devam ediyor 23s önce güncellendi
ANI DEFTERLERİ AKZAMAN OTELLER İZCİRLER AKSAYAR AİLESİ
@anidefterleri
Okuma
6
Oy
4
Takip
1
Yorum
1
Bölüm
2
+15 göre okulabiliniz!
İki bin yıl öncesinin tozlu yollarında, Nevşehir ile Konya arasındaki geniş araziler sis ve gizemle örtülüyordu. Dağlar ve vadiler, zamanın yavaş aktığı bir dönemin sessiz tanıklarıydı.
O günlerde Falcı ailesi, en köklü ve soylu ailelerden biriydi. Zenginlikleri hem servet hem de sırlarla doluydu; fakat en dikkat çeken sır, çok miktarda kağıt ve yalnızca torunları Mira’ya bırakılan mavi elmaslar ile hazinelerdi.
İki yüz tane dev gibi bavulun içinde mavi elmaslar, elli yüz tane dev altın külçesi, seksen yüz büyük bavulda sayısız miktarda para vardı. Kırk beş büyük çantada ise trilyonlarca değerinde, yeri belli olmayan hazinelere ait belgeler, eski kâğıtlar ve defterler bulunuyordu.
Falcı ailesinin en yaşlı üyesi Cem Bey, kendi elleriyle biriktirdiği her şeyi iyilik ve doğrulukla yönetmiş, hiçbir zaman kötü işlere bulaşmamıştı.
Ancak ailesinin diğer üyeleri, özellikle oğlu Can, geçmişte yapılan hataların ve karışıklıkların yükünü taşımak zorunda kalacaktı.
Cem Bey, elindekileri Mira’ya bırakırken, onun hayatının hem büyük bir miras hem de sorumlulukla dolu olacağını biliyordu.
“Torunum,” demişti, “bu dünyada güç sadece servet değildir; asıl sınav, onu nasıl kullanacağındadır.”
Mira, gelecekte dünyanın en ünlü falcısı ve kahve falı ustası olarak ün salacaktı. Şehirdeki kafesi, yalnızca bir kahve mekanı değil, insanların sırlarını, geleceklerini ve umutlarını paylaştıkları bir merkez hâline gelmişti.
Arkadaşları sık sık onun falına bakar, kahve telvelerinden gizemli mesajlar çıkarmaya çalışırlardı. Bir sabah, Ferit Bey Aksayar ailesinin genç varisi kahve kokusuyla dolu kafeye girdi.
O günkü kahve falı, sıradan bir sohbet olmaktan çıkmış, Mira ile Ferit’in kaderlerini birbirine bağlayan bir başlangıç olmuştu.
O gün, Mira’nın elinden düşen kahve fincanının ardından Aksayar ailesiyle yapılan konuşmalar, geleceğin ipuçlarını fısıldıyordu. Cem Aksayar, torunu Ferit’in Mira ile evlenmesini istemişti.
Mira şaşkın ama kalben ikna olmuştu. Bir ay sonra genç çiftin evliliği gerçekleşmişti. Ancak geçen hafta Cem Bey hayatını kaybetmiş, düşman taraflar fırsat kollamaya başlamıştı.
Aksayar ailesi yıllar içinde servetini büyütmüş, şehrin önemli noktalarına Akzaman Otelleri Zincirlerini kurmuştu.
Mira ise kahve falı ve falcılıktaki ünüyle kendi alanında bir efsane hâline gelmişti. Arkadaş çevresiyle birlikte hem geçmişin sırlarını hem de geleceğin ipuçlarını çözmeye çalışıyordu.
Can Falcı, ailesinin geçmişinden gelen korku ve karışıklıklarla mücadele ederken, Emre Aksayar (yani Ferit Bey’in babası), hem ailenin hem de Mira’nın güvenliğini sağlamakla görevliydi.
Mira, mavi elmasın hafif parıltısına bakarken, hem kendi mirasının hem de içinde bulunduğu ailenin büyüklüğünün farkına varıyordu. Bu, sadece bir servet hikayesi değil; güç, aşk, ihanet ve sırlarla dolu bir geleceği vaat eden bir yolculuktu.
