Gazze`ye yardım için giden askerleri ve doktorları okuyoruz

Şehit olan timinden sonra yeni time atanan Sıla Gündoğdu`nun yeni timi ve doğumda karıştığı için gerçek ailesi ile olan anları bakalım nasıl gelişecek. (Sıradan Gerçek aile kurgusuna benzerdir) Hem kitappad hemde wattpad üzerinde Zirve ve Gölge adında yazılan ilk kitaptır. ♦♦♦ Asker aşkı ve Gerçek aile kurgusudur. Kurgu ve kitap kapağı şahsıma aittir. Kitapta yazılan her şey hayal ürünüdür. Herhangi bir çalıntı durumunda işlem yapılacaktır. Elbette eleştiriler olacaktır ama lütfen saygı çerçevesinde olunuz. Umarım beğenirsiniz ♥ Alıntı paylaşımları için İnstagram Hesabım: https://www.instagram.com/asil_kalem/?__pwa=1#

Yanlışlıkla babanın askerine ve aynı zamanda abinin komutanına yazarsan ne mi olur?…

Oldukca sert ve otoriter bir savcı olan Zeynep Karaman ilgilendiği davaların sanıkları sebebiyle bir korumaya ihtiyaç duyar. Bu koruma tesadüfen daha önce tartıştığı ve davasına baktığı üsteğmen yiğit Çevik olur. Birbirlerine zıt olan iki karakteri büyük şeyler beklemektedir. "Bu aracın burada işi ne?" diye çıkıştı Zeynep, gözlerini adama dikerek. Üsteğmen Yiğit, elindeki dosyayı yavaşça koltuğa bıraktı ve kapıyı açarak aşağı indi. "Öncelikle merhaba," dedi alaycı bir tonda. "Bir sıkıntı mı var savcı hanım?" Zeynep kaşlarını çattı. "Bu araç resmi bir kurumun girişini kapatıyor, farkında mısınız? Sizi nezaketen uyarmasam, ceza yazdırırdım." Yiğit, sakinliğini bozmadan bir adım yaklaştı. "Burası benim de resmi işler için bulunduğum bir yer. Ayrıca birşey soracağım: Sürekli böyle mi konuşursunuz, yoksa bugüne özel mi?" Zeynep bir an duraksadı, adamın alaycı tonu ve kendinden emin duruşu sinirlerini daha da bozmuştu. "Eğitimli biri olduğunuzu düşünmek istiyorum, ama tavırlarınız bunu pek doğrulamıyor üsteğmenim"

Mehir Karataş, askeri üniversiteden yeni mezun olmuş bir subaydır. İlk görev yeri Cizreye kuzeni Karan ile birlikte gitmiştir. Fakat orada, timin komutanı olan adam ile pek hoş geçmişleri olmamıştır. "Neden, o erkek çocuğuna asılmak gibi bir hata yapmıştım ki!?" BU KİTAPTA OLAN OLAY, KURUM VE KURULUŞLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR!

O, bir hayalet kadar görünmez, bir yılan kadar tehlikeliydi. Kimsenin kimliğini bilmediği, derin devletin en gizli casusu Murat, yıllardır ülkesinin güvenliği için en karanlık gölgelerde çalışıyordu. Çocuk yaşta ailesiz kalıp devletin himayesinde büyüyen Murat, vatanına olan bağlılığı ve olağanüstü zekâsıyla derin devletin en güvenilir istihbaratçılarından biri haline gelmişti. Ancak onun yaşamı, yalnızca bir görevden ibaretti. Şimdi ise Murat, İstanbul`un en karanlık yeraltı örgütlerinden birine sızarak ölümle burun buruna bir görevi yerine getiriyor. Silah kaçakçılığı yapan acımasız mafya lideri Rıza Baba`nın güvenini kazanmış, teşkilata önemli bilgiler sızdırarak örgütün planlarını altüst etmeyi başarmıştı. Ancak yeraltının kuralları acımasızdır; en ufak bir hata Murat`ın hayatına mal olabilirdi. Üstelik mafya içinde giderek artan şüpheler, onu açığa çıkarmak için fırsat kolluyordu. Murat’ın hem düşmanlarını alt etmek hem de kendini korumak için zekâsını ve hayaletvari yeteneklerini kullanması gerekecekti. Ancak bu tehlikeli yolculukta yalnızca düşmanlarına değil, kendi içinde taşıdığı karanlığa da karşı savaş vermeliydi. Gölgelerde yürürken dost ile düşmanı birbirinden ayırmak giderek zorlaşacaktı. Bir casusun kimliği ne kadar saklı kalabilir? Sadakat ve ihanet arasındaki ince çizgide Murat, vatanı için her şeyi riske atarken kendini de bir ölüm kalım savaşının içinde bulacak. "Hayalet: Gölgelerde Yürüyen Casus", tehlike, ihanet ve sadakatin iç içe geçtiği, nefes kesen bir casusluk hikâyesi.

