Ona ilk baktığımda hiç bir şey söylememiştik. Ama kalbim onun gözlerine çoktan bir şeyler anlatmıştı... Konuşmadım , konuşmadı ama ben onu bakarken anladım.

Mektubu görünce genç adam her şeyi anladı. Ama içinde bir umut vardı, “Belki de bu öyle değildir,” diyerek kendini inandırmaya çalıştı. Aldı mektubu, okumaya başladı. Her bir satır, yüreğine hançer gibi saplanıyordu. Ağzından dökülen tek cümle şuydu: “Neden bana tekrar aynı acıyı yaşatacaksın, kahve gözlüm? Ben seni bu kadar severken, bana yaptığın bu kadar gaddarca olabilir.” Kadın gittikten sonra, adamın aklında hep bir soru kaldı: “Neden yaptın bunu bana? sevdiğini söylemiştin.” Adam, ondan başkasını sevememişti. kadın da bir daha o köye dönmedi. Adam sevgisini içine gömdü, bir daha o sevgi filizlenmedi.

O bir katildi ve ben bir katile kalbimi vermiştim. Pişman olup olmayacağımı düşünmeden

Hayatta gerçekten nasıl mutlu olunur hiç kendinize sordunuzmu

Bir genç kızın hayatı

NOT: KİTAP KAPAĞI AI TARAFINDAN YAPILMIŞTIR. Müslüman insanların arasında bir ateist olmak nasıl olurdu? Veya bu ateist kişi babasının çalıştığı mafya babasının tetikçisi olsaydı? Dahada ileri giderken bu çocuk daha duygularını yeni keşfetmeye başlayan on üç yaşndaki bir çocuksa?

Bazen bir şarkıda veya bir satırda bitiverir mi aşk. Size göre aşk nedir bilmem ama bu sahte evlilikte ikimizde mahkumuz.

Marcusun ölürken gözlerini aralamasıyla bir kız görmesi...

Ailesinin hatasına boyun eğen avjinin hikayesi ~

“Sana böyle bir evlilik olmayacak dedim Dilşah!”Kadının gür sesi bütün avluda yankılanıyordu Dilşah öfkeyle teyzesine doğru yürüdü“Bende sana olacak dedim teyze ben ona aşığım”Heval Hanım öfkeyle yiğenine doğru yürüdü“Kendinden bilmem kaç yaş büyük adama mı varacan? delirdin sen? delirtecen beni he! ölürüm de izin vermem”Geçmişin ateşi Heval hanımı yakarken Dilşahın umrunda dahi değildi.

Elay`ın sevdiği çocuk ve onu elinden almaya çalışan kuzeni İlk kitappp Umarım seversiniz

Zeynebin tüm şehir saçmalıklarından bıkıp bir tatile gitmesiyle başlar herşey...

Hicbirzaman olucagi düşünülmeyen iki insan

bir eri katilin hikayesi

Yatağın dibinde durup gözlerimin içine baktı. Sanki daha derinleri görebilirmiş gibi. "Bana yabancıya bakar gibi bakma" Kaşlarım çatılırken kollarımı göğsümde birleştirdim. "Kusura bakma ama hafızamı kaybetmiş biri olarak seni hatırlamıyorum, bu yüzden de sana nasıl bakabilirim söyler misin?" Öne doğru eğilip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Aşkla, sevgiyle, şefkatle bak ama yabancıymışım gibi bakma" 🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸 LİLYA BELİZ SUNA & DUHA MAHİR ALACA 🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Siz hiç kendinizi kalabalığın ortasında yalnız hissettiniz mi? Eylül"ün hayalleri için ailesinden, arkadaşlarından vazgeçmesi. Eylül"ün Rusyadan Türkiyeye gelmesi ve çocukluk hayali olan Askerlik için yoluna devam etmesi.

