Asena 27 yaşında bir yüzbaşı. Küçük yaşta ailesi tarafından terk edildi. Göreve başladığı ilde onu terk eden ailesini görüyor... Karanlık sırlar tek tek ortaya çıkıyor... (Genellikle 29-32 yaş arasındaki bireyler yüzbaşıdır. Tabiki bazı istisnalar dışında.)

2022 yılında, doğu sınır hattında terör olayları giderek artmış, bölgede istihbarat zayıflamış, kritik yollar düşman kontrolüne geçmişti. Bu kaosun içinde bir tim vardı ki adını duyan korkudan geriye bakamazdı: Atmaca Timi. Ve o timin başında bir isim, düşmanın kâbusu, dostun sarsılmaz gücü: Kıdemli Üsteğmen Ekim Karaca. Düşmanları ona "Karayel" derlerdi. Çünkü estiği yerde düşman kalmaz, bastığı topraklarda huzur başlardı. Ancak bu kez karşılarında sıradan bir yapı yoktu; organize, iyi silahlanmış ve içeriden bilgi sızdıran güçlü bir çete vardı. Ekim, yaşanan küçük bir aksilikle birlikte biriyle tanışır. içinden bir ses onunla son karşılaşması olmadığını söyler. Günler sonra Atmaca Timi kritik bir noktaya sızma görevi alır. Operasyon başarıyla sonuçlanır, düşman mevzisi yok edilir. Fakat dönüş yolunda pusuya düşerler. Ekim, timinin başında ilerlerken kurşunların hedefi olur. Kurşun sesleri kulaklarında çınlarken, kurşunların şiddetiyle yere düşer. Tüm hayatı film şeridi gibi geçerken, boğuk bir ses duyar: "Dayan, ölmek yok!" Bilinç bulanıklığında tek hatırladığı şey, onun hayatını kurtarmaya çalışan adamın gözleridir.

Bu kitap Yüzbaşı Salman Kurtoğlu`nun 28 yıl sonra bulduğu Gerçek Ailesi ile gelişen olayları ve Asker olduğu için çıktığı görevleri anlatmaktadır. Kitabını daha önce yayınlamıştım ama sonra sildim ve şimdi tekrardan yazmaya başladım umarım beğenirsiniz. Kitabım`da hiçbir şekilde b×b yoktur. Kitabım`dan herhangi bir çalınma veya kopyalanma durumunda gerekli işlemler yapılacaktır.

𝐴𝑟𝑎𝑑𝑎𝑛 𝑢𝑧𝑢𝑛 𝑦𝑖𝑙𝑙𝑎𝑟 𝑔𝑒𝑐̧𝑒𝑟. 𝐻𝑒𝑟 𝑖𝑘𝑖𝑠𝑖 𝑑𝑒 𝑚𝑒𝑠𝑙𝑒𝑘𝑙𝑒𝑟𝑖𝑛𝑑𝑒 𝑏𝑎𝑠̧𝑎𝑟𝑖𝑙𝑖 𝑜𝑙𝑚𝑢𝑠̧, 𝑘𝑒𝑛𝑑𝑖 𝑐̧𝑒𝑣𝑟𝑒𝑙𝑒𝑟𝑖𝑛𝑑𝑒 𝑠𝑎𝑦𝑔𝑖𝑛 𝑦𝑒𝑟𝑙𝑒𝑟𝑒 𝑔𝑒𝑙𝑚𝑖𝑠̧𝑙𝑒𝑟𝑑𝑖𝑟. 𝐴𝑛𝑐𝑎𝑘 𝑔𝑒𝑐̧𝑚𝑖𝑠̧𝑖𝑛 𝑔𝑜̈𝑙𝑔𝑒𝑠𝑖, 𝑜̈𝑧𝑒𝑙𝑙𝑖𝑘𝑙𝑒 𝑜 𝑚𝑢𝑡𝑠𝑢𝑧 𝑣𝑒𝑑𝑎, 𝑘𝑎𝑙𝑝𝑙𝑒𝑟𝑖𝑛𝑑𝑒 𝑔𝑖𝑧𝑙𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑦𝑎𝑟𝑎 𝑜𝑙𝑎𝑟𝑎𝑘 𝑘𝑎𝑙𝑚𝑖𝑠̧𝑡𝑖𝑟. 𝐾𝑎𝑑𝑒𝑟, 𝑜𝑛𝑙𝑎𝑟𝑖 𝑒𝑛 𝑏𝑒𝑘𝑙𝑒𝑛𝑚𝑒𝑑𝑖𝑘 𝑎𝑛𝑑𝑎, 𝑡𝑒𝑘𝑟𝑎𝑟 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑟𝑎𝑦𝑎 𝑔𝑒𝑡𝑖𝑟𝑖𝑟. 𝐵𝑢 𝑡𝑒𝑠𝑎𝑑𝑢̈𝑓, 𝑠𝑎𝑑𝑒𝑐𝑒 𝑏𝑖𝑟 𝑘𝑎𝑟𝑠̧𝑖𝑙𝑎𝑠̧𝑚𝑎 𝑑𝑒𝑔̆𝑖𝑙, 𝑎𝑦𝑛𝑖 𝑧𝑎𝑚𝑎𝑛𝑑𝑎 𝑔𝑒𝑐̧𝑚𝑖𝑠̧𝑙𝑒 𝑦𝑢̈𝑧𝑙𝑒𝑠̧𝑚𝑒 𝑧𝑜𝑟𝑢𝑛𝑙𝑢𝑙𝑢𝑔̆𝑢𝑛𝑢 𝑑𝑎 𝑏𝑒𝑟𝑎𝑏𝑒𝑟𝑖𝑛𝑑𝑒 𝑔𝑒𝑡𝑖𝑟𝑖𝑟.

