Kitabımızın reklamını yapmabilirsiniz.

Ben, Defne Soykan. Bir zamanlar herkesin "güçsüz" dediği o küçük kızdım. Daha 14 yaşındayken, bir çocuğun asla yaşamak zorunda kalmaması gereken acılarla yüzleştim. Sevdiklerim elimden alındı, yalanlarla kandırıldım, ihanete uğradım. O gün, içimde bir yemin doğdu: Bir daha asla boyun eğmeyecektim. Kırılmış olabilirim ama yıkılmadım. Her darbeyle daha da güçlendim. Artık kim olursa olsun, karşıma dikilen kimse beni durduramaz. Çünkü ben, artık yardıma muhtaç bir kız çocuğu değil; geçmişin küllerinden doğan güçlü bir kadınım. Hazır olun... Çünkü yaşatacağım devrim daha yeni başlıyor.

Kaderimizde vardı birbirimizi bulmak ve o kaderi bizim yazmamız lazımdı

24 yaşında hen ailevi hemde psikolojik sorunlar ile savaş veren Arya, hayata tutunma sebebi olan piyanoyu bir gece mekanda çalmaya gider. O gün o izleyicilerin arasındaki bir Mafya Örgütü lideri onu izlerken o bundan sonra olacak yer altı dünyası bağından habersizdir.

Tozlu bir rafta bulunan son bir parça...

Çok nadir bulunan bir kana sahip olan bir kız düşünün yıllar önce yetim kalmış. Meltan Aygü kansızlıktan bir gün bayılır. Ona kan veren ise Dämonenin başkanı Tonay Kunter. Bu kan damlaları Meltana borç olarak verilir ve yıllar sonra alacaklı borcunu ister. Tonay Meltanı ister.

Tek yaşıyan Helin Sanık gece vakti dışarı çıkar ve görmemesi gereken bir şeyi görür. Fakat orada onunla görülen yeraltının kralı olan Ateş Sankı onunla anılmaya başlar.

Arya, Türk istihbaratının görevlendirdiği genç bir ajandır. Teröristlerin arasına sızmış, kimliğini saklayarak görevini sürdürmektedir. Fakat her şey, ATEŞ Timi’nin ani baskınıyla altüst olur. Çatışmanın ortasında yaralanan Arya, askerler tarafından terörist sanılır. Oysa o, aynı tarafın adamıdır. Kimsenin kimseyi tanımadığı, güvenin kolay kazanılmadığı bu savaş ortamında, zamanla kurulan bağlar hem hayatta kalmak hem de duygularla yüzleşmek anlamına gelir. Kurşunların sustuğu anlarda, sessizlik başka bir savaşa dönüşür.

"Dostluk, bazen en derin sırrın kapısını aralar." Aras Demirkan ile Karan Akıncı, birbirine zıt ama ayrılmaz iki dost. Biri aklın pusulası, diğeri kalbin ateşi. Karan, ailesinin mafya geçmişinden kalan karanlık bir mirasla boğuşurken, Aras, strateji ve sessizlikle kurduğu dünyada gerçeği arıyor. Onları bağlayan şey çocukluk anıları değil sadece — Geçmişte yapılan bir seçim, bugün başlayacak bir oyunun anahtarı. İsmi fısıltıyla bile anılmayan bir yapı: Protokol 13. Kimin dost, kimin düşman olduğu belli değil. Ama herkesin bir bedel ödeyeceği kesin. Şimdi Karan ve Aras, sadece hayatlarıyla değil; Dostluklarıyla, sadakatleriyle, ve geçmişin sırlarıyla sınanacak. İhanetin en yakınında saklandığı bir dünyada, gerçek güç, kime güveneceğini bilmekte saklı. --- Protokol 13 Birlikte büyüyen iki çocuğun, Aynı karanlığa farklı yollarla yürüyen iki adamın hikayesi. Ve arkalarında yanıp sönen tek bir soru: Kardeşlik mi kalacak, yoksa kurallar mı kazanacak?

Ezgi ailesi ile yaşıyordu fakat bir gün ailesi onu Altuğ`a verir... Bunun üzerine yaşanan olaylarla sürükleyici bir kitap çıkar.

Düzenleniyor...

