“Kendimi hiçbir yere ait hissetmediğim bu dünyada ki savaşım, bitti.” Rozerin Sarya Taşkın’ın başına yıllar önce talihsiz bir olay gelir. Abisi cezaevine girince, babasını da kalp krizinden kaybeder. Kasaba büyükleri birleşip, onları Şanlıurfa`dan sürgün etmeye karar verdiğinde tek çareleri kabul etmekti. Yolları yabancısı oldukları İstanbul`a düştüğünde, tekerlekli sandalyeye mahkum olan annesi ve iki kardeşinin tüm sorumluluğunu üstlenmek zorundadır. Mücadeleyle geçen dokuz yılın ardından, hapisteki abisinin genel af sonucu çıkması hayatındaki tüm dengeleri alt üst edicekti. Trabzon’lu köklü bir ailenin kızıyla evlenmek istediğinde, karşılığında bekar oğulları için kardeşlerinden birini şart koşarlar. Bunu duyan Rozerin, vefa borcunu ödemenin bir yolunu bulmuştur. Peki, ya hayatın bambaşka bir planı varsa ?

Bu ilk kitap yazışım sizden ricam beğenmeseniz dahi kitabıma saygı duymanız💗

Bir dedektif ajan olan Ayla nın başına gelen olaylar ve bu olayların sonucunda oluşan kaos ya da onu tetikleyen başka olaylar. -Ayla tüm bunlara dayanabilir mi? -Ben ona inanıyorum,dayanıcak

Ve bir gün, artık sormamayı öğrendim. Sevilmemeyi kabullenmek en büyük yenilgiydi belki de. Ama başka çarem yoktu. Benim için babamın sevgisi, hiç açılmamış bir kapının ardında kalmış bir masaldı.

Planlanmış bir anne, planlanmış bir sperm, planlanmış bir bebek ama planlanmamış bir küçük annenin bebeğini yaşatmak için verdiği savaşta aşk ve ölümü tatmasının hikayesi.

Bir şey var. Bir duygu… Bütün bedenimi bütün zihnimi ele geçiren… Hani her zaman olan şey zamanı geldiğinde her zaman olduğu gibi olmaz ya öyleydi onu görüşüm. O gün o kapıda bir şey oldu. Sanki ben onunla bir geçitten geçtim. Kapıdan adımı attığıma hayatıma girmişti. Benim davetimde yoktu üstelik. “Ben geldim” demişti. Sanki “hayatının tam ortasına ben geldim” demişti. Bütün olumsuzluklara rağmen, en çokta ona rağmen hikayemi devam ettirmek için çabaladım. Gördüm … onu da gördüm ben de olanın aynısı vardı onda. Öyle olmasa çabalamazdım. Koşmazdım. Kolye… evet bir de o vardı. Zamanı gelince anlamını öğreneceksin merak etme. Ben de çok şeyi öğrendim. Hakan’dan çok şeyi öğrendim. Değişmeyi öğrendim. Hissetmeyi, söylemeyi öğrendim. Kalbimde hissettiğim bu kımıldanmaların anlamını öğrendim. Korkunun her alanlarını öğrendim. Hakan ve Bahar Hayatım ismimim tam manasını taşıyor gibiydi. Sanki yerin altındaydım ve sonra onunla tekrardan onunla yeryüzüne çıktım. Ben ailemin Bahar’ı olmuştum. O da benim Bahar’ım ama sonbaharım

Her karanlığın bir aydınlığı her aydınlığın bir karanlığı vardı benim karanlığımda bana aydınlık olan Karen Öztürk`tü o benim biriciğimdi. ~Koralp Kara

Tülin ve Taner, iki yıldır sarsılmaz bir güvenle birbirlerine bağlıdır. Ancak Taner`in doğum gününde Tülin`e atılan iftiralar her şeyi değiştirir. Gerçekler ortaya çıktığında, ikisi de çok daha büyük bir yalanın içine düştüklerini anlayacaklardır...

