Genç bir kadın olan Eda, hayallerini gerçekleştirmek için büyük bir şehre taşındığında, tehlikeli bir yeraltı çetesinin hedefi olur. Bir süre zorla alıkonulduktan sonra, kaçmayı başarır. Ancak yaşadığı travmayı atlatmak yerine, onu mahveden insanlardan intikam almaya karar verir. Bu süreçte, hem kendisiyle hem de hayatta kalmak için göze alacağı karanlık seçimlerle yüzleşir.

Ela, hayatına beklenmedik bir şekilde dokunan kazayla birlikte, engellerle dolu bir yolculuğa adım atar. Bir yanda geçmişin acıları, diğer yanda yeni bir hayata başlama umudu… Tekerlekli sandalye, yalnızca fiziksel bir engel değil, aynı zamanda Ela’nın içinde taşıdığı duygusal yüklerin sembolüdür. Ancak hayatta hiçbir şey kolay değildir. Aşk, acılar, kırgınlıklar ve umutlar birbirine karışırken Ela, hayalinin peşinden gitmek için her gün yeniden doğar. Engelli olmanın, onu hayattan dışlamak değil, içsel gücünü keşfetmek için bir fırsat olduğunu fark eder. Yürümeyi hayal etmek, ona gerçek anlamda özgürlüğü ve sevgiyi getirir. Ela’nın yolculuğu, hayatta karşımıza çıkan engellerin üstesinden gelmenin, sevmenin ve sevilmenin zorluklarıyla doludur. Kendini bulmaya çalışan bir gencin hikayesi… Hayalimin Adımları, kalbinin sesini dinleyerek hayallerinin peşinden gitmek isteyen herkesin, sınırları aşan bir mücadeleye dönüşecek bir serüvenin başlangıcıdır.

HEPİNİZE MERHABA BEYLER BAYANLAR. KARŞINIZDA BENNN YANİ NAZ ŞAMKAR. AY`IN ÇOCUKLARI NIN YAZARI VE AYNI ZAMANDA TAM BİR KİTAP OLSA OKURUM DİYECEĞİNİZ BİR HAYATIM VAR ŞİMDİDEN İYİ OKUMALAR

BU GECE UYMAMIŞAMM grubuna eklendiniz. 0535....:Şükür ekledim

--- Sessiz İsyan Zilan, törelerle örülü bir dünyada, ailesinin kararıyla düşman aşiretin oğluyla evlendirilir. Sessizliğiyle büyüyen bu genç kız, içine hapsolduğu geleneklere karşı sessiz bir savaş başlatır. Aşk, kan davası ve özgürlük arasında sıkışmış bir hayat… Bu, Zilan’ın susarak haykırdığı hikâyesi. ---

16 yıl sonra karıştırıldını öğrenen Esin ve yeni ailesi

Kurg bulunmaktadır

Duru ve Ali, yıllar önce Harp Okulu’nda tanışmış ama sadece “rekabet” düzeyinde bir ilişki yaşamış iki başarılı subaydır. Aralarındaki çekim hep bastırılmış, çünkü ordu kuralları ilişkileri sıkı şekilde sınırlar. Bir gün aynı özel görev timine atanırlar. Görev, sınır ötesinde yüksek riskli bir keşif ve rehine kurtarma operasyonudur. Ama sorun şu ki; bu operasyon, ikisinin de geçmişte yaşadığı kişisel kayıplarla doğrudan bağlantılıdır. Birbirine zıt karakterler görev sırasında sık sık çatışır. Ama her çatışma, onları hem birbirlerine hem de kendi iç gerçeklerine yaklaştırır. Zamanla aralarındaki bağ duygusal bir yoğunluğa dönüşür. Ancak bu aşk, sadece kurallarla değil, vicdanlarıyla da sınanacaktır. Çünkü ikisinden biri, görevin son aşamasında bir karar vermek zorunda kalır: Aşk mı, vatan mı?

3 farklı aşkın bir hikaye de toplandığı kitap. -Bir gün beni bırakır mısın? Yutkundum. -Bırakmasan? -Seni ölsem bırakmam garson kız. Kitabın içeriği içindeki şiirleri alıntılar vb. Çalındığında hukuki işlem başlatılacaktır.

Kırıktı kelebeğin kanatları, zayıftı uçtuğu kafesi. Kapısında süregelen bir duvar vardı. Ve kalbi kanadından kırık kelebek sonun da konacak bir dal bulmuştu.. Hiç konmaması gereken çatırdak dal.. Gönlü Sahir olan ile onun Lahzasında vurguni yemiş gözlerin sahibi Ahu güzelin hikayesi.. " Her son son değildi. Benim hikayem bittiği yerde başlamıştı." Kitap Kapağı için @writerladyy( Selin Özgen`e) teşekkürler :)

Biltekin Holding`in iflas etmesi, Naz ve ailesinin Rize`ye gitmesini sağlar. Naz yıllar önceki çocukluk aşkına Mehlika Kitabevinde rastlar. Ama burada ailesi ile ilgili sırları öğreneceğinden habersizdir. Kitap tamamen kurgu karakterleri içerir. Gerçek değildir!

