Babasını bir nedenden dolayı tahttan kovan Teila kardeşi Elis ile mutlu bir yıl geçirir ama o bir yıl sonra her şey üst üste gelir. İhanetler,ölümler,aşklar...

Ya bizim enerji deyip geçtiğimiz başka bir evrende her şeyimizse? Luna küçüklüğünden beri enerjiye inan bir kızdı, ailesinin işi yüzünden sürekli şehir değiştiren Luna bu sefer taşındığı yerdeki bir efsane ilgisini çeker ve onu araştırmaya başlar. Acaba enerji kullanıcısı gerçek mi?

Yaşanmışlıklar belkide insanı olgunlaştiran tek şeydir. Ama bazen öyle yaşanmışlıklar vardır ki...kurduğun cümlenin sonunu bile getiremezsin.

"Ben Orenda .Kötü giden her şeye rağmen vaz geçmeden,dimdik ayakta durup tüm bunları değiştirecek gücü kendinde bulan kişi. İsmimin anlamını şimdi daha iyi anlıyorum. "

Bazı gerçekler vardır, insanın canını yakacak. Bazı gerçekler vardır, insanın kurtuluşu olacak. Bu iki gerçekleri tatmak ise bir hayata bedeldir. Ben bunları bile bile bir hayatı feda etmeyi seçmiş, geleceğimi sonsuza kadar karanlığa boğmuştum. Karanlık bir leke misali etrafımı sardığında her şeyin o zaman farkına varmış, kaçmaya başlamıştım. Ben Adrienne. İnsanların küçük çocuklara anlattığı korku masallarının içindeki kötü kız, karanlığın içindeki gölgeyim.Ben, hep yanlış anlaşılmış bir yaratığım...

Dört elementin gizemiyle dokunmuş büyülü bir dünyada, akademinin yıllanmış ve sessiz duvarları bile yaklaşan tehlikeyi hissediyordu. Rüzgar, toprak, ateş ve suyla iç içe geçen bu evren, her şeyin bir denge üzerine kurulu olduğu kadim bir düzenle ayakta duruyordu. Ancak bir süre önce dört ya da beş perinin ansızın kaybolmasıyla, bu hassas denge yavaş yavaş çözülmeye başlamıştı. Sihirin köklerine kadar işleyen bu kayıp, tüm dünyanın çehresini değiştirmeye başlamıştı. Doğa, yavaş ama derinden çalkalanıyor, elementler huzursuzlanıyor, karanlık bir tehdit ufukta belirmişti.

Ben zurin krallığımın oyunlarıyla yüzleşen genç bir kızım

Kralın ritüelin sonuna gelerek serbest bıraktığı, herkesin peşinde olduğu ve neredeyse her şeyi feda ettikleri en büyük lütuf olarak gördükleri ebedi hayat ödülü, kralın ölmesiyle onun kanından olan ve ileride bundan nefret edecek tek kişinin, daha anne karnındaki kızının laneti olmuştu...

Dört kişilik bir arkadaş gurubu, piknik yapmak için yola çıktıklarında ölü bir adamla karşılaşırlar. Adamın yanına vardıklarında ise bileğinde şahane güzellikte bileklikler olduğunu fark ederler ve onlar sayesinde bambaşka bir evrene ışınlanırlar.

Gecenin kralı ay, güneşi kendine hayran bırakırken ay herşeyden habersiz zifiri karanlığa nur kadar parlak gölgesini etrafa yansıtıyordu. İnsanlar güneşin yokluğunda hiçbir şey yapamazken, güneş aşkından geceyi kendisine bağlamak istiyordu. Yüce Tanrı Zeus bunu red ederken güneş kavucuru sarı ışığının günden güne söndüğünü hissediyordu.. aydınlığın kraliçesi güneş Zeustan habersiz yaptığı bu olay yıllarca sürgün edilmesine bile engel değildi. O sadece karşılıksız sevdiği ay gibi, ışığını söndürüp onunla yan yana olmak istiyordu. Günden güne istediğine yaklaşırken artık eskisi kadar kavurucu ve parlak değildi. Güneş`in ışıkları tamamen sönerken, karşısında birden beliren ay ile göz göze geldi ve bir anda yıldırım gibi patlamasıyla bütün parçaları etrafa saçıldı. Güneş`in ay`a olan aşkı her yerde dilden dile dolandı yıllarca. Ay hayatına devam ederken imkansız aşık Güneş, ölümlü olmaya sürgün edildi.

