Masallarda hep iyiler kazanır, gökten mutluluk adına üç elma düşerdi. Peki bizim masalımızda ne eksik kalmıştı da kötüler kazanmıştı? Yeterince sevmemiş miydik, yeterince acı çekmemiş miydik? Acılar, geride izler ve emareler bırakırdı. Ve o, bende derince, izi asla silinmeyecek bir emare bırakmıştı. 𔓘 "Aradan yıllar geçmiş," dedi Avcı, ilk defa benden gözlerini kaçırarak. "Ama Serçe, yıllar sonra onu cehenneminden kurtaran Türk askerini asla unutmamış," dedim ben de, onun söylediğinin devamını getirirken. Onun başka bir şeyi ima ettiğini biliyordum ama görmezden geliyordum. Yaralarım daha sarılmamış, alakanlı dururken ben onlara bir daha dokunmak hiç istemiyordum. Beni yine bırakıp gidecekti; bunu biliyordum. 05.10.2025

Timiyle gittiği görevde sevdiği kadın tarafından ihanete uğrayan yüzbaşı ve onları kurtarmak üzere görevlendirilen Turan timi ... Üsteğmen Güneş Leya Marsel ve Yüzbaşı Kuzey Arslanbey arasında başlayan tuhaf çekim başka

Asker kadın Asker erkek hikayesi Teğmen Ülkü görev için terörist kılığana girerek içlerine girmiştir. Çatışmada yaralanmış Yüzbaşı Göktuğ tarafından bulunup Hakkari devlet hastanesine götürmüştür…

Bir yüzbaşı ve binbaşının aşkı. Bazen ağlayacağınız bazen gülebiliceğin tatlı bir kitap(opsiyonel)

Bir üniversite kazanmak için ne kadar çaba harcadığınızı düşünsenize tıp okuyorsun kazanıyorsun ama gözünü açıp bi bakıyorsun bir ordu dolusu askerin içinde doktorluk yapıyorsun.Bu Rüya`nın yaşadığı özlemi hasreti ihaneti acıyı ve kederi ele alan bir kitaptır.Hepinize iyi okumalar...

askeri kurgu,iki çocukluk arkadaşının okul nedeniyle farklı şehirlere gitmesi nedeniyle ayrılamsı ve iş için aynı şehirde aynı askeriyede görev yapmaları

Astek Ülkesi savaşta olan ülkenin içler acısı halindeli halkı. İnsanlar geçimlerini ya tarım yaparak ya da asker olarak sağlamak zorunda kalıyorlardı. Mühendisler bile asker insanlardan seçilen vşr evrende askeriyeye kabul edilebilmek sivil halk için bir kuruluştç vaadiydi. Halk bölümlere ayrılmak zorunda. Ağır vergilere tutulmak zorunda bırakılıyorlardı.

7 Haziran 1944. Savaşın kâbusu Fransa`nın çamurlu vadilerinde dorukta. Jack Edward, duygusal bir uyuşuklukla hayatta kaldı. Ama Gustavo Harper, bu cehenneme yalnızca ilk yardım çantası ve tabanca ile yakalandı. Gustavo, bir Sıhhiye. Onun görevi öldürmek değil, durdurulamayan kan akışını durdurmaktır. O, cephenin en kanlı yerinde, merhamet ve görev ahlakının son sınırlarında mücadele eder. Diğerleri ateşe odaklanırken, Gustavo sürekli olarak başkalarının acısına maruz kalır. Bu, kendi canını kaybetme korkusunun değil, kurtarılamayan her hayatın vicdan yükünün hikayesidir. Gustavo`nun güncesi, insanın merhamet kapasitesinin savaşın dehşeti altında nasıl hızla tükendiğini; ikincil travmanın bir askerin ruhunu nasıl sessizce yaktığını anlatıyor.

Yüzbaşı Ozan Bozok ve Şehit Albay Kadir Karasu’nun biricik kızı Birce Karasu’nun tesadüf eseri tanıştıkları parkta çekişmeyle büyüyen aşkları…

Gerçek ailem ve askeri kurgudur. "Kimsin sen? " "Varis." Adamın kaşları çatılmıştı...

En yakın arkadaşının ölümü sonrasında intikamının peşine düşen Dora`nın bu yolda başına gelenleri konu alır

Sahi adı neydi? Yanındaki arkadaşları olmalıydı. Hepsi dev gibiydi maşallah. Arkadaşları bir şeye kahkahalarla gülerken o tebessüm etmekle yetiniyordu. Kahkası nasıldı acaba? Tebessüm bile ona çok yakışıyordu. Zaten yakışıklı bir adamdı. Koyu kumral saçları, buğday teni, tıraşlı yüzündeki keskin yüz hatları, kaslı ve geniş vücudu, uzun boyu ve dik duruşuyla kusursuzdu adeta. Gözleri kahverengi miydi? Kirpiklerinin uzunluğu çoğu kadını kıskandıracak nitelikteydi. Kaslı ve uzun bacaklarını örten kamuflajı ve postalları ile nefes kesiciydi. İlk kez bir erkeği böylesine inceliyordum. Bu farkındalık yanaklarımın kızarmasına sebep oldu.

