İnsan… Bir bedenin, bir aklın ve bir kalbin ötesinde, sonsuz çelişkilerle örülü bir varlıktır. Kimi zaman gülerken bile içinden ağlar. Kimi zaman doğruyu söylerken bile kendine yalan söyler. Çünkü insan, yalnızca “olan” değil; aynı zamanda “olamayan”dır. Hem görünen hem gizlenendir. Hem ışık hem karanlıktır. Bu kitap, işte o karmaşanın içinden yürüyen bir yolculuğun adıdır. İnsan Felsefesi, sadece kavramlar, tanımlar ya da teoriler değil… Bir aynadır: okura tutulmuş, samimi, rahatsız edici ve arındırıcı bir ayna. Bu aynada kendini tanımaya, maskelerini fark etmeye, gölgesine bakmaya ve nihayetinde kendine “Ben kimim?” diye sormaya cesaret eden herkes için bir çağrıdır. Kitabın ilk sayfaları seni persona ve gölgeyle tanıştıracak. Yani taktığın maskelerle ve kaçtığın yönlerinle... Ama yol burada bitmeyecek. Çünkü insan yalnızca bir psikoloji konusu değildir; aynı zamanda bir felsefi varlıktır. Duygular, arzular, yalnızlık, ölüm, anlam arayışı, inanç ve özgürlük… Hepsi bu yolculuğun duraklarıdır. Her bölümde belki biraz daha kırılacak, ama her kırılmada kendine biraz daha yaklaşacaksın. Çünkü bu kitap, seni bir yere götürmeyecek. Sadece kendine döndürmek isteyecek. Ve döndüğünde şunu fısıldayacak: > “Sen sandığından daha derinsin. Ve daha gerçeksin.” Erkan Berk

Yokuştan inen Araba durmaz.....

Bir kızın babasının hatasını çekmesi ve düşmanına aşık olması

Açıklama yazmaya üsendim okursunuz kitabı

Kelimelerin coğrafyasında bir yolculuğa davet ediyor okuru. Aşkın kıyılarında, hüzün vadilerinde, umudun doruklarında dolaşırken her sayfada farklı bir duygunun izine rastlıyoruz. Bu kitapta bazen bir çocuğun gülüşü kadar saf, bazen bir gecenin sessizliği kadar derin dizeler bulacaksınız. Farklı temalardaki şiirleriyle okurun kalbine pusulasız dokunuyor; çünkü bazen yön, sadece bir dizede gizlidir.

Fakir ama mutlu bir aileden gelen kız Zengin ama mutsuz bir aileden gelen erkekegin hikayesidir bu

Bir öğrencinin hayatını anlatan hikaye

Boksör bir çocuk ile Boksör bir kızın tanışımı

Esin , üçüzleri, abileri ve anne-babasıyla yeni bir hayatı var bakalım bu hayat nasıl geçicek ,abileri onu kabullenecek mi VE DAHA FAZLASI....... 𝙏𝙖𝙠𝙞𝙥 𝙚𝙙𝙞𝙣 𝙊𝙮 𝙫𝙚𝙧𝙢𝙚𝙮𝙞 𝙪𝙣𝙪𝙩𝙢𝙖𝙮𝙖𝙡ı𝙢 💙💙💙

Yıl 1846… Avrupa’nın sisle örtülü taş sokaklarında, zaman donmuş gibiydi. Paris’in kenar mahallelerinden birinde, çatısı neredeyse gökyüzüne yaslanmış bir evde yaşayan ihtiyar saatçi Monsieur Albin, kırık zamanların arasında kaybolmuştu. Her sabah aynı saatte uyanır, solgun perdelerin arasından sızan güneşle birlikte geçmişini kurcalardı. Kırık bir cep saatinde yıllardır 08.37’yi gösteren akrep ve yelkovan, onun yaşamındaki tek istikrarlı şeydi. Albin’in gözleri, yalnızca camın arkasından izlediği sokak çocuklarına takıldığında parıldardı. Özellikle biri… Kırmızı atkılı, çıplak ayaklı o çocuk… Her sabah aynı saatte geçer, eski bir valsi ıslıkla çalarak Albin’in kalbine yıllar öncesinden bir çığlık bırakırdı. O melodi, Albin’in yitirdiği oğlu Étienne’in cenazesinde çalan ezgiydi. Zaman, bazılarına hiç geçmezdi. Albin içinse, zaman çoktan durmuştu. Ta ki bir sabah, kırmızı atkılı çocuk kapısını çalana kadar.