Bir çiçek solunca, iki kalp birden yanarmış. Bu hikaye yanıp küllerinden doğan bir asker ve savcının

Savaş zamanında hayatta kalmaya calışan bir baba ve kızını hikayesi

Onların yolunda, aydınlık bir gelecek...

Ben kaderimi yaşarım sen de ancak izlersin. Bir daha benle bu şekilde konuşma!.~ilayda Papatyam sakin olur musun? Bak hem sana ne aldım... Sence ne aldı?

Hakarinin daglarında bir tesadüf... Sahra savcı olarak çıktıgı yolda geçmişin bölgeleriyle yüzleşir. Çocuklugunda sevmediği o yabancı karşısında bir asker. Rüzgar O, sahrayı hatırlıyor...sahra ise onu hatırlamıyor.

"Sen haklıydın," dedim usulca kollarımı boynuna dolarken. "O gün dediğin her şeyde haklıydın. Büyüdüm ve nankör olmayı öğrendim." Gözlerimin en derinine bakan kehribar gözleri karaya büründüğünde, sinsice kulağına eğilip şu sözleri söyledim. "Gardını al, çünkü beni dönüştürdüğün bu hâl için benden özür dileyeceksin."

Melisa Aslan adında kiz abisinin timi ile yakin ve abisinin timinden birinden hoslaniyor ve onlarin hikayesinin baslangici

