Mafya kurgusu İlk kitabım umarım güzel olurr

Ormanın derinliklerinde, gizemli bir üs… Farklı ülkelerden dört genç, kader onları bir araya getiriyor. Parolalar doğrulandı, gözler tetikte… Ama düşman sadece dışarıda değil; bazen en büyük tehdit içten gelen güvensizlik ve sırlar olabilir. Elif’in keskin nişancı yeteneği, Derya’nın çevikliği, Kaan’ın teknolojik zekâsı ve Bora’nın liderliği… Hepsi bir amaç için bir arada: Gizli görev, tehlike ve hayatta kalma mücadelesi. Aksiyon, gizem ve ilk adımda filizlenen duygular… Ormanın gölgesinde kıvılcımlar yanıyor, ve bu sadece başlangıç.

Sesiz . Ölümcül . Gölgeler arasında bir efsane ... Killy , geceyı avına çeviren bir baykuş gibi . Her bakışı keskin, her hareketi ölümcül . Görevini tamamladığında hiçbir iz bırakmaz ; sadece bir efsane kalır Killy :Gölgelerin Adı ; sizi karanlık ve tehlikeli dünyanın içine ceker. Her şey göründüğü gibi deyil ; geceyi bilen bir gölge gibi dikkatli olun Bu bir kurgudur gercekler ile alakası yoktur

"Güzel olmuşsun." Dedi düşman aşiretin oğlu Demir Barlas Çaka "Laflarına dikkat et Çaka. Sana bir çakarım kesersin sesini" "Bence böyle laflar Mardin güzeline hiç yakışmıyor."

Kimin suçlu,kimin masum olduğunu sadece karanlık bilir.

Sümeyye, Defne ve Defne`nin kardeşi Elif ile akşam eve dönerken ıssız, tenha olan bir daha sokaktan geçecekken İstanbul`un en güçlü mafyası Aras Demir Taş ile yolları kesişir... Uzun zaman sonra Sümeyye hiç beklemediği bir şekilde babasıyla yaşanan bir durumun onunla ilgisi çıkacağını bilmiyordu... Aşkın yanı sıra çatışmalar yaşanan adrenalin eksik olmayan bir dünyanın içine giren Sümeyye buradan çıkamayacağını bilemezdi... Peki Sümeyye aşkı mı seçecekti yoksa vedayı mı?

Songül’ün babası Bülent, abisi ise Emir. Ailesi, Songül’ü mafya olan Sarp’la evlendirmek istiyor. Sarp, maden kaçakçılığı yapan sert ve tehlikeli bir karakter. Songül ise aslında annesinin ölümünün arkasındakini bulmak için bu evliliği anlaşmalı bir şekilde kabul ediyor. Hikaye, aile, intikam, aşk ve suç temalarını birleştiriyor ve Songül’ün içsel çatışmalarını ve duygusal yolculuğunu ön plana çıkarıyor.

Kızılnefes kuzey denizlerinin korkulan korsanı, 17.Y.Y`ın efsanelerinde adını mutlaka geçiren namına has bir kadındı. Merhametsizdi, istediğini alırdı, kılıcı keskin, dümeni kendinden emindi. Kurukafa, güney denizlerinin efendisi, acımasız, adının geçtiği yerde dahi tüyleri diken diken eden bir ağırlığı vardı. Öyle ki yanından geçtiği adaların sakinleri dahi nefesini tutardı. ve bu iki korsan hiç bir koşulda yan yana gelmemeliydi. En son beş yıl önceki karşılaşmalarında deniz kan gölüne dönmüş, denizlere yayılan çığlıklar yüzünden aklını yitirenler olmuştu. Eğer bu tekrarlanırsa Maris`te Kurukafa`da böyle bir karşılaşmayı karşı taraftan bir kişi bile kalmayana kadar sürdürürdü. Bu her şeyin sonu demekti. "Beni öldürmeyim bayan Maris, ben sadece bir elçiyim." "Sen ne dediğin farkında mısın Cronk? Kurukafa`nın gemisinin enkazını bırak, onun bölgesinden uçan bir kuşun dahi benim denizlerimde bulunamayacağını bilmiyor musun!"

