Hiçliğin ortasında yankılanan bir ruhun içsel isyanı… Yüklerinden kurtulamayan bir balon gibi, ağırlaşan benlik ve duyurulamayan haykırışların arasında kaybolan bir varoluş sorgusu.

Geçmişi görmezden gelerek ilerleyen bir ruhun, hayaller ile gerçekler arasındaki çatışmasında kayboluşu… Umutla aldatma arasındaki ince çizgide, teslimiyetin soğuk sularına sürüklenen bir benliğin içsel haykırışı.

Küçüklüğünden beri tüm hayatı ailesi tarafından şekillendirilmiş model bir kızın hasta olan anneannesinin evine taşınmasıyla kendini yeniden tanıma yolculuğu.. Karşı komşusu Yüzbaşı ile birbirlerine olan sevgileri ve samimi arkadaşlıklar..

Bir insanın kimliğini keşfetmesi, zaman zaman kaybolmuş bir parça arayışına dönüşebilir. Ve belki de, kaybolan her parça bir yansıma, bir anıdır. Ama bir noktada, o kaybolan parçalar birleşir ve insan, sonunda kendini bulur. "Kaybolan Parçalar", bir kadının içsel yolculuğunu ve kimliğini bulma arayışını anlatıyor. Geçmişin, anıların ve karanlıkların içinde kaybolmuş bir benlik... Ama her kaybolan parça, gerçekte onu yeniden doğuracak bir anahtar taşıyor. Bu hikayede, Arelis`in kaybolan parçalara nasıl yeniden hayat verdiğini ve sonunda içsel huzuru bulduğunu keşfedeceksiniz. Her yolculuk bir keşiftir. Ve bazen, en büyük keşif kendimizi bulmaktır. "Kaybolan Parçalar"da, Arelis’in hikayesi, kaybolmuş kimliklerin ve geçmişin, nihayetinde bir bütün haline gelerek ışığa dönüşmesini anlatıyor. Her kaybolan anı, bir adım daha yakınlaştırır bizi gerçeğimize. Bu hikaye, kaybolan parçaların bir araya gelerek, hayatın gerçek anlamını bulduğumuz bir yolculuğun simgesidir. Gerçekten kim olduğumuzu bulmak, belki de en büyük keşiflerden biridir.

Kanımdaki insanlıktan bedenimdeki muhtaçlığa kadar sahip olduğum her şeyi karanlığın efendisine veriyorum. Ruhum ve soyum bundan sonra ebedi yaşamının en sadık kölesidir

Özel bir hastanede, psikoloji servisinde tedavi gören Yeşim GÜNGÖR, Psikoloji bölümü bitirmiş, stajını yaptığı hastahaneye çağırılan Sevda KARACA ile görüşmek ister. "Şimdi sizinle bu odada üç saat kırk beş dakika boyunca konuşacağız Sevda Hanım. Konuşma bittiğinde ise siz, bu odadan bir psikolog olarak değil bir insan olarak çıkacaksınız. Ve inanın ki bu dünyadaki en tehlikeli şey insan olabilmektir."