Açıklama işteee

Sıkılıp arkadaşının evine gitmek isteyen Ayliz`in o binaya hissettiği tuhaf hisler ve sol asansörün garipliği ile yaşadıkları

2 tane kız vardır ve yaşadıkları ülkede bir sürü olaylar oluyordur ve bu 2 si bir arayışa çıkıyorlar bu arayışta bir sürü garip olaylar oluyor

Merhaba ben Lina Soysal .Beni biraz daha yakından tanımak ister misin

Ailesi tarafından parçalanan bir çocuk

gutuıtyyytytygjhghghgghghggggggggggggggggggggg

karabayır lisesi lise içinde işlenen cinayetlerle meşhurdur. hatta diğer adı cinayet lisesidir . Birgün bir kişi okul tuvaletinde ölü bulunur . Bu cinayet 10 gün boyunca haberlere konu olur . tüm cinayetlerde bir ortak yön vardır . mavi boya... ölen herkesin bir yerinde mavi boya ile çizilmiş bir çizgi vardır . Bu çizgiler boyunda , el bileklerinde , kollarında ... son işlenen cinayette katil bir açık verir ve katilin aralarindan biri olduğunu anlarlar

yalan ve palavra

Arkadaşlar bu isimde bi kitap daha var,o kitapta benimdi ama hesabım silindiği için baska bir hesaptan devam ettirmeye karar verdim😊.Bu benim ilk kitabım,kitabıma bir şans verip okursanız çok sevinirim,oylamayı unutmayın🥰.Bölümler her hafta pazar ve çarşamba gelicek💞

........ ---

İlk sayfada açıklaması var arkadaşlar bakabilirsiniz.

"Hatırlatmak mı daha tehlikeli, yoksa unutmak mı?" Mina gözlerini açtığında yanında dört yabancı vardı.Hepsinin kolunda geri sayım yapan saatler... 24 saat sonra ne olacağını kimse bilmiyor. Ama mina kimsenin bilmediği bir şeyin peşindeydi kendisi.

Sare`nin takip edemediği kadar uzun süredir aynı seyirde giden basit ve önemsiz olduğunu düşündüğü hayatı aslında bilinmezliklerle dolu bir sır yuvasıdır...

Aryanın babası onu mafyaya satar ve bu sayede arya gerçek ailesini bulur.

Ölümün pençeleri ensemizdeydi. Zehirler yavaş yavaş dört bir yanımızı sarmıştı. Gökyüzü karanlığa gömülürken, her nefes bir lanet gibi ağırlaşıyordu. Dünyada iki topluluk vardı: Frezya Çiçekleri, umut ve kurtuluş vaat ederken insanları sessizce ölüme sürüklüyordu. Onlardan kaçmayı başaranlar ise Boru Çiçekleri’nin safındaydı; ama toplum onları “zehirli” olarak kabul ediyordu. Kaçış yoktu, ama mücadele vardı. Ve bazen, hayatta kalmak en büyük direnişti Ancak mücadele sadece fiziksel değildi. Frezya`nın büyüsü, insanın zihnine sızıyor; anılarını, duygularını, hatta kimliğini kemiriyordu. Ne olduğunu, kime inandığını, neden savaştığını unutanlar çoğaldı. Sessizliğin içinde yok oluşa karışıyorlardı. Boru Çiçekleri ise acıyla güçleniyordu. Onlar, Frezya’nın vaatlerine boyun eğmeyen, kendi zehirleriyle bağışıklık kazanan bir halktı. Her biri yaralıydı, evet, ama yaraları onları tanımlamıyordu; aksine, direnişin en keskin silahıydı. Liderleri yoktu. Sözleri yoktu. Ama göz göze geldiklerinde, tek bir şey haykırıyordu ruhları: “Unutma. Sen kim olduğunu unuttuğun gün, Frezya kazanır.”

“Bazen bir defter, bir devrimin ilk cümlesidir.” Berfin, geçmişi karanlık ama zekâsı keskin bir genç kızdır. Babasının gölgesinde büyümüş, kelimeleri dayakla, kodları gözyaşlarıyla öğrenmiştir. Bir okul gezisiyle başlayan sıradan bir gün, onu hiç bilmediği bir geçmişe, hiç tanımadığı bir adaletsizliğe ve hiç beklemediği bir geleceğe sürükler. Bir müzede bulduğu eski bir defter... Bir zamanlar darağacına değil, onuruna asılan bir maktülün itirafları... Ve yıllar sonra yeniden yeşeren bir direnişin ilk kıvılcımları... Berfin, artık sadece kendi hayatı için değil, susturulmuş bir halkın sesi olmak zorundadır. Ama kim güvenilir? Ve en önemlisi... Onur gerçekten kimin mirasıdır? Gizem, geçmiş ve özgürlük arasında gidip gelen bu hikâyede, hiçbir şey göründüğü gibi değil. Onurun Mirasçısı`nı okumaya cesaretin var mı?

Sksjskd skdsndk sksnsk

Selam arkadaşlar size bu kitabı okumanızı öneriyorum hem gizem hem aşk hemde arkadaşlık içeriyor kitabıma beklerim sizleri🎀🎀✨

daha düzenlenmemiş deneme kitabıdır. taslak

Ağlamayı unutmuş, duygularını unutmuş, geçmişi unutmuş biri ne kadar iyi olabilir ki. Küçük bir yuva gibi görünen ama onun için kocaman olan bir yerde içi içine sığmayacak kadar küçülmesi.

Yeni bir kasabaya taşınan genç bir karakter, evlerinin yanındaki terkedilmiş eski okul binasında tuhaf olaylar yaşamaya başlar. Geceleri gördüğü rüyalar ve karşılaştığı ipuçları, bu okulda yıllar önce yaşanmış karanlık bir geçmesi işaret etmektedir. Rüyalarıyla gerçekler iç içe geçerken, geçmişte kaybolmuş çocukların izini sürmek zorunda kalır. Her adımda, okulun gizemi derinleşir ve karakter, yalnızca bir sırrı değil, kendi kaderini de çözmek zorunda kalır.

Kemre sokağında bir otelde bulunan 7 kişi ölü... Katil...

Yaşadığı travmatik olaylar sebebiyle akıl sağlığını kaybetip akıl hastanesine yatırılmış kadın, kaçış planı yaparken çok yanlış bir seçim yapar. Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak nedir bilir misiniz? Tam olarak bu hikayeyi okuyacağız... #Tüm haklar şahsıma aittir çalınma durumu halinde gerekli işlemleri başlatmaktan kaçınılmayacaktır.

> “İçimde bir taş taşıyorum. Ama bu sıradan bir taş değil... Benimle birlikte yaşıyor, benimle birlikte ölüme yürüyor.” Soluk Lacivert – bir sır, bir kaçırılış ve geri dönüşü olmayan bir kader yolculuğu. Defne`nin bedenine gizlenmiş bir taş, onu kimsenin kurtaramayacağı bir oyunun içine sürüklüyor. Ama ya kalbine hiç beklemediği biri dokunursa? Yazarı: Öykü Ünvar ❝Taşı alırsan, o ölür. Ama ya taş parçalanırsa?❞ --- İstersen kapağın üzerine bu tanıtım yazısını da yerleştirebilirim. Ya da Instagram postu gibi görsel hazırlayayım mı?