Ceyda 1997 yılında yolu köylerine düşen yabancıya takılıp köyünden evinden kaçıp İstanbul`a giderken tek düşündüğü Ahmet Han Alacaz`dı. Ne yıllar sonra gelecek kız kardeşinden, ne de yıllar sonra başına gelecek beladan haberdar değildi. Firuze. Annesinin bakmak istemediği . Babasının sevmek istemediği. Ablasının götürmek istemediği. Köyün görmek istemediği. İnsanların duymak istemediği. İstenmek görmeyen Firuze. Ablasının peşinden gelirken tek şey vardı aklında düzgün bir hayat. Girdiği ortamlardan , tanışacağı insanladan , adının anılacağı kişilerden , takılacağı adamdan bir haber . Ali Fatih Canas. İstanbul kimine göre şehir dünyanın merkezi idi ; Firuze`ye aşk , Firuze`ye dost , Firuze`ye Ali Fatih , Firuze`ye ölümdü. Urfanın küçücük köyünden İstanbul`a sosyetenin göbeğine gelirken adının nelere karışacağını nereden bileydi köylü kızı Firuze. Yayınlanma; 21.08.2025

Safir öyle berrak öyle güzel bir taştı ki ama boyanmıştı yalnızlığa onu kurtaracak bir dal arayan bu kız sonunda bulmuştu berraklığını.

Sıradan olmayan bir hayata sahiptim. Sözde çocukları koruyan bir yetimhanede büyümüştüm, dayanamayıp beni bırakıp kaçan bir ablaya ve kim olduğundan emin olmadığım bir bedene sahiptim. Sahiden, kimdim ben? Gizlice bir örgüt için suikastçi yetiştiren bir okuldaydım. Benim bile bilmediğim gerçekler ortaya çıkarken onu veya bunu değil, kim olduğumu sorguluyordum. Bir bedenin içindeydim fakat kendimi tanımıyordum. Benim bu hayatta sahip olduğum tek şey acılarım, ve adımdı. Onca çektiğim acı ve adım. Gece Dua Sezer.

Şimdi en savunmasız halimle bir kez daha kendimle baş başayım. Evet her şey beş ay önce yeniden başlamıştı ve ben o günü hayatımın sonuna dek hatırlayacaktım. Ben Berrak Aksu; 26 yaşındayım, kendi nikahımdan kaçtım ve size tam da bu noktaya nasıl geldiğimi anlatacağım.

Kapanan sitemizden sonra okuyucularıma buradan da ulaşmak istedim. Merak etmeyin yarım kalmadık, birlikteyiz *** "Bak Sima." Diye fısıldadım usulca. "Kalbin buz tutsa da yanıyorsun işte." *** Sima hayatından vazgeçtiği noktaya geldiğinde yaslanacak kimsesi kalmamıştı. Kalbinden geçen hisleri, kimsenin duymadığı sesi ve geceleri okuduğu hikayelerinden başka ona ait hiçbir şeyi yoktu. Umuda tutunmak isteyen ellerini yakmışlardı. "Ölmek istiyorum." Diye yakarmıştı göğe doğru elini uzatıp ağlarken. Ve sonrasında büyük bir ışık kaplamıştı her yeri. Gözlerini açtığında severek okuduğu romanlardan birinin içindeydi. İnsanların büyü kullandığı, kendi gününden çok daha öncesinde geçen ve çok ağladığı romanlardan biri ancak ne baş karakterin ne de herhangi bir yan karakterin bedenindeydi. En sonunda yaptıklarının cezası olarak zindana atılan, ardından kefaret için kurban edilen kötü kadının bedenine girmişti. Kehaneti bozan, kahramanı tehlikeye atan, sevilmeyen ve sevilmeyecek olan... Meyza Isabel Windfield. Geride bıraktığı talihsiz hayata dönmektense Meyza olarak kaderi değiştirmeyi yeğlediğinde kitapta kötü sonla karşılaşan diğer adamla, adı anılmayan lanetli Prens`le tanıştı. Onun topraklarında, onun krallığında. Kitapla alakalı bildiği her şeyi unutmak zorunda kalacağından habersizce Darien`in çekimine kapılırken öğreneceği bazı şeyler vardı. Kehanetler yanlış yorumlanırsa felaket getirebilir, doğruları ise bizzat kıyametin kendisi olabilirdi. Yazılan karakterlerin kaderini değiştirilebilirdi ancak hiçbir şey bedelsiz kalmazdı. Bir bedel ödemekten kaçıp geldiği dünyada, gözlerini kapatıp tehlikeye atlayacak bir kadına dönüşmek pek çok alameti peşinden sürükleyebilirdi ve Darien`in peşinden lanetli topraklara geldikten sonra unutması asla mümkün olmayacaktı; Bazen soğuk da insanı yakardı.

Ev arkadaşımın, Pers prensi kadar yakışıklı sevgilisi; dünya ahiret eniştemdir.

Seneler sonra karşılamanın en zor anlarından birisi...

