‼️ 1. UYARI ‼️ Bu kitap kesinlikle hayal ürünüdür içinde geçen her şey bir kurgudan ibarettir ve bu kitabı okurken bunun bir fantastik kitap olduğunu unutmadan okumanızı tavsiye ederim. Bu kitap için yıllarımı harcadım umarım beğenirsiniz iyi okumalar dilerimm🌸🍁 ‼️ 2. UYARI ‼️ Bu kitabın yazım dili Postmoderndir. Postmodernde sıralamaya önem verilmeyen bir edebiyat akımıdır, yani kitap bir krolonojik sıraya göre gitmeyecektir. Normalde okuduklarınızdan farklı bir kurgu ile farklı bir yazım dili sizi bekliyor. Umarım okurken keyif alarak okursunuz💗 İyi okumalar dilerimm🌸🌹💞 Not: Yeni bölümler her hafta çarşamba günü geleciktirr🌷🍁 Konusu: "Kutsalların sustuğu yerde, lanetliler konuşur..." Evrenin doğuşuyla birlikte, Tanrıçaların yasaları yazıldı: İtaat etmeyen yok olacak, duygular yasaklanacak, kader zincirlerle bağlanacaktı. Ama üç varlık bu zincirleri kırmaya yemin etti: 🔥 Risus - Kahkahasıyla tanrıçaların buyruğunu hiçe sayan ilk lanetli. 🔥 Erwin - Şansın meleği, fakat kendi şanssızlığına öfkesini isyana dönüştüren. 🔥 Henderick - Cehennemin ateşinden doğmuş, yasak bir duyguyla kalbini yakan savaşçı. Onların yolu, cennet ve cehennemin kapılarını kanla açacak. Her kural, her yasa ve her kehanet tek tek yıkılacak. Bu, masum bir aşk hikâyesi değil. Bu, ihanetle yazılmış, kanla mühürlenmiş ve yalnızca en güçlülerin ayakta kalacağı bir destan. Ve şafak yükseldiğinde, evrenin gerçek kurtarıcısı en karanlık yürekten doğacak.

“Zamanın gölgesiyle ateşin nefesi birleştiğinde, Yedi mühürden biri titrer. Güneş ikiye bölünür, Ayın altında iki kalp aynı anda atar. Birinin soluğu dünyayı yakacak, Diğerinin sessizliği zamanı durduracak.” Her bin yılda bir gerçekleşen, ay ve güneş tutulmalarının art arda olacağı günün gecesinde doğan ikiz bebekler; aileleri yedi krallıktan iki kişinin yasak aşkı sonucu dünyaya gelirler. Bu bir kehanettir, ikizlerden birinin yaşaması için diğerinin ölmesi gerekir... İkizlerin doğuşu krallıklarda büyük yankı uyandırır. Statüsünden ve can kaybından korkan krallıklar sonucunda savaş çanları çalmaya başlar. Savaş sırasında Astral Mühür kırılır. Ancak İsmi Bilinmeyen Krallığı`n varisi ve ikizlerden hayatta kalanın aşkı mührü tekrar onarabilir.

Asi kız ve sinirli erkek

Hiç güvendiğiniz insanlardan kazık yediniz mi yada hayatınız bir yalan üzerine kurulumu?

Fantastik ve ihanet hikayesi

Sevdiğim adamın başka bir evrenin tanrısı olduğunu nerden bilebilirdim? Ki ben de bir tanrıçaydım ölmüş soyun yeninden akan kanıydım

Hem karşılıklı gibi hede tek taraflı gibi ortaokul aşkımla

Blaze`in güçlerini keşfedip büyük konorla savaşması

Asya geleceğe fazla merak salmış ve çoğunlukla kötü düşünen _Overythinking Sendromu, yaşayan 20 yaşında bir genç kız. Burak Asya`ya yakın bir kasabada yaşayan bir çırak. Burak Asya`dan farklı olarak mavi bulutlara merak salan her üzüldüğünde onlara bakan 22 yaşında bir gençtir.Asya kimi zaman bu düşüncelere, hastalığa dayanamayıp defterlerine, odasının duvarlarına mor, pembe, mavi...renklerinde bulutlar çizer.Bu iki gencin arasına kötü arkadaşlıklar, kötü entrikalar girecektir ve bu iki genç birleşebilip iyileşebilecek midir? Okuyup görelim. İyi okumalar....

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, mutlu sonlu güzel bir aşk romanı yazılmıştı. Yirmi birinci yüzyılın New-York`unda özel bir şirkette çalışan otuzlu yaşlarındaki Jale Serhan kendisini öylesine okuduğu "Gümüş çiçek" adındaki romanın kötü karakteri Prenses İris Valerie Blackthorne`un doğumda ölmesi gereken annesi Adeline olarak bulmuştu. Asıl hikayeden tam on yedi yıl öncesindeydi ve hayattaydı. Peki ne yapması gerekiyordu? Ona masumiyetle bakan bebeği zalimlerin elinde bırakıp gidemezdi... Öte yandan bilmediği diğer şeyse ona bakan bebeğin ruhu on beş yaşındaki bir genç kıza aitti. Selin Yılmaz. Aynı akşam aynı kazaya kurban giden bu iki kişi mutlu sonlu bir aşk romanı olarak bilinen kitapta hayatta kalabilecekler mi? Kendi mutlu sonlarına kavuşacaklar mıydı? Peki zalim imparatorun dikkatini çektikten sonra nasıl kurtulabilirlerdi ki anne kız?