Arkadaşlıkları bir gruptan çok daha azı. Hepsi bambaşka kişiliklere ve hayatlara sahipler ama bir şekilde arkadaşlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar. Günlük yaşamları ve birbirleriyle olan ilişkileri devam ettikçe birbirleri hakkında daha fazlasını öğrenecekler.

Selin, karanlık sokaklarda tek başına yürürken hayatını sonsuza dek değiştirecek bir oyunun içine çekilir. Tehditkar mesajlar, gizemli kişiler ve ölümcül tuzaklar… Selin’in cesareti ve zekâsı onu hayatta tutacak mı? Gölgelerin arasında başlayan bu tehlikeli oyun, hem tehlikeli hem de unutulmaz bir maceraya dönüşüyor. ---

Gölge timi İstihbaratın en gizlileri Timin başındaki gazel ve kardeşi olarak gördüğü kişilerden ibaret olan time 3 kişinin katılmasıyla oluşan tim ve katıldıkları görevler ve yaşanan durumlar

Annesi ile yaşayan aslı birgün çalıştığı kafede tanıştığı adam ile yolları kesişir tesadüflerin eseri ile kurulan bu ilişki aslının hayatına yeni bir boyut kazandırır *crienge olabilir sadece yazıyorum ciddi bir amaç yoktur!☺

Bazı şeyler bizleri beklenmedik bir anda bulabilir ve biz bu denk gelişe aşık olabiliriz. İşte, tam olarak burdan ilerleyecek. Bilge`nin hayatına hoşgeldin.keyifli okumalar...

Onun doğumu ölümdü. Onun doğumu hayattı. ‎ ‎Onun doğumu ile başlamıştı her şey. Doğmasaydı ailesi dağılmayacaktı. Doğmasaydı, belki de ablası hayattan nefret etmeyecekti. ‎ ‎Ama direndi Zemheri. Her şeye rağmen direndi. Kendi ailesini kurdu. Kendi ailesini yarattı ve yönetti. Olan onca şeye rağmen sevmeyi bırakmadı. Korumayı, kollamayı ve saygı duymayı bırakmadı. ‎ ‎Askeriye zordu onun için. Herkes için zordu fakat onun için bambaşkaydı. Çünkü onun çok farklı bir hayat hikayesi vardı, kendisine göre. Bunun bir yalan olduğunu, çevresindekilerin yaşadıklarını öğrendikten sonra fark etti, Zemheri. ‎ ‎Yapmamalıydı, bunu kardeşine, ablasına, annesine ve babasına yapmamalıydı. Ama yaptı. Yapmak zorunda kaldı. Yapmasaydı kendi ölümünü, kendi elleriyle onlara sunacaktı. Yapmıştı, bitmişti her şey. ‎ ‎Zemheri, İngiltere Kralını öldürmüştü. ‎ ‎Peki neden? Zemheri neden öldürmüştü İngiltere Kralını? O bir askerdi, masumları öldürmemesi gerekiyorken masumları öldürüyordu. Namuzsuz birini öldürdüğü için linç edeceklerdi belki de. Ama umursamıyordu. Masumları öldürürken umursanmadıysa, namuzsuzu öldürdüğünde de umursanmamalıydı. Kendisi bile umursamazken. ‎ ‎Ve Zemheri`nin hayatı, o günden sonra hayat buldu. ‎ ‎Ve diğerlerinin hayatı, o günden sonra, Zemheri sayesinde hayat buldu ‎

Hayata tutunmaya çalışan güçlü ve azimli bir kızın yaşam hikayesi... Her düşüş, yeni bir doğuşun kapısını aralar… Lia’nın hayatı, babasının gölgesiyle yoğrulmuş bir kırık aynayı andırıyor. Çocukluğundan bu yana içinde taşıdığı boşluk, suskunluk ve görünmez yaralar, onu karanlık bir girdaba sürüklüyor. Fakat bir gün, kaderin ona bıraktığı tek işaret "ANKA KUŞU" anka kuşunun tüyü önüne düştüğünde, Lia’nın içsel yolculuğu başlıyor. Bu yolculuk, yalnızca bir genç kızın kendi yaralarıyla yüzleşmesi değil; aynı zamanda sessizlikten doğan çığlıkların, Lia ve kendi arasındaki kopmaz bağların ve insan ruhunun kırılıp yeniden şekillenme gücünün hikâyesi. Ateşten Yansıma, her satırında kalbinize dokunacak, sizi kendi gölgelerinizle yüzleştirecek bir anlatı. Kaybolmuş bir ruhun yeniden var oluş mücadelesi, geçmişin karanlığından sıyrılıp ışığa yürüyüşü… Hayatta kalmasının bir nedeni olmayan Lia`nın başına bir çok şey gelecek ve o gün geldiğinde kendinden bile vaz geçebileceği biri olacak.

