Bu bir kahramanlık hikayesi değil. Bu, Nehir`in karanlıktan doğup, dünyayı dizlerinin üzerine çökertme hikayesi. ~~Sıradan bir kızın nasıl efsaneye, efsanenin nasıl kabusa dönüştüğünü okuyacaksınız.~~

Bazı sırlar küllerin altında gömülüdür, bazılarıysa zamanı yakarak geri döner. Akay Baran, babasının küle dönmüş günlüğünden sızan bir ışıkla geçmişin karanlık dehlizlerinde yolculuk ederken, her yanıt yeni bir bedel ister . Geçmişi değiştirmek isterken kendini kim kaybeder? Küller arasında bir zaman, zamanı, aşkı ve kaybolmuş gerçekleri ateşe veren bir hikaye...

Yüzyıllar boyunca Dünyamızda bizimle birlikte bazı doğa üstü varlıklar yaşadı. Bunlar vampirler, kurt adamlar, cadılar, şekil değiştirenler hatta söylenenlere göre melezler bile vardı. Bu doğa üstü varlıklar varlıklarını insanlara hiç bir zaman hissettirmediler ve hala da hissettirmemeye devam ediyorlar... Binlerce yıl önce vampirler gün ışığında rahatça dolaşabiliyor ve kurt adamlar ise dönüşümleri üzerinde hakimiyet kurabiliyorlardı. Efsaneye göre ailesini Kan Savaşları adı verilen büyük vampir-kurt savaşları adı verilen bir savaşta kaybeden bir şaman iki ölümsüz ırkı sonsuza kadar lanetlemiş ve vampirleri Güneşin kölesi, kurt adamları ise ayın hizmetkarı yapmış. Nesilleri Kan Savaşları adı verilen büyük vampir- kurt adam savaşlarında kurutulan, hayatları cadılar tarafından lanetlenen ve günümüze kadar avcılar tarafından avlanan kurt adamlar eskiden klanlar halinde yaşıyordu. Ancak günümüzde sayılarının bir hayli azalmasından dolayı klan diye bir kavram kalmamış, sadece bir kaç kurt adam ailesi kendilerini tehlikelerden gizlemişlerdir. Bu ailelerden biri olan Green ailesi uzun zaman kendilerini zarar verebilecek olan varlıklardan korumuşlardır. Ta ki ailenin oğlu Tyler`ın kız arkadaşının doğum gününde ıssız bir yerden geçerken önlerine bir şeyin çıkıp kaza yapması ve kendisinin laneti tetiklenene kadar...

Farklılıkların çatıştığı bir dünyada, barış sadece bir yanılsamadan ibaretti; dost gibi görünen düşmanlar, sessizce yaklaşan fırtınanın habercisiydi. Her duvarın ardında bir sır, her bakışın içinde bir hesap vardı. Güvendiğin herkes bir gün sınanır ve gerçekler ortaya çıktığında hiçbir şey eskisi gibi kalmaz. Şimdi maskeler düşüyor, geçmiş uyanıyor... ve dengeler altüst oluyor.

Elanor görmemesi gereken bişeyi görür ve bunu saklamaya çalışarak yaşamaya başlar ama hiç istediği gibi gitmez ve hayatını yerinden oynatan bir sırrı öğrenir...

Dünya, binlerce yıldır dört büyük element tarafından gizlice yönetiliyor: Ateş, Su, Toprak ve Hava. Her biri kendi krallığında hüküm sürerken, aralarında sıkı yasaklarla belirlenmiş sınırlar vardır. Ancak bu kadim düzen, Ateş Krallığı`nın asi prensi Poyraz ile Su Krallığı`nın cesur prensesi İzel`in yasak aşkıyla sarsılmak üzeredir. Poyraz, içindeki öfkeyi ateşle beslerken, İzel`in dokunuşu yanan ruhunu dindirir. Fakat bu aşk sadece iki elementi değil, tüm dünyanın dengesini tehdit eder. İhanetler, gizemli güçler ve kaderin acımasız sınavları arasında, Poyraz ve İzel sadece aşklarını değil, tüm insanlığı da kurtarmak zorundadır. Elementler savaşırken, aşk mı kazanacak, yoksa dünya bir kez daha karanlığa mı gömülecek?

