" O gece yıldızlar düştü, ama kimse gökyüzüne bakmadı..." Çünkü herkes başını eğmişti acıya, yas tutan sessizliğe ve kırılmış kalplere. O gece bir yıldızın sönmesi, sadece gökyüzünün değil, birinin kalbininde Kararmasıydı. Nova`nın içinden geçen fırtına, yüzüne yansımadı Ama gözlerinin içinde bir ömür sustu. Ve o sustukça, kael`in yanlızlığı sessizliğe değil, içini kemiren bir boşluğa dönüştü. Hiç söylenmeyen sözler, hiç sarılmamış vedalar... Hepsi yıldız tozlarına karıştı. Ve karanlık, onları birbirine bağladı.

görücü usulune gidilen evde yanlış kişiyi alıp çıkmayla başlıyor not:gerçek hayattan uyarlanmıştır

Anlaşmalı evlilik hikayesi tam yaz tadında. Çerezlik bir hikaye

Aşk zayıflıktır güven sevgi icerir

Büyüyünce bir yazar olmak istiyorum

Zbshfbdhnxh eylem yaptı y ve çıkıp y ve çıkıp gitti hemen Facebook`a özel LC Waikiki elbise modelleri abiye modelleri için kasko ve trafik ve çevre tasarımı bölümü öğretim üyesi yrd doç ve ailesi ve çıkıp akşam yemeği için odamdan

Bir dövme meselesi...

Talihsiz bir aşk hikayesi

Su ateşi ilk gördüğünde ne olur bilir misiniz Bu hikayede böyleydi birimiz yanarken birimiz sönmüş haldeydik

Bir aralar Ekim okula giderken en yakın arkadasi ölü bulundu ve sınıflarında bir mafya vardır ve mafya Ekime birseyler hissedicek.Okul adı:Arsenal Karakterler:Ekim,Naz,Feride,Derya,Savas,Baran,Atakan,İrem,Ecrin,Muhammet.

Kai ve nova farklı cemiyetlerde şeytan ve meleklerde Kai şeytan nova ise Melek tır ve bunların aşkı gizli kalmak zorunda

Herşey değişir. Bazen zamanla, bazen bir insanla… İki mafyanın karşılaşması ~

“Hande’ye ne olacak?” Adam cevap verdi. “Buna ben karar veremem.” Ses kaydı sonlandı. Uzun bir süre sessizlik oldu. Hala yüzüme bakıyordu. Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve gözlerimi onunkilere diktim. “Buna sen mi karar vereceksin?” Bir şey söylemedi. Telefonu cebine geri koydu ve masadaki içki şişesini alıp deri koltuğa oturdu. Yutkundum ve o soruyu sordum. “Öldürecek misin beni?” Birkaç büyük yudum aldı. Çok içki içmişti. Yine cevap vermedi. Koltuğun diğer ucuna oturdum. Yaşlar hala yanaklarımdan süzülüyordu. “Ne olacak şimdi?” Bir yudum daha aldı. “Öldür beni.” Sesim o kadar donuktu ki ilgisini çekmiştim. Oturduğumuz koltukta başını bana doğru çevirdi. Açık kahverengi gözleri parlıyordu. “İster boğazımı sıkıp nefesimi kes, ister silahla hallet. Ne yapıyorsan yap. Dayanamıyorum artık.” Zemine bakıyordum. “Yaşamak istemiyorum.”