Instagram: azimet340 Hırsız Kelebek isimli ilk kısa FANTASTİK. hikaye. Bedeninde yıldırım hapis kalan ve bu gücü hırsızlık için kullanan, ömrü kelebek misali kısa olan,ölmeden önce hayattan intikam almak için çalan hırsız bir kız. Sevdiği kadını kaybetmiş kalbinden yaralı bir adam. Hazar ve Gece.. "Sakın kıpırdama. Dön!" Dediğini yapmalımıydım. Bir metre önümde teras demiri ve aşağı bir kat. 2-3 metre ötemde çatı vardı. Evet yapsam iyi olacaktı. Yavaşça arkamı döndüm. Bir an gördüğüm şeyle öylece kaldım. Birileri film falanmı çekiyordu, bende içine mi düşmüştüm. Karşımda duran adam artist kartpostalı gibiydi. 1.90 civarı kalıplı, kaslı belinde bir havlu ve ıslak saçlarından üzerine oradanda yere damlalar akıyordu. Bu adamı rüyasında gören kızın kesin abdesti bozulurdu. Oda benim gibi nefes nefese bana bakıyor,göğsü hızlı şekilde inip kalkıyordu. Ben götlü göbekli zengin mi demiştim az önce. Bu adamda dirhem yağ yoktu beh! "Sakın kıpırdama vururum!" Duyduğum cümle ile transtan çıktım. Neyseki çıktım. Yoksa vur valla diyecek kıvama gelmiştim. "Kasadan ne aldığın umurumda bile değil. Ama o elindeki kutuyu bana vereceksin bende bu seferlik gitmene izin verecegim. 28.12.21 hikaye yazım başlangıç tarihi

Eliiff_e ARKADAŞLAR Bİ DESTEK SİZE ZAHMET HAYALİ YAZAR OLMAKTA

Her zaman insan oğlu küçük hatalar yapa bilir değil mi? Hatalar telafi edile bilir ama bazılar sonsuz bir çıkmaza sürükler... Pröfösör çok sevdiği karısını labaratuar kazasında kaybetdiğinden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı. Ona inanan bir kızını, onu sevmeye çalışan bir oğlunu ve aynı zamanda kendi benliğine yitirmişdi genç adam. Kendi hatasından ders almak yerine hatalarından birine yeni birisini ekledi, öyle bir hata altı farklı kaderin değişmesine sebep olacakdı. Peki siz arkadaşlarınızın cinayetlerini çözmeye hazır mısınız? Ölüm Belgeseli`ne hoş geldiniz. "Sessizlik ölümün ardında yankılanan sonsuzluğun sesiydi, anlatılamayan derinliklerde kaybolan bir nefes gibi." Ölüm belgeseli reenkarnasyon ruh ve akıl sağlığını etkileyen, 6 paralel boyut ve zaman sıkışması sonucu oluşan cinayetleri çözmeye çalışan 6 arkadaşı konu alıyor. Ana karakterimiz Daren kendi içindeki akıl hocasıyla savaşan, en yakın arkadaşının katilini arayan zeki ve çalışkan bir liselidir. En yakın arkadaşlarıyla oluşturdukları grupun bir geleneği vardır- korku filmi izlemek. Film izlemek için toplandıkları evde bir cinayet işlenir ve kurban en yakın arkadaşlarıdır. 5 arkadaş bir-birinden şüpelenerek katilin kim olduğunu bulmaya çalışır. Üç kitap seri şeklinde - (Evrenler serisi) olacakdır. Bir: Ölüm belgeseli İki: Geçmişin izlerinde Üç:Geleceğin adımları

Kendini tüm doğa ve insanlık için feda eden bir kuş ve onun küllerinden doğan insani görünümlü kanatlı varlıklar. Kendilerinin Anka soyundan geldiğini söylediler ama insanlar onları öldürmeye çalıştı yılardır süre gelen bir düşmanlık başladı o zaman. Yasaklar koyuldu Anka soyundaki birinin hiç bir şekilde bir insanla bile konuşması yasaklandı . Ama yasağa uyulmadı ve bunun sonucunda bir kız doğdu yarı Anka yarı insan olan bir melez. Tüm Ankalar birleşti ve bu melezi öldürmeye ant içti sadece biri onu canı pahasına korumaya yemin etti. Bu bir kızın kurtuluş hikayesi bu Vanessa Martinez `in hikayesi... kitap şahsıma aittir en ufak çalıntı ve benzerlikte şikayet edilecektir...

