Polis Zeynep UZUNER`in gözünden okuduğumuz bu polisiye kitabında bir oyuncak müzesinin içinde gelişen seri cinayetleri okuyacağız! "Zodiac katili`ni bilir misiniz? Hâlâ açıklanamamış ve bulunamamış bir katil..."

Annesinin ölümünden sonra babası tarafından yatılı okula verilen masal yatılı okulda bencil bir çocukla aynı odada kalıyordur. Fakat bencil çocuk gece`nin kız kardeşi sıla tam tersi masala çok iyi davranıyordur. uzun bir süre önce gece ve sılanın`da ailesi öldüğü için bu yatılı okulda kalıyorlardı bir gün masal ve gece bahçede yürürken hayatlarını tamamen değiştiren bir şey görürler hadi bakalım ne görmüşler...

Bir otopsi uzmanı olan Balım bir kaç haftadır işine o kadar adapte olmuştur ki kendini unutmuştur, bir gece işten dönerken telefonunu açar ve bildirim görür hayatı o anda değişir bu onu için yeni bir başlangıçtır.

CİNAYETLERİ BÜRO AMİRLİĞİ

Nisanur dursun yazdı Yani ben okursanız çok mutlu olurum watt pad kapandigi için burdan devam edicem Kiatp bana aittir başka bir yerden alınmamıştır 💞

29 yaşında polis olan Ayça Güvener ekibiyle birlikte oldukça zengin bir mafyayı aramaktadır.bir gün aldığı bir mektupla tüm dengeler değişir. Ayça, bir yandan mektuplar alırken bir yandan karanlık geçmişiyle yüzleşir ve arkasından tüm düğüm yavaş yavaş çözülür... ** Eğlencesine yazıyorum :)) **

İnsan her daim seçim yapar.Siyah yada beyaz,iyi yada kötü ve en kötuleri ise aile veya arkadaş Bazen arkadaşların ailen gibi ailende arkadaşın gibi hissettirir. Ben bu seçimle karşılamış biri olarak söylüyorum hiç kolay bı seçim değil. 1. Bölüm Ben bu seçimde anlık gelen bı hisle arkadaşlarımı seçtim açıkçası hiç pişman değilim. Çünkü kendi evimde kendi odam için aileme kira öderdim bu yüzden birçok kez kavga ettim ailemle en sonunda evden kaçtım. 3 ay boyunca ne telefona baktım nede eve gittim en sonunda yüzleşmeye karar verdim. Eve gittim beni çok hoş karşıladılar fakat hepsi tek gelirlerinin benden aldıkları kira olması ve ben evden gidince parasız kalmalarıymış -1- Daha sonra 1+1ögreci evine benzer bir ev satın aldım ama bu sadece fragmandı film daha yeni başlıyodu. Hattımı değiştirdim sadece yeni numaramı kız kardeşim Liva ya verdim. Aradan bir iki ay geçti istambul hukuk üniversitesi polis amirliği bölümünü kazandım. Fakat mutluluğum uzun sürmedi Livadan gelen bir telefondu ailem yani eski ailem desek daha doğru olur ondanda kira istemişme yapacağını bilmiyormuş biraz beklemesini tam olarak eşyalar yerleşince senide yanıma alıcam dedim -2- Saat gece 3 e gelirken Liva dan bir mesaj geldi Liva Abla lütfen yardım et! Beni bı yere bıraktılar yolu bilmiyorum her yerde sokak köpekleri var korkuyorum Beste Hemen canlı konum at oraya geliyorum Liva Abla nolur hızlı ol Beste Tmm sen sakın Ol Hemenoraya gittim. Liva yı aldım anneanneme bıraktım ve herşeyi anneanneme anlattım -3-

Bir polis memuru olan Sarp işinde oldukça başarılıdır. Departmanın en başarılı İsimlerinden biri olan Sarp bir gün bir cinayet ile karşılaşır ve bu onun en karmaşık, en tehlikeli ve aynı zamanda en kişişel davası olucaktır...

Bir gece mafya`nın birisini öldürmesine şahit olan bir polis

İki gizemli insanın ortak karanlık kaderi..

`Ya yaşamak istemiyorsa?` `Ya da kendini dipsiz kuyulara atmak istiyorsa?` `Ölüm karışabilir mi? Gerçekleşecek olana...` `Ya da susabilir mi? Bu sır oyunun da...` "Ölümün sessizliğine hoş geldin, oyuncu. Oynamaya hazır mısın? "

Bir polisiye romanı...