İclal, Mardin`in köklü aşiretlerinden Meran ailesinin en büyük kızıdır. Çevresindekilerden farklı olarak; kurallara uymaktansa kendi kurallarını yazarak yaşamayı tercih etmiştir. Ancak bulunduğu coğrafyanın bedelini ödemek mecburiyetindedir. Berkay, Mardin`in bir başka isim yapmış aşireti olan Karaevrenler`dendir. Lise yıllarında ailesini bırakıp yurt dışına çıkmıştır. Kendini töreye göre değil, farklı kültürlerin farklı medeniyet anlayışlarına göre yetiştirmiştir. Ancak geride bıraktığını sandığı hayatı, ansızın, onu yeniden çağırır. Günlerden bir gün, aralarındaki kan davasını bitirmek isteyen Meran ve Karaevren aşiretleri kan berdeli yapmaya karar verir. Fakat planlamadıkları bir şey vardır: Berdeli gerçekleştirmek için töreye kurban vermeyi düşündükleri İclal ve Berkay, aykırı kişilikleriyle yıllardır süregelmiş olan formatı bozacaktır. "Bir varmış bir yokmuş diye başlar mutlu sonla biten masallar. Bizimki bir zamanlar diye başladı."

Sevgili okuyucular kitap için e kitap platformuna bakınız. Sevilmediği bir aileden kurtulmak için okuluna tutuldu. Sevdiği adamla hayaller kurarken, tanımadığı adamın eline düştü. Dilşah ve Hazar`ın imkansızdan doğan aşk hikayesine hoşgeldiniz...

✨️ Bir aşk kitabından ziyade bir çocuğun 4383 günü desem daha doğru olabilir sonuçta bir insan sadece aşk yaşamıyor bir insanın en mutlu yaşadığı anılar ile en mutsuz anıların kavgaların bir arada olduğu aksiyon ve üzüntü dolu duygusal kitap düşünün. evet tam olarak o kitap bu olucak.. 🦋❤️‍🔥 Bir insan ne kadar birisine şans verebilir ki? bence bu soruyu kitabın sonunda alacağınız en güzel cevaplardan birisi olabilir, Çünkü bir insana verilen şans ne kadar pişmanlık yaratacağını veya ne kadar doğru olacağını bilemezsiniz bence de her şeyi deneyim kazanarak öğrenmek en doğru karardır. bazı duyguları sadece bir mesaj ile de hissedebilirsin, fakat bazı yaşanmışlıklar kadar çekici değillerdir, gerçekleri düşünerek yazdığımız her cümlede hissedilen duygular kadar mutluluk verici anlar da yaşanabilir. mesajda ``seni seviyorum`` demek ile telefon konuşmasında demek birbirinden çok farklı duygulardır, ama ona sevgini hissettirmek bambaşka bir duygudur. --Kontrolünü kaybettiğim duygular başkalaşır --Bir insanın bir insana duyduğu şu aşka bakın Hazırsanız büyük bir maceraya başlayalım? 😼

Bu düğünle tüm zorlukları geride bıraktık

Toprak Emir Barlas’ın kalbi de gözleri gibi acıydı…

Hikaye; Hwang Hyunjin`in zorbaladığı çocuk Lee Felix`e aşık olması ile başladı.

Küçüklüğünden beri idol olmak isteyen Açelya`nın yaşadığı zorluklar

Çocukluğundan bu yana hayattaki tek gayesi ikizini korumak olan İZ... Aşkını kardeşinin önüne koyan Eva... Eva`nın aşkı, İz`in aşık olamadığı Pars... Tek gayesi kardeşi olan kızı tek gayesi yapan Raskol... Yalan ve gerçek arasında sıkışan Alp... Yıllar önce terk ettiği kızları bulmaya hayatını adamış, karşısında durduğu her şeyi yapmaya zorlanan bir adam Emin... İki kız kardeşi olduğunu öğrenen ve onları kurtarmak için kire bulanan Güven... Bu hikâyenin neresinde olduğu belli olmayan Altay... Hayat kimse için adil olmamıştı ama bu kez çarkı çevirme sırası İz ve Eva`daydı. *** Bu zamana kadar birçok şey okudun ama bunun benzerini okumadığına eminim. Bu serüvende İz ve Eva ile olmak istiyorsan seni hikâyenin sayfalarına davet ediyorum. Bizi fazla bekletme :)

Ekim Saraç 18 yaşında Üniversite okuyor 1.60 boyunda Ateş bolaç 20 yaşında Mafya Ekime takıntılı

