Düğün Günü Kaybolan Bir Masumiyet, İntikamla Yeşeren Bir Aşk... Mert Kırımlı, hayatının en mutlu gününde, nikah masasında karısının kanlı bedeniyle yüzleşir. Gözlerinde sadece tek bir isim yankılanır: Derin Savaş. Lise sıralarında tanıdığı bu genç kız, Mert`in dünyasını cehenneme çeviren bir kabusun başrol oyuncusudur. İntikam ateşiyle kavrulan Mert, Derin`i kaçırır ve onu kendi kurduğu karanlık dünyaya hapseder. Artık ne öğretmen, ne de öğrenci vardır; sadece avcı ve av... Derin, Mert`in elinde bir mahkum, geçmişin sırlarıyla örülü bir bilmecedir. Masumiyetini kanıtlamak için zamana karşı yarışırken, kalbinde filizlenen yasak bir aşkla da mücadele etmek zorundadır. Mert ise intikam hırsıyla gözü dönmüş bir halde, Derin`in peşinde amansız bir kovalamaca başlatır. Ancak Derin`e her yaklaştığında, çözdüğü her sırda, kendi karanlığına biraz daha gömülür

yasa dışı boks müsakabalarına katılan buğu bu zamana kadar bütün rakiplerini yenmektedir,fakat bir gün karşısına gelen rakibiyle bütün bunlar sekteye uğrar ve adamı araştırmaya başlar

Yayıncı olan Yağmur, bir gün yayında oyun oynarken ilk aşkı sorulur. Yağmurun ilk aşkı ise ünlü bir futbolcu olan Karan Akay`dır.

Beren lisenin ilk günü okula başlar. Onun için her şey çok güzel gider fakat onu istemeyen, güzelliğinden, aşkını her şeyini elinden almaya başlarlar. Beren en sonunda rahatsız olur bu durumdan ve kendisine arkadaş çevresi yapmayı çalışır.

Beren lisenin ilk günü okula başlar. Onun için her şey çok güzel gider fakat onu istemeyen, güzelliğinden, aşkını her şeyini elinden almaya başlarlar. Beren en sonunda rahatsız olur bu durumdan ve kendisine arkadaş çevresi yapmayı çalışır.

"You can`t buy me!" "You`re wrong, Black Sea Girl. You`re property to all of us now." Ela was a stubborn and freedom-loving woman who carried the stormy spirit of Black Sea. Although her life was surrounded by luxury and power, she hadn`t gotten involved with her father`s dark side in the business world—until she heard about the deal made with Seventeen, Korea`s most dangerous mafia family. Ela`s father was going to sign a million-dollar partnership with Seventeen`s leader S. Coups and his clan. But Ela realized that this wasn`t just a business deal. This was a deal that included her life. These men, whose eyes were covered in blood, betrayal, and power, didn`t just want to secure their business. Ela was chained to their fate. She tried to escape. She resisted. But Seventeen`s rule was final. How long could a woman`s will stand against the decisions of seventeen mafia kings? The wedding night began with an oath that was like a cold chain around Ela`s neck. At first, each of the Seventeen welcomed her with indifference and coldness. But over time, an uncontrollable passion, a dark possessiveness was born within them. Ela`s stubbornness was awakening the hunter within them. Would she be a rebel they would tame, or would she be their queen? The nights were full of escape plans, the days were full of Seventeen`s ruthless rules. But Ela had the rebellion of the Black Sea in her blood. Would she be able to bring them to their knees, or would she become a prisoner of their ruthless love? "If we let you escape, who would we be?" "I would be a free person." "Freedom does not suit you, Black Sea Girl. You were made for us."

Kanada da başlayıp Türkiye`de devam eden bir hikaye... İlk buzların üzerinde görmüştü kadını. O zarif bedeniyle buzun üzerinde adeta dans ediyordu... İlk kez yolun ortasında karşısındaki adama silah çekmiş olarak görmüştü adamın gerçek yüzünü. Kocaman cüssesiyle karşısındaki adama hükmediyordu adeta. Gözleri buluştuğunda ikiside tanıdıklık hissine kapılmış ama biri pişmanlıktan diğeri öfkeden fark edememişlerdi bile birbirlerini. Aslında ikiside birbirlerini çok sevmişlerdi ama adam kadını buna pişman etmişti. Çünkü bir yalanın üzerine kumuştu bu aşkı adam. Adam buz mavisi gözlere baktığında kalbinin donduğunu hissetmişti. O kadar üşümüştü ki yine kadına sarılarak bunu geçirmek istemişti ama çoktan kadını kaybettiğini anlayamadı. Kadın ise içini ısıtan güneş gözlere baktığında tekrar birine güvenebileceğini düşündü. Kendisine sığınacak bir liman bulmuştu kendince adamın gözlerinde ama bunun bir yanılgı olduğunu hatırladı. BAŞLANGIÇ TARİHİ: 27.02.2025

Kadın beyaz , adam siyahtı. Kadın iyi , adam kötüydü. Birbirine zıt iki insan birbilerine o kadar çekiliyorlardı ki kendileri bile farkına varmadı.

İliz mimarlık okuyan bir kızdır.Bu dönem onun için felaketin ötesinde bir dönümdür. Abisinin yanında kalıyordur.Ama abisinin arkadaşı ile tanışınca hayatı tamamen değişir .Bu dönüm noktası ikisi için iyi bir şeymi acaba?