Uzun uzun zamanlar önce gökyüzü ve yeraltı birbirine karışmıştı. Herkes huzur ve sükun içinde yaşayıp gidiyormuş. Ak Kanatlılar ve Kara Kanatlılar dostluk içinde birbiri ile uyumlu olmuşlar. Ancak bir gün, iki tarafın arasında bir anlaşmazlık çıkmış. Konunun ne olduğu bilinmiyor ama anlaşmazlık, onları birbirine ayrı düşürmeyi başarmıştı. Aralarında çatışmalar, tartışmalar, kavgalar ve minik çaplı savaşlar olmuş. En sonunda kurucular ve başkanlar bir karara varmışlar. Yer ve gök, birbirinden ayrılacak. Araya başka bir dünya konulacak. Arada kalan dünyanın amacı ise, yerden ve gökten gönderilen kötü insanları bünyesinde barındırmak ancak işler karışmıştı. Kötü insanların barındığı bu dünyada iyiler belirmeye başlamıştı. Ancak çok geçti, yapacak bir şey yoktu. Ve böylece yer ile gök arasında başka bir yaşam alanı oluşturuldu. Buraya, yer ve gök dahil, Dünya denildi... Ve bir güneş doğdu, yere ve göğe ısıyı veren. Yer ile gök arasında bir seçim yaptı bu güneş ve göğü seçti... Büyük lanet ise yere iniş yaptı.

Brian ailesi rutin hazırlıklarının sonunda trenlerine binmiş ve yolculuğa başlamışlardı. Tren son hızda ilerliyorken kulakları esir eden demir sesi ile nefret edilen duman kokusu genç kızları her zaman rahatsız ediyordu. Anne Brian bir şeylerin yolunda olmadığını hissettiğinde bunu ailesi ile paylaştı. Ne zaman rahat bir yolculuk yapmışlardı ki? Brian ailesi küçük kızlarına döndüklerinde kız yapması gerekeni biliyordu. Trenin demir sürgülü kapısını itti ve hiç düşünmeden uçurum kenarında ilerleyen trenden aşağıya bedenini bıraktı. Anne ve baba Brian yola bakmaya devam etti. Abla ise kardeşinin kendilerine musallat olan iblisle yaşadığı mücadeleye izliyordu. Keyfi yerinde denilebilirdi. Brian ailesi insan üstü güçlere sahip normal klasik bir aile. Kendileri gibi olanlarla iletişim kurmaları için trenle seyahat etmeleri ve evren değiştirmeleri gerekiyor. Fazla normal... Dikkat edin ve komşularınıza fazla güvenmeyin. Belki sizle yaşıt olan kızları uçabiliyordur. İyi okumalar.

Bir bedene tutsak edilmiş iki ruh ve bu ruhların arasında kaybolmuş bir kadın. Aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildi. O gece o cinayeti duymasıyla hayatı alt üst olan Serçem, bir daha eskisi gibi olamayacaktı. Çünkü cinayeti işleyen en sevdiği yazarın ikiz kardeşiydi ya da herkesin böyle bilmesinin istendiği bir oyunun içerisindeydi. Bu oyunun yazarı kimdi bilmiyordu ama oyuncusu kendiydi, artık bundan emindi. “İddianın kazananı her zaman kartallardır ama bu hayatın kazananı kuzgunlar olsun isterdim. Kuzgunlar cennete giremez. Sen hep ayı çevreleyen o halesin, artık beni göremezsin. Oysa ben bir ağaçta senin ışığınla öten o kuzgunum. Kuzgunlar cennete giremez. Ama bilirsin, Kalpsiz kara kargalara koymaz.”

Hayatınızı adadığınız görev ve aşk arasında kalsaydınız , hangisini seçerdiniz ?

