Bu hikayeyi daha önce farkı bir yerde yazmıştım

Deprem, dünyayı sonun eşiğine getirdi. Ama dünya, her felaketten sağ çıktığı gibi, bu sefer de meydan okudu. Soyu tükenmiş yaratıklar geri döndü, insanlık ve hayvanlar daha önce hiç bilmedikleri güçlere kavuştu. Geçmişi kimse tahmin edemediği gibi, geleceği de öngöremiyordu. Tıpkı Özgür`ün, aşkını bambaşka bir kıtada bulacağını asla tahmin edemediği gibi.

Bu diyarı okuşturan 4 ana element vardır. Bunların varisleri her 1000 yılda bir çıkar. Ama hangi varislerinimn bu diyara geldigini bilemezsin b. Bu diyar baska diyarlara acilan bir paradoks.

İşte o an gelmişti bir seçim yapmalıydım ama ben ailemin katiline aşık olmuştum ikimiz de farkındaydık sadece birimiz birimizin bilmediğini biliyorduk...

*Kanatlarımın Gölgesinde* Nur, sıradan bir üniversite öğrencisiydi... ta ki hayatı bir sabah baş ağrısıyla altüst olana kadar. Gözlerinin önüne gelen tanımadığı görüntüler, askerlerin kampüse gelişi ve "Denek 101" fısıltıları onu beklenmedik bir maceranın içine sürükledi. Ancak bu sadece başlangıçtı. Başındaki ağrı ve geçmişin travmaları arasında sıkışan Nur, bir gün mucizevi bir şekilde sırtından çıkan beyaz kanatlarla kendini yeniden keşfetti. Artık sıradan bir insan değildi. Ama bu güç, ona sadece özgürlük değil, aynı zamanda büyük bir tehlike de getirdi. Peşindeki askerler, tehditler ve gizemli "BUB" organizasyonu… Nur, ailesini korumak için her şeyi göze alırken, kendini 51 Bölge`ye giden bir jette buldu. Peki, bu yeni hayatında onu ne bekliyor? Kanatlarının ardındaki sır ne? Ve en önemlisi, Nur hayatta kalmayı başarabilecek mi? Merak uyandıran bu hikaye, okuyucuyu sırlarla dolu bir dünyaya davet ediyor. *Kanatlarımın Gölgesinde*, gücün ve cesaretin sınandığı bir yolculuk!

Zihinlerin Savaşı - Kontrolsüz Çağrı Ayra, sıradan bir şifacı olarak yaşadığı küçük kasabada, zihninde yankılanan bir çağrıyla kaderini değiştiren bir yolculuğa çıkar. Gizemli bir harita onu Aether Mağarası’na götürür ve burada Lyara, Kael ve Noctis adındaki lanetli varlıklarla karşılaşır. Her biri, unutulmuş güçlere sahip ve Ayra`nın kanında taşıdığı sırlarla bağlantılıdır. Ayra, doğanın ona bahşettiği şifacılık yeteneğinin ardında, onu lanetleyen ve aynı zamanda güçlendiren bir miras yattığını öğrenir. Bu lanet, Ayra`yı ya doğanın dengesini koruyan bir kurtarıcıya ya da her şeyi yok eden bir yıkıcıya dönüştürecektir. İçindeki ışık ve karanlık arasındaki bu savaşta, Ayra`nın yalnızca doğanın gücünü değil, kendi korkularını ve geçmişindeki sırları da yenmesi gerekecektir. Zihinlerin Savaşı, güç, lanet ve kaderin kesiştiği, okuyucuyu doğanın karanlık sırlarıyla yüzleştiren bir hikâye. Ayra`nın savaşı, sadece kendi ruhunu değil, dünyanın geleceğini de belirleyecek.

Her beyazın içinde siyahlık, her siyahlığın içinde beyaz vardı. Her iyinin içinde kötülük, her kötünün içinde iyilik barındırdığı gibi. ⚅ ❅ "Her siyahın içinde beyaz olmayabilir, tatlım. Bugünden sonra kalbinizde gezen sadece siyah bir sis olacak. Bol şans diliyorum. Ev sahibi geri döndü. Kitappad başlangıç: 25.11.2024 eski ismi: kana bulanmış yeşiller

2 genç tanışalı 1 hafta olmuştu ama birbirlerinden çok hoşlanıyorlardı Erkeğimiz:Alex Kızımız :Lula

"Koştum, günlerce koştum Alvea. Göğe bakıp Aztlan`ı buldum, Denizden vardım Panotlan`ı buldum, Turnaları izledim Ay Gölü`nü buldum, Kanımı denize döktüm Alvea, seni görmeyi umdum. Beyaz Turnalar Ülkesinin En Güzel Kızı, Ben Geldim. Yüzyıllardır seni arıyorum Alvea. Yüzyıllardır."