Sisli sabahların ardından başlayan bu yolculuk, Mira’nın hem kendi içsel gücünü hem de ailelerinin tarihini keşfedeceği bir serüvene dönüşecekti. Ve her adımda, mavi elmasın parıltısı hem tehlikeleri hem de umutları fısıldayarak onun yanında olacaktı.
Mira Falcı, sisli bir sabah ağır adımlarla evinden çıktı. Havanın keskin soğuğu yüzüne çarptığında, sadece dışarıdaki sis değil, içindeki kaygı da nefesini kesiyordu. Gözlerini kısarak ilerledi; sokaklar boş ve sessizdi, sanki şehir bile onun telaşını hissediyordu.
Mira’nın yanında otuz bavul vardı. Aksayar ailesi, koruma amacıyla en büyük arabalarını göndermişti. Mira’nın elinde büyük bir çanta bulunuyordu; içinde yüzlerce kağıt para, trilyon değerinde eşyalar, ailesinden kalan sırlar ve eski, sararmış defterler vardı.
Bu defterler sıradan belgeler değildi; bir gün büyük servetlere, hatta ailelerinin sakladığı en derin sırların ipuçlarına açılacak anahtarları barındırıyordu.
Mira bir an duraksadı, çantayı sıkıca kavradı ve arabaya doğru yöneldi.
Arabaya bindiğinde aklında yalnızca Ferit Bey vardı. O, Aksayar ailesinin tek varisi; dikkatli, kararlı ve güvenilir biriydi. Mira ise ailelerinin sözünü tutmuş olmanın huzursuzluğu ile Ferit’in getireceği bilinmezlik arasında gidip geliyordu.
Aksayar ailesi daha önce açıkça söylemişti:
“Nikâh bir an önce kıyılmalı. Ailenin sözü tutulmazsa işler karışır.”
Mira iç çekti; ailesi geçmişte birçok hata yapmıştı. Falcı ailesi dışarıdan saygın görünse de, içlerinde kirli sırlar barındırıyorlardı.
Mira’nın mirası ve elindeki mavi elmas, onlar için yalnızca bir güç ve para kaynağıydı.
Mira, dünyanın en büyük falcısı olarak ün salmış, kazandığı birikimle kurduğu kafesinde arkadaşlarının desteğini almıştı.
Zamanla Aksayar ailesiyle birlikte Akzaman Otelleri Zincirleri, mavi elmasın ışığında büyüyordu. Fantastik ve neredeyse büyülü bir dünya, yeni kentlerde yükselmekteydi.
Bir gün arkadaşlarından biri Mira’nın falına bakmış ve şöyle demişti:
“Büyük bir servet ve birçok sır senin olacak. Ama dikkat et; seni isteyenler sadece servetini isteyenler olabilir.”
O an Mira, falın söylediklerini ciddiye almak zorunda olduğunu hissetti. Kendi sezgileri de ona dikkatli olması gerektiğini söylüyordu.
Aksayar ailesi, Mira’ya her açıdan güveniyordu. Onlar, kötü niyetli insanların Mira’yı kendi amaçları için kullanmasına izin vermezlerdi.
Ferit Bey’in amacı açıktı: Mira’yı güvenli bir şekilde evine getirmek ve onunla hayatını birleştirmekti.
Çünkü Mira, doğru bir seçimdi. Öte yandan Falcı ailesi, Mira’nın mirasını ele geçirmek için türlü oyunlar hazırlıyordu.
Aksayar ailesinin evine vardığında, Mira odasına yerleştirilen tüm eşyaları ve defterleri dikkatle kontrol etti. Her şey eksiksizdi; hiçbir gizli sır açığa çıkmamıştı. Bu güven duygusu, Mira’ya biraz olsun huzur verdi.
Sisli sabahın ardından evin sıcak ve güvenli atmosferine adım atarken Mira derin bir nefes aldı. Bu, sadece bir başlangıçtı.
Onu bekleyen sırlar, hem ailesinin hem de kendi kaderinin kilit noktalarıydı. Mavi elmasın hafif parıltısı, odanın köşesinde, sanki geleceğin ipuçlarını fısıldar gibiydi.
Mira gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı; hayatının en büyük yolculuğu şimdi başlamıştı.