Dedehoplatan_31

Öncelikle Merhaba, konuya direk girmek istiyorum. İçimizde bir sürü şey olur neler düşünür neler yaparız kalbimiz ağrır dayanamayız paranoyak oluruz artık düşünmekten peki bunlar geçiçek mi? İyi olacak mıyım, iyi olacak mıyız ? Kimse için başarınızdan vaz geçmeyin ve ne olursa olsun korkmadan anlatın her şeyi az da olsa hayatı sevin ~

Veteriner kız asker erkek gizemli ölen baba

YÖRÜK TİMİ KOMANDO ASKER

Bilinmeyen Numara: Merhaba Arın Bey. Ben Güneş. Sultan Teyzenin Oğlu: Güneş? Bilinmeyen Numara: Hani annenizin sizinle evlendirmek istediği kız olan Güneş.

Evet... Gölge Timi savaşı kazandı. Ama asıl zafer iki kalpte kaldı.... (Askeriye Kurgu sevenler hergün yeni bölüm gelcek .. bence koşun)

Askeri kurgudur.

Şimdilik yazmadım.

"Dünya için yan, benim için kal...."

"o kim". "Ateş timinin komutanı yüzbaşı güneş nefes taşkara". "Adını duymuştum". "Adını bilmeyen,duymayan yoki"

puantlarım kan olmuştu onları lanetleyen kandı artık dokunmazdım onlara...

`Bir güneş doğacak` dediler yetimhaneye getirildim, `Bir güneş batacak`dediler aşkı buldum ve bir time üye oldum. Zaman böyle birşeydi şanssızlıklar la doluydu amaç; Üstesinden sabırla gelebilmekti.

Siper Ötesi Sınırda bekleyiş bitmez; ölüm hep bir adım ötededir. Sessizlik, en büyük düşmanla yarışır; bir anlık gevşeklik, hayatın sonu olabilir. Güneş doğarken umut filizlenir, ama gece karanlığında korkular büyür. Yüzbaşı Batur Kaya’nın komutasındaki birliğin hayatı, tozlu siperler ve dikenli tellerle çevrili bu sınır hattında şekilleniyor. Burada zaman, hem bir savaş hem de dayanıklılık sınavıdır. Her an tetikte olmak, görünmeyen düşmanla ve kendi içlerindeki korku, özlem ve umutsuzlukla mücadele etmek demektir. Birliğin genç askerleri, tecrübeli komutanları ve iletişim subayı Asena, hem savaşın acımasızlığına karşı duruyor hem de insan ruhunun en kırılgan yanlarıyla yüzleşiyorlar. Aralarındaki dostluklar, acılar ve kayıplar onları birbirine daha sıkı bağlarken, savaşın karanlık gölgesinde gizli bir umut olarak doğan aşklar, hayatın anlamını yeniden sorgulatıyor. “Siper Ötesi”, gerçekçi ve sarsıcı anlatımıyla savaşın sadece fiziksel değil, psikolojik ve duygusal yıkımlarını da gözler önüne seriyor. Kahramanlıkların, ihanetlerin ve insanın sınırlarını zorlayan duyguların iç içe geçtiği bu destanda, her sayfa savaşın başka bir yüzünü gösteriyor. Siperlerin ardında saklı kalan hayatları, insanlığın direncini ve umudun gücünü keşfetmeye hazır olun

"Ben Zehra. Zehra Işık."

Dağlar arasında gezen bir türk askeri bir ormandan sesler geldiğini duyar gittikçe daha çok incilen ses bir 4-5 yaşındaki erkek çocuğuna aittir.Onu alır ve evine götürmek için yanına alır,gittikçe yakınlaşan çocuk ve asker artık eve gelmiş ayrılmakta gelmişti. Konağın yani evin içine girince terör estiren ağa ile karşılaşan ağa asker ile de laf dalaşına girer.Ağa ve çocuk ile ayrılan asker gitmeden düdüğünü çocuğa verir.Günler,ayları aylar yılları götürür ve Kıdemli olur asker fakat abisi için Giresun`a gider. Yıllar içerinde ağa ve çocuk ile biraz daha yakınlaşır ama son 2 yıldır birbiriyle karşılaşmayan üçlü askerin abisinin düğününde karşılaşırlar ve hiç ayrılmayan aile olmaya çabalarlar.