Ferrah ülkesinin kralının dört kızından en küçüğü olan Alenya düşman ülke olan Dravon`un kralı tarafından esir alınır ve Alenya Dravon kralının en sadık muhafızı Dael`le düşmandan aşka bir serüvenin içine girer.

Kurgusunu yaptığım bir ütopik hikaye ,ana hatları ve karakterler oluşturuldu ancak hikaye daha yavaş yazacağım 😇

B.K. Açıklama şuan yok

Anne karnında büyüye maruz kalan bir bebekte ne gibi değişimler olabilirdi ki? Hayat şartları o gece iki çocuğa adil davranmamıştı. Kaderin değişeceğine inanan birileri kaderlerini değiştirmiş onların hayatını çok başka noktalara taşımıştı.

Farklılıkların çatıştığı bir dünyada, barış sadece bir yanılsamadan ibaretti; dost gibi görünen düşmanlar, sessizce yaklaşan fırtınanın habercisiydi. Her duvarın ardında bir sır, her bakışın içinde bir hesap vardı. Güvendiğin herkes bir gün sınanır ve gerçekler ortaya çıktığında hiçbir şey eskisi gibi kalmaz. Şimdi maskeler düşüyor, geçmiş uyanıyor... ve dengeler altüst oluyor.

Geçmişten gelen çeşitli güçlerle, kehanetlerle lanetli bir soy vardı. İnsanlar onları gördüğü an korkar saklanırdı ama sayıları az olan bu soy halk karşısında dayanıksız düştü. Ve bu kargaşada kızını korumayı başarmış ve beraber uzaklara kaçmış bir anne vardı. Kızını korumaya çalışmıştı. Yıllar sonra kızı hâlen küçükken en büyük kabusu yaşadı .

Sıradan bir kafede çalışan bi kızın bi müşteriye kahve götürmesiyle başlar olaylar kahve götüren kız Li Mei Lai Hua ile tanışacaktı..... !DİKKAT BU BİR LEZBİYEN KİTAPTIR!

Bazı topraklar sessiz doğar. Bazıları ise, ilk günden itibaren bir sır taşır. Bir zamanlar yeminlerle çevrili bir kıtaydı burası, tanrıların gölge etmediği, insanların kaderini kendi elleriyle yazdığı bir yer. Ama her yargının içinde bir yalan vardır. Bizler o yalana düştük. Üç krallık: veyra, draveth, solmira. Birbirlerinden nefret etmeyi öğrendiklerinde; toprak çatladı, gök sustu, büyü kırıldı ve lanet başladı. Ama bu sadece bir çöküşün hikayesi değil. Bu üç düşman halktan doğan bir umudun hikayesi. Birbirini öldürmek üzere yetişmiş iki insanın, birlikte yaşamasının hikayesi. Bu Serenya`nın hikayesi ve artık onu anlatmanın zamanı geldi.

30 Yılda bir gerçekleşen tarihi bir olay.Bazı seçilmiş kadınlar aynı yılda,iki burcu birbirine bağlayan gecelerde bebekler dünyaya getiriyor.Bu özel bebekler kalplerinde elementlerinin enerjilerini taşıyor ve özenle büyütülüyor.Hepsi birer lord varisi olma yolundayken bazı savaşlar,fedakarlıklar ve yarım kalan aşklar yaşanıyor.

. ......................

sdsdapo8svhuı zdvds vsdv dsvsd d

Küçük yaşta bilinmeyen bir kişi tarafından ailesi öldürülen yada öldürüldüğünü sanan Saren 16 yıl sonra ailesinin ölmediğini öğrenir.Ve ailesini bulmak için ailesini öldüren kişi ile anlaşma yapmak zorunda kalır.