Bir kadının gizlice sevdiğ adam

Ali asaf ve Eylül lün hikayesi

Büyük unutuşlar arkalarında izler bırakır. İzler yeni bir unutuşta boğulmaya mahkum eder insanı. Bildiklerin bir hiçliğe sürüklenirken kalp de teslim eder kendini. Oysa en büyük unutuşlar, en büyük hatırlayışlarla son bulur. Bir gece... Küçük bir kızın hayatını değiştirdi. Çocukluğunun pek çok anısını unutan Beste`nin geçmişinde çok büyük bir boşluk oluşur. Bu boşluk Beste`nin şimdiki anılarına zarar vermeye başladığında genç kızın yapabileceği tek şey geçmişinin dönüm noktasını hatırlamaktır. Annesinin öldürüldüğü geceyi hatırlayıp anılarını geri getirmeyi planlayan Beste`nin yolu Yağız, Meriç ve Alvina ile kesişir. En yakın arkadaşları Dilay ve Batu`nun da desteği ile hem annesinin yakalanamamış katilini bulup o geceyi hatırlamaya çalışır hem de küçük bir çocuğun hayat savaşına yardımcı olabilmek için para ödüllü bir müzik yarışmasına katılırlar. Peki Beste anılarının geri kazanabilecek mi? Yoksa geçmişi ile birlikte gelecek anılarını da mı kaybedecek? ... "Herkesten her şeyden uzak gökyüzündeki sönük bir yıldızdım. Ne kimse benim farkımdaydı ne de ben parlayabileceğimin... Sonra onlarla tanıştım. Birden etrafım parıl parıl yıldızlarla doldu ve gün geldi ben de parladım." "Unutma yalnız değilsin ve her zaman parlayabilirsin." Hadi gelin yeni bir maceraya başlayalım. Unutma! Sensiz bir kişi eksiğiz. (Kitabımda yazan her şey hayal ürünüdür. Gerçeklerle bağdaştırmayınız.)

Bu gece kar yağdığında, Gelir misin? Öylece sımsıkı tuttuğum masum bir kelebek gibi Saklamak istiyorum. Avuçlarımda taşırken seni, Kanatların incinmesin diye. Koşmak istiyorum. Bu gece kar yağdığında, Sana yazmak, Seni bilmek istiyorum. Gülüşünün ardında neyi tuttuğunu, Bir yeri izlerken yıldızına neyi sorduğunu, Zaman kendini hızlıca bırakırken, Seni korkutanın ne olduğunu, Bilmek istiyorum.

Çok üşüyordum. Sırılsıklamdım ve gece ayazına maruz kalmış tir tir titriyordum. Dudaklarımı açtım, konuşamadım. Sıcak kolları hâlâ sıcak mıydı, beni tutuyor muydu anlayamıyordum. "Bir şey olmadı" dediğini duydum. Sesi bedenim gibi titriyordu. Onun kim olduğunu bilmeseydim ağlıyor zannederdim. "Bir şey olmadı. Bir şey olmadı." Sürekli tekrar ettiği cümle şükür müydü, bir ikna çabası mı anlamadım. "Bir şey olmadı, olmadı. Bir şey olmadı. Yaşıyorsun." "B-b-bir..." Konuşamıyordum. Hıçkırıyor, boğuluyor, üşüyor ve konuşamıyordum. "Şşt" diye fısıldadı. "Yaşıyorsun. Yaşayacaksın." "o-o-oldu" dedim ama dudaklarım sımsıkı kapandı. "Ne oldu?" Dizleri üzerine çöktü. Beni kucağına oturttu, yüzümü iki eli arasına alıp saçlarımı geri çekti. Yüzünü yüzüme yasladı. Gözleri kıpkırmızıydı. Ağlıyordu. "Ne oldu Hafsa? Ne oldu?" "B-b-bir şey oldu." Nefesimin soğuk havada bıraktığı duman girdi aramıza. "A-aş-âşık oldum." Omuzlarım düştü. O kadar çok ağlıyordum ki görüşüm bulanıklaştı. Yüzünü gördüğüm her saniye böylesine kıymetliyken göremiyordum şimdi. "S-s-sana âşık oldum." Ona âşık olmuştum. Ve bu çok acıtıyordu. Neredeyse bunu ona hiç söyleyememiş olacağım gerçeği kadar çok...

`kaybedersen kızarım` dedi Efil, yaptığı gülü uzatırken. Rüzgar kaybetmezdi.. "kaybedersem asıl ben kendime kızarım" dedi. yıllar sonra Efil`in ona uzattığı minyatür gül, boynundaki kolyeydi. onu hiç kaybetmemiş, aksine onu kolye yapmıştı. ..

Yağmurlu bir gecede Ege’nin Neva ya şemsiye tutmasıyla başlıyor

Abimiz barış Alper Yılmaz bertuğyildirim😻 da arkadaşımız 20 yasınız iyi okumalar💃

Gecenin Aydınlığı kitabı, 19 yaşında olan bir genç kız olan Buse`nin yaz tatilinde Alaçatı`ya giderek kendini bulma ve özgürlüğünü tatma serüveni. Alaçatı`da hiç beklemediği bir anda kalbinin kapısını davetsiz bir misafir çalar. Bakalım Buse bu davetsiz misafire kalbinin kapılarını açacak mı? Bu aşk uğrunda yanacak mı yoksa bu aşktan kaçacak mı? İşte tüm bu soruların cevabı bu kitapta sizi bekliyor. Keyifli okumalar dilerim. Sevgilerimle... Not: Kitabı okumak isteyenler bana mesaj atsın, onlara karakterlerin fotoğraflarını göndereyim❤️