"Kimi insanlar dokunduğunu iyileştirir. Azura ise dokunduğunu yok eder." Azura, sıradan bir kız olmayı hiç başaramadı. Ne kadar sessiz kalmaya çalışsa da, içinde büyüyen karanlık susmayı reddediyor. Acı çektiğinde… dünya titriyor. Çünkü Azura`nın laneti şu: Kendine zarar verdiğinde, etrafındaki her şey paramparça oluyor. Yeni taşındığı kasaba ona huzur getirmek yerine, daha büyük bir kâbusun kapısını aralıyor. Geçmişinden kopup gelen İzan, yıllar önce tetiklediği gücün hâlâ uyandığını fark ediyor. Ve Azura, artık kendi yıkımından kaçamayacağını anlıyor. Zihnindeki çatlaklar büyüyor, gerçekle hayal birbirine karışıyor. İzan`nın varlığı onu iyileştiriyor mu, yoksa yavaş yavaş yok mu ediyor? Kimi zaman bir yabancı, kimi zaman bir ayna gibi... İzan, Azura`nın en büyük korkusunun da cevabının da ta kendisi. Bu, bir kurtuluş hikâyesi değil. Bu, insanın kendini yavaşça ve sessizce yok etme yolculuğu. Her yara bir iz bırakır. Ama bazı yaralar, dünyayı yakar.

istanbullu bora mardindeki sevdiği kızla yani rojin ailesi aşiret olduğu için rojinin ailesi görüşmelerine izin vermiyordu bir gün rojinin kuzeni olan mustafa nın bora`nın rojini kaçırdığını görmesiyle aşkları büyük bir çıkmaza girer...

İstanbul sokakların bir gecede sessizliğe bürünüp salgın boyunca sadece zombilerle yaşamaya calismaya var mısın ? O zaman kitabıma davetlisiniz .

Takıntılı aşk, nasıl gerçek aşka dönüşür yada dönüşür mü? Asya’yı ilk görünce hemen aşık olmuştu Sarp, ve Asya’nın ondan nefret ettiğini bilmesi “seni sevmiyorum”demesi artık onu takıntılı adama çevirmişti. Onun için tek bir şey vardı Asya’nın onun olmasıydı.

23 yaşında bir YouTube fenomeni olan İlya, yanında kız arkadaşı Marta ile doğanın en uzak manzaralarının el değmemiş güzelliğini filme almaktadır. Yıkıcı bir trajedi dünyasını paramparça ettiğinde, İlya kedere boğulur ve teselli aramak için ıssız bir ormana çekilir. Ancak yalnızlığı, karanlık bir münzevinin onu ölümcül bir hayatta kalma oyununa çekmesiyle bozulur. Acımasız bir vahşi doğada kapana kısılan İlya, kendisini esir alan kişiyi alt etmek ve içindeki karanlıkla yüzleşmek zorundadır. Sessiz Ol Kaç Hayatta Kal

Babası Türk annesi Fransız olan Dilek . Fransa`daki yaşantısını kenara bırakıp Türkiye`ye üniversite okumaya gelen Dilek`in hayat hikayesini birlikte öğrenelim...🫶

Türkiye`de geçen bu Zombi Salgını hikayesinde 6 Adet Arkadaşın ölüm Kalım Mücadelesini Konu Alıyor.

Tik tak tik tak

Fazla sosyal olmayan bir kız olan Sare , yıldırım kolejinde eğitimine başlar. Ama başladığı gibi işler gitmez .Okulda uzun süredir duran grubun yeni öğrenciler için yaptığı karşılamalar hiç de göz alıcı gibi değil... Bunlara sesini çıkarmak isteyen herkes bir bir ortadan kaldırılmaya devam edilirken acaba Sare bunlara sessiz mi kalacak yoksa sesini çıkartıp, telefonuna gelen yabancı numaralar ile kendisinide bu zorba oyunlarda mi bulacak... Belkide Sareyi kurtaracak biri çıkar... Beğeneceğiniz bir kurgu yazıyorum daha yeni başlıyorum okunmaya göre yeni bölüm atcam yarı texting bir kurgu olucak beğeneceğinize inancım tam , şans vermeyi ve okumayı unutmayın.

𝑙𝑎𝑛𝑒,19 𝑦𝑎şı𝑛𝑑𝑎 ü𝑛𝑖𝑣𝑒𝑟𝑠𝑖𝑡𝑒 𝑖ç𝑖𝑛 𝑐𝑎𝑙𝑖𝑓𝑜𝑟𝑛𝑖𝑎𝑛ı𝑛 𝑡𝑒𝑛ℎ𝑎 𝑏𝑖𝑟 𝑠𝑜𝑘𝑎ğı𝑛𝑑𝑎 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑝𝑎𝑟𝑡𝑚𝑎𝑛𝑑𝑎 𝑦𝑎ş𝑎𝑦𝑎𝑛 𝑔𝑒𝑛ç 𝑏ş𝑟 𝑘ı𝑧𝑑ı.𝐴𝑚𝑎 𝑜𝑛𝑎 𝑏𝑖𝑙𝑖𝑛𝑚𝑒𝑦𝑒𝑛 𝑏ş𝑟 𝑛𝑢𝑚𝑎𝑟𝑎𝑑𝑎𝑛 𝑔𝑒𝑙𝑒𝑛 𝑚𝑒𝑠𝑎𝑗 𝑣𝑒 𝑎𝑟𝑑𝑎𝑟𝑑𝑎 𝑔𝑒𝑙𝑒𝑛 ö𝑙ü𝑚𝑙𝑒𝑟 𝑜𝑛𝑢𝑛 𝑖ç𝑖𝑛𝑒 𝑑üş𝑒𝑛 𝑘𝑢ş𝑘𝑢𝑦𝑎 𝑠𝑒𝑏𝑒𝑝 𝑜𝑙𝑑𝑢...

