liseli arkadaş

"Kırmızı lanetimdi benim. Belki de bu yüzden ondan kaçtıkça ona çekildim. Belki de bundandı kabuslarımın ana karakteri olması. Belki de bundandı tüm hayatımın kırmızıya boyanması." Melez krallığına insanlar tarafından düzenlenen saldırı sonrasında hayatta kalan prens ve prenses krallıklarından çok uzakta kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışmaktadırlar. Fakat bu girişimleri yaşanan olaylar yüzünden yakında son bulacaktır. Çünkü prenses intikam ateşiyle yanıp tutuşmaktadır. Kalbindeki bu ateşi söndürebilecek tek şey ise insan kralının kellesi olacaktır.

Kim olduğumu bile bilmezken bu hayatın içine hapsolmuştum. Bildiğim tek şey herkesin tek bir günde hayatını mahvetmem olmuştu. 6 yaşında çocuksu bi isteğim yüzünden herkesin hayattını alt üst etmiştim. Ben 25 yıl önce doğmuş lanet bi bebektim. Benim doğumum herkesin sonu olmuştu. En çokta sevdiklerimin.

Sadece düşünün: Hafızasını kaybetmiş ve yetim olan bir kız bir kız; hiç bilmediği, ormanın içerisinde saklı olan bir kasabaya ayak basarsa ve o kasabanın reisi ile karşılaşırsa ne olur? Birbirlerinin hayatlarına nasıl dokunurlar?