Geçmişin de izlerini taşıyan bağların kopması imkansızdır derler peki bu denen Meriç ve Suna içinde geçerli midir?

“BEKLEDİM SENİ AYLARCA YILARCA BEKLEDİM KARŞILIĞI BU MU” “BEKLEMEDEYDİN BEN Mİ DEDİM BEKLE DİYE” o kadar duygusuzdu ki benim sevdiğim atlas gitmişti ve hiç tanımadığım birine dönüşmüştü gözlerimden haşlar akarken son bir kez daha sordum “Neden… Neden ya… Neden “ Atlas üzerime bir adım attı “Ya kızım seni kimse sevmemiş ki ben neden seviyim seni “ söylediği cümleyle geriye doğru sersemledim “annen bırakmış seni baban da bırakmış gitmiş istememiş seni istenmeyensin sen” “Sus” “Benden seni sevmemi bekleme seni baban annen sevmememiş ben neden seviyim ya” dedi dalga geçerek elimi kaldırıp sertçe tokat attım kafası sola doğru düştü “Allah senin belanı versin atlas” arkamı dönüp evime doğru ilerlemeye başladım ben bunları kah etmemiştim hiç hak etmemiştim hemde sokakta ilerlerken daha fazla dayanamayıp olduğum yere düştüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım “KESTİİK” dedi uzaktan bir ses

Bir aşkın, bir suçun ve bir ayrılığın izinde; kim masum, kim suçlu?

“Kaderin ne getireceğini kimse bilmez; bazen bir gülüş umut olur insana, bazen de bir gözyaşı yol gösterir. İnsan sadece yaşar, fakat yaşadıklarının ardındaki hikmeti zamanla anlar…” Yıllardır süren kan davası, iki ailenin kaderini karanlıkta sıkıştırır. Bir yanda sert kabuğunun ardında merhamet taşıyan Ömer Asaf, diğer yanda sessizliğiyle direnen ama zamanı geldiğinde korkusuzca ayağa kalkan Evsa. Töre onların yollarını kesiştirdiğinde, geçmişin kanı mı yoksa geleceğin umudu mu galip gelecek ? Her karar ya bir son ya da yeni bir başlangıç olacaktır… Evsa ve Ömer Asaf`ın bu güzel yolculuğuna hoş geldiniz. Bu yol, sadece iki kalbin değil; imanla, umutla ve teslimiyetle yürüyen tüm gönüllerin yoludur... Kitabın tüm hakları saklıdır. İzinsiz alınmasından ve çoğaltılması halinde hukukî işlem uygulanacaktır.

Işıl saye sıradan bir lise öğrencisiydi. Babası polis, annesi ev hanımıydı. Günleri dövüş antrenmanlarıyla, sınav stresiyle geçerken... televizyondan gelen bir haberle dünyaya duyuruldu. Bilinmeyen bir salgın, önce uzak bir ülkede baş gösterdi. Herkes bunun da gelip geçici bir kriz olduğunu düşündü. Ama ardından şehirleri karantinaya alınmaya başladı, yollar kapanmaya başlar. Ve bir sabah, Türkiye’de ilk vaka haberi geldiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Işıl, çok geçmeden her şeyini kaybetti. Ailesini. Evini. Normal bir hayat umudunu. Hayatta kalmak artık yalnızca nefes almak değil, her saniye tetikte olmaktı. Zombilere karşı... İhanete açık insanlara karşı... Ve bazen en büyük tehdit, hâlâ nefes alan birinden gelirdi. Bir adamla yolları kesiştiğinde, ışıl kimsenin bilmediği geçmişi`nin izleriyle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Ona güvenmeli miydi ? Bu bir savaş değil. Bu bir sınav. Ve hayatta kalmanın tek yolu: Temastan kaçmak.

Furkan,arkadaşına yazmak yerine yanlış bir numaraya mesaj atar ve işlerin böyle bir duruma geleceğini aklının ucundan bile geçirmez.

Tıp okuyan bir üniversite öğrencisi olan Ernur babası yüzünden, babasının düşmanları tarafından kaçırılır. Ve hayatı o noktadan sonra tamamen değişir.

Ömer ve Asya nın hikayesi

İki erkek duygularını düşmanlık sanarsa ne olur?

Sizi safe hissetirecek aynı zaman da tatlı küçük bir hikaye okumak isterseniz hikayeme beklerim… Bir rapci ile onun hayatına ayak uydurulmaya çalışan kızın hikayesi…

..Eceemdjdioalfjfj

İki Karadeniz ailesinin çocuklarıydı onlar. Ayşe ve Kerem.. İlk okulda beraberler diye tamamen birbirlerinin zıttıydılar ama onları birbirine çeken birşey vardı, kerem çocukken bile suskundu minik Ayşe`nin yüreği ise bu suskun çocuğa çoktan teslim olmuştu. Kerem daha 9 yaşındaydı anne babası öldüğünde ayşe yoktu arkadaşları yoktu.. Anne babası ölünce amcalası onu İstanbul`a götürmüş çocukkuk yıllarını orada geçirmesini sağlamıştır. Aradan yıllar geçti kerem 23 yaşına geldi ve memleketine döndü anne babasının mezarına bakmak için lakin döndüğünde hiç hesap edemediği bir şey oldu.. Karşı komşularının kızı Defne`ye aşık olduğunu fark etti zamanla kızda ona aşıktı hemde ama kızın bir takıntılısı vardı kerem de bunu duydu ve kızı kaçırdı dini nikah kıydırtmaktı amacı nikahları kıyılırken çıkan silah seslerinin ardından sevdiği kollarına yığılırken donakalmıştı "Ayşe`nin üvey kardeşiydi kızın takıntısı" ve artık kerem intikam istiyordu Ayşe`nin nikahlanacağını duydu ve bekledi. Ve bir hikayede böyle başladı kim bilir acaba ayşe içindeki aşkı sağ tutabilecek mi yoksa o aşk hissizliğe mi dönüşecek?

gvgvmemrömb öcçxkeqpokdnnhhhhhhhhhskkkssdkdk

...Azad ve Asya ` nın hikayesi...