Ben Hilal Wilson 24 yaşındayım ailenin en büyük kızıyım annemle babamı çok küçükken kaybettim babam bir kan davası yüzünden kaybettim annem ise kardeşim doğum yaparken kaybettim ve kız kardeşimin hem annesi hem babasıyım kardeşim yaz 6 yaşında ve bende kalp damar doktoruyum ve kardeşime zaman ayıramıyorum onun yengeme ve amcama emanet ediyorum ... Yine günlerden birgün nöbet için hazırlandım ve hastaneye geldim hastalarımla ilgilenirken acil bir hasta geldiğini öğrendim Hemşire:Hilal hanım acil hasta geliyor Sen: tamam hemen ameliyathaneyi hazırlayın Ve ambulans gelir Sen: durumu nedir? Hemşire: asker 26 yaşında vurulmuş kurşun kalbine yakın bir yerde olduğunu düşünüyoruz Sen: tamam ameliyathane hemen ameliyata girersin çok güzel geçmiştir ve çıkınca karşında ordu gibi bir sürü insan vardır. Komutan: Durumu nasıl doktor Sen: Durumu gayet iyi ameliyat güzel geçti bir 5 dakika sonra normal odaya alacağız uyanınca görebilirsiniz geçmiş olsun Komutan: teşekkürler doktor Sen: rica ederim görevim bu tekrardan geçmiş olsun Diğer hastaları kontrol edersin bugün nöbetçi olduğum için çok yorucu bir gün olacağını biliyordum onun için kahve almaya gittin kahveni içtikten sonra hastanın yanına gittin ve uyandığını gördün Sen: demek uyandınız kendinizi nasıl hissediyorsunuz Leon bey ağrınız var mı Leon: iyiyim sağolun evet biraz ağrım var Sen: tamam ben şimdi ağrı kesici yapacağım 10 dakika içerisinde bütün ağrınız kesilecek Leon: tamam teşekkürler Sen ağrı kesici yaparsın tam çıkacakken bileğinden tuttu Leon Leon: doktor gözlerin çok güzel Sen : teşekkür ederim müsadenizle öbür hastalarımın yanına gitmem lazım Leon: müsaade sizin deniz gözlü Odadan çıktıktan sonra kalbimde kelebekler uçuştuğunu fark ettim ne oluyordu bana aşık mı yolladın ona daha hiç tanımamışken onu hayır Hilal aşık falan olmamalısın o sadece bir hasta gelip gidicek gedini bu kadar kaptırma deyip hastaların yanına gittin LEONUN AĞIZINDAN Doktor odadan çıktıktan sonra kalbini kelebekler uçuştu ilk defa birine karşı bu kadar değişik hissediyordum çünkü ben aşık olamazdım kimseyi sevemezdim çünkü ben sevmeyi hak etmez biriydim Leon: seni sevdim Deniz gözlü Dedim ve uykuya daldım SENİN AĞIZDAN Nöbetin bitti ve eve geldin bugün izinliydin gün boyu uyuyacaktın ta ki yengen kapıyı çalana kadar Gül: Prensesim günaydın hadi kalk sabah oldu Sen: Günaydın yengoşum ama 5 dakika daha Gül: aaaa olmaz hadi kalk Ve onda Yaz geldi Yaz: Abla hadi kalk sana çoook güzel kahvaltı hazırladık Diyerek yatağımda zıpladı Sen : Günaydın öpücüğü olmadaakn uyanmam Yaz hemen yanağımdan öptü Sen: Bak şimdi aydı güneşim Neyse burada geçelim sen kahvaltını eder hastaneye gidersin direk leonun yanına gidersin Sen: Günaydın Leon bey nasılsınız Leon: iyiyim Sen: tamam test sonuçlarınıza bakalım eğer durumunuz iyiyse bir sıkıntı yoksa taburcu olabilirsiniz Leon: tamam teşekkürler Sen: rica ederim Tam gidecekken Leon seni kolunu tuttu ve dediki BÖLÜM SONU

Gençgen üstüne birçok sorumluluk ve ağırlık binen Doktor Açelya arkadaşı Zehra`nın yanına Şırnak`a gidince karıştığı tim ve hiç yaşamadığı olayları anlatıyor... Açelya albino hastası bir kız ve ailesi Daha doğrusu babası zengin olduğu için hem hastalığı hem de zenginliği göze batan bir kızdı Bu zorluklar arasında aşık olabilecek mi! Herşey bir OYUN muydu?! Açıklamayı harika yapamazsam da bence bir şans vermelisin

Kitap kapağına bakarsak iki eski aşkın hikayesi diye yorumlayabiliriz fakat öyle değil. Bu iki kardeşin hikâyesi, Arda ve Arya... Arel&Aleda TÜRKOĞLU çiftinin ikiz çocukları, iki kardeş birbirine çok sıkı bir şekilde bağlıyken aralarına 3. Kişiler girerek onların arasını bozar... "TUTUNACAK DALIM BİR SEN" şimdi sizlerle buluşuyor! "Avcımdan Başkası İyi Gelmedi" serisinin yeni kitabı şimdi sizi bekliyor.

Ağrı`ya tayini çıkan Teğmen Hilal Kızıltaş`ın yeni timi ve görev yerine alışma süreci. Hilal Kızıltaş yeni görev yerinde neler yaşayacak ve nelerle karşılaşacak?

