[ klinik ] - Etiketin'de Kitap Listesi
tamamlandı 6a önce tamamlandı Gölgedeki Yasalar
@zeynepsakinc
Okuma
5.52k
Oy
305
Takip
66
Yorum
3
Bölüm
72
**Giriş:** Baharın ilk günlerinde, doğanın uyanışıyla birlikte küçük bir Anadolu kasabasında hayat yavaşça dönmeye başlıyordu. Ancak bu güneşli günler, bölgede köklü geleneklerin ve sert kuralların hâkim olduğu aşiret ve aile hayatında tam anlamıyla bir huzur getirememişti. Aşiret ağası olan Boran, uzun yıllar boyunca kan davasının ve alınan intikam kararlarının gölgesinde büyümüştü. Varlıklı ve kudret sahibi olan Boran, bu yolda yürürken ruhunun derinliklerinde bir başka zaaf ile mücadele ediyordu: Sevdası. Diğer yandan, kasabanın yeni atanan doktoru Büge, şehre dönebilmek için umutsuzca fırsat arayan genç bir kadındı. Modern tıbbın inceliklerine hakim, hayat dolu Büge, kasabanın derin gelenekleri ve kanunlarıyla zıtlaşan bir yaşam tarzına sahipti. Ama bu kasabadaki her birey gibi, o da yavaş yavaş geleneklerin kıskacında debelenmeye başlıyordu. Bir akşam, Büge’nin klinik kapısını çalana kadar her şey sıradan görünüyordu. Boran’ın hastaneye getirdiği yaralı bir köylü, dosdoğru geçmişin hayaletlerinin peşinden gelen Boran ve Büge’nin yollarını kesiştirdi. İkisi de birbirinden farklı dünyalarda yaşıyor olsa da, zamanla birbirlerinin hayatlarında derin izler bırakacaklardı. Fakat, aşiret gelenekleri ve töreler, bu yaklaşık aşkı tehdit eden karanlık gölgeler gibi, her an her yerde beklemekteydi. Büge, bir yanda kendi çağdaş düşünceleri ve hayalleriyle, diğer yanda Boran’ın üzerindeki sorumluluklar ve aşiret kültürünün baskısıyla, belirsiz bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyordu. Yüzyıllardır süregelen bu görkemli fakat acımasız geleneklerin arasında, aşk ile onur arasındaki ince çizgide duracak olan Büge ve Boran, hem kendi içsel savaşlarıyla hem de dış dünyanın dayatmalarıyla yüzleşmek zorundaydılar. Hayatın acımasız öğretisinde, ikisinin de neyi seçmeleri gerektiğini bulmaları hem bir mücadele, hem de bir sınav olacaktı.
devam ediyor 10a önce güncellendi Bıçak Sırtı (Kara Kader-1)
@denizinmavisi23
Okuma
43
Oy
8
Takip
14
Yorum
170
Bölüm
4
Ailemin hayattan koparılışından sonra, yeraltının karanlık tahtına giden basamakları hızla çıkarken, el birliğiyle benim gibi sakin ve soğukkanlı bir adamı delirttiklerini söylesem, ne derdiniz? Büyük ihtimalle inanmazdınız. Ne yazık ki doğru. Beni bir kliniğe tıkmayı başardılar. Ailemi yok ettikleri yetmemiș gibi. Evet, size sesleniyorum, sırtımdan vuranlar ve kuyumu kazmaya kürek arayanlar. TEBRİKLER! BENİ SİZ DELİRTTİNİZ! Ben, zorla kliniğe kapatılmış, ailesini kaybetmiş Duhan Sıraç İskender, çaresizliğin dibini gördüğüm anda, kaderimin bana verdiği en güzel hediye ile tanıştım. Atiye... İçine düştüğü yalan çukurundan habersiz, en az benim kadar yaralı meleğim... **** **** **** **** **** **** **** *** "Bir daha. SAKIN. ONA. KENDİ. UĞURSUZLUĞUNUZU. BULAȘTIRMAYIN! Yoksa bir dahaki sefere bu kadar sakin olmam, Azade hanım!" Atiye`yi bir daha o ruh hastası cani kadına ezdirmeyecektim. Onu alıp, ait olduğu, hak ettiği o sevgi dolu ailesine kavușturacaktım. Sevgisiz kaldığı her gün için, onu ve Armağan`ı kendimden bile çok sevecektim.
devam ediyor 3a önce güncellendi Asker Silsilesi
@gunes_ay21
Okuma
0
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
0
Hayat size vazgeçmeyi çok güzel öğretiyordu. Hayattı bu işte. Ben ilk vazgeçtiğim de on yaşında annesi ile babasının yolunu gözleyem küçük bir asker kızıydım. Yanımda ders çalışan ablam vardı. Benim ilk vazgeçişim babam olmuştu. Ben ilk babamdan vazgeçtim. Baba diye birini unutmuştum. Yıllar oldu. Altı sene sonra ise ablam benden gitmişti. Ondan da vazgeçmiştim. Yine yıllar oldu. Bu sefer altı sene sonra sevdiğim adamdan vazgeçtim. Aslında ne vardı biliyor musunuz? Vazgeçen ben değildim. Ben terk edilendim. Terk edilmiştim. Her biri tarafından. Beni terk etmeyen ama yine de yanımda olmayan benim de vazgeçmediğim bir annem kalmıştı. Beni terk edenlerin üçü de karşımda duruyordu. İlki babamdı. Bir albay olarak karşımda dik duruşu ile değişen bir şey yoktu. Sarıya çalan saçları beyazlamıştı. İkincisi ise ablamdı. Bir savcı olarla karşımda duruyordu. Sarı saçlarını sıkı bir şekilde bağlamıştı. Dik duruşu ve siyah takımı ile oldukça babama benziyordu. Üçüncü ve son olarak karşım da o vardı. İlk aşkım. Değişmemişti. Hala daha esmer teni ve kahve saçları hala daha aynıydı. Traşı bile bana veda ettiği gün ki gibiydi. Bakışlarım aşağı kaydı. Boynunda bir yara. Biraz daha aşağı kaydı. Elleri kesik dolu. " Buradasın. " diyen ses ona aitti. Sesi sabitti. Ne soğuk ne de sıcak. Ilıktı. " Çağırdınız geldim. " Siz çağırmadınız ama çağıran başkasıydı. " Hızlı geldin. " " Zaman yok dediler. " `
Loading...