devam ediyor 9s önce güncellendi
MAYIN TARLASI
@sarsfarah_
Okuma
34
Oy
6
Takip
1
Yorum
3
Bölüm
7
"Beni öldüren kurşun değildi; mayın tarlasında bırakan adımlardı."
Yağız, genç yaşında annesizliğin açtığı boşlukla büyümüş, idealleri dışında hayata tutunacak çok az şeyi olan bir matematik öğretmenidir. Çanakkalede ki sıradan ve sessiz yaşamı, ilk atamasının Diyarbakır’ın Ergani ilçesine çıkmasıyla değişir. Tek düşüncesi derslere girip çıkmak, kimseyle bağ kurmadan görev süresini tamamlayıp gitmektir. Ta ki sınıfın arka sırasındaki, gözlerinde yılların yükünü taşıyan o sessiz kıza; Nazlı’ya denk gelene kadar.
Sürgün edilmiş bir ailenin kızı, babasının günahıyla damgalanmış bir hayatın taşıyıcısı. Geleceği ile idam fermanı arasında ince bir çizgide yürüyen genç bir kadın...Yağız, bir öğretmen olarak görevini aşar; sistemin ve geleneğin sınırlarını zorlayarak, sınıfındaki çocukları hayata kazandırmak için her riski göze alır. Nazlı ise sadece onlardan biridir... ama bir şekilde her zaman farklıdır. Onu koruyup kollamak isterken her adımda kendi vicdanıyla ve korkularıyla savaşmasına yol açar.
Farklı kültürlerden ve dünyalardan gelen bu iki insan, birbirlerinden uzak durmaya çalıştıkça daha da yaklaşırlar. İkisi de sessizdir, yaralıdır, hislerini söyleyemez. Öğretmen–öğrenci çizgisi, törelerin duvarı ve gerçeklerin soğukluğu aralarında bir mayın tarlası kurar. Anlatılmayan cümleler, tutulmayan bakışlar, bastırılan hisler… İki yıl boyunca ikisi de kendinden kaçarken, birbirlerinden kaçamazlar. Tarihi gecenin ardından gelen bir itiraf, bir söz, bir umut…Ve ardından bir terk ediş.
Yağız günün birinde geri döndüğünde, hayat çoktan kararını vermiştir.
Nazlı yoktur. Diyarbakır’ın sokaklarında ise tek bir cümle dolaşır.
“Mehmet, kız kardeşini öldürdü.”
Yağız, bu sözle yıkılır.
Bir mezarın başında adını fısıldar.
Bir gurur, bir töre, bir yanlış karar yüzünden sevdiği kızı kaybettiğini düşünür.
Ama gerçek…
Gerçek bambaşkadır.
Mezarlıkta saklanan bir nefes, yıllardır aranan bir yüz, birdenbire açılan eski bir kapı…Hepsi tek bir anda Yağız’ın yüzüne çarpar. Çünkü gerçek bazen ölümden bile ağırdır; bazen yaşamak, ölmekten daha büyük bir cezadır.
Bu hikaye, sadece bir öğretmen ve bir öğrencinin değil; sessizliğe mahkûm edilmiş bir coğrafyanın, hayalleri susturulmuş bir kız çocuğunun ve vicdanıyla çatışan bir adamın hikayesidir.
Her doğru bir tehdit, her kelime bir patlayıcıdır. Ve bazen, insanın kalbiyle aklı arasında kalan adımlar, en ağır bedeli ödetir. Mayın Tarlası, bir aşkın değil, iki dünyanın çarpışmasının hikâyesi.