Bu hikaye kalpte bitti ama kalp de bitti...

“Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde küçük bir kız varmış adı gibi asil ve soylu biriymiş. O kadar güzelmiş ki gözleri yıldızlar gibi parlak, teni kardan beyaz, Rapunzel gibi upuzun toprak kahvesi saçları ile herkesi etkilermiş ama çok yalnız bir kızmış ailesi onu terk etmiş, arkadaşları onu hep güzelliği için yanında dururmuş, genç oğlanlar bu kızın saflığından faydalanırlarmış” “Yaa ben arkadaş olurum onunla anneanne” “Bir gün büyüdüğün de her şeyi anlayacaksın” “Ne zaman? Sen olmayacak mısın yanımda”annanne gülümsedi. “Ben her zaman yanında olacağım sesimi duyamasan da, beni göremesen de gökyüzünden bile izleyeceğim seni”

🎧 AKORA – “Bazı sesler sadece kulakta değil, kalpte yankılanır.” Yeni bir okul, beklenmedik bir grup ve hayatı değiştiren melodiler… Derya, sadece sesiyle değil, kalbiyle de müziğe dokunan bir kız. Lise hayatının sıradan başlayacağını sanırken kendini dört kişilik bir müzik grubunun tam merkezinde buluyor. Sahne ışıkları altında dostluklar kurulur, bakışlar değişir ve bazı duygular en güzel şarkılara dönüşür. Ama müzik sadece müzik değildir… Bazen kalbin ne söylediğini en iyi melodiler anlatır. (Kitabın bazı sahneleri cringe olabilir)

En büyük maskesi yüzündeki sahte gülücük. En büyük korkusuysa yine yüzlerde ki o sahte gülücük.. İki lise arası yolculuğa çıkmaya, bombaları patlatmaya bazende patlamaya, intikam, ihanet, aşk derken belkide yanıp kül olmaya, tam oldu derken parçalara ayrılmaya, bitti derken yeniden başlamaya, ışıklar kapalıyken görmeye çalışmaya ve hayatınız altüst olmuşken ayakta durmaya çalışmaya hazırmısınız? Cevabınız evetse birini seçmelisiniz; Güneydoğu Spor Teknolojileri ve Anadolu Lisesi mi? Yoksa Kuzeydoğu Spor Teknolojileri ve Anadolu Lisesi mi? Sen bir Güneydoğulu musun? Yoksa Kuzeydoğulu mu? Tarafını seç ve bize katıl!

Bu bir mahalle aşkı ve abimin arkadaşı kitabıdır. Askeri kurgudur. Şiddet cinsellik gibi öğeler bulundurmaktadır. İyi okumalar okur.♥️

Hakkâri`ye yeni atanan bir öğretmenin ve bir askerin hikâyesi. Yara açan kişi, o yaranın dermanı (şifası) olur muydu?

yknin ask hayati ve yan karakterlerin malliklari

Liseli bir genç kız olan İlkin Alaz adındaki bir çocuktan hoşlanır ve zaman geçtikçe çocukta İlkinden hoşlanmaya başlar.....

Lavin Ay kalbinin yangınına esir olmuş bir kadın. Tüm Mardin Genç kadının sevdasını kalbinde yaşarken acısına ortak olmuştu. Bu sadece bir aşk acısı değil bu hepimizin acısı. Kabinin hikayesi sizlerle.

Küçük yaşlardan itibaren iki yakın arkadaş Liva Serin ve Atlas Kavak... Babaları bilindik bir şirketin ortağıydı. Volkan Kavak, kimseye sormadan sahte belgelerle bir ormanı imara açar. Suçu ise Liva`nın babasına, Uğur Serin`e atmıştır. Bu suçlamalardan sonra Serin Ailesi ortadan kaybolur. Atlas ise yıllarca doldurulur. Ailesi onların ihanet ettiğini, şirketin değerini düşürdüklerini söyler. Serin Ailesi, artık eskisi kadar zengin değildir. Yıllar sonra Liva Serin bir avukat olmuştur. Ailesine yük olmadan kendine bir büro açmak ister. Ünlü bir otelde çalışan arandığını görünce orda çalışmaya başlar. Fakat otelin sahibi Atlas Kavak`tır. Yıllar sonra ilk kez düşman olarak burda karşılaşırlar. Ancak farkında olmadan birbirlerine bağlanırlar. Peki Atlas gerçekleri öğrenecek mi? Ailesini mi seçecek, yoksa aşkı mı?