Bir doğum ardından bir çok ölüm getirmişti. Düşmanlık sadece tanımadığımız kişilerle mi yaşanırdı? Kan bağımız olan biri ile düşman olamaz mıyız? Seda Nur Gül bu masalın ana kahramanı,bu savaşın başlangıcı.Peki, ya bu masalı yazan kim ,bu savaşın bitişi kim? Mühim olan başlatmak değildi. Mühim olan şey: SAVAŞI BAŞLATAN DEĞİL, BİTİREN OLMAKTI Cümleyi bitiren nokta , anlaşmaları bitiren imzaydı.Savaşı bitiren bakalım kim olacaktı. Bu masalda prens yok prenses yok.Bu masal dikenini batırmak isteyen güllerin masalı, bu masal yeni başlangıçların masalı, bu masal bitiren olmayı öğretenlerin masalı; bu masal nefretin zehir, panzehir `inin ise sevgi olduğunu öğrenenlerin masalı.Bu masal bizlerin masalı... O halde yeni başlangıçlara hoş geldin. Geleceği için geçmişinin pençesinden kurtulmaya çalışan bir çocuk ve onun hayat hikayesi... Her masalın başında yazdığı gibi bu masalda şöyle başladı: BİR VARMIŞ, BİR YOKMUŞ ... Annesine söz vermişti korkmayacaktı " Minik kız annesine, *korkmam merak etme çünkü masallar hep iyi bitiyor,prensesler hep mutlu yaşıyor anne * " dedi. (Oysaki onun ve kardeşinin masalı henüz yeni yazılıyordu) Herhangi bir çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır!!!

"Aşk, bazen bir yağmur damlası gibi düşer kalbine." Yağmur ailesi için her şeyi yapan ve yıllarca birçok zorluğa göğüs germiş bir kızdır. En değer verdiği abisinin başı yine belaya girer. Abisini kurtarmak için Yağmur, hiç bekelenmedik bir şey yapar. Sırlar kapısının anahtarını bulan Yağmur beklemediği kişilerle iş birliği yapmak zorunda kalır. BİR ŞANS VERİRSENİZ BEĞENME ŞANSINIZ %99,9999 ---Bölümleri beğenmeyi, yorum bırakmayı unutmayın:)--- -Kitap bana aittir. Çalınması, kopyalanması durumunda gereği yapılacaktır. -Hayali unsurlar içerir. Gerçek hayatla bağlantısı yoktur.

Hiç kimseye güvenmemem gerektiğini bana ailem öğretti📖🥀

" Beni bırakma lütfen seni seviyorum " "Can se-seni seviyorum Tüm haklar saklıdır

hayal ürünü değil

Eli poşete uzandı, bir çift spor ayakkabı çıkardı. Sorgulayarak ona baktım. "Ayağındaki ayakkabılar ile rahat koşamayacağını biliyorum." Yere eğildi, topuklunun kopçasını açtı. "Ama..." Basına kaçamak bakışlar attım. "Kameralar umrumda değil." Spor ayakkabıyı ayağıma giydirdi, nazikçe bağcığını bağladı. Basına düşecekti... Herkesin korktuğu mafya, sevgilisinin önünde diz çöküp ayakkabılarını giydirmişti... --- "Bana anlatabilirdin," dedim kırgınca. "Anlatmamamı istedi." "Benimle konuşabilirdin." Kafasını iki yana salladı. "Konuşamazdım." "Bana yalan söylemeyebilirdin." Gözümden akan yaşı sildim. "Susabilirdin." "Sorgulardın." "Gitseydin o zaman!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım. "Niye geri dönüyorsun? Canımı acıtmak sana keyif mi veriyor? Zevk mi alıyorsun?" "Onu da ben istemedim..." Yutkundum. "Gidemezdim. Kalbimin izni yoktu." --- "Niye Lotus?" diye mırıldandım. "Güzel bir çiçek." "Yeterli bir açıklama değil." Elim göğsündeydi. "Seviyorum." "Oflaz," dedim uykulu bir sesle. "Lotus, bataklığın ortasında açar; temiz ortamlarda yaşamaz." Kafamı salladım. "Sen de öylesin mesela." Gözlerime baktı. "Hayatımda hiçbir güzel detay yoktu, bataklığın en ücra köşesindeydim." Gülümsedim. "Sonra sen geldin, hayatımdaki en güzel değil; tek güzel detay oldun." "Bu... Çok anlamlı." "Gözlerin gibi." Yutkundum, içimdeki sevinçle ona daha da sarıldım. --- İmkansızlığın sıcağından, cazibesinden doğacak bir güneş. Adı aşk. Bu güneşin ışınlarına yabancı olan iki birey. Zamanla güneşin önüne geçmeye çalışacak bulutlar... Fırtınaya ve kasvetli havaya rağmen beraberlerini koruyabilecek, mutlu olabilecekler miydi? Onlar başkaydı. Onlar dengesizdi. Onlar absürttü. Ama onlar çok sevmişlerdi. Maalesef. ---

