🌑⭐... Karen`in yeniden parıldama hikayesi

kurtlar ve vampirler olan

Yıllar önce ölen annesinin üstüne babasının gidişiyle yıkılan Zümrüt Krallığının varisi Emerielle bu trajedik hikayesinin sırlarını çözmek için yolculuğa çıkar.

Gücünün farkına varan her insan bunu aynı amaç için kullanmaz. Kimisi çevreye fayda sağlamak için kullanır kimisi ise üstün olduğuna inanıp bunu kanıtlama çabasına girer. Ama en büyük sorun bu değil... Birine güvenmek için önce onu tanırsınız ve ona güvenip güvenemeyeceğinize böyle karar verirsiniz değil mi? Peki doğduğunuz andan itibaren güvenmek zorunda kaldığınız yönetimdeki kişilere ne demeli! Onlara güvenmezseniz size karşılığını nasıl verirler hiç düşündünüz mü? Yada karşı çıkarsanız! İşte bu kitapta doğduğu yerde sonradan ortaya çıkan güçlerin sorunlarıyla mücadele eden ama tek sorunun bu olmadığını fark edip bir şeylerin değişmesi için çabalayan bir kızın yaşamını anlatmaktadır.

Kabusum olan her şeyin gün gelince adeta bir hançer gibi bana saplanacağını biliyordum.

Herkesin bir gölgesi olur ve bölgelerinin onlara verdiği güçler. Ama kızımızın gölgesi yoktur gölgesi olmayanlar ya şanslı ya da lanetlidir. Acaba kızımız şanslı mı lanetli mi?

Fırer krallığı ve Chen krallağı ezhelden beri düşmanlardır. Adrian Fırer ise bu düşmalığı ateşkes ile değil yok ederek bitirmek ister. Lakin Chen krallığının tek vârisi olan Farah Chen de buna izin vermiycekti... Düşmanlar, sırlar, krallıklar ve olmaması gereken bir aşk

Üç krallığın hüküm sürdüğü bir evrende, yüzyıllar süren savaşlardan sonra cadılar, vampirler, elfler, kurtadamlar, rüzgar ruhları ve tekboynuzlular, nihayet barışı kabul etti. Ama hiçbir barış sonsuza dek sürmez. Kadim bir efsane der ki: Dört elementi birleştirmek ve gerçek barışı sağlamak, yalnızca dört elementi kanında taşıyanın kaderidir. Ancak bu, sadece bir efsane değil; ihanetin, özlemin, aşkın ve büyük bir mücadelenin hikayesidir. Gökyüzü Krallığı’nın prensesi Valeria, kaderinin izini sürerken yeraltının karanlık dehlizlerine kadar uzanacak. Gerçek, yalnızca ışıkta değil, gölgelerde de gizlidir. Taç, sahibini çoktan seçti. •Bu kitapta geçen her şey kurgudan ibarettir.

Hayal gücümden kaynaklanıyorr

YIN-YANG 2. kitap

Bir açıklama yok laf olsun diye

. yazmaya calısıyom biseyler. acıklamayı sonra değiştircem. draco malfoy kitabı

Yaşadığı dünyada bunca zaman kimsenin ruhu bile duymadan yaşanan savaş gerçeyi Muraya özgür olmadığını öğretir . Hayellerinin değil de , adaletin peşine düşen genc kız neleri ve kimleri feda etmeye hazır olduğunu bilmiyordu , ama bir şeyleri feda ediceğini biliyordu.

Her akşam terasa yıldızlara bakmak için çıkan kızın yakın arkadaşı😩🫶🏽🫵🏽🤍

📖 KAYIP ZAMANIN KIZI “Bazen geçmiş, sadece hatıralarla değil… kalbinle de yüzleşmeni ister.” Mira Bayar… Parlak ekranların önünde parlayan bir hayat. Ama içi, cevapsız bir sorunun gölgesinde. Yıllar önce ansızın ortadan kaybolan babasının ardındaki gerçeği öğrenmek isterken, kendini bambaşka bir dünyanın içinde bulur: 1954 Mardin’i. Ne takipçiler var orada, ne teknoloji. Sadece bilinmeyen sırlar ve onun yolunu kesen biri: Mirhan Bozan. Mardin’in en korkulan adamı. Ve Mira’nın kalbini ilk bakışta sarsan tek kişi. Ama Mira buraya âşık olmaya değil, geçmişle yüzleşmeye gelmiştir. Yine de kaderin başka planları vardır… Kayıp Zamanın Kızı, zamanı aşan bir aşkın, acı dolu geçmişle iç içe geçen dokunaklı ve güçlü hikâyesi. Aşk mı ağır basar, yoksa gerçeğin gölgesi mi?