Mısra Ertürk, babasının tayini üzerine ailesi ile birlikte Hakkari`ye taşınır.

lisede muhasebe okuyan bir kızdan; KOMİSER LAVİN e dönüşen bir kız :İstanbul`dan Hakarı`ye taşınan bir hayatı olan; ve 45 saniyede bitten her şey: ben Lavin ve bu benim haytım kayıplarla ve umutsuzluklarda dolu olan hayatım

Bordo Bereli cesur bir askerin ve başarılı bir doktorun hikâyesi... "Halide sana deli gibi aşık!" En yakın arkadaşım, sevdiğim adama sırrımızı söylerken, duvarın dibinde gizlice onları izliyordum. Tüm bedenim heyecan ve korkuyla titriyordu, Ali Deniz`in insanın içini üşüten sesini duyduğumda kalbim buz tutmuştu. "Şimdi git o arkadaşına söyle! Bin tane kalbim olsa birini bile ona vermem!"

"Güneş yağmur yağmadıkça çıkaramazdı gökkuşağını. Tamamlanamazdı gökyüzü. Ve aşk bir kalbe düşmedikçe sevda nedir bilmezdi kalp. Bizim gibilerin sevdası da vatan aşkı kalbe düşünce yanmaya başladı. Ya da hayal ettiği aşkı vatanda bulunca..."

Büyük bir travma yaşayan Ahsen psikolojik tedaviyle geçen 1 yılın ardından mesleğine tekrar geri dönmüş ve atanmıştır.Ahsen ile Batur’un Van’da başlayan hikayesi ise pek iç açıcı değildir.

Hüma, daha doğarken zorluklarla yüzleşmek zorunda kalan genç bir kadındır. Hayat ona hep sert yüzünü göstermiş, mutluluğa ulaşmaya çalıştıkça karşısına engeller çıkarmıştır. Bir gün yolu, özel bir askerî ekip olan Piyon Timi ile kesişir ve bu karşılaşma, onun için yeni bir başlangıcın kapısını aralar. Yalnızlık, karanlık ve acılarla dolu bir dünyada Piyon Timi, Hüma`ya yalnızca umut değil, aynı zamanda sıcak bir aile hissi de kazandırır. Ancak bu hikâye, sadece hayatta kalma mücadelesi değil; aynı zamanda Hüma`nın kendi gücünü keşfederek gerçek aşkı bulma yolculuğunun hikayesidir. Zorluklarla örülü bir hayatın içinden doğan bir cennet kuşunun hem kendine hem de hayata tutunma hikâyesine tanık olun.

Baze aşk bize yanlış bir hata bile yaptıra bileçek kadar güçlü bir duygu,bu yeminli aşk hikâyesinde ne ihanetler ne dramlar ile sizlerleyim. Kurguma bir şans vere bilirsiniz.

Teşkilat, için bir zamanlar çalışan birinin aniden köstebek çıkması. Bu köstebeği bulmak için verilen kayıplar, aşk, dostluk, ihanet... Sevilay ve Doğukan`ın haini bulmak için tanışıp, onları neyin beklediğini bilmeden beraber bu yola çıkmaları...

General sert Bir sesle bağırınca bakışlar bizi buldu ben sinirden çıldırırken sırf karşımdaki üstüm diye ses çıkarmıyordum ama daha fazla dayanamayarak "Siz bize teröristi susturun dediniz bizde ne oldu diye sorunca sizin yüzünüzden başım ağrıyor dedi bizde gereken ağrı kesiciyi verdik sayın generalim ve ben bunda bir yanlış görmüyorum herkes TÜRK ASKERİNİN ÖNÜNDE BAŞ EYMESİNİ BİLİCEK"

