devam ediyor 1g önce güncellendi
Gölgenin Nefesi
@dunkleslichtils
Okuma
1
Oy
0
Takip
3
Yorum
0
Bölüm
1
"Gölge, sessizdir. Ama bazen gölgelerin nefesi bir sır fırlar ve her şeyi değiştirir."
Yeni bir projeye başladığımda her zaman heyecanlanırdım. Ama bu kez, hissettiğim şey heyecandan çok başka bir şeydi. Çekim için seçilen mekan bir askeri üsse çok yakındı, bu da işleri daha ilginç hale getiriyordu. Fotoğrafçının önerisiyle, çekimimizin konseptine uygun olması için özel bir askerle çalışacaktık. Profesyonel bir model değil, gerçek bir asker.
Ve o, Oğuz Alp Zemher’di.
Oğuz Alp’i ilk gördüğümde, sessizliğinin altında yatan derinliği fark ettim. Gözlerindeki sertlik, yılların biriktirdiği savaş izlerini saklıyordu. Çekim başladığında, rol yapıyormuş gibi hissetmiyordu. O, tamamen gerçekti. Her duruşu, her bakışı, yılların disiplinini ve yükünü taşıyordu.
"Fotoğraf çekimleri sıkıcıdır diye düşünmüştüm," dedi bana bakarken.
"Sıkıcı olabilir," diye karşılık verdim. "Ama bazen bir fotoğraf, bir ömür boyu hatırlanır."
O cümleyi söylediğimde ne demek istediğimi tam olarak anlayamamıştım. Ama şimdi anlıyorum. Çünkü o çekim, hayatımın en büyük dönüm noktası olacaktı.
---
"Çözünmeyen her bağ bir başka sırrı saklar cümleleri çözmeye çalıştıkça kim olduğunuzu unutabilirsiniz"
Çekimler ilerledikçe, onun hikayesini öğrenmeye başladım. Babasından miras kalan bir askerlik yemini... Ama bu yemin yalnızca vatanı korumakla ilgili değildi. Oğuz, kendi içindeki bir savaşı da veriyordu. Yıllardır peşini bırakmayan gölgeler, kalbinin en derinlerine kök salmıştı.
"Bu işi neden kabul ettin?" diye sordum bir gün.
"Bazı şeylerden uzaklaşmak için," dedi sessizce. "Ama sanırım burada da onlardan kaçamıyorum."
Oğuz’un kaçtığı şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Ama öğrenmek için bir adım daha yaklaştım. O gölgelerin içinde sakladığı sırlar, bana da bulaşmaya başlamıştı.
---
"Komutanın sözleri her zaman kulağımda çınladı, ama bu kez bir sızı vardı; bir yerde bir şeyler ters gidiyordu."
Çekimler bittiğinde, onunla yollarımızın ayrılacağını sanmıştım. Ama kader öyle düşünmüyordu. Bir gün, tesadüfen karşılaştık. Bu kez bir fotoğraf çekiminde değil, hayatın tam ortasında.
"Yine mi sen?" diye sordu gülümseyerek.
"Sanırım bu kez kader bizi bir araya getirdi," dedim.
O gün, hikayemizin yeni bir bölümü başladı. Oğuz’un gölgeleriyle, benim özgürlüğe olan düşkünlüğüm arasında bir yolculuk... Ve o yolculukta, yalnızca birbirimizi değil, kendimizi de keşfedecektik.
---
Size tek diyebileceğim şey kimseye güvenmeyin asker olsa bile:)
(Kitap kesinlikle kurgudur belki yaşanmıştır ama sadece kendime ait fikirdir kitabı bir kere Yıldızların Yolu olarak 2 yıl önce yayınlayıp silmiştim)