!!Kitap 18+ okurlar için uygundur!!

Alp Öztürk. Adı fısıltıyla anılır. Göz göze gelen bir daha unutamaz. Ela gözlerinin arkasında, geçmişin karanlığı saklıdır.

Psikopat var ve şimdi bu yargılara gelen bi özel harekat komutanını kendine aşık ediyo ama sonra ebenin ayaklarını yaliyo spoiler yeter amk yada dur vazgeçtim bu konudan okuyun anlarsiniz abi kardeş ile ilgili onu söyleyim ve ikiside biraz sey

Bir okul. On ögrenci Ve zombilerle çevrili bir kabus

Rusya`nın derinliklerinde, gizli bir araştırma üssü aniden çöker. İçinde barındırdığı deneylerin kötü giden sonuçları, virüslü canlıların etrafa yayılmasına neden olur. Korku ve kaos, çevredeki yerleşim birimlerini sararken, hayatta kalma mücadelesi veren insanlar için tehdit giderek büyür. Hükümet, bu durumu kontrol altına almak için özel bir müfreze ekibi kurar. Ekip, virüsün kaynağını araştırmak ve yerel halkı korumak için üssün bulunduğu bölgeye intikal eder. Beş yıl sonra, ekip üyeleri çürüyen parçaların arasında bir yaşam izine rastlarlar: Bir kadın, gözlerinde belirsizlik olan. Ekip belgeleri incelediğinde, kadının felaket sırasında ölü olarak kaydedildiği ortaya çıkar. Fakat kadın, hiçbir şey hatırlamamaktadır. Ekip, kadının peşindeki sır perdesini aralamaya çalışırken, hem geçmişin gölgeleriyle yüzleşmek hem de onun kaybolan hafızasını geri kazandırmak zorundadır. Ancak, etraflarındaki tehditler giderek artmakta ve her adımda yeni sırlar açığa çıkmaktadır. Kadının kaybolmuş hafızası, sadece kendi hayatını değil, tüm insanlığın kaderini de etkileyen bir bulmacanın anahtarı olabilir.

“Aynadaki Ben”, zihinsel bölünme, travma ve benliğin sınırlarını irdeleyen sarsıcı bir psikolojik gerilim. Gerçek ile kurgu arasındaki çizgiyi silen bu roman, okuyucusunu son sayfada bile huzursuz bırakacak kadar derin bir soruyla baş başa bırakıyor: “Sen gerçekten kim olduğunu sanıyorsun?”

İki arkadaş grubu, terk edilmiş bir fabrikada kalmak üzere iddiaya girerler. Kurallar basittir: İki gün iki gece boyunca kimse fabrikadan çıkmayacaktır.

Birgün bir arkadaş grubu herşeyden habersiz ormanda eğlencesine cin çağırırlar.Bir fırtınadan sonra vücutları cinler tarafından ele geçirilir...Cinlere karşı koyamaz ve istemsizce insan öldürme arzusuna kapılırlar...İşte lanet adındaki yaratıklar da bu şekilde ortaya çıkar...

Charlie`nin ormanda 5 günü

Bir kadın vardı rüyalarımda.. gözlerinde çok eski bir fotoğrafın izleri vardı.Dudaklarının kıvrımında bir veda vardı.Veda ediyordu kadın.İnsan ,hiç kavuşmadan veda edebilir miydi?

Ezel bölgesinin en kapsamlı mafyasıydı.Bunu başarmasini sağlayanlardan biri ise gizli ajanı.Ezel hep yenilmez olmuştu ve bunun sonsuza dek sureceğini düşünüyordu ama bir sorun var: AJAN...

Lilith adlı 15 yaşındaki kızın babasının ölümünü kaldıramamakla birlikte cinayet işlemeye başlaması .

Terkedilmiş Bir Hastane.

"Bazı karşılaşmalar tesadüf değildir... Ve bazı duygular, inkar edildikçe güçlenir." Deniz Aras Karal. Soğukkanlı, karanlık dünyanın içinde büyümüş bir mafya lideri. Emir verirken tereddüt etmez, duvarlarıysa kimse tarafından aşılmamıştır. İpek Karaca. Sahne ışıklarının altında parlayan, özgürlüğüne düşkün, hayatı kontrol etmeye alışkın bir oyuncu. Bir gece... Bir kaçırılış... Ve iki zıt dünyanın sert çarpışması. Nefretle başlayan bu yolculuk, beklenmedik bağlarla örülür. Ancak her duygunun bir bedeli, her seçimin bir gölgesi vardır. Ve bazen... en karmaşık hikayeler, en çok iz bırakanlardır.

Ayşegül, günlerdir takip edildiğini hissediyor ama kendini paranoya yapıyormuş gibi düşünüyor. Ancak bir gece, Emine`ye attığı son mesajın ardından ortadan kayboluyor. Telefonu masada, kapısı açık... ve ondan geriye kalan tek şey, gönderilememiş bir mesaj. En yakın arkadaşı Emine ve Alp, Ayşegül`ü bulmaya çalışırken giderek daha karanlık bir gerçeğin içine sürüklendiklerini fark ederler. Bu bir kaçırılma mı, yoksa daha büyük bir oyunun parçası mı?