devam ediyor 2s önce güncellendi
DÜŞMÜŞ MELEK
@s.saelia
Okuma
156
Oy
98
Takip
13
Yorum
49
Bölüm
6
Herkesin Tanrı’dan bir iz taşıdığı bu dünyada, insanlar derilerinin altına kazınmış sembollerle doğar.
Sembol, ruhun yansımasıdır; gücün ve kaderin sessiz hükmüdür.
Yüzyıllar önce Tanrı’nın kurduğu düzen ilk kez sarsıldığında dünya ikiye bölündü. Ruhunun kusurlu olduğuna inanılan insanlar doğduklarında, sembolleri okunamayacak kadar silikti.
Rivayet edilir ki bu ruhlar, cehennemin bekçisiyle anlaşma yaptı ve yıkım böyle başladı. Dünya, anlamlandıramadığı gücü felaket ilan etti.
Zamanla bu yıkımın izleri zihinlerden silindi.
Ta ki ormanın karanlığında terk edilmiş bir bebek bulunana kadar.
Kaira, tüm dünyanın kaderini değiştirmeye, kahkahalar eşliğinde geldi.
O, bir sembolle değil; gerçeğini yalnızca Tanrı’nın bildiği kadim bir mühürle hayata tutundu.
Kaira büyüdükçe saklanmayı, susmayı ve görünmez olmayı öğrendi.
Çünkü bu dünyada farklı olan ya gizlenir ya da yok edilir, ancak bazı güçler vardır ki karanlıkta büyür.
İnsanların şeytan olarak gördüğü Kaira, ruhunda kusur arayanlara cehennemi vaat etti. Onun adını fısıldayanlar korkuyla sustu, onu gölgeye itenlerse neyle karşı karşıya olduklarını henüz bilmiyordu.
Aydınlığın hükmettiğini iddia eden bu düzende; lordlar, leydiler, asiller ve halk kutsal sembollerin arasında yürürken, dünya göründüğü kadar masum değildi.
Ve Kaira…
O ne aydınlığa aitti ne de karanlığa.
O, ikisinin arasındaki çatlağın ta kendisiydi.
Bir katil mi, bir kurtarıcı mı, yoksa yüzyıllar sonra gelen ikinci bir felaket mi olduğu sorusu yalnızca onun vereceği bir karar değildi.
Çünkü bazı ruhlar kaderi seçmez;
kader, onları seçer.
Düşmüş Melek,
Ruhların yalanlarla dans ettiği, iyiliğin kirlenmiş olduğu ve karanlığın bazen tek sığınak haline geldiği
bir dünyanın hikâyesi.