Yeni asker kurgum efenim, hepinizi davet ederim🫶 Sahra Zorlu Bora Kartal Sancak

Tim komutanlarını kaybettikten sonra izine ayrılan özel kuvvetler timi terör örgütü için önemli olan bir adamın yerinin bir anlık tespit edilmesi üzerine yalnızca bir hafta izin yapıp daha şehitlerini unutmadan yastan ayrılamadan geri toplanmıştı.

"Sen benim kahramanımdın " " Hâlâ öyleyim" " Hayır, hayır değilsin. Yaklaşma bana yaklaşma git ! Sen..." Cümlenin devamı gelmedi kelimeler boğazım da kaldı mavi gök yüzü sanki bizim halimizi anlamış gibi kap karanlık oldu, yağmur yağdı onlarda mı bize ağlıyorlardı, gök yüzü bizim halimizi görüp hüzünlenmiş miydi? Ona döndüm beynime nakış nakış işler gibi sonkez baktım o çok sevdiğim, doyamadığım kahramanım sandığım adamın yüzüne son kez baktım . Ben o gün yaşananların bir rüya olmasını istedim ama olamadı, olmadı hatta orda yaşanan hiç bir şey bir rüya olmayacaktı. O gün benim ve onun hayatı yerle yeksan olmuştu.. Beraber inşaat ettiğimiz evin altında kaldım, kaldı, kaldık. Ordan ya yaralı ya da ölü olarak çıkacaktık...

Dünyadaki adaletsizliği gören küçük UMAY AMBER büyüyünce savcı olmak ister... Askerlere olan tepkiler artıyor ve hiç münasebetli yerlere gitmiyor du bunu gören UMAY bu asılsız ittağların gerçekliliğini merak eder. UMAY askeri savcılık ve hakimlik sınavına başvurusu yapar ve kazanır UMAY. `ASTEĞMEN` görevine yeni timiyle ,başlar... "Hoşgeldiniz sayın savcım" "Hoşbuldum yüzbaşım"

"Bilmiyorduk, biz ölüyorduk. Bilmiyorduk biz yok oluyorduk. Bilmiyorduk biz kayboluyorduk ve biz bilmiyorduk gerçeği, ölümü, kaybolmayı, aşkı... `bir şiir yazdım` dedi, yazar. Göklerde seni anlattım, seni yazdım.. ve `bir şiir yazdım!` diye haykırdı yazar o zaman anladım ki o beni değil bizi yazmıştı... Nereden bilebilirdim ben bu şiirin konusunu? İçinde benim olduğumu? `bir şiir yazdım!` diye gürledi yazar, ve o an anladım ki o beni değil bizi ikimizi aşkı, kaderi ve gururu yazmıştı."

Hakkari`ye tayini çıkan bir ilk okul öğretmeni öğrencisinin annesi yerine başka birisine yazar ve o kişinin üsteğmen olup aynı lojmanda kaldığından habersiz konuşmaya devam eder...

Bir Asker kurgusudur. Okumadan geçmeyin beğeniceksiniz

Bir insan bir insanın kalbi olabilir miydi ? Peki bir insan bir insanın yolu olabilir miydi Ailesi, aşkı, canı pâhasına koruyacağı yoldaşları olabilir miydi Onlar kim mi ? ERTUNGA Adının geçtiği yerde toprağı inleten tüm kansızların korkulu rüyası ERTUNGA TİMİ Gelin onların hayatlarını birlikte okuyup yazalım genişletelim

Olmadık yerde olmadık zamanda kapını çalıyorsa aşk, onu içeri buyur etmekten başka şansın yoktur.

Ajan olan Ülkü Asena Türker,eski mesleği olan askerliğe teğmen olarak geri döner.Ve yüzbaşı ile karşılaşır işte o zaman hayatı değişir. .

Bir savcı düşünün ne olursa olsun dimdik ayakta. Bir asker düşünün ne olursa olsun o kadının bir adım arkasında

Hayal kurarak başladı benim dünyam renklenmeye. Ve bunun sonucunda herşey baştan yazılmıştı. Kurgumun herhangi bir şekilde kopyalanmasını istemiyorum ve eğer aksi bir durum meydana gelirse gerekli işlemler yapılmaktadır.

Sapık: ben geldimm! Sapık: hoşgeldim! Sapık: özlendim ama dimii? Sapık: bence baya özledin. Saudade aktif.. Saudade yazıyor.. Saudade: kızım manyak mısın sen gece saat 3 ne yaşıyorsun. Sapık: uyandın. Sapık: madem uyandın bir sesini duyayım. Saudade: arama ya biraz insaf Allah`ın aşıkna uyuyayım beş dakika daha. Sapık: aa bu ne biçim disiplinsizlik uyuyayım ne!? Sapık: arıyorum o zaman açmazsan sıkıntı. Saudade: ya senin işin gücün yok mu? Sapık: benim işim de gücüm de sensin kıps 😉 Saudade: bak sapık emojilerini çıkarma birde. Sapık: söz veremem ✊🏼 ...

Ardından bakışlarını kendi ailesine çevirdi,"Ece artık sizinle yaşayacak ve böylelikle benimde gözüm arkada kalmayacak." 🧭 Lal insanlar konuşamadıkları için kendini ifade edemez,konuşma zorluğu çekmeyen insanlar kendini anlatır fakat insanlar anlamaz.

Bir insan aynı günde hem annesini hem babasını kaybedermiydi... Alper ve ayça aynı gün gözleri önünde anne ve babasının parçalanmış cesetlerini gördü... Gökhanın tabutu düzdü...

