Defne her zaman dik durdu ne babasına ne başkasına boyun eğdi. Tâki yeni evinde yaşadığı şeylere kadar.

Kimsenin bilmediği ünlü bir hırsızsın zenginlerden çalıp fakirlere veriyorsun bir gün bir şirketi hackerlersin ve olanlar olur

Ateşti o... İsmi gibi ateş gibiydi. Yakıyordu heryeri ve tabii beni de yakıyordu. 🔥👤 Vardı ama aynı zamanda yoktu. Görüyorduk ama bir iz bile bırakmıyordu. Tıpkı bir Gölge gibi.

Küçük yaşta annesini öldüren babasının katili olan Feray, o günden sonra Ülkü Kamer`dir. Soyadı olmayan hatta kimliği bile olmayan Ülkü küçük yaşta bulaştığı karanlık işlerden kurtulamamıştır. Bir gün bir telefon ve cüzdan çalar. Peki ya cüzdaan aslında öz kardeşine aitse..?

Ekmeği çalan bir erkek mi!?

Zihnin bir sis çemberi. "Ve sen bir sis çemberinin içindesin Sis." Bazıları o sislerin ardında bile görür gerçeğini, ama sen asla göremezsin. Çünkü görmeni istemeyen çok kişi var, her birinin geçmişinde isimleri gizli. Yüzleri vardır ama sen tanıyamazsın onları. Ve şimdi işlediğin suç için biri davet edildi. Onu Sıhve`de yaşayan her canlı bilir. Ama kimse cesaret edipte ismini dile getiremez. O yalnızca korkuyu hissettir. Adımlarının sesi kulaklarına değindiğinde süs ve yalnızca fısılda. Unuttuğun o ismin harflerini birleştir. Bilmelisin ki korkular en çok sessizliği sever. Şimdi o korku yalnızca bir kişiye ait olacak. Seçilen olma, izin verme o seni seçmesin. Eğer seçilen sen olursan. Kural basit. ”Ya kaç ya ertele.” Aşk hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Seri hâlindedir.

•GERÇEK AİLE KURGUSUDUR•

Zenginlerin dünyası her zaman parıltılı ve cazip görünür, ama bu parıltının ardında neler yaşandığını kimse bilmez. Hırsızlar çetesi, lüks hayatlarıyla dikkat çeken zenginleri hedef alarak, onların güvenlik sistemlerini aşmayı ve en değerli eşyalarını çalmayı planlıyor. Ancak, her planın kendi riskleri vardır ve bu çetenin hareketleri, zenginlerin dünyasında büyük bir karmaşaya yol açıyor. Gerilim ve aksiyon dolu bu hikaye, zekice tasarlanmış hırsızlık planları ve bu planların zenginler üzerinde yarattığı kaosla karşılaşıyor. Bu çetenin lideri ve üyeleri arasındaki dinamikleri, hedef aldıkları zenginlerin hayatlarına etkilerini ve her iki tarafın da karşılaştığı tehlikeleri detaylı bir şekilde inceliyor. Hırsızların sofistike planları, zenginlerin savunma mekanizmalarıyla çarpışırken, her iki dünyanın da derinliklerine dair unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor. Çetenin üyeleri arasındaki çekişmeler ve güçlü bağlar, doğan aşk hikayelerini de beraberinde getiriyor. Planların karmaşası ve tehlikeleri arasında, iki kişinin arasında filizlenen aşk, hem tehlikeli bir oyunun hem de kişisel bir tutkunun ön planda olduğu bir ilişkiye dönüşüyor. Aşk, ihanet, ve entrika dolu bir hikaye.

Bir çığlık koptu acı çeken mahkûmun dilinden, seslik kaplamıştı tüm hapishanenin içinden, korku sarmalasada tüm mahkumları derinden, özgürlük yaşanacatı, tüm bu çığlıkların eserinden. Bir rüzgar sızdı, hapishanenin eski duvarlarının açık olan penceresinden, bir kış ayıydı, bahar gelecekti ardından ama ne fayda ederdi içerdeki mahkumlara, onlar dört duvar arasında sıkışıp kalmışlardı. Bazıları ölmeyi beklerken bazılarının hala umudu vardı. İçeri sızan rüzgar hapishane koridorlarına kadar sızmıştı, bugün kara gündü mahkumlar her şeyden habersiz monoton olan bir gün daha geçireceklerini düşünüyorlardı. Kaçan on bir mahkumun üzerinden on beş gün geçmişti, Kraliçe çıldırmış vaziyette soluğu hapihane kapısında almıştı dün gece, ellinde kralın verdiği mühür kağıddı vardı. Buna sebep olan her kimse ölmeye hazırlanmalıydı. Ama unutuğu bir şey daha vardı ki, bazen insan kendi sonunu kendi getirirdi.

Hayat onlara hiçbir zaman istediklerini vermemişti, koşmak zorunda kalmışlardı. koşmak, kaçmak, yakalamak ve düşmek yine de ayrılmamışlardı, hep birlikte kalmıştı 3 arkadaş bazen eksilmiş bazense çoğalmışlardı yinede hep birlikte kalmışlardı... en azından denemişlerdi

Çünkü onun için dönüştüğüm canavar benliğimi çalmıştı.Her kalp topladıkça kalbim kirlenmişti benim .Her çizik attığımda kalem gibi kalbimde tükenmişti.

Ben sadece üstün zekaya sahip olan bir hırsızdım. Düzeltiyorum. Ben üstün zekaya ve daha bir çok şeye sahip olan mütevazi bir hırsızdım. Ben asla ‘sadece’ olmayacaktım. Ben her zaman daha fazlasıydım.

Hırsızlığa uğrayan bir kız...

Sadakat bu dünyadaki en pahalı mücevherden bile daha değerlidir.

Tamam kabul çok saçma şeyler için şakalar için tutulduğum olmuştu ama daha önce hiç birinin günlüğünü çalmak için tutulmamıştım. Hera bu sefer kolay para kazanacağız kızım bir günlük çalmak ne kadar zor olabilir ki ?

Oturduğum masanın karşısında bana tatmin olmuş bir gülümseme yolladı. Elindeki puronun dumanı her yere yayilsa bile bunu umursamıyordu. Üst üste attığı bacakalrini indirdiğinde bana doğru eğildi. "Aferin benim hırsızım şimdi artık yanımda yer almaya hazırsın." Hedefime ulaşmıştım. Kendimden emin bir baş selamı verdim. O da memnun bir şekilde arkasına yaslanıp purosunu tekrar çekip keyifli bir şekilde şanını üfledi.