Yıllar sonra çocukluğunun geçtigi kasabaya dönen Emily, bir şeylerin seyrinde gitmediğinin farkına varır kasaba da ki herkes teker teker kaybolurken Emily ve yeni arkadaş grubu bunun peşine düşer...

iki düşmanın bir süre sonra tekrardan bir araya gelmesi ile başlayan bu yolculuğumuzda sizleri olağanüstü olaylar bekliyorr

Aşk, acı, ihanet, dost kazıkları, sevdiğin her şeyi kaybetmek... insan bunlardan sonra ayakta kalıp hala yaşamak ister miydi? Genç kız camda ki yansımasına bakarak her şeyi kafasında tekrar tekrar yaşıyor kalsa mı, gitse mi bilmiyordu... Ona yapılanlar, yaşatılanlar kolay değildi kim hayatta en güvendiği dalı kırılınca hiç bir şey olmamış gibi yaşamına devam edebilirdi ki? Arkada telefonundan çalan şarkıya mırıldanarak eşlik etti ŞİMDİ SENDEN VAZMI GEÇMELİ? MASAL OLUP YOLA DEVAM MI ETMELİ? Yakamoz yavaşça ayağa kalktı gözlerini etrafta gezdirdi, ilerde her şeyden bi haber uyuyan kedisi Rıfkı`ya değdi gözleri daha sonra köşede duran boy aynasına. Herşeye şahit o aynaya.. ve dudaklarından şu cümleler döküldü; Kalk Rıfkı ya masal olacağız ya da bu masalı baştan yazacağız.

Gün yüzündeki ışığını bulamayanlara...

Tahliye edilmiş bir binanın asansöründe tanımadığınız bir adamla mahsur kalırsanız en fazla ne olur? 2 günde en fazla ne olabilir? Ters köşe ile harmanlanmış yeni kurguma hoş geldiniz.Ben takma adımla Morasya.Kitap okuma sevgimle yazarlık arzumun peşinden giden biriyim.Umarım bu kurgumu beyenirsiniz?Şimdiden keyifli okumalar. Not:Geri dönüş ve fikirleriniz benim için çok önemlidir.Bana ulaşmak isterseniz instragram hesabımdan yazabilirsiniz.

korkularından sıyrılıp kaçan şampiyonun hikayesi

Büge ve Korel iki düşman bölge lideriydi, ancak bir gün ikiside ortak bir düşmandan saldırı aldı ve o ortağa karşı olan dövüşlerinin arasında bir aşk yetişmeye başladı... bu sayde geçmiş gün yüzüne çıktı.

İlk kitabımm inş tutar

Bilmiyorum... Kalbim kal derken, aklım git diyordu... Ve ben, kararsızlıktan nefret eden ben, bu sefer çok büyük bir ikilem içerisinde kalmıştım...

"Sahne ışıkları üzerindeydi benim düşündüğüm ise sadece onun gözlerindi. " Çocukluktan beri ayrılmaz ikili olan Aral ve Asya`nın arasına birdenbire bir düşmanlık ayazı girer ve Aral bir yanlış anlaşılma sonucu Asya ile yollarını ayırır. Gün geçtikçe Asya`nın çevresi Asya`yı kötülemeye ve dışlamaya başlar. Asya ise çevresinden ve de arkadaşından alamadığı sevgiyi ünlü bir şarkıcı ve model olarak hayranlarından almak ister öyle de olur ama yıllar sonra Asya`nın hayatını mahveden kişi tekrar Asya`nın karşısına çıkar.

Belki ben yanarım belki sen, sonumuz belli olmaz

Ben Alin. Hayalim olan avukat mesleğini yapıyorum. Kaderine yazılan şeyin seni her türlü beni bulacağına inanırdım, onun kaderim olduğunu düşünmezdim.Yıllar sonra karşılaşacağımızı da...

Ablasının düğününde sevdiği çocuğun onu aldattığını öğrenen kız ve sonrasında toparlanma mücadelesi.

Herkesin koyu gri tulumlar giyip, köle olarak çalıştırıldığı bir bataklıkta açan çiçek. Mutluluğun unutulduğu o karanlıkta, herkese ve her şeye rağmen gülümsemesi silinmeyen biriyle bataklığın sahibinin ona olan zaafını anlatan bir kitaptır. Keyifli okumalar... _ Karinos Kampı: İnsanlardan sadece bedenlerini değil, ruhlarını dahi alan acımasız insanların bulunduğu bir yer. Nefes alırken kaburgalarınızın ciğerlerinizi ezdiği, sadece fazladan bir lokma için aylarca eziyet gördüğünüz bu yerde, hayatta kalmak için tek bir şansınız var; KAÇMAK! Eğer yeterince güçlüyseniz, gardiyanlardan biriyle çıktığınız düelloda gardiyanı öldürüp özgür kalabilirsiniz. Ama eğer yapamazsanız, ruhunuzun ölümünü izlemekten başka şansınız kalmaz. Tıpkı benim gibi...