Nare müvekkilini ararken müvekkilinin komutaniyla bir rastlantı yaşar.

Ailesini hiç tanımadan büyüyen genç bir avukat… Hayat boyunca yalnız yürümeye alışmış, adaletle nefes alan bir kadın. Bir gün yolu, kalbini görevine kapatmış bir askerle kesişir. Biri geçmişinin sessiz yaralarını taşır, diğeri geleceğini kaybetmekten korkar. Ama kader, ikisini de aynı yola sürükler: Gerçeğin, savaşın ve aşkın tam ortasına. “Beyaz İnci”, yalnızlığın içinden doğan bir sevdayı, sessiz kahramanların hikâyesini anlatıyor.

Doğduğu andan itibaren yalnızlığın içinde büyümüş olan Ahu Meva’nın hayatı, tayininin ani bir şekilde Siirt’e çıkmasıyla bir kez daha tepetaklak olur. Yine yalnızlığının içinde hayatını rayına oturtmaya çalışan Ahu’ya; yeni yeni tanımaya ve alışmaya çalıştığı bu şehirde, bu sefer hayatının saklanmış gerçekleri yüzüne sarsıcı bir şekilde çarpacaktı. Yaşamış ya da yaşayacak olduğu bir sürü acıya rağmen kendi ayakları üzerinde dimdik durmaya çalışan Ahu, bu sefer yalnız değildi ve de artık asla yalnız kalmayacaktı. Kendini şu ana kadar hiçbir yere ait hissedemeyen Ahu’ya bu şehir; doğduğu an onlardan koparıldığı ailesini, hiçbir zaman güvenilir güvenilir bir şekilde kuramadığı samimi dostlukları ve de şu ana kadar kimseye açmadığı yalnız sevgisi ve aşkıyla dolduracak, bu hayattaki ilk ve tek aşkı olacak olan, ömrünü bu vatana hizmet etmeye görev bilmiş cesur ve yiğit bir yüzbaşı olan Alphan Bora AKMAN’ı vermişti. Hayatlarında yaşayacakları zorluklar, özlemler, güvensizlikler, sınavlar ya da acılar belki de hiçbir zaman bitmeyecekti. Ama zaten önemli olan da acısıyla ve de tatlısıyla bu yolda sevdiklerin ile birlikte yürümek değil miydi? Ahu Meva ATASOY & Alphan Bora AKMAN

Ahicicgwchisichhcizhvhd

Bir savcı Bir asker İkiside farklı cephelerde aynı gerçeğin peşinde... İstanbul`dan Diyarbakır`a atanan genç savcı lara aslan, görevine sıkı sıkıya bağlı, güçlü ama kırılgan bir kadındır. Adalet onun için bir kelime degil, bir yaşam biçimidir. Fakat Diyarbakır`da karşılaşacağı dava, onu sadece hukukla değil, kendi sınırlarıyla da yüzleştirecektir. Sınır hattında görev yapan Yüzbaşı Baran Altan Karakuş, her gün ölümle burun buruna yaşayan, geçmişinin izlerini görevine saklamış bir askerdir. Onun için vatan, her şeyin önündedir... ta ki adaletle yolları kesişene kadar. Bir dava, iki kaderi birbirine bağlar. Gizli dosyalar, karanlık ilişkiler, sessiz ihanetler... Her adımda bir tehdit, her gerçeğin ardından bir yalan gizlidir. Lara ve Baran, hem düşmanla hem de kendi kalpleriyle savaşırken, adaletin bedelinin ne kadar ağır olduğunu anlayacaklardır. Çünkü bazen haklı olmak yetmez- gerçeğe ulaşmak, her şeyi yakabilir. "Vatan ve Adalet" Görev biter, savaş başlar... Gerçeğin peşinde düşmeye hazır mısın?

Gölgenin ardında saklı sırlar,güvenin ve ihanetin iç içe geçtiği bir dünya...

Gölgenin ardında saklı sırlar,güvenin ve ihanetin iç içe geçtiği bir dünya...

Hayatta hep zorluklar yaşamış bir kadın Hayatta hep zorluklar yaşamış adam

Ölüm ile burun buruna olan Yüzbası ve Üstteğmenin hikayesi aşk,tutku,vatan sevgisi ve ölüm sadece biri ölüyordu aslında ama ask oysaki o ölünce seninde ölmen degilmiydi sanki canından can kopmuscasına...

Ankara Askeri Hastanesi’nde görev yapan Eylül Sare,bir gün hastaneye yaralanmış,pansuman yaptırmak için gelen o asker ile tanışır.Pansuman yaparken asker’in omzundaki dövmeyi fark eder.O’ydu,5 sene önce onu bir yangından kurtaran askerdi o.Alparslan Alakurt.

Kurt artık aç değildi,prenses ise ölmüştü...

Tim ve asker timi hakkında

...paylaşım . . . . . . . . . . . .