Sedef kılıç Aksoy evet bu benim adım 22 yaşındayım lise mezunuyum annem ben 7 yaşındayken trafik kazasında ölmüş babam çalışıyor şimdilik rahatsız olduğu için ben de onun çalışmasını istemedim babam da işinden çıkmak zorunda kaldı Ben kafede çalışıyoruum zil sesi ile uyandım saat tam 8`di yataktan kalktım üzerime beyaz sıfır kol krop giydim altıma da mavi geniş kot pantolon giyim ve saçımı yukarıdan at kuyruğu yaptım odadan çıktım ve aşağı inip kahvaltı yaptım babam kahvaltı hazırlamıştım "Günaydın kızım"günaydın baba" Kahvaltımı yaptıktan sonra masadan kalktım "seni seviyorum baba" "Ben de seni hadi geç kalacan görüşürü" "görüşürüz güzel kızım" Kapıya çıkıp merdivenlerden aşağı indim ve bir taksiye binip adresi söyledikten sonra 20 dakikaya kadar kafenin önüne geldim içeri geçtim içeride Evrim ve Kaan vardı "Selam arkadaşlar" dedim "selam Sedef" kaan ve evrim aynı anda selam dediler beraber masaları kurduk sonra beraber bir masa geçip kahve içmeye başladık "arkadaşlar akşam bir şeyler yapmazsak mı"dedi Evrim "olurr" "olur" dedik kanla beraber müşteriler ile ilgilendik sonradan zaten 12`ye gelmişti. İçeri 1.90 boylu bir adam girdi. Elinde siyah laptop vardı sonra bir masaya geçip oturdu hemen yanına gidip "Ne alırsınız efendim" dedim " ben bir su alayım yeter"dedi "Peki efendim" suyu getirdikten sonra önüne bıraktım "afiyet olsun" dedim var ama benim gidecekken" siz Sedef kılıç aksoy`u tanıyor musunuz acaba" dedi "evet benim de ne oldu" "buyurun oturun öyle konuşalım anlatacaklarım var"sandalyeye oturup "evet sizi dinliyorum"dedim "Ben bir video göstermek istiyorum size" dedi "tabii olur" dedim laptubu açıp ir videoya bastı bir de orada Baba vardı ve Orta yaşlarda bir adam depo gibi bir yerdeydiler sanırım adam sandalyeye bağlıydı babamın elinde silah vardı babam adama Ateş ediyordu ben doğru mu görüyordum benim babam değil olamaz asla benim babam olsa böyle şeyler yapmaz ki "Bu videoda ki babam" dedim "Evet senin baban ve öldürülen de benim babam "dedi. "Neee" elimle ağzımı kapatmak zorunda kaldım Ama beni baban asla kimseye vurmaz öldürmez burda yanlışlık varr" dedim ama benim babamı vurdu" peki ne istiyorsun ben de ne için geldin" dedim gözlerim dolmuştu "Benimle gelmeni"dedi "neden gelmek istemiyorum" "Tamam sen bilirsin o zaman baban ölür nasıl istersen bana hava hoş " daha da ağlamaya başladım masada kalktığı an "lütfen babama bir şey yapma ne istiyorsan yapacağım" babam tek varlığım onunda gitmesini istemiyorum "hadi gidelim o zaman" dedi tamam sen git ben hemen geliyorum "tamam çabuk gel"önden gitti ben de Evrim ve kaana "arkadaslar benim işim çıktı ben hemen geliyorum"dedim ve kafeden çıktım kafenin önünde siyah bir Mercedes vardı ve içinde o adam vardı ve gel işareti yaptı bende arabaya bindim ve arabayı çalıştirdi "nereye gidicez peki" dedim "benim evime gidicez" dedi Birşey demedim ve yolu izledim gözlerimde hayla yaşlar geliyordu Arkadaşlar sizi seviyorum oy verin n❤️💋

Yeni bir şehre, yeni bir okula başlayan Kaan, sıradan bir lise öğrencisi olmaktan çok uzaktır. İstanbul`un kalabalığında, İstanbul Fransız Lisesi`nde, gizemli dostluklar kurar; ancak yanında taşıdığı sırlar ve karşılaşacağı karanlık gerçekler, hayatını sonsuza dek değiştirecektir. Metafizik`i varlıkların gölgesinde şekillenen bu hikayede, dostluklar sınanacak, ihanet ve tehlike kapıyı çalacak. Kaan ve arkadaşlarının macerası, sadece bir lise serüveni değil; aynı zamanda kaderin "Saklı Dörtlü"nün merkezine sürüklediği gizemli bir yolculuk olacak. Hazır mısınız? Gerçekler ortaya çıkıyor.

