Yurda gelen çocuklar ailelerini unutmak için kendilerine yeni isimler belirlerler

İnsan "hayatım" dediği kişiden kazık yer mi? Yermiş. Hemde hiç beklemediği yerden.

🌷Kaan ile ateşin gizli olmayan gizli aşklari

bir kere kaybeden bir kizin yeniden hayata tutunmusken yine kaybetmesi

bir müzik grubu, 6 kişilik. Ama bir gün provadayken bir şey fark ediyorlar ve her şey tamamen değişiyor. Ayrıca yetiştirmeleri gereken bir gösteri var ve hem fark ettikleri gizemi çözüp, hem de provalara yetişmeye çalışırlarken her şeyi daha da batırabilirler. Çok dikkatli olmaları lazim. Peki, bu hikaye nasil ilerleyecek?

Kardelen, aşık olmakla çok büyük bir hata yapmıştı. Çünkü aşk denen şeyin ucu bambaşka yerlere uzanıyordu. O, aldatılacağını bilseydi bile, aşık olurdu. Ama, kardeşi tarafından aldatılmak? İşte buna bir cevabı yoktu.

Beni uyandırın bu nasıl bir rüya Kurumayan sulu gibi paranoya Olmasa da olurmuş atmasana ziya Sigarayı da senide bırakırdım güya

Yeni bir annenin denehimleri

Bazen kalp, aklın farkına varamadığı yerleri çoktan keşfetmiştir. O, onu hep "arkadaşı" sandı... Oysa bir kalp çoktan onun için atıyordu. Bir hastalık, bir sır, ve kaderin oyunuyla birbirine bağlanan iki dünya... Kız, ait olduğu gerçeği ararken; aşk, dostluk ve ailesi arasında sıkışacak. Ve sonunda anlayacak... bazen sevmek, sadece kalbin susarak savaşmasıdır.

Küçük yaşta yetimhanede büyüyen Esin, 10 yaşında teyzesinin yanına alınır. Vedalaşırken en yakın arkadaşı Semanur, ona küçük bir hediye bırakır. Yıllar geçer... Esin artık 20 yaşındadır. Ama o hediye, yıllar sonra geçmişin en karanlık gerçeğini ortaya çıkaracaktır. Hayatı boyunca inandığı her şey bir anda yıkılır. Çünkü bazen en büyük yalanlar, en sevdiklerimizin ellerinde saklıdır...

Uzak bir dağın yamacına gizlenmiş, rüzgârın bile çekinerek uğradığı bir hastane. Karakaya Askeri Rehabilitasyon ve Nörolojik Araştırma Hastanesi… Burada sessizlik, yalnız bir yankı değil; yaşayan bir varlık gibi dolaşır koridorlarda. Zaman, ağır ağır akar; duvarlar nefes alır. Kendini hatırlamayan bir hasta… Onu iyileştirmeye çalışan bir doktor… Ve her ikisini de yavaşça yutan bir yapı. Tedaviyle delilik arasındaki çizgi çoktan silinmiş; geriye yalnızca gözle görünmeyen bir çürüme kalmıştır. KARNH`da kimse tam olarak hasta değildir — ama hiç kimse de tamamen sağlıklı sayılmaz.

Herşey genç bir kızın ölümüyle başlar.

Isendil ve Veyra, dünyayı gezmeye tutkuyla bağlı bir çifttir. Bir belgeselde tesadüfen izledikleri Fey’nara adlı gizemli bölgede, dünyanın en büyüleyici kuzey ışıklarının izlendiğini öğrenirler. Ancak kısa süre sonra fark ederler ki Fey’nara sadece masum bir doğa harikası değildir...

Bu kitap maral atmacanın yazdığı ötanazi okulu kitabıdır. Hiçbir değişiklik yapmadan burada yayınlamak istedim (wattpati olmayan ya da ötanazi okulu kitabı olmayanlar için) umarım beğenirsiniz ❤️

Bir kalp bin kırgınlık Elif GÜNAY o kadar içe dönük ki bazen dışarı çıkması için uzun bir yol gitmesi gerekiyor Efe MARLAS Zengin bir aile çocuğu ve hep dışlandı birinin yanında olduğunu hissetmesi gerekiyordu ve o geldi Dışlananların arasındaki en uzak aşk

Duygu bozukluğu yaşayan ve öldürmekten, yerlere akan sıcacık ve taze kanı seven bir seri katil olan Alesya yaşadığı çöplükten kurtulmak için ayağına gelen bir teklifi kabul etmek ile red etmek arasında bir seçim yapmak zorunda kalır ve kendisi için doğru olanı seçer. Bunun üzerine verdiği kararın bütün hayatını etkileyeceğinden ve onu bambaşka biri haline getireceğinden haberi yoktur elbette. Her şeyin bir oyun olduğu çocukluk yıllarına geri döner ve çocukluğundan kalan bir adamın acı çekişini zevkle izler.