Zamanın ötesinde bir yolculuk başlar. 1470`te Shinjeong`da Türk bir avukat var. Koreli bir kızla yer değişir aniden, Kraliyet Sarayı`nda bulur kendini yeniden. Tatlı prensler, kötü oyunlar, Saray dolu entrika ve aşklar. Şamanın büyüsü, gökbilimcinin bilgisi, Aksiyon ve aşkın dansı sürer gizlice. Zamanın ötesindeki bu aşk hikâyesi, Kalplerde yaşar, efsanevi ve cesurca. ☾ ☯ Zamanın ve Kaderin Kıskacında Bir Aşk… Başarılı bir avukat olan Aylin, modern dünyanın karmaşasında sıradan bir gün geçirirken bir anda kendini 1470 yılının Joseon Dönemi`nde yani Kore`de, hiç tanımadığı bir bedenin içinde bulur. O artık Yesoo’dur. Kimse onun farklı biri olduğuna inanmaz, ama Aylin kendi gerçekliğine dönmenin yollarını ararken bu yabancı dünyada tehlikeli bir entrikanın tam ortasına düşer. Bir yanda tarih ve ihanet, bir yanda aşk ve imkânsızlık… Aylin, zamanın ve kalbinin esiri olmadan doğru yolu bulabilecek mi? Yoksa bu yol, onu hiç beklemediği bir sona mı götürecek? Fantastik ve tarihi bir dokunuşla yazılmış bu soluksuz macerada, aşkın ve kaderin dansına kapılmaya hazır olun. ☾ ☯ "Bir daha sana zarar vermeye kalkışan olursa, onu bu sarayla birlikte ateşe veririm!" "Başımı Gökbilimciye çevirdiğimde göz göze geldik. "Sen bir hırsızsın, sen bir tutsaksın." "Senin âşık olduğun kişi ve sana âşık olan kişi; o senin gerçek aşkın olacak. Ve senin kurtuluşun olacak; acı ama kurtuluş." "Mucizelere inan, Anka Kuşu." "Mucizem sensin, Türk Kızı."

Karanlık boyut, karanlık bir evrende geçmektedir. Ormana yürüyüşe giden Efsa ormanda çok değişik bir kulübe bulur. Merak ettiği için içine girer. Kulübenin içi çok karanlıktır ve dağınıktır. Efsa kulübenin içini gezerken yerde duran bir kitap bulur. Korktuğu için hemen kitabı alıp ormandan çıkmak için hızlı adımlarla evine doğru gider. Eve geldiğinde bulduğu kitabı inceler ve birden bire gözleri kapanır ardından kendini bambaşka bir yerde bulur.

Babasının ani ölümü ile tahta geçmeye hazırlanan Victoria, bilinmeyen bir düşman ve yıllardır görmediği kardeşiyle kendini bir savaşta bulur. Aksiyon, kan ve dehşetle dolu bu hikayeyi birleştiren temel duygu aşk mı olacaktır?

Bu kitabın ve kapak tasarımının tüm hakları tarafıma aittir. Zamansız Ruhlar Serisi`nin ilk kitabı olan Kayıp Ruhların Dönüşü ile karşınızdayım. Hakaret boyutuna ulaşmayan her tür eleştiriye açığım. Keyifli okumalar!

"Bir kasaba, bir gizem, ve kaybolan hayatların ardındaki karanlık..." Marie Lefevre, başarılı bir gazeteci olarak hayatına devam etmektedir. Ancak Fransa`nın küçük bir kasabasında, ardı arkası kesilmeyen cinayetler başlayınca, gazeteci olarak kariyerinin en büyük sınavıyla karşı karşıya kalır. Kurbanların boynunda bıraktığı gizemli yanık çember sembolü, katilin karanlık geçmişinin izlerini taşır. Olivier Roche, gözlerden uzak bir adamdır. Başarılı bir gazete patronu olarak her şeyin kontrolünde gibi görünse de, içinde sakladığı acı ve öfke, ona her adımında intikamın karanlık yolunu işaret etmektedir. Yıllarca süren bir takip ve hazırlık, sonunda acımasız bir avın başlamasına neden olur. Marie ve Olivier’in yolları, bir cinayetle kesişir. Ancak Marie, peşinden gittiği gerçeği bulmak yerine, bir yıkımın, bir ölüme doğru sürüklendiğini fark eder. Aslında, bütün kasaba bir yalanın peşindedir ve Marie, katilin son hedefi olabilir. Gizli sırlar, intikam ve aşk... Bir gazetecinin hayatını değiştiren bir katilin zihin oyunları...