20 yaşındaki Matt Grays, doğduğundan beri babası tarafından bir ajan olarak yetiştirilmiştir. Zamanla işinde çok başarılı ve yetenekli bir genç haline gelmiştir. Bir gün babası onu Rich Vit kasabasına, David Park’ın kızı Misilina’ya yakınlaşması ve ondan David’in işlediği suçları, yaptığı yolsuzlukları öğrenmesi için göndermiştir. Matt için bu görev çocuk oyuncağıdır. Ancak ne babasının ne de kendisinin hesaba katmadığı bir şey vardır. Matt bu görevde bir çok insanla bağ kurmuş, Misilina’ya karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Matt görevini tamamlayıp babasını gururlandırabilecek midir, yoksa her şeyden vaz mı geçecektir? Belirsiz, Lara Bülbül

“Sana bir kez sorucam. Uğradığın ihanetin bedelini nasıl ödeteceksin”

Babası ile iyi anlaşamayan Ala gizlice şırnağa gönüllü doktorluk yapmaya gider ama başına gelecekleri bilmiyodur kuzeni utkunun en yakın arkaşı onu terörist olmakla suçlar

Varlığını kaybettiğim ruhumun ayak izlerini takip ederken karşılaştığım anılarımdan birkaç dakika... Közleri ruhumu yakan hayatımın ödettiği bedeller sayesinde dimdik duran bedenim... Çoktan ateşe verilip yanıp kül olmuş bir hayatım vardı. Ruhum yoktu. Yangın, ruhumu bile yakıp köze çevirmişti ve varlığının artık bir önemi olmayan ruhum yürüdüğü yollarda yanık ayak izleri bırakıyordu. Ruhumun boşluğuyla kıvranan bedenim o ayak izlerini takip ederken her adımda eski bir anıyla karşılaşıyor, yeni bir anıyla doluyordu. Yanıp kül olmuş ruhumu, ayak izlerini takip ederek aramaya devam mı edecektim yoksa bedenimi dolduran yeni anılarla yeni bir ruha mı sahip olacaktım... Bir adım attım. Bir adım daha ve bir adım daha. Umutlarımın parçalanıp gittiği ve umutlarımın yeniden doğduğu o yere geldim...

Kan. Çığlıklar. Büyüler. Haykırışlar. Kanlı Ay. Cehennem. Sis havayı içinde hapsetmişti. Kötülük bütün dünyayı içine almıştı sanki. Belki de bulutlar masumları korumak için yeryüzüne inmişlerdi. Gri bulutların ardında gördüğüm tek şey ise o varlıktı. Buz gibi soğukkanlı ve bir kızgın demir kadar ateş saçan o varlık. Gözlerinden bile saf kötülüğün simgesi olan o varlık. Şeytan olduğunu nerden bilebilirdim ki. ... "Güven tehlikeli bir oyundur Alevruh. Takım oyunu gibi görünür fakat ilerledikçe yanındaki kişinin aslında karşında olduğunu fark edersin. Oyunun sonunda ise o muhtemel an gerçekleşir ve gözlerin de yalan söylediğini anlarsın."

"İhanetin gölgesinde, aşkın ve savaşın tam ortasında… Kurt ve Leylak!" Yiğit Alp Tunca, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en seçkin timlerinden biri olan Kurt Timi’nin lideri. Görevi, vatanı için nefes almak ve düşmana göz açtırmamak. Soğukkanlı, disiplinli ve sert… Duygularına yer olmayan bir asker. Defne Aksoy ise yıllardır düşman hattında büyümüş, kimseye ait olmayan bir gölge. Onu herkes hain sanıyor, çünkü annesi düşmanın en tehlikeli isimlerinden biri. Ama Defne’nin bir sırrı var… Ve bu sır, tüm dengeleri değiştirecek. Bir operasyon sırasında yolları kesiştiğinde Yiğit için Defne sadece düşmandan biri. Tehlikeli, hain ve güvenilmez. Ama zamanla ortaya çıkan gerçekler, en büyük düşmanının aslında bambaşka bir savaş verdiğini gösterecek. O, bir hain mi? Yoksa vatanı için canını ortaya koyan bir kahraman mı? Silahların gölgesinde, kan ve ihanetten doğan bir aşk… Kurt ile Leylak’ın kaderi yazılmaya başlandı! ---

