“Dövme Dükkanı,” İzmir’in kalbi Alsancak’ta, bir apartmanın üçüncü katında saklanan küçük bir dünyada geçiyor. Dövme sanatçısı Onur ve eşi Öznur, her sabah stüdyonun kapısını açtıklarında, sadece yeni bir iş günü değil, aynı zamanda birbirinden ilginç hikayelerle dolu bir maceraya da adım atıyorlar. İlk kez dövme yaptıracak olanların çekingen heyecanından, hayal kırıklığını örtbas etmek isteyenlerin beklenmedik isteklerine; bitmeyen “eski sevgili ismini kapatma” dövmelerinden, yeni bir hayata başlama umuduyla gelen cesur ruhlara kadar, her müşteri kendi küçük evrenini beraberinde getiriyor. Onur’un mizahi yaklaşımı ve Öznur’un tatlı-sert desteği, stüdyonun duvarlarını kahkahalarla doldururken, aynı zamanda birbirlerine olan sevgilerini de her defasında tazeliyor. kitabın her bölümü ayrı bir macera sunuyor. Dövme koltuğunda ter döken müşterilerin öyküleri, Onur ile Öznur’un sürtüşmeleri, ufak aile meseleleri, stüdyonun perde arkasındaki lere yönelik espriler… Hepsi, “Dövme Dükkanı”nın çatısı altında renkli bir mozaik oluşturuyor.

Tarih derslerinde asla öğrenemeyeceğiniz bir Osmanlı macerasına hazır olun! "Osmanlı`da WhatsApp", padişahların emirleri emojiyle verdiği, vezirlerin "yanlış gruba" mesaj kaçırdığı, Yeniçerilerin ekran başında isyan çıkardığı ve haremdeki dedikoduların "son görülme" özelliğiyle alevlendiği absürt ve komik bir zaman yolculuğu sunuyor.

Rasgele numaralardan gelen arkadaşlık...

Kitap Tanıtım Yazısı: "CİNSELLİĞİN ALTIN KURALLARI: YATAKTA YALNIZ DEĞİLSİN, BUNU BİLİYORSUN DEĞİL Mİ?" – Çünkü Cinsellik, Ciddiye Almadan Öğrenilecek Kadar Komik Bir Şey! Toplumun kulağına fısıldadığı “yasaklar”, “ayıplar” ve “ütü gibi düz” cinsellik mitleriyle büyüdük. Peki ya size, bu konuyu gülerek öğrenebileceğinizi söylesek? İşte bu kitap, cinselliği “kutsal bilgi” olmaktan çıkarıp, kahkahalarla dolu bir sohbet masasına dönüştürüyor! --- Neden Bu Kitap? “Çocuk Nereden Geliyor?” diye soran teyzene artık gülümseyerek cevap vereceksin (Bölüm 1’deki Google hikayesini okuduktan sonra). İlk buluşmada “Çorba siparişi” verip “Arkadaş kalalım” diyenlere şaka yetiştirme tüyoları (Bölüm 2’deki facia anılarına hazır olun). “Clitoris sandığınız kadar uzakta değil!” diyen bir rehberle anatomiyi GPS’siz öğreneceksiniz (Bölüm 25’te kaybolmadan önce son çıkış). “Sütyen takmayı öğrenmek” erkeklerin yeni hobisi olacak (Bölüm 75’teki 15 dakikalık mücadele, sizi koltuktan düşürecek). --- Bu Kitap Kimler İçin? “Yatakta robot gibi değil, insan gibi davran!” diye haykıran ama battaniyeye dolanıp düşenler… Netflix’i libidodan üstün tutanlar (Bölüm 100’deki “Lamba söndü ama biz de söndük” analizi sizi kurtaracak). “Konuşmayan Adamlar Kulübü” üyeleri (Bölüm 50’deki absürt diyaloglar, iletişiminizi şifalandıracak). Ve tabii, “Ben bunu okulda öğrenmedim, Google’a sordum!” diyen herkes! --- Nasıl Bir Üslup Beklemeli? Mizah bombası: Her bölümde bir fıkra, komik anı veya “Bu kesin benim!” dedirten senaryolar. Gerçekçi tavsiyeler: Gülüşler arasına saklanmış, bilimsel ama “Hmm, mantıklıymış!” dedirten ipuçları. Samimiyet garantili: Yazar, pijamalarıyla ışıkta uyuyan “yatak uzmanı” olduğunu itiraf ederek başlıyor! --- “Peki Ne Öğreneceğim?” Derseniz… Cinselliği “performans” değil, “paylaşım” olarak görmeyi. Yanlış zamanda gelen mesajlara gülmeyi (Bölüm 10’daki telefon faciası unutulmaz). Ve en önemlisi: “Yalnız değilsin!” çünkü herkes aynı komik kazalardan geçiyor! --- Şimdi Sıra Sizde! Bu kitabı yatağın altına saklamayın, çünkü cinsellik gizlenecek bir şey değil! Hemen alın, kahkahalarla okuyun ve bir dahaki buluşmanızda “Çorba siparişi”ni nasıl kurtaracağınızı öğrenin! Not: Kitabı okurken “Aman komşu duymasın!” diye bastıramayacağınız kahkahalar için koltuk minderlerinizi hazırlayın. 🛋️💥 [Kitapçınızda, internet sitelerinde ve “Artık bu konuda gülmek serbest!” diyen tüm platformlarda!]