Doğa korkakti ama şimdi dumanla sis oldu hemde hiç korkmadan

Kalabalıklar içinde de yalnızdır insan derdini anlatacak birilerinden ziyade derdini gerçekten anlayacak birileri yoksa yalnızdır

Крупин ailesinin karanlık hayatına şanssızca düşen iki ışıktı onlar: Дикий ve Проклятый… Rusya`nın ıssız sokaklarına doğduklarından beri aşina olan ikizler çok küçükken kaybetmişlerdi her şeylerini. Babaları, düşmanlarının karısından sonra ikizlerinin de peşine düşeceğine emin olduğu için onları birer savaşçı haline getirene kadar eğitmişti ve artık savaşmak için arkasında güvenebileceği çocukları vardı. Benim lakabım Дикий. Bana Vahşi dediler çünkü kadın başıma hastanelik ettiğim onlarca adamları, şirket sistemlerine saniyeler içerisinde sızıp el koyduğum paraları kendilerine yedirememişlerdi ve bu onlara çok vahşice gelmişti. Kardeşimin de lakabı Проклятый. Ona Lanetli dediler çünkü onun plan ve strateji becerisi, her bilgiye erişebilme ustalığı ve hackerlık numaraları herkesi korkutmuştu ve bu onlar için bir lanetti. Gerçek adımızı bile bilmeden bahşettikleri bu lakaplarla Крупин ailesinin karanlık hayatına şanssızca düşen iki ışıktık ve biz, kendi kendimizin eğitmeni olmuştuk. Birlikte yürüdüğümüz her yol, sırtımızda onca yük olmasına rağmen, bizim için hep daha fazla ışık ve daha az karanlık demekti. Ama bu ışık, sonradan öğrenmemiz gereken acı bir gerçeği saklıyordu: Işığın olduğu her yerde, karanlık da vardı. Ve biz, o karanlıkla baş edebilmek için büyütülmüştük. Her adımımız bir tecrübeydi; her hatamız ise kaybedilen bir fırsattı. "Savaş, hayatta kalmak için gereklidir," derdi babamız. "Ama unutmayın, bir savaşçı yalnızca kendi kaderini şekillendirebilir. Ne kadar güçlü olursanız olun, yalnızsanız kaybedersiniz." O günden sonra, Дикий ve Проклятый birbirlerinden başka kimseye güvenmedik. İntikam için büyütüldük; ama intikamın acımasız yolu, bizi başka yerlere sürükleyecekti. Artık ne annemizin sevgisi vardı ne kuzenimizin yol göstericiliği vardı ne de babamızın desteği. Kendi yollarımızı çizecektik ve her kararımız yalnızca bize aitti. Ve tek bir hedefimiz vardı: İntikam.

“İntikam, sabır ister.” Dünya bir satranç tahtasıydı ve insanların çoğu da birer satranç taşı… Kimi piyondu, kimi vezir, kimi kaleydi, kimi fil… Kimi ise Şah’tı ve Şah yenilirse oyun biterdi. Ben henüz Şah değildim. Vezir de… Piyon olamayacak kadar iyi biliyordum bu oyunu ancak kale gibi açık ve düz de sayılmazdım. Satranç tahtasının gizli kahramanıydım ben. Asiye Bolat’tım. Kalender mahallesinin Asi’si… ♟️ Asiye Bolat, on yaşında ailesini trajik bir şekilde kaybettiğinde, hayatının geri kalanını, ailesinin ölümüne sebep olduğunu düşündüğü insandan intikam almaya adar. Acılarını kalbine gömüp yalnızca öfke ve hırsla doldurduğu ruhuyla, on üç yaşında, küçük bir kızken kapatır duygularını herkese. Şimdi yirmi üç yaşında genç bir kadın olan Asiye, kaybettiği ailesinin mirasını yeniden kazanmak ve onların ölümünden sorumlu tuttuğu Necati Soykan ve Soykan ailesini yok etmek için amcası Tarık`ın rehberliğinde yıllarca hazırlandığı bir yola adım atar. Doğduğundan beri yanında olan ve onun hikayesine benzer şekilde babasını yitiren İlhan’ın ve en yakın arkadaşı olan Sevilay’ın yardımıyla bir intikam yolu yürümeye başlar. Satranç tahtasında bir oyuncu gibi düşmanlarının hamlelerini dikkatle izleyen Asiye, hem psikolojik bir mücadeleye hem de fiziksel bir savaşa girmeye hazırdır. Ancak Soykan ailesine karşı oynayacağı oyun, onu tahmin etmediği duygusal ve stratejik sınavlarla karşı karşıya bırakacaktır. Geçmişin sırları ortaya çıktıkça, Asiye`nin adalet arayışı ve geçmişin hayaletlerinden kurtulma isteği daha da güçlenir. Ancak intikamın ağırlığı, Asiye`nin kalbini ne kadar taşıyabileceği konusunda onu sınar. Oyunu kuran, oyunu bozan olabilir bazen. Bu yalnızca bir intikam hikâyesi değil, aynı zamanda kaybolmuş iki kayıp ruhun kendini yeniden bulma mücadelesidir.