Aylin hayatında asla arkadaşı olmayan ama zorbada görmeyen birisi. İnstagram`da arkadaş aramak için bir gruba girir belki o grup görünmeyen güveni belki ilk ve son şansıydı o gruba güveni, o zaman o duygu hisseetdiğinde anladıki Güven görürnenden değil, görünmeyen den güven oluştuğunu.

Hikaye gerçek bir hikayed n esinlenmiştir ve bu b nim hikayem sizi aglatabilir 😔😭

Yetimhanede büyüyen beş arkadaş. Gelişen olaylar, kördüğüm gibi birbirine bağlanan hayatlar. Ve bununla birlikte, hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkan aşk....

– Zihninizin ve kalbinizin derinliklerine işleyen, tutkunun ve suçun iç içe geçtiği bir hikaye. Gücün, sevginin ve affetmenin sınırlarını zorlayacak, her sayfasında kalbinizi hızlandıracak bir yolculuk. Hazır olun, çünkü bu hikayenin sonu sizi beklemiyor. Aşk, her şeyin üzerine çıkabilir mi? Bir kadının gücü, bir adamın karanlığını aydınlatabilir mi? Ve son olarak, adaletin bedelini kim ödeyecek?

Yağmur`un hayatı bir günde altüst olduğunda bu saatten sonra yapması gerekenlere karar vermek onun için kolay olmadı. Hayatında yeni bir düzen kurması gerekiyordu. Bunu yaparken sakladığı sırrı kimse öğrenmemeliydi. Yağmur için artık seçenekler değil tek bir seçenek vardı. Bir çok insanın hayatı ona bağlıyken, hayallerini bir kenara bırakarak kaderin onun için sunduğu hayatı yaşayacaktı. ‎7 ‎Nisan ‎2021 `de yazılmaya başlandı. Tüm Hakları Saklıdır.

Yaşarken, hayatın size sürekli şaka yaptığını zannettiğiniz bir çeşit simülasyonun içerisinde bulursunuz kendinizi. Benim yaşadıklarım ise, reddemeyeceğim, beni nefessiz bırakacak, hatta hafızamı kaybetmeyi bile feda edeceğim kadar gerçekti. Ben 8 yaşımdayken büyümüştüm. Ben henüz 8 yaşımdayken, çocukluğumu annemin ardında bıraktığı haykırışlarının arasına gömmüştüm. Ben belki de hiç çocuk olmamıştım. Çünkü hayat böyledir. Hayat, ince bir ipin üzerinde yapılan bir akrobasi gösterisi gibidir bence. Güvensiz, tehlikeli, etraftan duyulan, akıl almaz fısıltılar. Silah sesi, siren sesleri, küçük adımlarla annemin başucuna gidişim ve dışarıdan çarpılıp kapatılan kapı... Ellerime annemden bulaşan kırmızı bir boya. Kan değil, kan olmaması gerek. Kan... değil. ♡ "Zihnimdeki sesleri susturmak için kendi gürültümü yarattım."