İlk görüşte aşka inanır mısınız? Ben de inanmazdım onu görene kadar. Ama aşık mı olmuştum yoksa o anın heyecanı mıydı bilmiyordum. Kendimi çok fena kaptırmıştım onu biliyordum. Öyle ki bir anda onunla ilgili planlar yaparken bulmuştum kendimi.

Yorma kendini. Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin Bukowski

"Aynı Evde", evliliğin absürt ama gerçek yanlarını gözler önüne seren, kahkaha garantili bir kişisel gelişim-psikoloji kitabıdır. Bu kitap, evlilik hayatının ciddiye alınacak tek yanının mizah olduğunu hatırlatıyor. Evli bir çiftin gündelik maceralarına odaklanan bu eser, ilişkilerde yaşanan yanlış anlaşılmalar, kıskançlık krizleri, kayınvalidelerle mücadeleler, romantizm kazaları ve cinselliğin evlilikteki yeri gibi konuları cesurca ele alıyor. Ancak bunu yaparken, okuyucuyu güldürmeyi ve düşündürmeyi ihmal etmiyor. Eğer evliliğin aslında bir hayatta kalma sanatı olduğuna inanıyorsan ya da henüz bu kaosa adım atmadan önce bir önizleme almak istiyorsan, "Aynı Evde" tam sana göre! İçindeki hikayelerde kendini, eşini ya da belki de komşunu bulacaksın. Unutma, aynı evde olmak bazen savaş, bazen aşk, ama her zaman eğlence!

Gözümün içine baka baka oynuyor ve keşfettiğimi bilmediği hatasını gerçekleştirmek için fırsat kolluyordu. Evet evet, bunu ona söylememiştim. Sonuçta aşkı ve profesyonelliği birbirine karıştırmamak gerekiyordu değil mi ? Sıra bana geldiğinde kazanmam için gereken son iki hamlemden birini yaptım. Şimdi ise o hep yaptığını yapıp, yapması gereken ama asla fark etmediği hamleyi değil de diğer hamleyi yapacak ve ben onu şah mat edecektim. Plan kusursuz ve mükemmeldi. Yüzüme bir mühlet bakıp gülümsedi. Ya da hayır, gülümsemeden çok pis bir sırıtış sergiledi demek daha doğru olurdu. Olsundu son gülen iyi gülerdi. Sırıtışına karşılık verip gözlerimi ondan ayırmadım. O da bana bakarak taşı oynattı. "Şah mat." Yüzümden silinen sırıtış ile kaşlarımı çattım. Bu beklediğim bir hamle değildi. Aynı zamanda beklediğim bir söz de değildi. "Dur, ne ?" Gözlerimi tahtaya çevirdiğimde beklediğim değil de yapması gereken hamleyi yaptığını ve beni yendiği tüm Türkiye gibi görmüş oldum. Yüzünü hafifçe benimkine yaklaştırıp, konuştu; "Demek ki on yedinci piyona bu kadar güvenmemek gerekiyormuş değil mi? Ya da karşıdakini ezberlerken onun da seni ezberleyeceğini unutmamak gerekiyormuş. Olsun şansını seneye ben yokken bir daha denersin. Ve eminim ben olmadığım için, sen yine yenersin."

❗️ASKIDA ❗️Klasik bir gerçek ailem kurgusu (Not:ilk kitabım lütfen hatalarımı belirtin)

17 yaşında aslında karıştırıldığını öğrenen Gece`nin hayatı nasıl olacak gelin birlikte bakalım

İsmin bir futbolcu menajeri olmak için başvuru yapar ve hayatının yeni sayfasını açmış olur❄️

Eleştiriler, öneriler, röportajlar ve dramalarla dolu bir dergi projesi.

