Ormanda beşinde olan adamlardan kaçarken azat

Üç yakın kız arkadaş aynı kişiye aşık olurlar. Ama sadece kızlardan biri kazanacaktır. Ve bu aşk yıllar sonra tekrar gizlenmiş sırları ortaya çıkartacaktır.

Bi haberle hayatı karışan Meleğin hikayesi

Bir cinayet. Tüm deliller onu işaret ediyor. Ama Ilgaz konuşmuyor. Çünkü bazen sessizlik, en yüksek çığlıktır. Avukat Alin, bu dosyayı sıradan bir görev sanmıştı. Ta ki gözlerinin içine bakana kadar. Artık bu dava sadece bir savunma değil; İnancın, adaletin ve kalbin sınavı. Gerçek ne kadar derine gömülürse, onu kazıyan da o kadar kirlenir.

Bir liseden başka bir liseye nakil aldırdım en fazla ne olabilir ki

Yitirilen bir ailenin ardından yeniden sevmeyi, sevilmeyi öğrenen bir kadının yolculuğu

Sanki bana bir söz vermiştin sevgilim,ha? Ne zaman? Dün seni seveceğim demiştin...

Deneme yapıyorum

Ayşe güzelliğiyle ilk gördüğü anda Oğuz`un aklını başından alan kadın.En büyük dileği anne olmak iken hayatın ona oynadığı oyun sonrası kendine ait bir bebeğe olan hasretle geçen bir ömür.

Yalnızlık, en çok sevdiklerini ardında bıraktığında gelir. İki insan, birbirinden farklı dünyaların içinde, aynı kırılganlıkla savaşıyor. Biri geçmişin yükünü taşırken, diğeri kaybetmenin sessiz çığlıklarını içinde saklıyor. Yaklaştıkça büyüyen korkular, kalplerinde derin yaralar açıyor. Ama bazen en karanlık anlarda bile, bir dokunuş bütün hayatı değiştirebilir. Birbirlerine tutunmayı öğrenmek, kayıpların ardından gelen en büyük cesaret olur. Ve her kayıp, yeni bir başlangıcın habercisidir.

Bir zamanlar aynı yürekte atan iki genç kalp, şimdi birbirine sırtını dönmüş iki yabancı… İçlerinde sakladıkları sevdayla, aralarında esen soğuk bir rüzgar ve ortada kalan küçücük bir çocuk… Geçmişin izleri, suskunlukla büyüyen sırlar ve Karadeniz’in kasvetli yamaçlarında savrulan bir hayat… Belki de bazı yollar, en uzak sandığın yere; tam da kalbinin içine çıkar. “Bazı rüzgarlar, savurmak için değil, unutturmamak için eser.” -Naz Aydın

Cghyg chfhtifufgigg

İtalya`dan, İstabul`a gelen üç gencin, İstanbul da yaşadıkları. (Kapak değişecektir!)

22 yaşındaki Duru ÖRZAN, hayatı boyunca sadece babasıyla yaşamıştır. Annesinin ölümüne dağir anlatılanlar, Durunun hafızasında şişli ve eksiktir. Babasının zoruyla gittiği iş yerinde yolu 24 yaşındaki Tuğra DİRİ ile kesişir. Tuğranın geçmişi de en az Durununki kadar karmaşıktır. Bu karşılaşma Duru ve Tuğra, geçmişinsessiz sırlarını aralarken birbirlerine çekilirler; ama öğrendikleri gerçekler onları hem birbirine yakınlaştırır, hemde uzaklaştırma tehtidi taşır

Daha çok yeni bir kitap hemen yayınlamacam

Bulutlar ağladığında en tepede... o zaman güneş uzaktan seyredermiş... İşte bu bir Bulut ve bir Güneş hikayesi...

Sesiz bir adam ve acı bir hayat kaybetikçe savaşan kazandıkca kaybeden bir hayatın nekadar kararlı ve ne kadar savaçı ve ne kadar acımasız olabileceğini hiç düşündünüz mü? Külerinden doğan bir adamın saygı ve korku arasında verdiği acımasız mücadele buyrun beraber okuyalim

Efil Altay… Sosyal medyanın göz kamaştıran fenomeni. Milyonlarca takipçi, ışıltılı bir hayat ve bitmeyen sponsor anlaşmaları. Ama tüm bu gösterişli dünyanın ardında, yalnız ve eksik bir kalp vardır. Bir gün, ünü kendisinden bile büyük olan karizmatik Rüzgar Karaca ile yolları kesişir. İkili, şöhretlerini katlayacak bir anlaşmalı evlilik yapmaya karar verir. Her şey planlıdır: sahte gülümsemeler, kusursuz pozlar, milyonların önünde sergilenen kusursuz bir aşk masalı… Fakat hesap edemedikleri bir şey vardır: Kalpler planlara uymaz. Zamanla gösteri gerçeğe, rol tutkuyla karışır. Sahte başlayan bir hikâye, Efil ve Rüzgar’ın dünyasını altüst edecek gerçek duygulara dönüşür. Şöhret, çıkar ve aşk arasında sıkışan bu iki kalp; gerçek mutluluğa giden yolda en büyük sınavlarını vermek zorunda kalacaktır. “Aşk, bazen en beklenmedik anda sahneye çıkar.”