Bedeni küçük, taşıdığı güç yeni bir devrim getirecek kadar büyük olan kız çocuğu... -Franklinia`nın kraliçesi-

"Ben şarkılara konu olmak değil şarkı söylemek istiyorum manne." Bilinen Dünya`da yıldız çağında henüz elfler yeni farkına varmışken kendilerinin ve taparlarken yarı tanrı suretlerine uluların, Salonder denen genç ve yağız bir elf vardı. Ne var ki babasına karşı öfke doluydu annesinin kollarındayken Melion`da. Nitekim gün festivali akşamı kesilince aksu ve karasu ve çalınınca normon kuşağı aklındaki intikam fırsatı ayağına gelecekti.

Düzenleniyor...

Birbirine düşman iki soydan gelen kaderleri ortak yazılmış iki çocuk. Büyüdüler, biri çok güzel zarif bir kadın oldu. Diğeri ise bahtsız yakışıklı bir adam.

Yıllar önceymiş. Her ırk Elyndor dünyasında bir arada huzur içinde yaşıyorlarmış. Bu ırklar, kaynakları ve doğal enerjileri denge içinde kullanarak gelişmiş bir medeniyet kurmuşlar. Kaynaklar, her ırkın kendi elementel özelliklerini destekleyen özel enerjilere sahipmiş. Bu kaynaklar, onların yaşamlarını sürdürebilmek için gerekliymiş ve her ırk bu kaynaklardan faydalanarak toplumlarını güçlendirirmiş. Ancak, zamanla kaynaklar tükenmeye başlamış. Her ırk, bu kaynakların tükenmesinin diğer ırkların suistimallerinden kaynaklandığını iddia etmiş. Korku ve güvensizlik, ırkların arasındaki dostluğu bozmuş ve birbirlerine karşı derin bir düşmanlık beslemeye başlamışlar. Kaynakların kaybolması, ırkların arasındaki huzuru yok etmiş ve büyük bir çatışma dönemini başlatmış. "Gözleri maviydi. Ama bu bana denizi veya gökyüzünü andırmıyordu. Sanki kıvılcımları her yana sıçrayan fakat buna rağmen sönmek üzere olan bir ateşe benziyordu."

Bir leydi, bir şövalye ve onun kardeşi olan kahinin yol göstermesiyle ikiz kardeşi olan korsanın dört farklı karakterin sıradışı dünyası, göz alıcı mesaj trafiğiyle hayat buluyor. Gözleri bağlı bir leydi ( kusuru olduğu için bağlamak zorunda kaldı) gizemli kaderin içine sürüklenirken, onu cesurca eşlik eden şövalye, koruyucusu ve sevdalısı olmayı seçer. Onların yolculuğuna kehanetleriyle rehberlik ve yardımcı olan bir kahin, süregiden savaşın gizli yüzlerini açığa çıkarırken, karşılarına çıkar leydinin kayıp ikiz kız kardeşi ortaya çıkmasıyla gizemi ve heyecanı artırıyor. Bu ilginç dörtlünün hayatları, mektuplar vasıtasıyla, okuyucuyu içine çeken eşsiz bir yolculuk sunuyor. Aşk, ihanet, büyü ve kahramanlık, sizlere karşılıyor. Unutulmaz bir destanın parçasını olmaya hazır mısınız ? Aşık olmayı unutmayın mektupları...

"Biz de bir gün tıpkı yıldızlar gibi kayıp gidecektik ama yeryüzünden." Eliza sıradan bir kasabada yaşayan sıradan bir kızdır, ta ki esrarengiz bir şatodan davet mektubu alana kadar. Bu kasabada hayatının çürüyüp gideceğine kendini henüz inandırmışken bir günbatımı vaktinde adını daha önce hiç duymadığı Sy Sanat Okulu`ndan bir davet mektubu alır ve bunu kurtuluşu olarak gördüğünden sorgulamadan daveti kabul eder. Ancak onunla birlikte bu daveti kabul eden elli kişi daha vardır. Birbirlerinden habersizce ve farklı yerlerde yaşamlarını sürdüren bu elli genç başlarına geleceklerden habersizdir. Herşey onlar için saklanmış bir gizden ibarettir. Bunlardan en beklenmedik olanı ise gittikleri Sanat Okulu`nda ölümle tehdit edilmeleridir. "Herşey bir günbatımı vaktinde başladı."