Kardeşleriyle iş tatilinden dönen Nera`nın kardeşine bir suç atılır ve aile avukatı aynı zamanda da başarılı bir avukat olan Nera bu davayı alır ancak bir sıkıntı olur ve Savcıyla iş birliği yapmak zorunda kalır Nera bu süreçte hem kötü hem de iyi gelişmelere tanık olur. Bu gelişmeler hayatına yeni kişiler katılacaktır...

Onlar birbirini tanımayan dört kişiydiler, taki lisede farkında olmadan dördü de aynı sınıfa nakil alana kadar ilk andan belliydi onların arkadaşlığı, aşıklığı ama bilmemezlikten geldiler ortak yönleri vardı hepsi bir olay yüzünden nakil almıştı isteyerek gelmemişti hiç biri o sınıfa ortak acıları ve ortak eğlenceleri vardı ortak düşmanları oldu zamanla onlar biraz kuduruk bir dörtlü ama içleri de bir o kadar güzel ve özel belki onları okumak istersiniz o zaman bir disiplin meselesi başlasın bakalım

Çerezlik bir kitaptır

Bazı yaşanan şeylerden sonra tekrar eskisi gibi olamazsınız. Aden yaşadıkları sonrası içine kapanmış ve görmeyeceğini düşündüğü rastgele birine yazar...

... Bilinmeyen: Günaydın Bilinmeyen: Cümlenin sonundaki harf sayısı ne kadar aşık olduğunu gösteriyormuş Bilinmeyen: O zamann Bilinmeyen:Tekrar günaydınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn Bilinmeyen: Elimde olsa sonsuza kadar `n` koymak isterdim ama hayat şartları işte güzelim. Siz: Kimsiniz?

Bu yazı anneanne ve dedesinin yanında geçirmek için yanlarına gelen Kayra eğlencenin yanında tozlar altında kalmış sırları ve anıları gün yüzüne çıkararak belkide en büyük yanlışını yaptı ya da kaderin dolambaçlı yollarında yürürken karşılaşması kaçınılmaz olan bi kaç sıkıntıdan ibaretti.

Sevdanın da böylesiydi işte. Bu raddeye kadar nasıl geldiğimizi hâlâ anlamış değildim. Alın yazısı miydi yoksa kader miydi ikimizde bilmiyorduk ama her şeyin nasıl başladığını çok iyi hatırlıyorum. Bizimki bir dönme dolap hikayesiydi...

Dört arkadaş oturup bir numara sallamıştır ve bu numara ile konuşuyordur/yarı texting

Hiçbişeyi ciddiye alamayan bi kız😄

Luna Monesia, Moon Krallığının üçüncü ve sonuncu varisiydi. Elbette bir prensesti ama bir prenses gibi davranmayı sevmiyordu. Onun yerine hep deli dolu hareketler yapıp, kimseyi dinlemiyordu. Bir prenses gibi süslü elbiseler, topuklu ayakkabılar ve her gün kuaförden çıkmış gibi olan saçlarlarla gezmeyi hiç sevmiyordu. Ama annesi yani Kraliçe ona her zaman bir prenses olduğunu hatırlatıyordu. Aynı zamanda bir ablası ve abisi vardı. Abisi ve babası her zaman ona destek olsa da, ablası hep onu küçümsüyor ve tersliyordu. Ama bu Luna`nın umrunda bile değildi. Dünya onun umrunda değildi. Bir gün her zaman namı geçen Sunia Krallığının bir varisi olan Alex Glory Moonia Krallığına geliceği ve bir süre orada kalıcağı öğreniliyor. Her zamanki gibi bu Luna`nın umrunda olmuyor ve istediğini yapmaya devam ediyor. Bakalım Alex Glory Krallığa geldiğinde neler olucak?

Arsel çekimden evine doğru giderken sarhoş adam gelir tecav*z etmeye çalışır fakat arsel dövüş sanatları bildiği icin adamın fotoğrafini cekip,dava açar ve avukatıyla olan aşk hikayesini anlatır.

Okul grubundaki bazı numaralarla grup kuran aylin`in olayları

Gazeteci bir kızın görevi gereği asistan olarak işe girmesi nelere sebep olacak? Başına neler geleceğini bilmeden yürüdüğü bu yolda görevi başarabilecek mi?