Her düğüm bir bağı beşinden,getirirse . Ve bu iplere aşk dolanırsa; "Beni kullandığını nasıl açıklıcaksın!" "Ben vatanımı korudum, Ahsen babanda vatan hainidi olması gereken oldu!" "B-Ben nolucak ben nasıl atlatıcam. Savaş beni kandırdın, kullandın!" "Mecburdum seni kullanmak zorundaydım. Ama artık özgürsün git!" "Kanatlarımı kırdın, Savaş" *zorlu aşk masalı *

Elindeki kripteksi açabilmek için bir kasabaya gönderilen istihbarat ajanı,onu açabilecek tek kişinin Yüzbaşı olduğunu öğrendiğinde,zamanın karanlık dehlizlerine gömülmüş sırların geri sayımı başlar. Geçmişten gelen büyük oyunlar, zamanın kördüğüm kıldığı hakikatler... Gül, kripteksin sırrını çözmek için Yüzbaşı`ya ulaşmak zorundadır. Ancak bu yolculuk, sandığından çok daha tehlikeli, çok daha derindir. Çünkü bazı sırlar, gün ışığına çıktığında yalnızca geçmişi değil, bugünü de kanla mühürler. "Bilmezsen ölürsün, bilmezsen ölürler." dedi. Ve ben bilmedim, öldüm. Bilmedim, öldüler... *** Onlar sadece canlarını değil tüm hayatlarını ortaya koyanlardı aldıkları nefes yedikleri lokma ayak bastıkları toprak bile meslekleri içindi, ölüm ve yaşam arasında yürürken ölümle barışmış yaşamla küsmüştü çünkü yaşam ona zorla sunulmuştu... Attığı her adımda cesareti, disiplini, korkusuzluğu ve kahramanlığı konuşulan adamın etrafına ördüğü duvarlar yalnızca düşman için değil aynı zamanda kendi içindeki kimsesiz büyüyen çocuğa,zaaflarına karşı şekillenmiş büyük bir kalkan.En derinlerinde bir çocuğun kaybolmuş ruhu hiç tatmadığı sevgi ve korkuları vardı. Gözlerini bazen ölümün soğukluğu bazende vatana olan bitmeyen borcunun kutsallığını taşırken şimdi o gözlere yıllar sonra bu gün korku tohumu ekilmişti aslında bu en derinlerine gömdüğü çocuğun fısıltılarıydı . Biliyordu onu bulduğunda kimsenin el uzatmadığı çocuğa o kadının tekrar dokunacağını ... "Ben deniz meltemi bile tatmamış bir toprak sen ise yalnızca ada ülkesinde bir çiçek ..."

Korktuğun alevdir, çakacağın kibritin ise senin kendi ellerindir. Ve unutma, korktukların her zaman için senin efendindir. Seversen zaaf edinirsin, sevmezsen de duygularını yitirirsin. Şimdi sen seç, hangisi daha çok tüketir seni? Sustukların mı yoksa, vazgeçtiklerin mi? ﮩ٨ـﮩﮩ٨ـ♡ﮩ٨ـﮩﮩ٨ـ 🕯️: “Ne yapardım?” diye fısıldadı, sesi o kadar derin çıkıyordu ki, sesinde bile boğulacağımı sandım. Aramızdaki mesafe azaldıkça nefesini yüzümde hissettim. Gözlerimi kapattım; sanki karanlıkta bile birbirimizi görebilecekmiş gibi. Sanki tüm bunlar bir oyunmuş da, ben onu küçükken yaptığım gibi ebeleyecekmişim gibi. Ama öyle olmadı. Büyüdüğümüzü biliyordum ve artık oyunlara değil, kendi yalanlarıma sığınıyordum. Alnını alnıma yasladığında zaman, en azından benim için, durmuş gibiydi. “Ben sensiz ne yapardım?” dediğinde, içimde bir şeyler daha kırıldı. Kırıklar ise, dikenli teller misali boğazımı ızdırap verici bir şekilde sardı. Yıllardır acıyla, çığlıklarımla ve yarım kalmışlıklarımla ördüğüm duvar, kendi kalbimin üzerine yıkıldı. Enkazın altında kalan bendim. Enkazın altında kalan bizdik.