Blayn elmasının çalınmasıyla başlayan bu gizemli görev, ajanlık akademisinin en iyi öğrencilerini zorlu bir sınavdan geçiriyor. Lui Astra, Martina Krazer, Jimmy ve Niko, bu tehlikeli yolculukta geçmişin gölgeleriyle yüzleşirken, dostluk ve ihanet arasındaki ince çizgide yürüyorlar. Ancak bu sadece bir hırsızlık vakası değil… Akademinin karanlık sırları, güvenin kırılganlığı ve eski dostların bile düşmana dönüşebileceği bir dünya onları bekliyor. Lui’nin geçmişiyle hesaplaşması, Martina’nın ailesine dair öğrendiği gerçekler ve Jimmy’nin gölgesinde ilerleyen tehdit, Niko’nun gizemli geçmişi, her şeyi daha da karmaşık hale getiriyor. Sadakat ve ihanet iç içe geçerken, dostluklar sınanıyor, maskeler düşüyor ve geriye kalan tek şey hayatta kalmak için verilen mücadele oluyor. hiçbir şey göründüğü gibi değil. Kim dost, kim düşman? Güven gerçekten bir erdem midir, yoksa en ölümcül zaafımız mı? Bu masum bir gençlik kitabı değil, hayatın ta kendisi ‘’güven’’

Karadeniz`in hırçın denizini izleyerek büyüdüm. Ormanıdaki yeşil renklerin tonlarına bakarak nefes aldım. Babamın karanlık işleri yüzünden onun seçtiği bu hayata ayak uydurdum. Bizde aile herşeydir. Aile kuralları vardı. Ailen için yaşar ve ailen için ölür hatta öldürsün. Annemle babam uzun yıllar çocuk tedavisi görmüş. Ve 7 yıl sonra ben doğmuşum. Babam ve annem hep üstüme titredi. Ama kendimi de korumaliydım. Babamın oturduğu masa da tek kadın varisim. Bu masada ayakta durmalı ve babamın kızı olmaliyim. Ama bir gün bir savcıya aşık oldum. Savcı olduğunu bilmiyordum. Ama o benim kim olduğumu biliyordu. Sırlar ortaya dökülecek ve neler olacak? Hadi hep beraber ne yapacağıma sahit olalım..

İlk kan...İlk güven...İlk aşk... Berfu çok küçük yaşta tanışmıştı soyadındaki ateşle. İlk anne kanı gördüğü gün, ilk güven duygusunu da tatmıştı. Annesini kaybettiği yetmiyormuş gibi zorlu bir yurt hayatı da yaşamıştı Berfu. Bunca zorluğa rağmen o çocuğa söz verdiği gibi onu örnek almış ve güçlü kalmıştı. Şimdi yeni hayatını kurmuştu ama soyadındaki ateş onu yine rahat bırakmamış ve mafya tarafından kaçırılmıştı. Bununla da kalmayıp hayatı tamamen kanla dolmuştu. Bu sefer zombi kanı ile... Ama bu kanlı savaşta yalnız değildi. Geçmişinde ilk güveni tattığı çocuk, aşkı ile beraber onun yanındaydı. Berfu`nun unutmadığı tek bir gerçek vardı `Geçmiş her zaman gelecekte saklıdır...` "Kar tanelerinin rengini bozan tek şey kandı. Zombi kanı..."

Güven birkez kırıldığında eskisi gibi olmaz.Bunları düşünmemem gerekiyordu ama aklımdan atamıyordum.Yumruğum çatırtıyla kum torbasına çarptığında içimde biriken öfkenin birazını serbest bıraktım ama yetmeti.Hiçbir zaman yetmezdi.Ceketimi omzuma atıp dışarı çıktım.Tam köşeyi döndüğümde onu gördüm.Damarlarımda bir anlığına kan akışım durdu.Yıllar sonra aynı şehirde,aynı sokakta.....Şans mıydı,lanetmi

6 senedir tanıdın birinin hiç umadin biri çıkması zormuydu... 6 sene ni verdin biri için herşeyi öğrenmek insanın güvendiği kişinin vurması çok zordu ben bunu 26 yaşımda öğrendim ben inciydim aşık olan İnci ama bir o kadarda kırgın olan İnci peki bu savaşta aşk mı kazanacaktı yoksa tek kalmakmı...