Asker Hakan çelik ve Avukat Sena Karaca’nın yolları bir askeri alanda kesişiyor. Sizinle birlikte kader onları nasıl birleştiriyor beraber görelim.

Kız kardeşinin teröristler tarafından öldürülmesiyle hayatı bir anda altüst olan bir savcı,bir askerle iş birliği yaparak kardeşinin katillerini bulmak ister.İş birliği yapmak istediği asker aslında geçmişinde kalan ve hafıza kaybı sebebiyle hatırlamadığı biridir. *** Bacaklarımı eliyle iki yana açıp arasına yerleşti.Yutkunup yüzünü inceledim. “Böyle yaparak kendini affettirebileceğini mi sanıyorsun?” dedim. Dudaklarıma bakarken “Dudaklarının tadını bir kere almışken seni bırakacağımı mı sanıyorsun?” dedi.

"En sevdiğin çiçek ne peki?" Hiç düşünmeden cevapladım: "Lavinia Çiçeği." "Anlamını biliyor musun?" Kafa salladım. Lavinia, ölümün çiçeğiydi. Güzelliği için seven çoktu. Ama ben… anlamını öğrendiğimde sevdim onu. O, Gölge Timi’nin içindeki iki kadından biriydi. Ama karanlıkta en çok o fark edilirdi. Gözleriyle karar verir, kurşunlarıyla mühürlerdi. Geçmişinden kaçmıyor, onunla savaşıyordu. Dişi Kurt — Karşısına geçmeye cesaretin var mı?

Zorlu bir görev, kayıplar ve göz yaşları ... Ars Savaş Dağdelen, taş gibi sert ama insanî yanlarıyla duygusal bir adam. Arkadaşlarının kopan naaşlarını taşırken yüreği parçalanıyor, gazilerini taşırken gözyaşları oluk akıyordu. Türkiye`ye döndüğünde hem yasın hem gururun gölgesinde, dostluk ve arasında sınırlarını zorlayacak. En yakın arkadaşının dönüşü, bir Albay`ın babalık gibi öğüdü ve geçmişin gölgesiyle yüzleşirken, Ars soracak; Savaş`ın ve kayıpların yükünü taşımak mümkün mü? Yoksa bu yük onu paramparça mı edecek? ATEŞLİ ZIRHIM 🔥🛡️

Hasret insanı nereye götürür bilinmez. Peki siz neye hasretsiniz?

☆ASKERİ KURGUDUR ☆ "Yani sus gibi mi komutanım?" dedim, soğuk bir sesle. "Sus gibi, doktor hanım." --- On yıl önce, Bulgaristan’da çıkan kanlı bir savaş… Ateşin, barutun ve çığlıkların arasında yolları ilk kez kesişti. Biri vatanı için ölüme yürüyen bir yüzbaşı, diğeri mesleğine tutunmaya çalışan genç bir göğüs cerrahıydı. Kıraç Akkurt ve Çiçek… İkisi de genç, ikisi de yaralı. Ama o zamanlar ne kaderin onları yeniden aynı coğrafyada karşı karşıya getireceğini biliyorlardı… Ne de içlerine gömdükleri geçmişin, geleceğe böylesine ağır bir mühür bırakacağını… Şimdi Hakkâri’deyiz. Sınırda, dağların gölgesinde, sessizliğin bile kurşun gibi ağırlaştığı bir yerde… Bir köy reviri, bir zırhlı tank, bir yaralı asker… Ve eski bir yara, yıllar sonra yeniden açılıyor. Bu, savaşın sadece cephede olmadığını anlatan bir hikâye. Bu, suskunlukla haykırışın birbirine karıştığı bir anlatı. Ve bu, suskun bir adamla her şeyi yüzünden okunan bir kadının; geçmiş, görev ve kalp arasında sıkışıp kalan sessiz bir aşkının öyküsü.