Bir yol, bir saldırı, iki kız, tek şimşek ve Reenkarnasyon… Reenkarnasyon: tekrar doğma ve tekrar bedenlenme ve yeni- den doğuş olarak tarif edilmektedir. Diğer bir ifade ile reenkarnas- yon, ölümden sonra ruhun yeniden insan bedenine girerek dünya- ya tekrar gelmesi inancıdır.

yanlışlıkla gruba alınan Gökçen Turan *bu kitapda geçen her şey kurgudur.*

Anahtar mıydım? Beni neden kurtarmıştı?

aklıma ne gelirse

Gerçek ailem kurgusu

İntikam dolu bir serüvene hoş geldiniz kemerleri takın çünkü yolculuk çok uzun sürecek 🔥

Herkese merhaba ben Anadolu`nun ücra bir ilçesinde miladım olan bu kitabı yazmak benim için hiç kolay olmadı duygularımı hayallerimi umutlarımı yaşama olan inancımı bu kitapta dile dökmeye çalıştım belki insan gerçekte olmasa da hayallerde mutlu olur diye bilmiyorum hikayemi beğenir misiniz ama ben çok beğendim mücadele ruhunu hiç yitirmedim hep yazma okuma peşinde oldum en çok Özgür olduğum zamanlar kitap okumak ve kitap yazmaktı bilmiyorum zevk alır mısınız kitabımı Okurken bilmiyorum sadece içimden geldiği gibi yazmak istiyorum umarım beğenirsiniz umarım güzel olur

Ece yeni okulunda yaşayacağı şeylerden habersiz hem sınıfa hemde taşındığı siteye alışmaya çalışıyordu ama onu bekleyen başka sırlar bekliyodu

Gökçe Yücesoy,yirmi sekiz yaşında ve alanında çok başarılı bir doktordur. Gökçe`nin yıllar önce ayrılmak zorunda kaldığı ve ne olursa olsun ona olan özlemini dindiremediği bir dostu vardır. Uraz Karaca Uraz Karaca ise tıpkı Gökçe gibi kendi alanında başarılı bir mimardır ve otuz yaşındadır. Uraz ve Gökçe`nin küçükken en sevdikleri şey beraber yıldızları izlemektir. Yine bir gün birlikte yıldızları izlerken bir gün aniden,bir veda bile edemeden ayrılacaklarından habersiz birbirlerine bir söz vermişlerdir. "Eğer olur da beni özlediğinde yanında olmazsam yıldızlara bak olur mu?"dedi Gökçe gözlerini gökten ayırmadan. Uraz kaşlarını çattı. "Neden?" "Çünkü ben seni özlediğimde yıldızlara bakacağım."dedi Gökçe. Uraz merakla sordu. "İyi de neden?" Gökçe`nin yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. "O da bende kalsın."yattığı çimlerin üzerinden hafifçe doğrulup ayağa kalktı ve gözlerini Uraz`a dikti."Eğer neden olduğunu öğrenmek istiyorsan..."devamını getirmedi. Uraz sorgularcasına bir bakış attı. Gökçe yeşil gözlerini Uraz`ın gözlerine kenetledi. "Bul beni..."dedi ve arkasını dönüp ilermeye başladı. Uraz ise Gökçe`nin gidişini izlerken kendi kendine mırıldandı. "Bulacağım seni güzel gözlü kız..."

Hayatım boyunca hep eksiktim. Arkadaşım, kardeşim, annem ve ilk aşkım hiç olmamıştı. Hiç bir zaman kalabalık aile sofralarına eşlik etmemiştim. Ama babam vardı, bana hayatı sevdiren bir babam vardı. Her ne kadar büyük bir aile sofrasında yemek yemeğe özensem de babam benim için çoğu şeyi anlamlandırıyordu. Hayatı, bu dünyayı bana öğretmişti. Bu dünya da olan kötülükleri zihnime ilmek ilmek işlemiş, beni büyütmüştü. Her ne kadar soyutlamış olsa bile bunu beni korumak için yaptığını biliyordum. Çünkü ben farklıydım. Biz farklıydık.

Birini her zerresiyle tanımak... Ve sonra, o tanıdığın kişinin gözlerinin içine bakarken Kendini bir yabancı gibi hissetmek. Çünkü bazen, en derin bağlar bile sessizce kopar. O kadar derin ki, kopuşunu anlamak mümkün olmaz. Ama aradığında bulamazsın; Elini uzattığında, orada artık o yoktur. İki insan vardır bu dünyada, Bir zamanlar birbirinin aynasıdırlar; Her gülüşte, her hüzünde, her düşüncede Kendi yansımalarını görürler. Sonra bir gün, O yansımalar bulanıklaşır, silinir. Ve aynanın karşısında sadece yabancı kalır. Bir zamanlar en iyi dost, en büyük sırdaş olanlar, Şimdi birbirine bakarken sadece eski bir fotoğraf gibi hissedenler. Ve belki de, kaybedilen sadece bir dostluk değil, Birbirini bütünleyen iki ruhun kayboluşudur. Okurken, belki siz de kendi hayatınızda, Bir zamanlar çok iyi tanıdığınız birinin nasıl yabancı olduğunu hatırlayacaksınız. Ve anlayacaksınız ki, Bazı yabancılıklar en yakınımızda saklıdır.