Naz 16 yıl boyunca ailesinden şiddet gördü ama bir gelen telefonla hayatı değişti 𝙰𝚋𝚒𝚕𝚎𝚝𝚒𝚖 𝚔𝚊𝚛𝚍𝚎𝚜̧𝚒𝚖 𝚢𝚎𝚗𝚒 𝚑𝚊𝚢𝚊𝚝ı𝚖

Bala, sadece okumak ve annesine verdiği sözü yerine getirmek isteyen bir kızdı. Babası içkiçi ayyaşın tekiydi ama, belada babasından ve onun pis davranışlarından kurtulmak için hiç tanımadığı sadece bir kaç kez gördüğü ve konuştuğu bir adam ile evlenir yada mafya ile.

Bilinmeyennumara: kuaförde çalışıyorsun değil mi? Bilinmeyennumara: şey acaba desem ki benim şu uzayan saçları keser misin? Bilinmeyennumara: bilmiyorum kızların berberi nasıl oluyor ama bence kesebilirsin. Bilinmeyennumara: hem fazla kısaltırmayacağım. Sadece uçlarından alınsa yeter. Bilinmeyennumara: saç demişken hangi saç şeklinden hoşlanırsın. Kıvırcık mı yoksa düz mü? Bilinmeyennumara: kızlar kıvırcık saçlı çocukları seviyorlarmış. Yani arkadaşlarımın bu konuda çok tartışması var.

Gerçek ailem serisidir.

İntikam uğruna kötü kalpli adam tarafından kaçırılan 2 çocuk biri 6 diğeri 8 yaşında ayliz ve barlas 2 yıl boyunca dağ evinde tutsak edilir kaçmaya çalışırlarsa ve sessiz olmazlarsa şiddet görürler. Ailelerin onları istemeyip bilerek bu adama verdiklerine inandırırlar. 2 yıl sonra kaçmaya çalışırlarken barlası yakalayan kötü kalpli adam onu döver barlasın öldüğünü sanıp kaçar. Aslında o gün barlas ölmemişti acıdan bayılmıştı ama ayliz o gün barlası öldü sandı onu istemeyen ailesi onu bulmasın diye kaçtı. "Barlascım gökyüzü ne kadarda büyük değil mi?" diye sordu ayliz odalarındaki gökyüzünü gösteren devasa cama bakarak. "Evet ay ışığım çok büyük." dedi barlas. "Peki sence bir sonu var mıdır yoksa sonsuz büyük müdür?" diye sordu ayliz. "Sonsuz büyüktür güzelim." dedi barlas. Ayliz heyecanla ona döndü "O zaman birini çook sevdiğimizde ona olan sevgimizi seni gökyüzü kadar sonsuz seviyorum diyer." dedi barlas onun saçlarına bir öpücük kondurdu. "Bende seni gökyüzü kadar çok seviyorum ay ışığım." dedi. Yıllar sonra tekrar evine dönen ayliz bunca acıdan sonra nasıl toparlanıcaktı? Barlasın aslında yaşayıp onu bırakmış oluşunu nasıl hazmedecekti?

Elçin,hayatta yaşadığı zorluklara dayanamayıp kendini o bölgeden uzaklaştırmak ister. Ancak başına daha büyük şeylerin geleceğinden habersizdi.

“Ne var?” dedim, çayımı karıştırırken. “Yüzüme niye öyle bakıyorsun?” “Düşünüyorum da…” dedi, çenesini eliyle sıvazladı, sonra kupasından bir yudum aldı. “Evlenelim mi?” Çay kaşığını elimden düşürüyordum. “Ne?!” “Yani... düşün, gayet mantıklı. Zaten aynı evdeyiz, sürekli tartışıyoruz, gece geç saatlere kadar aynı kanepede film izliyoruz, sen benim yemeğime burnunu sokuyorsun, ben senin battaniyeni çalıyorum. Çifte kumrular gibiyiz işte. Sadece yüzük eksik.”

Bu kitap, klasik bir okul aşkı kitabıdır. Küfür, şiddet ve +18 içerebilir. Şimdiden saçma bir kitap olacağı için özür dilerim.