“Adaletin iki farklı yüzü, geçmişin aynı aynasında karşı karşıya geldi.” Bir tim amiri. Sert, disiplinli, kayıplarla örülmüş bir sessizliğin içinde yaşayan bir kadın. Bir savcı. Hayatı kurallarına göre oynayan doğruyu bulmak için kendi sınırların zorlayan bir adam. İlk bakışta birbirine uzak, ayrı dünyaların insanları. Ama bir dosya... Her şeyi değiştirdi. Zorunlu başlayan iş birliği, zamanla kişisel bir yüzleşmeye dönüştü. Her ipucu, onları sadece davanın değil, kendi geçmişlerinin de kapısına götürdü. Hiç bilmedikleri bağlar, unutulmaya yüz tutmuş acılar ve bastırılmış anılar… Birbirlerinden uzak durdukça, kader onları aynı çizgide yürümeye zorladı. Bir yanda çözülmesi gereken bir suç, diğer yanda içlerinde yıllardır susturdukları gerçekler. Bu hikâyede sadece adalet değil, vicdan da sorgulanacak. Çünkü bazen en karmaşık dosya, insanın kendisidir.

Tanrının kullarından özenle seçilen birkaç kişinin kurduğu grubun cinayetin peşine düşmesi anlatılmıştır.Lakin onların bilmediği bir şey var.Katilin grubun içinden çıkması...Ihanet duygusu hem okuru hem de karakterleri hırçınlaştırıyor.Sizde bu yolculukta gruba eşlik etmek ister misiniz?Buna hazır mısınız?

Bu kitap madamosiella ve cruelladevil tarafından yazılmaktadır. Gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmadan aramızdaki mesafeyi kapatarak karşıma dikildi. Sadece birkaç santim ötemde postalları postallarıma değiyordu. Kolunu başımın yanından geçirip aynaya yaslandı. Geriye doğru bir adım atıp etkisi altından çıkmaya çalışsamda zihnim için gereksiz bir çabadan ibaretti bu davranışım. Sırtım aynanın soğuk yüzüyle bütünleşince çelik yeleğe saplanan kurşunun unutmaya çalıştığım acısı sırtıma yayılarak varlığını yeniden hissettirdi. Katlanarak artan ağrı bedenime daha derin bir acı vermeye başladığında bütün çabalarıma rağmen yüzümün kasılmasına engel olamamıştım. Uzun kemikli parmakları belimi kavrayarak aynadan ayırırken acımı azaltmak istercesine belli belirsiz dolaştı bulunduğu yerde. Acı ufak bir sızıya dönüşmüştü evet ama artık onunla burun burunaydım. Bal rengi irisleri yüzüm ve gözlerim arasında mekik dokurken usulca kulağıma yaklaştı ve sıcak nefesinin tenimi yalayıp geçmesine izin verdi. "O küçük iğneli dilin bazen sınırlarımı fazla zorluyor." Sıcak nefesi yeniden nefesime karışırken, başımı dikleştirdim ve ona meydan okudum. Aramızdaki ast üst ilişkisini yok sayarak tıpkı onun bana yaptığı gibi kulağına doğru yükselerek fısıldadım. "Senin sınırların benim sınırlarımı zorladığın yerde son buluyor Atmaca. Sınırların geçilmesin istiyorsan önce benim sabrımın sınırlarında dolanmaktan vazgeç."

Yeni taşındığı şehirde yürüyüşe çıkmıştım ta ki gözlerimde yabancı bir el hissedene kadar

Sıkılırsan güneşten gece oluruz erkenden...

Nereden bilebilirdim ki lise grubumla çıktığım gezide başıma gelecekleri?

Sislerin içinde kaybolan bir kasaba, yankılanan fısıltılar, ormanın derinliklerinde gömülü karanlık bir sır... Ahsen Gece Gümüşçü , hayatının en büyük kaçışını yaparken adını bile kimsenin doğru düzgün bilmediği bu kasabaya taşındığında, geride bıraktığı geçmişin kolayca susmayacağını biliyordu. Ancak bilmediği şey, taşındığı yerin kendi geçmişi kadar karanlık olduğuydu. Kasabanın adı Solukdere. 1950`lerden bu yana birbiri ardına kaybolan çocukları anılan, resmi kayıtlara giren cinayet dosyalarının asla açıklayıcılığa kavuşmadığı , ormanda yankılanan çığlıkların "rüzgârdır" diye geçiştirildiği, halkın geçmişi unutturmak için sessizce yaşadığı bir yer. Bazı sırlar toprağın altına gömülemez. Ahsen`in gelişi ile birlikte kasaba yeniden uyanır. Evine en yakın tepede, seslerin ardında silüeti zor seçilen sekiz katlı o eski malikâne, bu geceleri camlarında dolaşan gölgelerle ürkütücü bir hal almaya başlar. İnsanlar hâlâ ormanın kenarına bile yaklaşamamaktadır. Ahsense bir gece o evin arka ormanında bulunan eski bir kolyeyi bulur. Kolye onun geçmişine, ama aynı zamanda kasabanın unutulmuş ihanete açılan bir anahtardır. Baran Aras Demirhan, bu kasabanın gölgesinde büyümüş; geçmişi kurban, bugünü ise cellat olmuş biridir. Siyah kanat adlı gizli örgütünün lideridir. Örgüt, yıllar önce solukdere`de öldürülen masum çocuklarının iftiraya uğramış hallerinin adına temize çıkarmak için kurulmuştur. Fakat bu masumiyet zamanla kana bulanmış bir intikam yolculuğuna dönüşmüştür. Baran, adaletin değil, dengenin peşindedir. Ve Ahsen`in gelişi , dengenin sonunu başlatır.

