devam ediyor 5g önce güncellendi
Beni Kim Duyuyor?
@zezeizim
Okuma
15
Oy
0
Takip
1
Yorum
1
Bölüm
3
Bazı evlerde gürültü olur.
Kapılar çarpar, tabaklar kırılır, nefesler bastırılır.
Ama en çok çocuklar susar.
Çünkü çocuklar korkunun kokusunu herkesten önce alır.
Atacan o evlerin birinde büyümedi.
O evlerin altında kaldı.
Bir çocuğun hiç çocuk olamadığı yerde büyüdü.
Kelimeleriyle değil, darbelerle eğitildi.
Ağlaması yasaktı.
Çünkü gözyaşı zayıflıktı.
Zayıflık ise cezayı hak edendi.
Bir gün susmayı öğrendi.
Ses çıkarmamayı.
Kendi içindeki çığlıkları boğmayı.
Her tokattan sonra derin bir nefes alıp sadece bakmayı.
Zamanla kimse ona "Nasılsın?" demedi.
Çünkü kimse cevabını merak etmedi.
Ve sonra dünya, onun için bir mezarlık gibi oldu.
Üstünde dolaştığı ama içinde hiç yaşamadığı bir yer.
Atacan, bir erkek gibi değil,
bir travmanın yürüyen hâli gibi yaşadı.
> "Ben çocukken çok sustum.
Ama en çok içimden bağırdım.
Bir gün biri beni duyarsa diye değil -
duymaya cesaret edemezler diye sustum."
Sonra bir kadın geldi.
Gökçe.
Sorular sormadı.
Cevaplar beklemedi.
O sadece yanında durdu.
Ve ilk kez biri, Atacan`ın gözlerinin içine bakıp kaçmadı.
Orada ne kadar karanlık olduğunu bile bile...
> "Onunla konuşurken kelime kurmak gerekmiyordu.
Çünkü bazı acılar, dilden önce yüze yazılır."
- Gökçe
Bu hikâye bir aşk hikâyesi değil.
Bu, ruhu parçalanmış bir adamla, onun parçalarına dokunmaya cesaret eden bir kadının hikâyesi.
Birbirini iyileştiren değil, birlikte kanamayı seçen iki yalnızın hikâyesi.
Ve belki, bazen bu da yeterlidir.
Burada kahraman yok.
Ama hayatta kalmaya çalışan insanlar var.
Bir daha kimseye güvenememiş, kimseye içini açamamış,
ama bir gün "belki" diyebilen kırık kalpler var.
Ve sen, bu satırları okurken,
belki kendi sessizliğini de hatırlarsın.
> Çünkü bazı kitaplar anlatmaz.
Sadece senin içinden geçenleri yankılar.
Bu kitap...
Senin de sustuğun bir yerin aynası olabilir.