Birbirlerinden habersiz bir aşkın gölgesinde geçen çocukluk yılları... Ve yıllar sonra, çatışmaların ortasında yeniden karşılaşan iki asker: Umay Öztürk ve Aden Keskin. Aynı tim, aynı vatan, aynı kalp atışı. Kimi zaman göz göze geldiklerinde yanan bir öfke, kimi zaman bir tebessümde gizlenen sarsıcı duygular... Aşkları, barut kokusu ve görev emirleri arasında şekillenirken; kader onların yollarına suskunluk, ihanet ve ölüm sessizliği bırakıyor. Aden, üstlendiği gizli bir görev için kendi ölümünü sahnelediğinde Umay`ın kalbine gömdüğü her şey bir yıl sonra tekrar canlanır. İki ay süren sessiz bir sitemin ardından yeniden bir araya gelirler... Kalbim Sana Emir, görev ile aşk, fedakârlık ile hasret arasında sıkışıp kalmış iki yüreğin hikâyesi... Ve unutma; ne aşktan ne de kaderden kaçamazsın... --- ❤️‍🔥

Ben sert bir kadındım.Hayat beni buna mecbur bırakmıştı kendi tercihim değildi nasıl bir kadın olucağım.Daha küçük yaşımda bir sürü görünmez yükler verilmişti omuzlarıma ama bir şekil o yüklerin üstesinden gelmiştim.Gelmiştimdr sonuç beni böyle bir kadına dönüştürmüştü.Şimdi ise benim gibi bi kadın kalbinde bi kıpırtı hissediyordu inanılıcak gibi drğilidi çünkü kalbimi hissetmeyi unutalı baya olmuştu.Şimdi karşımdaki adam yüzünden tekrar bir kalbimin olduğunu hatırlamıştım.O geldiğinden beri değişmiştim.

Ben Alara Gümüşay.... Her şeyini küçük yaşta kaybetmiş. Hayata 10-0 başlamış Alara. Bende bir gün herkes gibi kahkaha atabilecek miyim ? Yarınım ne olacak diye düşünmeden yaşayabilecek miyim ? Yüreğimdeki acıları elbet bir gün son bulacak mı ? İşte orası meçhul. Ben Cihangir Arslanbala.... Kardeşini vatana şehit vermiş, annesi tarafından terk edilmiş , babasını küçük yaşta kaybetmiş; kimsesiz , yapayalnız, günden güne bilinmez bir hiçliğe doğru giden Cihangir. Kimsesizliğime kimse olacak biri var mı ? Şu acıdan başka bir şey görmeyen feri sönmüş gözlerimin içi bir gün gülecek mi ? Alara Gümüşay ve Cihangir Arslanbala ` nın amansız ve bir o kadar çetrefilli aşkı. O çetrefilli aşk kardelen çiçeği gibi üzerindeki onca yüke rağmen yeşerecek mi ? Birlikte yaşayıp birlikte göreceğiz.

Savaşın ortasında

Olmadık yerde olmadık zamanda kapını çalıyorsa aşk, onu içeri buyur etmekten başka şansın yoktur.

"Benden uzak dur doktor!"dedi yüzbaşı " Sana çekiliyorum asker " dedi doktor İkiside birbirine aitti ama bu görevlerine engeldi aşka yer yoktu savaş ve çaba vardı ama onlar emirlere karşı gelebilirler di çünkü aşk engel tanımazdı.

Ben Nazlı. Denilenlere göre beni 12 günlükken çöp konteynırının kenarına bir kış gününde sadece bir zıbınla bırakıp terk eden anayla babanın kızı Nazlı. 22 yıllık hayatında özgürlüğün tadını hiç tatmamış, hayatı boyunca oradan oraya savrulmuş, hor görülmüş eziyet edilmiş Nazlı. Şimdi bu taşlı yollardan geçerken başımı cama yaslamış sakince yolu izliyordum. Bunca yıllık hayatımda hiç gün yüzü görmememe rağmen öğretmen olmayı başarmış, şimdi ise bir köy okuluna, küçücük kalplere dokunmaya gidiyordum. Teröristlerin yoğun olduğu bir bölgeymiş burası, öyle diyorlar. Çokta tehlikeliymiş. Bunların hiç biri benim umrumda değildi. Telefon rehberimde bile kayıtlı kimse yokken, çokta canımdan endişe ettiğim söylenemezdi, mezarımın bile kimsesizler mezarlığında olacağını biliyordum. Yanılmıştım. Tek bir adamın hayatım,kalbim olacağını, ailesinin ailem olacağını bende tahmin edememiştim.