Can yanarsa adalet değil, intikam istenir..

Uyarı:Ölüm, kan, kaos, küfür ve alkol kullanımı gibi olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar mevcuttur. Yaşı küçük olanlar ve hassas kişiler için uygun değildir. Bu cinayet çözme üzerine bir polisiye kitabıdır.

Bir kızın ablasıyla tartışması sonucu evden giden ablasının ve köydeki Bir gurup çocuğun kaybolması sonucu annesinin kıza yani eley `ı suçlaması sonucunda elay`ın polis olması ve köyde tekrardan bir gurup çocuğun kaybolması nedeniyle geri dönmesi ve olaylara el atması

Kız isteme gecesi, damat adayı Atakan Bektaş`ın zehirlenerek ölmesiyle son bulur. Cinayetin işleniş şekli olay yerine gelen dedektif Polathan Kanmaz` ın tahmin ettiği gibidir: Kahvede bulunan zehirle. Peki bu zehir kahveye nasıl karıştırılmıştı, bunu yapan kimdi ve neden yapmıştı?

Gerçek mi daha tehlikelidir, yoksa gizlenen sırlar mı? Enes, altı ay önce arabasında ölü bulundu. Davaya intihar süsü verildi ve dosya kapatıldı. Ama Aslı ve Derya, bu hikâyenin burada bitmediğini biliyor. Enes’in ardında bıraktığı ipuçları, onları Zaman Zarfı adlı kafeye ve içinde saklanan karanlık bir geçmişe götürüyor. Bir not defteri, eski bir kaset ve çözülememiş bir bilmece… Aslı, Zaman Zarfı’nda yıllardır çalışan biri olarak bildiğini sandığı her şeyin aslında bir yalan olabileceğini fark ediyor. Kafenin sahibi Yaşar Bey’in sessizliği, Enes’in gizli ilişkileri ve görünmeyen eller tarafından kurulan tuzaklar, onları giderek daha tehlikeli bir oyunun içine çekiyor. Gerçeği ararken, kendi geçmişleriyle de yüzleşmek zorunda kalan iki kadın… Bir cinayet mi, yoksa ustalıkla kurgulanmış bir intihar mı? Ve en önemlisi, Zaman Zarfı gerçekten sadece bir kafe mi? Kapılar açılıyor, sırlar ortaya çıkıyor. Ama her cevap, yeni bir tehlikeyi beraberinde getiriyor.

Bazı gerçekler görünmezdir, bazı zincirler bedeni değil ruhu esir alır. Zihne hükmetmek... olmuyordu. Yanlış doğru, doğru yanlıştı. Ayçiçeğinin güneşe değil, aya dönmesiydi bu. Vatanına aşık bi kızın, bilinçsiz ihanetiydi bu. Delirmek mi? Az kalırdı. ●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Aylin Ahsa, özgürlüğü küçücük yaşta elinden alınandı. Bedensel bi esaret değildi bu, zihninin tutsağıydı. Beyin ondaydı, düşünce ondaydı. Onlara hükmedense bir başkasıydı. Korkuyordu, deli gibi korkuyordu. Zarar vermekten, yakıp yıkmaktan korkuyordu. ●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Altay, adı gibi dimdikti. Göğüs geren, kollayandı. Sevdikleri için kendini hiçe sayandı. Altay, mücadele demekti. Hayatını adadıkları vardı. İzin vermezdi, sevdiklerinin yıkılmasına izin vermezdi. Vatanına zarar verilmesine izin vermezdi. Aşıktı o, herşeyden önce dalgalanan albayrağa. ●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Yolları kesişti bu iki gencin. Kendilerinden önce vatan için. Savaştıkları bir başka ülke miydi? Hayır. Zihindi... Sanki koca bi okyanusta tutsak kalmışlardı. Kurtulmak içinse nice fedakarlıklar yapılacaktı. Bazı hikayeler... en karanlık sona mahkumdu.