Zin adlı dünyanın yaratılış`ı ve nasıl yaratıldığı ve bu Zin diyarında uyanan ilk ata Dural`ın Çocuklarının hikayesi.

Giovanni (Adam): 30 yaşında, zeki, karizmatik ve intikam duygusuyla yanıp tutuşan bir adam. Kendi geçmişindeki acı verici bir olaydan dolayı Elena`dan intikam almak istiyor. Elena (Kadın): 21 yaşında, saf, naif ama aynı zamanda güçlü ve bağımsız bir kadın. Hayatında her şeyini kaybetmiş ve normalde sıradan bir yaşam sürerken, Giovanni`nin intikam planının bir parçası haline gelir.

Korkusuz bir kraliçe varmış annesi babası çok düşkü bir kiz mış aşık olmak onun kırmız çizgisi mış bakalım bu süreçte de onu neler bekliyor.

Sıradan görünen şeyler yanıltıcı olabilir. Kendilerini bir anda karşı konulamaz bir şavaşın içinde bulan gençlerin akılalmaz hikayesiydi bu. Dünyanın her yerinden gençler yetenekleri açığa çıktığı andan itibaren birer mektup alır ve tüm gerçeği öğrenir. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Gerçekler daima can yakar ve ateşle oynayan yanmak zorundadır.

-Ölümsüzlük alevindi ancak koz benim elimdeydi-

--- Asra, zamanın akışında kaybolmuş bir kadındır; dünyası hızla değişen, ne olduğu belirsiz bir yerin sınırlarında bir varlık. Ne geçmişiyle, ne de geleceğiyle barışıktır. Bir gün, ellerinde tuttuğu bir kitap, ona tanımadığı bir kapıyı aralar. Gözleri, kelimelerle dolu olan sayfaların arasında, bilmediği bir dünyaya adım atar. O dünyada, kadınlar susar, öyle öğretilmiştir; tarihin gölgelerinde kaybolmuş, yok sayılmışlardır. kimliğini bulmaya çalışırken karşısına çıkan hırsları, güç mücadelelerini tek bir amaca odaklar: kendini var etmek. Her adımda, kadının sesinin susturulduğu bir dönemi sarsar. Her anı, direnişle doludur, her kararı, kimliğini yeniden şekillendirme çabasıdır. Ama ne kadar dirense de, kadının içindeki gücü keşfetmesi, aynı zamanda onun en büyük sınavına dönüşecektir. Zaman, sadece dışarıdan bir güç gibi değil, bir kadının ruhunun derinliklerine işleyen bir kuvvet olarak, içindeki yankıları değiştirir. Kimliğini bulmak, onu ayakta tutan değerleri keşfetmek için bir yolculuğa çıkar. Ancak bu yolculuk, yalnızca geçmişin zincirlerini kırmakla kalmayacak, aynı zamanda ona ait olmayan bir dünyada kalp atışlarını sorgulamasına yol açacaktır. Ve belki de, en büyük mücadelesi, zamanın değil, kendisinin biçimlendirdiği aşk olacaktır. Bu, sadece bir sevda değil, bir kadının zamanla sınanmış varoluşunun öyküsüdür. Güç, ona ait olmayan dünyada kendini yeniden bulmayı gerektirirken, bu aşk, hem içindeki derin boşluğu dolduracak, hem de bir kadının sessizliğine karşı verilen en büyük direnişin başlangıcı olacaktır. ---

Senede olan ay tutulması olur senede gelen ay tutulması geceleşir bu sene de ay tutulması olacaktır ama burada geçmişte gelen karanlık gücün kurtuluşu olacak bu hikayede