Komutan Polat Şahin Hemşire Nilsu Alsancak

- "Konuşmayacak mısın yüzbaşı ?" ...... -"Peki, ama şunu aklına sok yüzbaşı Seyit Ali Demirkan. Sen ne kadar suskunluğuna devam edersen et ben asla pes etmeyeceğim"

Sksjsjsjjsjsjdjsjsj

Annesi ve babaları ölen Duru Yıldırım ve Timur Barış Akpınar aniden yıkılırken biranda başlarına gelen olaylarla acılarını bile yaşayamazlar yeni üniversite ve yeni sorunluluklar onları bekliyordur ailelerinin vasiyetini yerine getirecek onlara verdikleri sözleri tutacaklardır Bu karanlık Dünya bizi içine çekiyordu ve yaptığımız şey sadece izlemekti artık o bile yoruyordu.....

Askeri köye yakın yerde düğün yapan köylüler, bir çatışmaya uğrar. Ve bu düğün de, ` Sıla Sözün Sara ` da vardır. Sıla Sözün Sara, askerler den biriyle karşılaşması ve bu karşılaşması`nın nedeniyle de ` Alp Karan` ın gizemli dolu hikayesine istemeden girmiş bulunur...

"ALLAH BENİM BELAMI VERSİN. NASIL FARKETMEM VURUN LAN BENİ DE VURUN LAN ARDA VUR BENİ ÜMİT NE DURUYORSUN VURSANA. ALLAH KAHRETSİN VURSANIZA BENİM YÜZÜMDEN ÖLDÜ" "Komutanım durun" "NİYE ÖLDÜRMEDİM Kİ BEN O ADAMI NİYE LAN NİYE VURUN BENİ VURUN LAN BENİ VURUN" "Komutanım sizin suçunuz değil" "ŞİMDİ BU ÇOCUĞUN AİLESİNE KİM HABER VERECEK. HANGİ YÜZLE VERECEK. BİR EVE DAHA ATEŞ DÜŞTÜ"

baş karakterimiz umay karaca cocuklugumdan bu zamana kadar yaşananlar

🌿 "Önce mesleklerine aşıktılar, sonra birbirlerine..." Bir çarpışma, dökülen kahve… Ve başlayan bir ömürlük hikâye. Dr. Elif, beyaz önlüğünün ardında kırılgan ama dirençli bir yürek taşırken, Komutan Murat görevlerin ağırlığı altında bile dimdik duran bir adamdı. Onları bir araya getiren kader, ayrı düşüren de aynı görev bilinci oldu. Yollar ayrıldı, telefonlar sustu, hasret büyüdü. Tam her şey bitti derken, hayat Elif’in karşısına bir söz çıkardı… Ve o söz, geçmişin bir vaadiydi: Murat. İki güçlü ruh, mesleğin sınavından, aşkın yangınından, ayrılığın sarsıntısından geçerek yeniden bir araya gelir. Ama bu defa yol daha çetindir. Çünkü görev aşkıyla yola çıkan kalpler, artık birbirinden vazgeçemeyecek kadar sevgiyle doludur. Tutkunun, sadakatin, ayrılığın ve yeniden kavuşmanın hikâyesi… Elif ile Murat’ınki, bir meslek aşkının, bir vatan sevdasının ve en çok da kalbin haykırışının romanı.

Gece saat 03:42. Doğu sınırında, dağların koynuna kurulmuş bir karakol... Ay, yırtık bir bulutun ardından güç bela ışık sızdırıyor. Hava soğuk, keskin. Nöbetçi değişimi yapılmak üzere. Bir gölge, eğitim alanının kenarındaki hedef tahtalarına doğru sessiz adımlarla ilerliyor. Tüfeğini omzuna asmış, elleri ceplerinde. Üniforması rüzgârda hafifçe dalgalanıyor. İzgi Kara, her zamanki gibi erkenden uyanmış. Uyuyamıyor. Uyusa da rüyalar, geçmişin parçalarıyla bölüyor gecelerini. Bugün yine babasını görmüş. Kızına selam vermeden uzaklaşıyormuş. Karakol komutanı, telsizden sesleniyor: “Tüm birlik, hazırlık seviyesi iki. Yakın bölgede hareketlilik tespit edildi.”

asker doğan aşk