Kayıp neon şehri İvresia 4 türden oluşuyordu. Lordlar, doktorluk görevi yapan her gün şehrimiz için yeni deneyler yapan türdü. Yanıklar, Lordların görevlerini sabote etmeye çalışan aptallardı. Onlara yaklaştığında yanık kokusu alırdınız eğer bu kokuyu almıyorsanız bu türün ya kırmızı gözlerine bakın ya da kollarındaki ejderha izine. Gözcüler, Lordların özel korumasıydı. Her bir lordun bir gözcüsü bulunurdu. Eğer Yanıklardan biri Lordu öldürürse Gözcü de ölürdü ancak Gözcü ölürse bu Lordların umrumda olmaz ve kendilerine yeni bir Gözcü bulurlardı. İnsanlar, aslında aramızdaki en masum türdü ama çoğumuz oradan geliyorduk. Yanıklar hariç... Bu bir farkındalık hikayesiydi...

Kitapta bir grubun ejderha akedemesine kabul ve macera başlıyor

Sıla‘yı bir gün zorlan para karşılığı Murathan adlı oğlanlan evlendirmiştir.Sıla bu evliliği hiç istememiştir. Ama sonra olağanüstü bir şey oldu……

Savaşların ve ihanetin ortasındaydım. Ne ihanet edeni ne de savaşı başlatacak kişiyi tahmin edebiliyordum. Peki ben bu savaşı kazanabilecek miydim?

"Evet, bu mutluluk kalbimden taşıyor, Hades`inkine, bana ait olan bir diğer kalbe akıyordu." Hasat Tanrıçası Demeter`in kızı olan Kore, annesinin silik bir kopyası olmaktan sıkılarak bu hayattan bir çıkış yolu ararken bir gün aradığı tam da karşısına çıkar: Ölüler Tanrısı Hades. Hades`le birlikte Ölüler Diyarı`na giden Kore, burada Persephone ismini kullanmaya başlar. Temsil ettiği şeyin, baharın ve yaşamın tam zıttı olan bu yerde özgürlüğün tatlı nektarını tadan Persephone, sanki ilk kez nefes alıyordur.

Minato Ken içine kapanık ve ailesini araba kazasında yitirmiş bir lise öğrencisidir. Yeni yurduna giderken başına beklenmedik olaylar ve gerçeğe sığmayan şeyler olur.

Hepimizin gözleri aynı noktaya sabitlenirken kimseden en ufak ses belirtisi yoktu herkes bir birinden bir şey demesini bekliyormuş gibi sessizdi. Görmemiz gereken bir şey hatta yaşamamız gereken bir olay yaşamamış bizde onlardan biri olmaya adım atmıştık.

Bazı kapılar anahtarla açılmaz. Kasetle başlar, cesaretle geçilir.

Krallığın Renkleriyle Yeniden Doğuş: Neritha`nın Hafıza Savaşı. Neritha Krallığı`nda her hafta değişen renkler ülkenin kaderini belirler. Yeşil haftasında genç Neritha tahta çıkar ve saçlarını keserek yeni bir döneme adım atar. Danışmanı Dareon`dan renklerin anlamlarını öğrenir: yeşil yenilenme, mor bilgelik, kırmızı cesaret, sarı ise neşedir. Ancak en tehlikelisi, halkın hafızasını silen "Unutuş Haftası"dır. Neritha`nın görevi, krallığın hafızasını bu tehditten korumak ve kendi içindeki gücü keşfederek ülkesinin geleceğini kurtarmaktır.

Her şey bir anda oldu. Bir çığlık. Bir silah sesi. Ve geçmişe ait o eski kapı…Tiwanaku. Liora, ailesini kaybettiğinde her şey bitti sanmıştı. Ama kamp gecesi duyduğu silah sesiyle birlikte, bir bilinmezin ortasına düştü — zamanın mı, kaderin mi, kimsenin bilmediği bir geçitten geçti. Ve o andan sonra hiçbir şey aynı kalmadı. Burada insanlar uçuyor. Kanatlı bedenlerle, keskin bakışlarla, gökyüzünde süzülen ırklarla dolu bir dünya: Aerionlar ve Umbreathler. Işıkla karanlık arasında sıkışmış bir savaş var. Ve Liora’nın gözleri, bu dünyanın dengesini bozacak kadar farklı. Kael, sürgüne gönderilmiş, kanatları yakılmış bir yabancı. Sert, suskun, ama Liora gibi kırık. Onu kimse istemiyor. Ama en çok da o, Liora’yı korumak için ortaya çıkıyor. Işık taşı onunla parlıyor. Umbreathler onun peşinde. Aerionlar ise ondan korkuyor. Liora bu dünyayı istemedi. Ama bu dünya, ondan vazgeçmiyor.