BİR ORTA DÜNYA HİKAYESİ Acının , öfkenin , gazabın diyarı ALATAR`da sakin olaysız geçen bir güne rastlamak adeta ödül gibidir. Yılda 2 defa ALATAR`ın tek Tanrısı KİNSOTA huzur günü ilan etmistir. KİNSOTA`yı kızdırmadan önce her gün o kadar neşeli huzurlu geçiyordu ki. O eski günlerden eser yok artık. İnsan büyücüler , onlara bir lütuf olarak verilen gücü kötü niyetle kullandıkları ve bunun sonucunda ALATAR`ı bin yıllar boyunca sürecek buza mahkum ettikleri için , -ALATAR`ın eksenini kaydırdıkları için- KİNSOTA eskiden adı barışın Tanrısı MAMVOXA iken öfkenin tanrısı olarak anılacak şekilde insan büyücülerin soyundan gelen herkesi lanetlemistir. Uzak diyarlarda hayat çok zordur , bir de bunların üstüne soğuk eklenir , göz alabildiğince soğuk diyarlar ALATAR`a hakimdir. Buz Ejderhası FAHİROR`u , bir insan büyücü olan İETRAT kontrol altına alabilmeyi başarmıştır. Bölünmüş olan krallığı birleştirebilirecek tek VARİS`tir. Görevinde başarılı olacak mı öğrenmek istiyorsan sayfaları çevirmeye başla !!! Herkesin olduğu kadar Kralın tahtı benim de hakkımdı. Ben lanetli olandım... Ben yasaklı olandım... Ben olmaması gerekendim... Ben istenmeyendim... Ben tahtan sürgüne gönderilen kralın kızının büyücü oğluydum. Ben buz ejderhasının sahibiydim. Ben varistim. Herkes önümde diz çökecekti. Buna kral da dahildi. Hakkım olan tahtı alasıya kadar durmayacaktım. Bu ölmeden önce anneme verdiğim son sözdü.

. NEFİLİM MESELESİ İsmini bir melekten alan Angela Downster , Amerika da sıradan bir kasaba da yaşarken , bir anda kendini New York`ta çekilirken bulur. TV. haberleri , gazeteler , dergiler ve hatta caddelerde ki posterler de o kadar çok New York`u görür ki bunun bir çağrı olduğunu anlar. Angela`nın ufak bir aile sırrı vardır. O insanların düşüncelerinde gezinebilir ve saklı olanları öğrenebilir. Angela bunu yıllardır bir başarı elde etmek için kullanmıştır ve kasabanın en görkemli evinin sahibidir. Yinede tüm bunlar aldığı çağrının yanında yetersiz kalır. Kendisini büyük annesine giderken bulur. Olanları anlatır. Büyükannesinin boşver olur mu öyle şey demesini bekliyordur ama o sadece çağrıya kulak ver der Büyükannesinin sesi kulaklarında yankılanırken Angele kendini büyük bir boşlukta bulur. Oradan çıkar ve gecenin geç saatine rağmen evinin yolunu tutar. Hava almak iyi gelmiştir cünkü bu gizemi bir an önce cözmeli ve ondan kurtulmalıdır. Tabi aşkın pencesinden kurtulmak mümkünse.

Ben Fink HUNTER , binlerce yıldır devam eden bir savaşın ortasında buldum kendimi. 18 yaşımda bir Avcı olduğumu öğrendim.Oysaki her şey daha yeni başlıyordu. Trandox Avcı Akademisine gitmeli ve hayatta kalmalıydım. Tabi bu ne kadar mümkünse. Avcılar`ın dünyasında taht kavgası sıradan şeylerdi. Bir senede 30 kral ve kraliçe adayı öldürülmüştü. Dimitri`nin ölümünün ardından tüm arkadaşlarım bir yerlere dağıldı. Herkes intikam istiyordu. Bu kara büyüye karşı açılmış bir savaştı. Cadılar da aşık olabilirdi. İçimde cadıları dize getirecek bir karanlık olduğunu bilmeden yıllarca yaşamıştım. Korkulması gereken kişi ben gibi davranıyorlardı. Çünkü korkulması kişi gereken bendim. Avcılar `ın , Cadılar`ın , Vampirler`in aşk ücgeni sizi kendine esir edecek.

her şey Benfeş diyarının lanetlenmesiyle başlar daha sonrasında benfeş diyrarıyla AMORA diyarı birleşir ve benfeş diyarının prensi prens albert ve AMORA diyarının prensesi prenses daphne kendilerini bir anda büyük bir macera nın içinde bulur acaba bu bulmaca nın içinden sağ çıkabileceklermi yada Amora yı kurtarabileceklermi