devam ediyor 3a önce güncellendi
MONİCA
@silinen259397
Okuma
0
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
0
Yağmur yeni dinmişti, ama gökyüzü hâlâ gri bir perdeyle örtülüydü. Caddelerin kenarlarında biriken su, kaldırım taşlarının arasında minik yansımalar oluşturuyordu. Havada, yeni yağmış yağmurun ardından gelen o tanıdık koku vardı; toprakla karışmış, eski bir hatırayı uyandıran bir koku. Monica, alışkanlıkla kütüphanenin ağır ahşap kapısını açtı ve içeri girdi. Bu bina, yıllardır kaçış noktasıydı onun için. İnsanlarla kuramadığı bağları, kitaplarla kuruyordu. Sessizlik burada bir lütuf gibiydi; kimse bir şey sormuyor, kimse ondan bir şey beklemiyordu. İçeri adımını atarken pencereden sızan silik güneş ışığı rafların arasına usulca düşüyordu. Rafların önünden ağır adımlarla geçti, parmaklarını ciltli kitapların sırtında gezdirdi. Her biri bir dünya taşıyordu içinde. Monica, okumaktan ziyade kitaplara dokunmayı severdi. Harflerin kabartmalarını hissetmek, sayfaların arasındaki o ince tozun kokusunu duymak… Belki de bu yüzden kitaplar ona insanlardan daha gerçek gelirdi. Çünkü kitaplar yalan söylemezdi, terk etmezdi, unutmazdı. Ama Monica’nın farkında olmadığı bir şey vardı. O rafların arasında, onunla aynı sessizliği paylaşan, belki de onu ondan daha iyi tanıyan biri daha vardı. Yıllar önce tanıştığı ama hiçbir zaman fark etmediği bir adam, Monica’nın adımlarını, gözlerinin takıldığı sayfaları, kütüphanede geçirdiği zamanı bir ritüel gibi izliyordu. Adam, Monica’nın varlığına tutunarak yaşıyor, onun nefes aldığı bu dünyada bir gölge gibi var oluyordu. Monica hiçbir zaman dikkat etmemişti ona. Kalabalık içinde kaybolan bir siluet, sokakta yanından geçip giden biri kadar önemsizdi adam. Oysa adam, yıllar boyunca Monica’nın hayatına değmeden ama hep yanında kalarak onu sevmişti. Hiçbir zaman dokunmamış, hiçbir zaman hissettirmemişti. Sadece izlemiş, sadece beklemişti O gün, Monica kütüphaneden yeni bir kitap alıp pencere kenarındaki masaya oturduğunda, adam da kendi köşesinde gözlerini ona çevirdi. Franz Kafka’nın Milena’ya Mektuplar kitabını açtı, Monica’yı bir kez daha onunla anlamaya çalışarak sayfalar arasında kayboldu. Monica onun varlığını yine fark etmeyecekti. Belki hiçbir zaman fark etmeyecekti. Ama adam yine de beklemeye devam edecekti.