Asker doktor konulu bir kitaptır okuyun bencee

Her can bir vatan,her vatan bir asker Her zaferin döktüğü kanları kurutmaya çalışan Eylül Savaşın ortasında tek bir şüphe,tek bir korku,tek bir endişe Ben Eylül o savaşın ortasında serçeye yalvaran. Her serçe bir umut Her serçenin gözyaşı bir veda Her kurşun bir geri dönüş Her Eylül ise bir kurtuluş.

Öğrencisinin velisine yazacakken yanlışlıkla bir yüzbaşıya yazan Gökçe öğretmen. Küfür,argo,şiddet,ufaktan cinsellik vb. şeyler içeriyor.

Karanlığın tam ortasında, bir çığlık yankılandı… Evin duvarları, çaresiz kadının feryatlarını içine hapsederken, onun için kaçış neredeyse imkânsızdı. Öfkeden gözü dönmüş bir adam, karşısındakini paramparça etmeye hazırdı. Ama o sadece kendisini değil, karnındaki masum hayatı da korumak zorundaydı. Tam her şeyin bittiği an sanılırken, kapı büyük bir gürültüyle kırıldı. İçeri giren adam, savaşın tam ortasından çıkıp gelmişti. O, sadece bir asker değildi. O, hayat kurtarmaya yeminli bir adamdı. Fakat karşısında durduğu tehlike, cephede karşılaştığı düşmanlardan bile acımasızdı. Zaman daralıyor, hayatlar tükeniyordu. Bu gece yalnızca bir kurtuluş hikâyesi değil, hayatta kalmak için verilen bir savaş yazılacaktı. Peki Kanla sulanan bir gül nasıl iyileşirdi ?

Çocukluk arkadaşı olan bir asker ve bir doktor 16 yıl sonra tekrar karşılaşırsa ne olur??

hayallerime kavuşmuştum peki ya aile sizliği nasıl aşıcaktım…

Ben Roza vatan için ailesini kara toprağa veren, Mardin li Roza

- "Konuşmayacak mısın yüzbaşı ?" ...... -"Peki, ama şunu aklına sok yüzbaşı Seyit Ali Demirkan. Sen ne kadar suskunluğuna devam edersen et ben asla pes etmeyeceğim"

Hakkâri Yüksekova’nın sarp dağlarında, karla örtülü sınır hattında başlayan bir hikâye… Disiplin, görev ve vatan aşkıyla yan yana duran iki yürek: Üsteğmen Mert Arslan ve Astsubay Üstçavuş Eda Kaya. Onların yolu bir karakolda kesişti. Mert’in çimen gözleri, Eda’nın yeşil gözlerinde kendine bir bahar buldu. Ama aşkları, sadece kalplerini değil, görevlerini de sınayacaktı. Görevle aşk, disiplinle kalp arasında gidip gelen bu iki insan; yasaklarla örülü, zorluklarla sınanmış bir yolun yolcusuydu. Peki, kalpleri için savaşmayı göze alabilecekler miydi? Yoksa aşklarını dağların soğuğu kadar sert kurallara feda mı edeceklerdi?

Bu kitapta argo sözler küfür vb. İçerikler bulunur rahatsız olan okumasın Kübra:Rizeli sasuk! Tahir:Rus kizi

Çocukken her yaz bir araya gelen toprak ve yağmurun arasına zamansız bir mesafe girmiştir. Gelecek yaz yine bir araya geleceklerini zannetmiş fakat bir araya gelememişlerdir. Yıllar sonra her ikiside hayallerini gerçekleştirmiş ve birbirlerini tanımadan aynı şehirde yaşamaya başlamıştır.