Bu kitap benim çantamda k değerli bir şey severek okumanız dileğiyle

İki yakın dostun, iki küçük çocuğu. Pars Bora Kaya, Oya Ünal. Çocukluklarını birlikte geçiren iki genç, lise hayatlarında birbirine aşık olur ve bu arkadaşlığı ileri seviyeye taşımaya karar verirler. Maalesef hayat, Oya için pekte iyi gitmez ve ilk ve tek aşkı olan Pars Bora Kaya`nın ölüm haberini alır. Hayatını yeni biriyle yeşertmeye çalışan, Oya Ünal seneler sonra bambaşka bir kişilikle nostalji/dejavu yaşayacağından habersizdir.

Geçmişin ve şimdinin bıraktığı yarayla savaşmak çok zordur bir de yanında duranların ihaneti insanı bitirir işte bununla savaşan bir kadının hayat yolculuğunu anlatacağım

Üvey anneler kötü olur derlerdi de inanmamıştım...

Bazı evlerde sadece duvarlar değil, insanlar da yıkıktır. Rosa`nın hikayesi görünmeyen bir kız çocuğunun hikayesi.

Ada, herkesten gizlediği karanlık bir sırla yaşarken, kalbini sadece bir kişiye kaptırmıştır: Rüzgar. Sessiz, gizemli ve kendine has dünyasıyla Rüzgar, Ada’nın aklından çıkmayan bir bilmecedir. Aralarındaki bağ güçlendikçe, ikili kendilerini gitgide daha yoğun bir hikâyenin içinde bulur. Ama her aşk, sonsuzlukla kutsanmaz. Lisenin kalabalığında eğlence, arkadaşlık ve gençliğin çarpıcı anları eşliğinde; partiler, okul günleri, kıskanç bakışlar ve keskin sözlerle örülü bir yolda ilerlerler.

Bazı hikâyeler mutlulukla değil, sessiz bir veda ile biter. Ayda ve Rüzgar… İki genç, iki yalnız kalp. Yanlış bir mektup, yollarını kesiştirir. Ve bu tesadüf, içlerinde sakladıkları acıları gün yüzüne çıkarır. Aşk sessizce büyürken, Ayda büyük bir gerçeği gizlemektedir. Rüzgar, her şeyi öğrendiğinde artık zaman kalmamıştır. Ve geriye, söylenememiş sözler, tutulamamış eller ve yarım kalmış bir sevda kalır. "Bir Gülüşün Ömrü", geç kalınmış sevgilerin, suskunlukla örülen duvarların ve gözyaşlarıyla yazılan bir vedanın hikâyesi. Çünkü bazen bir gülüş… bir ömrün ağırlığını taşır.

Zeynep 19 yaşında tıp fakültesi okuyor, ailesi ise Antalya’da, kendisi ise İstanbul’da yaşıyor. Zeynep her gece yaptığı gibi yürüyüşe çıkmıştı. Son olaylardan sonra dışarı çıkmakta korkuyordu. Bu yüzden yanında biber gazı alıyordu. Bir kaç sokak sonra bağırış sesleri duyulmaya başlamıştı. Zeynep eline telefonu aldı. Tam polisi arayacaktı. Fakat bir el onun kolunu tutup polisi aramasını engellemişti. Zeynep tam cebindeki biber gazına yönelmiştiki maskenin ardındaki ses “sakın!”

Birini Unutmak İstemek Bir Rüyadan Uyanmayı İstemek Gibidir Bazen Bilinçaltının Issız Köşelerinde Silmek İstediğin O Suret Gece Olduğunda Bir Sis Perdesiyle Karışır Rüyalarında Karşılaşırsın Onunla Konuşur Gülümser Hatta Bazen Kavga Bile Edersin Bitti Dersin Ama Bilinçaltın Kabul Etmez Sevdiğin Bir Melodiyi Tekrar Tekrar Duymak Gibi Onun Varlığını Tekrarlatır Sana Bir Yanın Bu Görüntüyü Sahiplenmek İster Diğer Yanınsa Sönmesini...