Yıllar önce kuzey ve güney olarak ayrılan bir krallığın kaderinin baştan yazılma hikâyesi... Oysma Krallığında kuzeyde yaşayanlar her gece çeşitli balolar verip geceleri tatlı bir sarhoşlukla uykuya dalarken, güneyde yaşayanlarsa sefalet ve pislik içinde yaşam mücadelesi verip geceleri hayatta kaldıklarına şükrediyorlardı Artık birilerinin yıllardır süren bu ayrıma bir son vermesinin zamanıydı ve güneydeki direnişçilerin -krallığın verdiği adla lekeliler`in- yeni bir lidere ihtiyaçları vardı. IVAN PATRİCK HENDERSON, ataları yüzyıllardı krallığa sayısız hizmetlerde bulunmuş bir Lord. Aynı zamanda da gölgelerin ardında krallığa baş kaldıran direnişçilerin yeni lideri olan namı değer Gece Avcı`sı. LİLLİAN KATRİNA AMBER, Oysma yasaları gereği kraliçe olması imkânsız olan ama küçüklüğünden beri halk oylamasıyla yasayı değiştirip iki abisine rağmen krallığın başına geçmeye çalışan bir prenses Bu yasanın değiştirebilmesin tek bir yoluysa krallığa karşı en büyük tehdidi -Gece Avcı`sını- kralın huzuruna getirip yargılanmasını sağlamaktı Fakat zamanla Lillian için bu gizemli lidere kalbini vermemek, o kalbe hançer saplamaktan saha zor olacaktır

Benim hikayem hiç karanlık olmadı, Aydınlığı yaratabilecek güce her zaman sahiptim. Ben masum değilim, sessiz hiç değilim. Ben kendi kaderini tayin etme gücünü söke söke almış Masayı bir tekmeyle dağıtmış ve bu uğurda her şeyi aleve vermiş biriyim. Size küllerin öyküsünü bıraktım, geri kalanlardan bir hatıra.

Aşk mı daha güçlüdür nefret mi?

“İnsan bazen bir çığlıkla büyür.” Sicilya’nın gölgelerinde kurşunların yankılandığı, kanın ve sadakatin iç içe geçtiği bir hikâye bu. Bir kız çocuğunun ailesini kaybettiği gecede yazılan kaderin; acıyla, kararlılıkla ve intikamla şekillenen bir yolculuğu… Suzy, sadece bir mafya lideri değil. O, yıkılan bir hayatın küllerinden doğmuş bir savaşçı. Yanında, her biri geçmişinde ayrı bir yara taşıyan sadık dostlarıyla birlikte: Slay, Ravi, Larya, Molier ve Roy. Roy... Suzy’nin kardeşi, grubun en küçüğü ama en komiği. “Suzy, adamı vurdun ama silahı bana attın. Bu kardeşlik mi, suç ortaklığı mı?” diye sorarken bile etrafı güldürmeyi başaran biri. Ready To Fire, düşmanlarını tek kurşunla susturacak kadar kararlı, ama geçmişin çığlıklarını içlerinde taşıyacak kadar da kırık bir ekip. İntikam bir tercih değil, zorunluluktu. Ve artık bu savaşta Suzy yalnız değildi.

Güneş sıkıcı ve yorucu hayatını geride bırakıp en büyük hayalini gerçekleştirmek üzere bir sahil kasabasına doğru arabasıyla yol alırken otoyolda kalır. Ona yardım eden adam ise bundan sonra karşısına hep çıkacak olan uyuzun tekidir🌅

Vera: Senden nefret ediyorum biliyorsun değil mi? Atlas: Bu bir soru mu yoksa kendine hatırlatma çaban mı? Karşı evde yaşayan bu adamı her gün görmek zorunda olan Vera ondan ne kadar kaçabilecekti?