Karadeniz’in sert rüzgarları arasında, Gökçe doğar; adı gibi güzel ama bahtı kara bir kız. Ailesinin geçmişindeki karanlık sırlar ve lanet, daha doğduğu ilk anda hayatını gölgeler. Çevresindeki herkes onun geleceğinden korkar, ama Gökçe içinde bir umut kıvılcımı taşır. Henüz çocukken, Alaz’la başlayan sevdası ve birlikte geçirdikleri masum günler, gelecekte yaşanacak fırtınaların sadece ilk habercisidir. Ve o gün gelir; hayatları bir anda darmadağın olur, çünkü Gökçe’nin bırakmak zorunda kaldığı bir savaş başlamıştır.

İçinde çok başarılı bir müzisyen olan Gece güzel Ve Yeraltı dünyasının en popüler ismi olan Kağan Aktaş arasındaki düşmanlık anlatılıyo

BAŞARILI BİR MÜZİSYEN OLAN GECE GÜZEL VE YERALTI DÜNYASININ EN KARANLIK(EN POPÜLER) ADAMI OLAN KAĞAN AKTAŞ ARASINDAKİ DÜŞMANLIĞI VE DÜŞMALIĞIN AŞKA DÖNÜŞÜMÜNÜ OKUYACAKSINIZ

Şuan açıklama yok

Adal kelimelerin kadınıydı. Yazmak onun nefesiydi, ta ki bir dostun ölümü o nefesi kesene kadar. O günden sonra her sayfa bir mezara, her cümle bir ağıta dönüştü. Kelimeler ondan kaçtı; o ise bu kez yakalamaya bile çalışmadı. Günden güne sessizleşti. O sessizlik sadece kelimeleri değil, Adal’ın içindeki kadını da susturuyordu. Bir gün, o sessizliğin labirentine biri girdi. Alaz Merih Karan. Sıradan olmanın yanından bile geçemeyecek bir psikologdu Alaz. Sözleri sadece insan zihninin kapılarını açmıyor, aynı zamanda ruhun en karanlık dehlizlerini de aralıyordu. O kapıların ardında insanın değil, uyanışın sesi yankılanıyordu. Adal, Alaz’ın karanlığına çekildikçe bir dünyanın değil, kendi doğasının kapısını aralıyordu. Ve Alaz, o labirente girdiğinde yalnızca Adal’ı değil, kadim bir sırrı da uyandıracaktı. Sahra’nın Kliniği. Orada Tanrı’nın unuttuğu kadınlar nefes alıyordu. Hava, geçmişle bugünün arasına sıkışmış dualar kadar ağırdı. Hepsi bir hikâyenin, bir lanetin ve bir devrimin parçasıydı. Adal’ın dostunun ölümüyle çıktığı bu yol, onu insanlığın unutulmuş köklerine, ateşin efendisine ve yılanların diline götürdü. Orada öğrendi: Kadın yasla değil, ateşle arınır. Bu sadece bir kadının değil, bütün kadınların uyanışının hikayesidir. Adal’ın doğumu sancılı, uyanışı unutulmaz olacaktı. Ve o gece, hiçbir dua işe yaramayacaktı. Dolunay yükseldiğinde, tüm dünya tek bir cümleyi hatırlayacaktı: “Yılanları Uyandır.”

Afra, küçük yaşta kaçırıldı ve bir yetimhaneye bırakıldı. Yetimhanede zorlu günler geçirdi, ancak güçlü ve kararlı bir karaktere sahip olduğu için hayata karşı savaşmayı öğrendi. Sokaklarda yaşadı, kendini korumak için her şeyi yaptı. Bu süreçte, mafyaların dikkatini çekti ve onların yanında büyüdü. Afra, mafya dünyasında yükseldi, en güçlü liderlerden biri oldu. Ancak, geçmişi hala onu rahatsız ediyordu. Ailesini bulmak, kökenini öğrenmek istiyordu. Araştırmalar yaptı, ipuçları buldu. Sonunda, ailesini buldu...

Bazıları dertlerini annesine anlatır bazıları babasına yatar yatağına koyar başını yastığa açar bir şarkı kimseye anlatamadığı dertleriyle beraber boğulur. Zeynep de bu "bazıları" nın içerisindedir. Evet boğulanların. Siz sevgili okuyucularım Zeynep`in yavaş yavaş nasıl boğulduğunu bazen ağlayarak bazen de acıyarak okuyacaksınız.

Onlar çocukluk arkadışıydı, onlar birbirlerinin çocukluk aşkıydı. Onları yeniden karşı karşıya getiren intikamdı. İkisininde gözleri intikam ateşi bürümüştü. Birbirlerine silahlarını uzattılar ama tetiği çekemediler, onlar birbirlerine kıyamazlardı ki. O kadar sıralara rağmen.

Şimdilik açıklama yok bitince dönücem