Sen benim kızılımsin..💍 (Amelianin hayatı) Amelia genç bir kızdır yaşi 17dir Ve ingiltereli zengin bir ailenin çocuğudur💗

Sahte bir benlikle yaşanmış kafasındaki sesleri susturmak isterken benliğini kötülüğünde kaybedenler için kaleme alınmıştır.

Berfin ve şahin birbirine düşman iki aşiretin çocuklari ve birbirlerini seviyorlar biliyorlar imkansız ama yinede seviyolar

Kızın adı Nisanur ve kızı arkadaşı mert nisanurun ölünce mert başka biriyle evlenir ve bir kızı olur ve kızının adını Nisanur koyar ve kızı büyüyene kadar onun mezarını ziyaret edip onun hikayelerini anlatır kızına sonra kızı büyünce Nisanurun hayalini gerçekleşmesi için kızızını okutur ve Mert`in kızı öretmen olur ve çok iyi bir ögretmen olur ve nisanuru hikayesini orencilerine anlatır ve çocuklar bu hikayeyi duyunca çok etkilenirler vebir gün nisanurun mezarına giderler ve öretmen Nisanur bak senin hayalini gerçekleştirdim nisa abla der ve ona dua okur yattının yerde rahat uyu nisanur abla görevimi en iyi şekilde yapıcam der ve onun adına ve mezarına bir agaç diker

Bir gün bir agaç varmiş bir küçük kız varmiş bu ağacı kendi dimiş ve bu ağacı çok severmiş ve birgün bu ağacı kesmişler ve bu kız ağacını görmeyince çok üzülmüş ve bu ağacı kin kestiğini bulmaya çalişmiş ve sonund görmüş bulmuş ve ona çok kizmiş ve sonra bakmişki adam çok fakirmiş o ağacı aylesiyle ısınmak için kestigini görmüş ve ona kızdığı içn kendinden utanmiş ve ondan özüz dilemiş ve sonra o ayleyle arkadaş olmuş ve ayleyle mutlu yaşrken birgün kız hastalanmiş ve arkadaşi onu kurtarmak için iş bulmaya çalimiş ve sonunda bulmuş ve onu kurtarmak için uraşmiş ve sonunda tam kurtaracaken kız ölmuş ve o kızı dikdigi ve sökülen ağacın yerine mezar gömüşler ve son

ardanın melisaya asik olmasi

Çocukken çok yakın arkadaş olan Rüya, Ayaz, Arda ve Ada. Yıllar sonra tekrar karşılaşır ve herşey tekrardan Başlar. Dostluk,arkadaşlık en önemlisi de aile... İyi okumalar...

“Çocukluk mu güzeldi, yoksa çocukken mi…?”

Gençliğin baharı , geçmişin savaşları. Kalp mi aklını kaybetti , akıl mı kalbini? Gölgeler yaşanmamış ne kadar güzelliği daha çalacak elimizden? Ne kadar daha kovalayacak bizi eski sokaklardaki hatalarımız? Bu yolculukta ana karakterimiz bu sorularla boğuşacak. Zincirlerini kırıp kıramayacağı ise akıllarda kalan tek soru.

Mahallelerde olan şeyler

Güvenmek iyidir ama düzgün adama

MƏKTƏBDƏ ETDİYİMİZ ŞEYLƏR

Kendimle ilgili

İyi okumalar dilerim ✨🎀🌷

Yazılıların ardından hoş bir tatil bizlere çok iyi gelecekti bol bol eğlenecek ve aşk yaşayacak tık