Sizce gerçekler acıtır mı? Kendi ailesinin katilini aramak isteyen Eflal Demirel için...

hsdhjwgdhgewfewydfywey

Seri katil bir kadın ve ondan intikam almak isteyen bir mafya lideri kaliteli bir kurgu okumak istiyorsanız bu kurgu tam size göre

"Evli miyim? Ne demek evliyim? Sen ne diyorsun? Seni parçalarım" “Buz kadar soğuk bir plan... Kan kadar kırmızı bir intikam… Hazal neye karıştığını anlamadan, Aras’ın oyununda başroldeydi.” “İntikam için kurduğu oyunda, aşkı hesaba katmadı… KANLI BUZ çözülürken, herkes yanacak!” Hazal Durukan 10 yıl İtalya`da yaşadıktan sonra ne zamandır beklediği şeyi yapmak için İstanbul`a dönmeye karar verir. İstanbul`a geldiği gün bir anda Evlendiğini öğrenir. Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan bu kadını zorlu günler bekliyordu. Ayrıca İstanbul`a geldiği gün uçaktan iner inmez bir mafya tarafından kaçırılır. Onu kaçıran adam onun bilmeden evlendiği kocasıydı. Karışık olayların içinde kalan Hazal`ın kafasıda olaylar kadar karşıktı...

Arya yeni bir haber muhabiriyken saçma bir şekilde ıssız bir ormana haber için gittiğinde etrafta seri katiller dolaşırken onu biri kurtardı. Peki kim ona kıyamamıştı??? "Bir ip vardı bizi birbirimize bağlayan, bir ip vardı bizi ayıran..."

"Önüme gelen davayı reddettiğimi ne zaman gördünüz Başsavcım?"

Malen Alexander Hart, geçmişi geride bırakmak için değil, onu baştan yazmak için döndü. Planları kusursuzdu, her adım hesaplıydı. Ta ki... Tüm dengeleri sarsan o beklenmedik karşılaşma, onu kendi oyununda kuralları yeniden yazmaya zorlayana dek. Hera Baybars, sessizliğini kalkan gibi kullanan bir kadındı. Ama bazı sessizlikler, en yüksek çığlıktan daha derin izler bırakır. Geçmiş, her adımda biraz daha yaklaştı. Zaman, her bakışta biraz daha yavaşladı. Ve artık hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyordu. Bu hikâyede herkesin kendi savaşı var. Bazıları kazanmaya, bazıları sadece hayatta kalmaya çalışıyor.

Gerçeği duymak basittir, peki ya onu yaşamak? Hayatını sırların ve tehlikenin gölgesinde geçiren Ruby Bell için, ailesinin ansızın ortadan kaybolmasıyla başlayan bir intikam arayışı, bildiği her şeyi sorgulatır. Teşkilatın duvarları ardındaki suskunluk, onu tek başına bırakmaz; elinde, dünyayı sarsacak bir sırrı barındıran ölümcül bir koz vardır. Ruby, yolculuğunda acımasız kayıplar yaşasa da, hedefinden asla sapmaz. Onu bekleyen psikolojik ve fiziksel sınavlardan geçerken, herkesten gizli aldığı eğitimi sonuna kadar kullanır. Ancak büyük oyunun içinde, Ruby`nin kimsenin bilmediği son bir avantajı vardır: Bedeniyle taşıdığı küçücük bir sır, onun pusulası, intikamının sönmeyen ateşi olacaktır. Gerçek ve yalan arasındaki bu ölümcül oyunda, Ruby kendi güvenliği için her şeyi riske atarken, pusulası onu nereye sürükleyecek? Bu arayış, sadece kendi hayatını mı, yoksa çok daha fazlasını mı yakacak?

Bir tatil ile başlayan nefret usul usul aşka dönüşür.

Kaderimizde vardı birbirimizi bulmak ve o kaderi bizim yazmamız lazımdı