Burada yayınlanmayacak taslak yanlışlıkla yayınlamam inşallah Yazım tarihi: 5 ağustos 2025

Genç ve yeni yazar olan Deniz ile Yüzbaşı Demirhan yıllar sonra beklenmedik şekilde karşılaşırlar. Bu karşılaşma ikisini de dumura uğratır. Bir taraf hâlâ üzgün, bir taraf hâlâ aşık. Belki de her iki taraf... Deniz ve Demirhan`ın bazen geçmişlerine bazen de yarınlarına yolculuk yapacağız. Keyifli okumalar dilerim...

Sera… Küçüklüğünden beri inatçı, tatlı, bir o kadar da duygusal ve minnoş halleriyle herkese kendini sevdiren ama kolay kolay kimseye kalbini açmayan genç bir kadın. 27 yaşında, stil sahibi, gözleriyle gülen, trip atmadan duramayan ama bir o kadar da haklı olduğu noktada geri adım atmayan biri. Ailesiyle birlikte uzun yıllar önce şehir değiştirmiş, arkasında çocukluğunu, anılarını ve birini bırakmış: Toprak. Toprak… 28 yaşında, cool, bazen kaba, bazen romantik, dışarıdan ketum ama içten içe duygularını derin yaşayan biri. Kimi zaman ani çıkışlarıyla tanınsa da gönül almasını bilen bir tarafı var. Çocukluğunu paylaştığı, birlikte büyüdüğü, bazen kavga edip bazen gizlice koruduğu biri var geçmişinde: Sera. Yıllar sonra yolları İstanbul’da kesişiyor. Sera, abisinin yanına kısa süreliğine taşındığında abisinin yakın arkadaşıyla tanışıyor. Tanışıyor ama... Tanıyamıyor. Toprak çok değişmiştir. Kestane rengi dağınık saçları, kehribar gözleri, o hafif gamzesi ve soğukkanlı duruşuyla bambaşka biridir şimdi. Sera ise gök mavisi etekli takımı, açık yeşil gözleri ve kendi tarzıyla adeta bir yaz rüzgârı gibi... Ama bir şey olur. Bir hareket, bir bakış, bir cümle... Ve Sera’nın içindeki çanlar çalmaya başlar: “Bu o mu?” İlk başta Toprak da onun Sera olduğunu fark etmez. Ancak zamanla çocukluk anıları, eski lakaplar, saklanan mektuplar ve hatırlanmaya başlayan detaylar hikâyeyi şekillendirir. En büyük problem? Sera’nın abisi. Kuralcı, prensip sahibi, korumacı bir abi. Ve Toprak onun en yakın arkadaşı. Sera ile Toprak arasındaki çekim gittikçe artarken, birbirlerini yeniden tanıma süreci de başlar. Tripler, inatlaşmalar, tatlı sürtüşmeler, geçmişin hesaplaşmaları ve günümüzün karmaşası arasında ikili, yaz güneşi gibi bir aşkın içinde bulur kendini. Ama aşkın da sınavları vardır… Saklanan duygular, karşılıklı inatlar, abiden gizli yürütülen bir ilişki ve geçmişte yarım kalan hikâyeler tekrar su yüzüne çıkınca… Bu yaz herkesin kalbi biraz yanacak. Ama belki de bu defa, gerçekten “yeniden başlayabilecekler.” Bu kitap; yaz rüzgarı gibi tatlı, pamuk şeker gibi yumuşak ama aynı zamanda iç burkan bir özlemin, kavuşmanın ve yeniden tanışmanın hikâyesi. İçinde bolca: -Minnoş tripler. -Romantik ama karşılıklı laf sokmalar. -Sera’nın pastel renkli dünyasıyla Toprak’ın koyu gölgeleri. -Abiden gizli, gizli buluşmalar. -Çocukluk anılarının izleri. -Beklenmedik bir yüzleşme sahnesi. Ve tabii ki dolu dolu yaz vibe olacak! Siper alın hazırsanız başlıyoruz💥

"Kavuşmak bir ömre bedeldi ama ayrılık her güne ölüm getirdi..."

O gün çarpışmaları tesadüf değildi. Her şey kaderin bir oyunuydu. Ve Mina kaderin oyununa ayak uydurmaya karar verir. `Hayat, tesadüf gibi görünen ince hesaplarla doludur. Sen sandığın kadar rasgele düşmedin kalbime.`

Gözlerini hastane odasında açan Nevra ne olup bittiğine anlam veremiyordu...

Kitap kapağı düzenlenecektir.