Aden… On yedi yaşında yalnız bir kız. Doğduğu günden beri sevgiye, sıcaklığa, ait olma hissine hasret… Yetimhanenin soğuk, karanlık duvarları arasında büyüdü; kimsenin dokunmadığı, kimsenin duymadığı bir sessizlikte. Ailesi onu öldü sandı. Oysa Aden yaşıyordu. Ama yıllar boyunca yok sayıldı. Kayboldu, unutuldu. Yüreğinde taşıdığı kırıklar, kimseye açamadığı yaralar oldu. Ve sonra… Bir mektup… İsimsiz, sessiz, korkutucu bir itiraf. O mektup, hem onu kaybettiklerini düşünen, her gece hasretle ağlayan ailesinin, hem de ona yıllarca hayatı zehir edenin elindeydi. Bozkurt ailesi… Umay, Azat, Boran, Karan ve Demir… Kaybettiklerine inandıkları, ruhlarının en derininde eksik kalan parçaları. Şimdi, beklenmedik bir gerçek karşılarında duruyor: Kaybettikleri kızları, sandıklarından çok farklı bir hayat sürüyordu. Bu, yalnızlığın en karanlık köşesinden yükselen bir umut; kırılan kalplerin yeniden atmaya başlaması… Ve yitik bir sevginin yeniden doğuşunun hikayesi. Aden’in hikayesi… Sessizliğin içinden gelen bir haykırış.

Gloria, peri halkının içinde yalnızca ten rengi nedeniyle dışlanan bir genç kızdır. O, masallardaki gibi beyaz tenli değil; esmer bir peridir. Bu yüzden ailesi tarafından sevilmez, halkı tarafından hor görülür. Fakat bir gün, insanların kralı onu seçer ve hayatında bazı değişiklikler olur. İşte size Gloria`nın önyargılarla ve fedakârlıklar ile dolu hayat hikayesi

İlk gördüğümde anlamıştım.

Küçük yaşta babasını kaybeden Kumsal’ın çalkantılı lise hayatı.

Kısa çerezlik mahalle hali 🎀

ARKİDİSLAR SELAMİSKOOO bu kitapta mantık aramayın eğlencesine yazıyorum

Skskkasnmska MkkZnzn

İki çocukluk arkadaş bir gün aynı okula düşerler fakat kadın karakterimiz erkek karakterimizi tanıyamaz daha sonra lardan erkek karakterimiz kadın karakterimiz ile yakın arkadaş olur ve zamanla erkek karakterimiz kadın karakterimize karşı bazı hisler hissetmeye başlar. Daha sonralardan erkek karakterimiz kadın karakterimize hislerini açıklar... Devamını öğrenmek için kitabı okuyunuz.

Emniyet müdürünün kızı olan Arya Elzem Karahan, katıldığı bir davette suikaste uğrayıp kaçırılır. 1 ay boyunca tutsak olan Arya Elzem babasının uzun zamandır peşinde olduğu bir adamın oğlu tarafından kurtarılır.

Liseli üğrenciler Tanıtımı

Yeni tasindiklari şehirde , sessiz ve kendi halinde olan duru , okulun kötü cocugu olarak bilinen arasın dikkatini çeker . Ancak arasın bir sırrı vardır ; Aras ölümcül bir hastalıkla savasiyordur. Bu yaz onun son " ozgur yazıdır " . Duru ile Aras birbirine alisirken , hayatın gerçekleri ile karşılaşmaya hazırlar mıdir ?

22 yaşındaki Hayat, aşık olacağı kişinin anonim olduğunu bilmiyordu

Daha 9 yaşında olan Elfidanın gerçek ailesini bulmasıı

Sadece öylesine atılmış bir mesaj hayatınızda neler değiştirebilir? Benim çok şey değiştirdi. Bu kitapta iki insanın kaderinin bir anda buluşup başka yerlere savrulmasını okuyacaksınız.

SİSU sadece bir kelime değil. O, vazgeçmemek demek. Yılmadan yürümek, cevapsız sorularla büyürken bile içine ışık almak demek. Kırılınca dağılmamak, yıkılınca yeniden ayağa kalkmak demek. Bazı hikâyeler sessiz başlar. Bir evin duvarları arasında, kimsenin duymadığı bir ağlamayla… Bazı gerçekler yıllarca saklanır; bazen bir annenin korkusuyla, bazen bir babanın yokluğuyla… Ve bazı çocuklar, kim olduğunu bilmeden büyür. Ben Simay Sumru. Bu hikâyede sesim yeni çıkıyor belki ama içimde yıllardır konuşan bir kız var. Sorduğum her soruya annem sustu, sustuğu her cevap içimde büyüdü. Kırık dökük bir hayatın içinde sevdayla örülmüş sessiz bir bağ vardı. Ta ki o yaz gününe kadar… Bu kitap, bir gerçeği ararken kaybolduğum ama sonunda kendimi bulduğum yolları anlatıyor. Kimi zaman umutla, kimi zaman öfkeyle, ama en çok da sevgiyle yazıldı. Ne yaşandıysa, olduğu gibi. Çünkü bazı şeyler ancak kalpten anlatılırsa anlaşılır. Bu satırlar, bir kızın babasını ilk kez “baba” diye çağırmasının, bir annenin en büyük sırrını anlatmasının ve parçalanmış bir ailenin yeniden bir araya gelişinin hikâyesidir. Gerçek, bazen susulan bir kelime kadardır. Ve bu, benim kelimem. SİSU: Sİmay SUmru ---