Hayatlarını adadıkları görevleri farklı ama kaderleri birbiriyle kesişmiş iki insan... O, yaralıları kurtarmak için gecesini gündüzüne katan bir doktor; O, vatan için her tehlikeye göğüs geren bir asker. Ama savaşın ve kaosun ortasında kalpler de savaşır. Aşk, en beklemediğin anda gelir ve her şeyi değiştirir. Gözlerinizi sayfalardan alamayacağınız; cesaret, tutku ve kalp atışlarıyla dolu bir hikaye. #Kamer&Afran aşkı#

Kalbleri sarsan olaylar beklenmedik karşılaşmalarla dolu olaylar. Her karşılaşma geçmişi de beraberinde getiriyo farkında olmadan kaçan kovalayan oyunu oynayan Kutay ve Hilalin hikayesi

"Üsteğmen... Evlensen ya benle." Dört kelime. İki hayatı bilinmez bir oyuna sürükleyen dört kelime. Peri`nin sığınacak bir liman ararken tutunduğu tek adam. Ve Mahir`in aklını susturup kalbini dinlemek zorunda kaldığı tek kadın.

Kara Harp Okulu`ndan mezun olur olmaz Şırnak`a atanan, burada bütün Özel Kuvvetler eğitimini tamamlayıp Bordo Bereli olan Gökçe Esker, Şırnak`taki Ruh Örgütü`nü çökertmek için çalışmaktadır. Yıllar önce babası Yusuf Esker ve amcası Mehmet Esker`in de şehit olmasında payı olan bu örgütün kurucusu Haşim, yıllardır kendiniz gizli tutan ama Güneydoğu`da çıkan birçok karışıklıkta parmağı olan bir teröristtir. Gökçe, Kıdemli Üsteğmen olarak Şırnak`ta görevini icra ederken bu örgütü çökertmek için kurulan özel bir timin komutanı olur. Bu timde yakın arkadaşları da vardır. Sonra gitgide tim büyür ve başka bir timle ortak olarak çalışmaya başlarlar. Örgütü çökertmek için çıktıkları bu operasyonların, aslında yıllardır var olan bir teşkilat tarafından gerçekleştirildiğini öğrenirler. Ay Yıldız Teşkilatı`nın kurucusu Korgeneral Keleş, aylarca kendini gizli tutar. Yalanlar, sırlar ve ihanetler... Gökçe bir yandan masum bir sevdaya tutunurken diğer yandan hiç de masum olmayan bir örgütle çatışıyordur. Yaşadığı zorluklar, ortayaçıkan gerçekler sabrının sınırlarını zorlar ``Allı Turnam türküsü aramızda bir bağ gibi Gökçe. Senin sesinden duyduğum ilk türkü bu. İlk o zaman sesine sevdalanmışım, baban şehit olmadan önce son söylediğin türkü de bu. Yıllar sonra askeryede yeniden karşılaştığımızda söylediğn ilk türkü de bu.``

Sonya kiracısı olduğu evde boru patlayınca yanlışlıkla ev sahibine değil ev sahibinin abisine yazar babasından kalan evi kiraya vermek istemeyen Alp Tekin kendinden habersiz evin kiralandığını öğrenince olaylar başlar Sonya ise istemsizce kendini bir aile kavgasının ortasında bulur

Köklerinden atılan bir kız hiç ait olmadığı bir aileye dahil oluyor,onların köklerine tutunuyor.Onlarda güç buluyor ve özel harekat polisi olarak ona yaşatılanların intikamını almak için köklerine dönüyor. HİKAYEMİN KİŞİ,KURUM VE KURULUŞLAR İLE HERHANGİ BİR BAĞLANTISI YOKTUR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR.TELİF HAKKI SAKLIDIR TEK BİR CÜMLEMİN DAHİ BAŞKA KİTAPTA GEÇMESİ HALİNDE RESMİ İŞLEM BAŞLATILACAKTIR.

“Biri ölümü göze alır korumak için Biri hayatını adar yaşatmak için. Aynı bayrağın altında, aynı kaderde buluşurlar.. Çünkü bazı çizgiler, sadece toprakta değil; Vicdanda ,yürekte ,onurda çizilir…❤️‍🔥”

Nazlı Akarın Iğdıra askeri hemşire olarak gelmesi geçmiş ve gelecek (...)