Deli bı kozin sokaklarda yasamasi

İki arkadaşın prensesle intikam ve aşk dolu hikayesi

Alevin sesiyle uyanan bir kız...ve onun kaderini değiştirecek lanetli bir güç. Aléa Elerion Krallığında sıradan biri olduğunu sanıyordu. Ta ki boynundaki doğum lekesi parlayana, alevle konuşmaya başlayana kadar. Başlarda bunu bir sanrı olarak düşünmekteydi ama yeterince gerçekti. Şimdi üç krallık onun peşinde, içindeki ateş ise kontrolden çıkmak üzere. Bir seçim yapmalı: Dünyayı yakacak mı... yoksa kurtaracak mı? "Küllerinden yeniden doğanlar, alevle yürürler." Aléa`nın yolculuğu başlıyor.

“Sen bir katilsin,” dedi karanlığın içinde bulunan ses. Bu ses tanıdıktı, bir o kadar yabancı. Tanıyorum ama tanımıyorum gibi bir his veriyordu. Etrafta hiçbir şey yoktu, sadece göz delici bir karanlık. İçimi korkuyla dolduran bir karanlık… ilk defa bir şeyden korkuyordum, ben karanlıktan o ses yüzünden ilk defa korktum. Sorun ne karanlıkta ne de bende, sorun karşımda duran ama göremediğim o kişiydi. Belki gerçek değildi ama kendimi savunma içgüdüsü artık rüyamda bile beni bırakmıyordu. “Ben katil değilim,” dedim ama sesimi ben bile duymakta zorlanıyordum. Nefes alamıyor gibiydim… “Kaç adam öldürdün o zindanda? Sen bir katilsin,” gözlerim karşıya kaydı. Kimdi ki bu? Kendisini görmemi istemeyen biri olmalı. CIDDI SEKILDE YAZDIGIM BIR KITAPTIR KOPYALANAMAZ. HATALARIMI KITABIN BITIMINDE DUZELTECEĞIM.

Bu dünyanın dışında Velmoria kentinde iki peri dünyaya geldi bu Velmoria kentinin tüm kaderini değiştirdi ama daha kimsenin bundan haberi yoktu.

Lerena Velor, son güneşi görenlerden biriydi. O sabah güneş normal doğmuştu. Sarı, sıcak ve sakin. Dağların ardında turuncu bir sessizlik süzülüyordu. Ama öğlen olmadan… gökyüzü çatladı. Bir ses gelmedi. Ne patlama, ne fırtına, ne yıldırım… Sadece bir sessizlik. O kadar derindi ki Lerena’nın kulakları çınlamaya başlamıştı. Sonra gökyüzü karardı. Gölgeler yavaşça köyün etrafını sardı. Sanki gece, günün içinden sürünerek çıkmıştı. Güneş bir daha hiç doğmadı. O gün, dünya sonsuz geceye gömüldü Lerena’nın köyü, Valdren, o gecenin ardından yok oldu.

Ölümün eşiğinde yaptığı yanlış bir ritüel, Anastasya’yı cennetle cehennem arasında, Melekler ve Şeytanlar Akademisi’ne sürükledi. İntihar etmek isterken, içinde var olan karanlık ve çaresizlikle fısıldadığı lanetli Latince kelimeler, onu bilinmeyenler sınıfına çekti. Ruhuyla bedenini aynı anda hissettiği bu yerde, yeni hayatı başlamıştı ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bu rituel Lucifer`ın dikkatini çekmişti. Yüzyıllar sonra ilk kez bir ölümlüyü böylesine merak etmişti. Anastasya, yaşadığı karanlıkların ardından hiçbir insana güvenmeyecekti. Kalbine düşman oldu. Ve en önemlisi: Lucifer’a asla aşık olmayacaktı. Ama bu, ritüelin kuralı değildi. Ritüel sadece onu bağladı; ruhlarını birbirine mühürledi. İki dünya arasında dokunulmaz bir zincirdi. Kadın onu asla sevmeyecekti. Ama bu, Lucifer’ın umurunda değildi ≈LUCİFER ≈ O benim kraliçemdi. Her kirli arzum, her yasak fantezim onunla hayat buluyordu. Beni istemediğini biliyordum, reddedişleri bile tutkumun alevini söndüremezdi. Bir gün, onu tüm benliğimle sahiplenip ona tamamen ait olacaktım. Çünkü o, cehennemimin en parlak ve en karanlık ışığıydı.