Okuyun öğrenin 😉

Siyah ve beyaz,birbirine zıt fakat birbiri olmadan yapamayan iki ayrı renk...Siyah karanlığı beyaz ise saflığı ve temizliği temsil eder. İşte bizi yansıtan iki ayrı renk...aynı kutup mıknatıs birbirini çekmez. Birbirlerini iterler. Fakat birbirlerini olmadan yapamazlar Hiçbir pil aynı kutupla çalışmaz zıt olmaları gerekir.Siyah olmadan beyaz olmaz birbirlerini isterler. Bizde öyleydik farklı ama bir o kadar da aynı...

Pok mok bok lok

kitap bir akademisyen ve arkeolog arasında geçen yeni bir başlagıç olacakkk

( FALCI ETKİSİ SERİSİ 1. KİTAP) Hayatı boyunca basketbol topunun ritmiyle büyümüş, başarılı ve güzel bir öğrenci; İdil Ataman. Burnu havada, ukala, çapkın ve erkek basket takımının kaptanı; Atlas Beyoğlu. Bir Falcı, ikisininde hayatını ve bedenlerini hiç beklenmedik şekilde değiştirdiğinde bu sorunu çözecek tek şey ortadadır; AŞK! ***** " Ancak dansedecek kadar deli olanlar yağmuru hisseder, İdil. " Dedi hâlâ yağmurun altındayken. "Diğerleri yalnızca ıslanır. "

Yarım kalanların hikayeleri son bulmaz ya da sonsuza kadar yarım kalırlar.

Bir yaşanmışlık hikayesi Hayatından kahkaha eksik olmayan larenin son beş yıldır hayatından eksik olmayan acı çığlıklar ve dinmeyen gözyaşları.... Bir akşam evden kaçmaya karar veren larenin yanlış bir anda tanışma hikayesi...

"SON AKOR", İstanbul’un karanlık sokaklarında, suçla iç içe geçmiş bir mekanda geçmektedir. Noyan Ateşkan, İstanbul’da görevli bir komiserdir ve cinayet soruşturmasına atılır. Bir barda, müzisyen Lina Arslan’ın tanık olduğu bir cinayetle ilgili inceleme yapmaya başlar. Ancak Lina’nın bildiği şeyler, cinayetin çok daha derin ve karmaşık bir konunun parçası olduğunu gösterir. Bu cinayet, aynı zamanda şehirdeki karanlık suç örgütlerinden birinin, Metin Kara’nın liderliğindeki bir yapının parçasıdır. Lina, cinayetle ilgili daha fazlasını biliyordur; çünkü öldürülen adam, Tufan Korkmaz, Lina’yı koruyan ve ona bir sırrı emanet eden biridir. Tufan, aslında ölü değildir. Onu öldürdüklerini sananlar, Tufan’ın peşinden giden suçluların oyununu oynamışlardır. Tufan’ın elinde, Metin Kara’nın suç dünyasını ve karanlık ilişkilerini deşifre eden bir flash bellek vardır. Tufan’ın gizlice hayatta olduğunu öğrenen Noyan ve Lina, hem Metin Kara’nın örgütüne hem de karanlık geçmişlerine karşı hayatta kalmaya çalışırlar. Bir yanda, suç örgütünün kirli sırları, diğer yanda müzik ve kişisel geçmişlerindeki yaralarla yüzleşmek zorunda kalan Lina ile Noyan, hayatta kalabilmek için birbirlerine güvenmek zorundadır.

en iyi cinayetleri işleyen kadın ve mafya babası

Yes mxmxsskkskddksmmsskmskddm

"Renkleri insanların gerçekten yaşadığı dünyalarında görmek istiyorum,korkmadan korkutmadan..."

"Orada olmaman gerekiyordu" Kemikli yüzü endişeli duruyordu . Hızlı nefes alışları göğüsüyle aynı anda inip kalkıyordu. "Senin de o adamı öldürmemen gerekiyordu . " Balo gecesini kırmızıya boyayan bir cinayet. ÇALINAN BİR KOLEKSİYON MESELESİ...

Bizim hikayemiz kavga ile başlamıştı

Yıllarca babasından intikam almak için yetişmiş bir genç kız,annesine verdiği sözü tutmak için bilmediği bir şehre doğru keşfe çıkar.Babasından intikam alması için her şey tamamdır ama birşeyi hesaba katmayı unutmuş AŞkı...

Her şeyden uzak bir kız ve çocuğun sürekli karşılaşarak birbirlerinden hoşlanmaya başlaması.

Ben, Beni hiç tanımamıṣ biriyle sevgiliydim... ~ Yıllarca yanlızlığın kol gerdiği Helin, bir gece ansızın gelen saçma bir mesajla yanlızlığından sürünerek çıkarılır. Lâkin konuştuğu kişi, aslında kendini tanıttığı kişi değilse? Her konuştuğunda yüzünde beliren tebessüm, bir yalanın çığlıysa? Bir gün olmaz denen şeyler olupta kendisini hiç tanımayan bu adamla karşılaşırlarsa? Kuzey, Bu yalanı sürdürebilecek mi? Pekiya, yalanlar ortaya çıktığında kopan kıyametleri kim susturabilicek? Eğer devamını ve daha fazlasını merak edersen, hem hüzünün hem yalanların hemde tatlı tebessümlerin varolduğu bu kitaba senide beklerim... "Her üç adım ileri gittiğimizde, beṣ adım geri düṣen ruhumuzdu ve aṣkın acı tatlı dansında kayboluyordu." "Ben, yönümü kuzeye çeviremeyecek kadar çaresiz ve kırgınım." "Aylarca bir cesedi beklemiṣtim oysa..." Ve tüm masal yanlızca bir cümleyle başladı... "Beni bulduğunda, kaybolmayacaksın"