"Sen benim yuvamsın Asel. Geçmişim, geleceğim, şimdimsin. Bir sen ol yeter bana ama sensiz olmaz. Seninle nefes alıyorum. Seninle güzel her şey. Ömrümün yettiği kadar sadece sen. Seni sevmeyi durduramıyorum, durdurmak istemiyorum." Yirmi altı yıllık hayatım gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti. Onsuz bir âna bile rastlamadım. Benim için imkansız ve uzak olan bir ânda yakın olmuştu. Nasip, ne kadar güzel bir şey. Hep bir zamanı vardır dedim. Bekledim. Sonunda o zaman dilimi gelmişti. Asaf... Yarınlarımın sahibi. İçimdeki en güzel yere sahip adam. Kalbim sahibine kavuşuyordu galiba sonunda. ~ Asel Sönmez ve Ali Asaf Kaya Savcı ve pöh`ün hikayesini okumaya hazır mısınız?

Bir kadın mafyanın takıntılı olduğu eski aşkı geri dönüş yapınca neler olacak?

Hayatını kurtarmaya adayan genç bir doktor ve vatanını savunmak için her şeyden vazgeçmiş bir asker... Soğuk kış gecelerinin ortasında, kar taneleri arasında filizlenen bir aşk hikayesi. Geçmişin acıları ve geleceğin belirsizliği arasında, ikisi de kalplerindeki sıcaklığa tutunmak zorunda. Aşk, fedakarlık ve umut dolu bu hikaye, bir kar tanesi kadar narin ama bir fırtına kadar güçlü duygularla sizi saracak.

Savaş alanında olanlar aşiretlere kadar gider...

izin verde kollarinda öleyim Bartın 🫶🏽🥹 Kollarında ölmek güzel olurdu 🫶🏼🥹

Birbirini yıllarca görmemiş kuzenle büyüdükten sonra ilk bakıştaki aşkın geri dönmesi

yeniden yazılıyor) Babasının şehit düşürüldü gün doğan ve onun intikamını almaya yemin eden YÜZBAŞI GÖKTUĞ KURT. Bu kitap tamamen kurgudan ibarettir. Bu kitabın tüm hakları gizlidir. #sevvalklnn

"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir." Küçükken babaannesi yüzünden annesini kaybetmiş, teröristler yüzünden babasını kaybetmiş bir kız çocuğu. Kim bilebilirdi ki büyüyünce asker olacağını ve onların soyunu kurutmaya ant içeceğini. Yeni hayatı ona eski anılarını ve sevdiklerini verdi. Peki ya geri alacak mı? Ben yazmak için hazırım peki ya siz Şeyma ve Yavuz`un hikayesini okumak için hazır mısınız?

1992-1993 Hakkâri, Kuzey Irak "Hiçbir acı, beklemek kadar acı değildir. Kurt yalnızlığına düştüğün zaman bil ki artık kendinde de değilsindir..." ~ Yüzbaşı Selçuk Acar Gerçekler acıdır. Lakin bu hikâyenin gerçeği nedir? Gerçeğin ne olduğunu bilmeden acıyı nasıl tadabilirsin ki? O zaman gel benimle! O zamanın yalnızlığını gel benim içimde gör ve hisset! Ana yok, baba yok, kardeş yok! Yalnızca sen ve kurtarılmayı bekleyen ruhlar var. Boş bedenlerin arasına sıkıştırılmış ve onca insanın arasında yalnızlığa mahkûm edilmiş ruhları gör! Ölüme bir nefes kadar yakın, yaşamaya ise ulaşılamayacak kadar uzak bedenlerin içine hapsolmuş ruhlarla tanışmaya hazır mısın? O zaman acılara dayanmaya hazır ol. Bu bilindik bir acı olmayacak. Çaresiz ve yapayalnız bırakılanların acısı... İsimsizlerin... Yapayalnız bir karakol, yapayalnız bir sürü çaresizce yardım bekleyen insan, çaresiz bir komutan, çaresiz bir sürü çocuk... Çığlık sesleri, imdat çağrıları, bir askerin silah arkadaşı için feryatları, ilk görevinde şehit olan bir asker ve tahmininden daha fazlası... Onların bir adı ya da sıfatı yok. Sadece şu cümle ile anlatılır bu hikâye: Hakkâri, yolun sonu...

Sen sadece seni sevenlere ölüm getirdin kız çocuğu seni hiçbir zaman sevmeyeceğim... Neden beni sevmedin sevilmeyecek kadar kötü bir insan mıyım... Bazen ruhun ölüm kokarken hayat seni bulur... Argo içerir