Deliliği dillere destan, özel yetiştirilmiş Yüzbaşı Fatih Keskin ve ekibinin her bir üyesi bir orduya bedel timi Kızıl Hilâl ile birbirinden zor görevlerin altından kalktıkları nefes kesici mücadelelerine tanık olacağız. Ve tabi aşklarına, kayıplarına, fedakârlıklarına, göze aldıkları imkânsızlıklara gönlümüzü bırakacağız. "Cana can, kana kan hakkımdır intikam! "

Üsteğmen Azra Timin komutanıyla birbirlerine Gıcık olurlar Ve olay akışı devam eder.

Başlayalım bakalım okuncakmı 15 Ocak 2025 Askeri kurgu ve genç kurgudur

Gazze`ye yardım için giden askerleri ve doktorları okuyoruz

Şehit olan timinden sonra yeni time atanan Sıla Gündoğdu`nun yeni timi ve doğumda karıştığı için gerçek ailesi ile olan anları bakalım nasıl gelişecek. (Sıradan Gerçek aile kurgusuna benzerdir) Hem kitappad hemde wattpad üzerinde Zirve ve Gölge adında yazılan ilk kitaptır. ♦♦♦ Asker aşkı ve Gerçek aile kurgusudur. Kurgu ve kitap kapağı şahsıma aittir. Kitapta yazılan her şey hayal ürünüdür. Herhangi bir çalıntı durumunda işlem yapılacaktır. Elbette eleştiriler olacaktır ama lütfen saygı çerçevesinde olunuz. Umarım beğenirsiniz ♥ Alıntı paylaşımları için İnstagram Hesabım: https://www.instagram.com/asil_kalem/?__pwa=1#

Yanlışlıkla babanın askerine ve aynı zamanda abinin komutanına yazarsan ne mi olur?…

Oldukca sert ve otoriter bir savcı olan Zeynep Karaman ilgilendiği davaların sanıkları sebebiyle bir korumaya ihtiyaç duyar. Bu koruma tesadüfen daha önce tartıştığı ve davasına baktığı üsteğmen yiğit Çevik olur. Birbirlerine zıt olan iki karakteri büyük şeyler beklemektedir. "Bu aracın burada işi ne?" diye çıkıştı Zeynep, gözlerini adama dikerek. Üsteğmen Yiğit, elindeki dosyayı yavaşça koltuğa bıraktı ve kapıyı açarak aşağı indi. "Öncelikle merhaba," dedi alaycı bir tonda. "Bir sıkıntı mı var savcı hanım?" Zeynep kaşlarını çattı. "Bu araç resmi bir kurumun girişini kapatıyor, farkında mısınız? Sizi nezaketen uyarmasam, ceza yazdırırdım." Yiğit, sakinliğini bozmadan bir adım yaklaştı. "Burası benim de resmi işler için bulunduğum bir yer. Ayrıca birşey soracağım: Sürekli böyle mi konuşursunuz, yoksa bugüne özel mi?" Zeynep bir an duraksadı, adamın alaycı tonu ve kendinden emin duruşu sinirlerini daha da bozmuştu. "Eğitimli biri olduğunuzu düşünmek istiyorum, ama tavırlarınız bunu pek doğrulamıyor üsteğmenim"

Mehir Karataş, askeri üniversiteden yeni mezun olmuş bir subaydır. İlk görev yeri Cizreye kuzeni Karan ile birlikte gitmiştir. Fakat orada, timin komutanı olan adam ile pek hoş geçmişleri olmamıştır. "Neden, o erkek çocuğuna asılmak gibi bir hata yapmıştım ki!?" BU KİTAPTA OLAN OLAY, KURUM VE KURULUŞLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR!

O, bir hayalet kadar görünmez, bir yılan kadar tehlikeliydi. Kimsenin kimliğini bilmediği, derin devletin en gizli casusu Murat, yıllardır ülkesinin güvenliği için en karanlık gölgelerde çalışıyordu. Çocuk yaşta ailesiz kalıp devletin himayesinde büyüyen Murat, vatanına olan bağlılığı ve olağanüstü zekâsıyla derin devletin en güvenilir istihbaratçılarından biri haline gelmişti. Ancak onun yaşamı, yalnızca bir görevden ibaretti. Şimdi ise Murat, İstanbul`un en karanlık yeraltı örgütlerinden birine sızarak ölümle burun buruna bir görevi yerine getiriyor. Silah kaçakçılığı yapan acımasız mafya lideri Rıza Baba`nın güvenini kazanmış, teşkilata önemli bilgiler sızdırarak örgütün planlarını altüst etmeyi başarmıştı. Ancak yeraltının kuralları acımasızdır; en ufak bir hata Murat`ın hayatına mal olabilirdi. Üstelik mafya içinde giderek artan şüpheler, onu açığa çıkarmak için fırsat kolluyordu. Murat’ın hem düşmanlarını alt etmek hem de kendini korumak için zekâsını ve hayaletvari yeteneklerini kullanması gerekecekti. Ancak bu tehlikeli yolculukta yalnızca düşmanlarına değil, kendi içinde taşıdığı karanlığa da karşı savaş vermeliydi. Gölgelerde yürürken dost ile düşmanı birbirinden ayırmak giderek zorlaşacaktı. Bir casusun kimliği ne kadar saklı kalabilir? Sadakat ve ihanet arasındaki ince çizgide Murat, vatanı için her şeyi riske atarken kendini de bir ölüm kalım savaşının içinde bulacak. "Hayalet: Gölgelerde Yürüyen Casus", tehlike, ihanet ve sadakatin iç içe geçtiği, nefes kesen bir casusluk hikâyesi.

Mısra Ertürk, babasının tayini üzerine ailesi ile birlikte Hakkari`ye taşınır.