Kendi halinde lise 3`e giden bir kız birgün bir mafyanin dikkatini ceker

"Hayalini Yaşarken Kaçmak" Yeni modern, tükenmişlik ve hayal dünyasını anlat konuları hız kesmeden devam eden Başrolde Can ve Efsun İsimli karakterlerimizin olduğu yaşantısıdır "Hayalini Yaşarken Kaçmak" Adlı kitabımı çok düşündüm ve biraz gerçeklikle hayal arasında kaldığımız döneme hitaben yazılmıştır. Bazı dönemler ise kaçmak isteriz aslında hayat zordur ama kitaplarla tecrübe ediniriz.

Yerde kanlar içindeydi.Kendi silahıyla kendini vurmuştu.Beni korumak için.... "Ölme lütfen ölme lütfen gamzelerinle gül hep gül sen bana güldüğünde ben nasıl mutlu oluyorum görmüyormusun. Hatırla hani bana sözün var hayalimizi ne çabuk unuttun.Deniz kenarında evimiz olacak.Evde şömine olacak önüne koltuk koyacağız oturup sıcak kahve elimizde kitap okuyacaktik." Unuttun mu?

cinsellik vb. içerir!!! Motorun hızı kadar asi, kelimelerin büyüsü kadar sakin iki dünya… Alparslan ve Sude’nin yolları kesiştiğinde, hızla başlayan bir aşkın sayfaları açılır. Ama kalpler bazen fren tutmaz.

Chicago... Gece yağan yağmur sokak lambalarını birer hayalete çevirmişti. Sessizce açılan kapıların ardından fısıltılar, tetik sesinden daha çok can alırdı bu şehirde. O gece, eski bir isim geri döndü. Ölmediği sanılan bir adam... Ve onu sadece bir şey ayakta tutuyordu: İntikam.

Hande o günü her zamanki gibi zannediyordu ama öyle değildi. Sevgilisinin yarıştığı motor yarışına,en iyi arkadaşı Pelin`le gider ve bütün gerçekleri öğrenmeye başlar. Hayatı raydan çıkmış tren gibi son süretle gider.Ve kimin dost kimin düşman olduğunu anlamaya başlar... "Herkes göründüğü gibi değildir..."

İstanbul`un neon ışıkları altında "Kan Bağı",geçmişin gölgelerinden günümüze uzanan ,ihanet ,sadakat ve intikamla örülü soluk kesici bir mafya destanı.Hikaye ,şehrin yer altı dünyasına hükmeden Soykan Ailesi`nin tahtına oturmaya hazırlanan genç ve hırslı Demir Soykan`ın etrafında dönüyor . Ancak Demir`in yükselişi ,ailesinin yıllar önce karıştığı karanlık bir sırrın gün yüzüne çıkması ile sekteye uğrar .Adalet ve intikam arasında sıkışıp kalan Demir ,hem ailesinin mirasını korumak hem de kendi doğrularını bulmak zorunda kalır .Karşısında ise sadece dış düşmanlar değil ,aynı zamanda ailesinin içindeki gizli düşmanlıklar ve geçmişin laneti durmaktadır .Aşkın ,kaybın ve güç savaşlarının iç içe geçtiği bu dünyada,Demir`in tek bir amacı vardır :İstanbul`un yer altı dünyasının yeni efendisi olmak ve "Kan Bağı"nı sonsuza dek kırmak .Ama bu yolda ödeyeceği bedel ne olacaktır?

Bu hikaye karanlık ve rahatsız edici detayları olabilir ve bu hikayemiz bir ablanın kardeşi için haşhaşi yani süyükasçi oluşu ve bir apartmandan kaçmasını içerir ve ben yeni bir yazarım

Hazal yeni okuluna geldikten 1 gün sonra gizemli birisinden mesaj alır. Birden dış kapı büyük bir şiddetle kapanır. Ne olduğunu anlamayan Hazal, mesajı okuduktan sonra neler olduğunu kavramaya başlar. Yeni bir oyunun içindeydi ve bu eşi benzeri bir iş değildi

Yalnız bi erkenden bahsediyoruz!!