Ünlü bir iş insanları olan Çağan demir ve alper karataş ortaklık planı alır ve karataş AVM nin sahipleri Çağan demir`in kızları olan melis, yasemin, buketin üzerinedir alper karataşın oğulları ortaklık için gelir ama neyazıkki Mert karataş melisin üzerine kahve döker... -seni sevmiyorum -gözlerine dalıp gidiyorum seni seviyorum melis ve ömrümün yettiğince seveceğim

Karadeniz burası sevdası bir deniz gibi hırçın, aynı zamandada durgun.......

Gayet normal bir günde gece Kandemir doğdu ama o gün asla normal değildi Herkes o günü sadece normal bir kaza sandı ama asla normal olacak bir kaza değildi aradan geçen zamandan sonra gittiği kaykay kursunda yaşadığı olaydan hastaneyi kaldırıldı hastanede gözlerini açan gece annesinin Bozguna uğradı ve o gün gittiği kaykay kursunda yaşadığı olaylar onun hayatının dönüm noktası oldu

Gecmis yillarda vizyona giren Çukur adli dizideki Akin kocavali karakterinden esinlenilerek yapilmistirrr iyi okumalarr.

Ailesinden şiddet gören bir kız gerçek ailesini ararken ona yazan gizemli çocuk

Asmin Aybal, 24 yaşında polis. Hayatı kendince güzel. Ama geleceklerden habersiz. Yamaç Kesal 27 yaşında Mafya Lideri. Bir baskın, bir eksik. İyi okumalar...

Helin, sevdiği adamdan bir yalan yüzünden vazgeçti. Sonra başka bir adamın gölgesinde kurduğu hayat, ona huzur değil sadece düzen verdi. İki çocuk, bir ev, bir yuva… Ama eksik bir kalp.Yıllar sonra geçmiş kapıyı çaldığında, Helin Eva’nın içindeki boşluk yeniden yankılandı. Kalbi birine, hayatı bir başkasına aitken, yaşadığı her gün biraz daha azaldı.Aşk geri geldi. Ama dönüşü, sadece yıkım getirdi.Bu bir kadının susarak, severek, saklanarak nasıl yok olduğunu anlatan bir hikâye.“Beni Yaşarken Göm”, duyguların susmadığı, geçmişin peşini bırakmadığı, bir kadının çığlıksız vedası…

Berfin ve baran akrabalardı Berfin annesinin zoru ile görücü usulünü kabul etti çok kötü bir hayatı olacağını sanıyordu ama yanılıyorsun

Kalpapsposhdhsklaşşağsl

Geçmişinin enkazlarını kalbinde taşıyan Bal Coşkuner, hayatının tıpkı masallardaki gibi iyi sonla bitmesini beklemiyordu. Çünkü onun hayatı masallardaki gibi toz pembe değildi. Onun hayatı kan, ölüm, ihanetle dolu kanlı bir göldü. Bal Coşkuner her ne kadar o gölde çırpınsa da daha çok batıyordu. Battıkça daha da acıya gömülüyordu. Ama daha sonra hayatına bir adam girdi. Yiğit Güçlü Çelik. Gözleri kadar karanlık, adı gibi güçlü bir adam. Sanki o adam sadece varoluşuyla Bal`ı o kanlı gölden çekip çıkartıyordu. Ama kimsenin bilmediği bir şey vardı. Bazen en büyük ihanet, kalpte atan sevgiden gelirdi. Ve o ihanet, ihanetlerin en büyüğü ve en acı vericisi olurdu. Yiğit Güçlü Çelik, adı gibi güçlü olsa da bir gün o da yıkılacaktı ve yıkıldığı gün bir daha asla adı gibi güçlü olamayacaktı.