Küçük bir bilgi kitap kapağındaki gözler gölgeye ait ve Gölge sonradan başrol erkek karakter olucak

Duru Arma ve Ayaz Yalçın mükemmel bir ilişkinin içerisindeyken gelen tehditler,doğrultulan silahlar ve gizlenen gerçekler… Eğlenceli sohbetler, Sıcak dostluklar ve gerilim dolu anlar ile ‘Kilit’ kitabının ilk bölümü sizlerle…

Sürpriz bir tanışma anı ve yaşanacak onca anı. Bu anıların içinde hem sıkı bir arkadaşlık bağı hem de ölüme son bir nefesi kalmış umutsuz biri. Bu arkadaşlık bağları belki hayata döndürürdü, bir umut vaat ederdi. Her şey tozpembe değildi hayatta, gerçekler belki canınızı yakacak ama bazı gerceklerde kalbinizi ısıtacak.

"Arabayla dümdüz yola giderken birden takla atmak gibiydi hayatım: hızlı, ani ve acı verici." Dünya, büyük bir utançla dolu bir müzedir. Etrafta, yükünden kaçanların, sözünü yutanların, ardında sadece bir karmaşa ve bir not bırakıp kaybolanların sessiz heykelleri durur. Özgür İdil İpekçi, parmak uçlarındaki kuru toprak kokusunu içine çekti. Gece yarısıydı. Geri dönüşü olmayan bir yolun tam ortasında, elindeki küreğin soğuk metaliyle baş başa kalmıştı. Nefesi, Kasım ayının keskin rüzgârında hemen dağılıyordu ama o aldırmadı. Burası, şehrin ışıklarının erişemediği, sessizliğin bile boğucu olduğu bir yerdi. Kazdığı çukur, derinleşiyordu. Bir mezardan çok, bir sözleşmenin imzalandığı alan gibiydi. İdil, küreği bir kenara bıraktı ve eğildi. Soğuk bir gülümseme dudaklarına yayıldı. O bir edebiyat öğretmeniydi; kelimelerin gücüne, dürüstlüğüne inanırdı. Ama artık biliyordu ki, bazı dersler kağıt üzerinde verilmezdi. “Bedelini ödedin,” dedi, sanki son bir ders notu veriyormuş gibi. Toprakla örtmek, sadece bir eylem değildi; bir düzenleme eylemiydi. Bozulan dengeyi yeniden kurma çabasıydı. İdil için, bu cinayetler kaostan sonra gelen temizlikti. Kalbi, bir daha asla çalmayacak bir saat gibi, yedi yıldır durmuştu. Geriye sadece mekanizmanın soğuk, metalik sesi kalmıştı.

Ceylin çilek kadar tatlı bir kızdır. Yüzünde hep bir gülümseme olur seni mutlu etmek için elindeki her şeyi bir kenara bırakabilecek kadar iyi yüreklidir. Sanki damarlarında sürekli dolaşan çilek kadar tatlı o şekerin verdiği coşku kadar enerjiktir. Bir de Berat vardır: limon gibi ekşi. Bu dünyada en son yapmak istediği şey Ceylinle yakınlaşmaktır. Ceylin nazik ve şefkatliyken o kaba ve umursamazdır. Ceylin arkadaş canlısı ve saf bir ruha sahiptir, Berat ise ters ve kırıcıdır. Peki ama böyle bir zıtlık… nasıl bir sona çıkar?

"Öl Zümra. Soy adının yaşattığı herşeyi de toprağın altına götür." dedi acımasız kelimeleri canımı yakarken. "Ölümüm kalbini yumuşatacaksa öleyim Erhan." dedim yanaklarıma hücum eden gözyaşları ile. "Benim kalbim ancak mezardan çıkan Seher ile yumuşar. Senin ölümünde, varlığın da ancak benim kalbimi daha çok sertleştirir." Her bir cümlesi kafamda yankılanıyordu. Dudaklarım da kalbim gibi titremeye başlarken onun kahve gözlerine baktım. "Yinede öleyim ben."

Sevda bize cok yakışacak

Dkdkdk Açıklama

Bir sınav gününde acelesi olan Mine çarpıştığı çocukla yolları tekrardan kesişir…

yanlış kişiye bilmeden yazarsaniz

Her MBTİ tipinden bir insan barındıran 16 kişilik bir grup arkadaşını konu alan, eğlenceli bir gençlik kurgusudur. Bunu okumak için MBTİ bilmenize gerek yok.