Kumsal Dilek annesi Güneş hanım ve Murat bentin hatta kitabın ortalarına doğru gelecek olan Denizin hikayesini dinlemek ister misiniz?

Şöyle derlerdi... Bir dünyada birleşemeyen çiftler, bir başkasında birleşmeye mahkumdur. Canis Lupusius olarak bilinen evrende yarı kurt yarı insan varlıklar hüküm sürerlerdi. Kurtların avlanma vakitleri türlerine göre ikiye ayrılmıştı. Gündüz kurtları ay gökte olduğu sürece mağaradan çıkamazdı, gece kurtları günün ilk ışıklarıyla sürülerini toplar ve bölgelerine dönerlerdi. Gündüz kurdu olan Marie, gece kurdu olan Dacre ile; güneşin ve ayın aynı anda yukarıda olduğu bir anda tanıştı. İki ayrı dünyanın insanı birlikte olmak için sürülerine karşı geldi. Apis Dominatu adlı bu evrende bu iki ruh tekrar tanıştılar. Biri kraliçe arı topluluğundan Menole, bir diğeri eşek arısı diyarından Deroth. Fakat ikisi de önceki dünyadaki ruhlarına sahip. Ruhlar birbirini çektikçe ipi ellerine geri almak imkansız. Sonunda birlikte olabilecekleri bir diyar. Dünya. Yaşadığımız diyarda Marie ve Dacre`nin, Menole ve Deroth`un ruhlarını taşıyan iki aşık belki de lise sıralarında içlerindeki duyguları bastırmaya çalışıyorlar. Hâlâ iki ayrı insanlar fakat dünyaları aynı. Onların dünyaları birbirleri... 🤎🌕🐺 💛🍯🐝 ❤️♂️♀️

Karanlık güçleri olan kişilerin okuduğu Silenox Akademisine giden Victoria, gölgelerin son varisiydi Silenox Akademisinde başına neler gelecekti...

Bir arkeoloğun kazıda bulduğu bir şey en fazla ne olabilir ki? ---------------°---------------- Ela, önemli bir kazıda çalışan arkeologlardan biridir. Bir gün kazıda bulduğu bir taş ilgisini çeker. Taşı beğenir ve önemli olduğunu anlar. Fakat parasal anlamda düşünür bunu. Asla zamanlar arasında sıkışıp kalan bir büyücü olarak düşünmemiştir.

Alev ve ateşin aşkı

Bir liseli gencin arasında bir katil var ve bu katili bulmaya çalıyorlar ama bilmedikleri birşey var

Cennet ve Cehennemin kesiştiği yer hangi aşklara şahit hiç düşündünüzmı? YAKINDA

Demetin bir hikayesi

Her yaş grubuna uygun fantastik hikayem.arabayiyiciler.

Bu kitap denemek amaçlıdır umarım beğenirsiniz

Kurtadam bir gün ormanda bir genç kız bulur ve aşık okur

Orea abisinin kucağına çıktı. Abisinin sağ elini abisinin kalbinin üstüne koydu. "Şimdi elini kalbine yerleştir." Mavi gözleri ile abisine bakıyor ve gözünü ondan ayıramıyordu. "Kimin için atıyor?" Abisiyse bu aptal sevgiyi anlamak istemiyor, kardeşini küçük görüyordu. "Senin." --- Orea bir gece uykusunda öldürüldükten sonra ruhu sarayda kayıp oldu. Taht kan ağladı, duvarlar nefes aldı. Orea`nın aşkı sarayı yaktı. Sanki bir şekilde Orea`nın ölümü saraydaki kaderi değiştirmişti. Orea lanetler yağdırıyor ve intikamını geri almak istiyordu. Fakat bilmiyordu ki onu kim öldürdü?

Yüzyıllardır anlatılan bir efsane vardı: Issız kıyıları olan, hırçın, acımasız bir denizin derinliklerinde yaşayan, daha önce insan olmasına rağmen uzun bir süredir "doğa üstü varlık" olan bir kızın efsanesi. Deniz kızı değil, Deniz`inin kızıydı o; Ne olmuştu, nasıl olmuştu da insanlığını yitirmişti; görülecekti elbet. Nasılsa yalancının mumu yatsıya kadar yanardı.

YE WYWEYWTR UYTQERT265ET26 Q62QTE652QTE QYETDGTYWGRYTWR

Geçmiş zamanlarda bir kraliyetin başına geçen bir kız varis. Önüne gelen engeller ve belki de engellerden daha da fazlası...